7 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/38

 Kızıl Bayrak'tan
Düzeni yere sermek için fiili-meşru mücadele!…
Tasfiye planını çöpe atmak için müzakere değil militan mücadele!
ABD yörüngesinde
saldırganlıkta tam yol ileri
Kirli savaşın ve düzenin aynası medya
Bataklığın ortasında çürüyecek “muhbir vatandaş” aranıyor - H. Eylül
Füze kalkanı ve mücadele üzerine görüşler
Binler füze kalkanına karşı yürüdü
Liman işçilerinden
dayanışma etkinliği
Hayatlarını ve direnişlerini
Tuzla’ya taşıdılar
Birleşik Metal’de protestolu kongre
Kartal’da kitlesel ve militan işçi eylemi
“Tek yol genel grev!”
Dünden bugüne kıdem
tazminatı hakkı
“Demokrasi” ve diktatörlük üzerine
V.İ.Lenin
Yunanistan'da işçi sınıfı kavgayı büyütüyor
Sosyal mücadele rüzgarı
Amerika’da da esiyor
Köln’de IG Metall Gençliği’nden
kitlesel eylem
6 Kasım’a devrimci hazırlık!.
AÜ’de direniş
Paralı eğitime karşı mücadele eden öğrenci velisi Arzu Yıldız Sancak ile konuştuk
Genç-Sen’e yargı darbesi protesto edildi!
Adaletin temeli nakittir
Yerel işçi bültenlerinde
birlik ve kardeşlik çağrısı!
Che kavgamızda yaşıyor!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele postası

Fondan hikaye

Sahibi olduğu fabrikadaki işçilerin, adını küfürlü sıfatlarla andığı patronun anadan doğma adı Ragıp’tı. Ragıp organizedeki bir başka patron “dostu” Şerif’e oğlunun bilgisayarda tasarladığı bir resmi gösteriyordu. Resimde itfaiyeciler vardı. Ama itfaiyecilerin yüzleri değiştirilmişti. İtfaiyecilerden biri Mustafa Kumlu’ydu, diğeri Mustafa Türkel. Onun dışındakiler de, diğer başlıca patron dostlu sendika ağaları... Ellerindeki hortum kafalarına bağlıydı. Hortumdan su değil “sus” sesi fışkırıyordu. Yangın yeri de öfkeli işçilerle doldurulmuştu.

“Bak bu resmi benim haylaz oğlan hazırladı. Ben de muziplik olsun diye, bunu bizim Mustafa’ya göndereceğim” dedi Ragıp.

“Vallahi armut dibine düşmüş. Oğlun da senin gibi muzip. Bari resmin altına da itfaiyeciler haftasını kutladığını yaz.”

“Hay aklınla bin yaşayasın” dedi ve gönderme işlemini yaptı. Sonra Şerif’e baktı. “Şerif ben şu kıdem tazminatı fonunu anlamadım. Bizim yararımıza bir şey yapılıyor, ama ne yapılıyor, anlayamadım.”

Şerif “Anlatayım” dedi ve az önce gelen kahvesini yudumladı. “İşçiyle ilgili senin canını en çok sıkan şey ne, Ragıp?”

“Tabiki kıdem tazminatı. İşçi çıkarttığımda, bir gecelik yemek parasını geçmese bile, ona tazminat vermek çok zoruma gidiyor.”

“Hah işte! Bu zordan kurtulacaksın fonla. Sen işçi çıkardın mı, tazminatı bu fondan verilecek. Yani sana dokunan bir şey kalmayacak.”

“O zaman rahatça işçi çıkarabileceğim demek ki. Güzel bir şeymiş bu yahu!”

“Sadece bu da değil. Şimdi işçiye işten çıkardığında çalıştığı her yıl için bir aylık ücretini veriyorsun. Bu fonla 15 günlük ücreti verilecek. Hadi 25 olsun. 30’dan az değil mi? Öyleyse bizim ödediğimiz sigorta primleri de düşecek.”

“Hem ne fonu olursa olsun, bugün olmasa bile yarın bizim işimize yarar. Biz onlara da el koymasını biliriz.”

“Anlamıyorum dedin ama benden daha iyi kavramışsın.”

Konuşma süresince eksik olmayan sırıtmalar kahkahaya evrildi.

M. Kurşun




Kürtçe müziğe yasak

Eskişehir’de sokak müziği yapan Grup Simurg, geçtiğimiz günlerde zabıta ve belediye tarafından yapılan engellemeleri, 30 Eylül günü Adalar Migros önünde yaptığı basın açıklaması ile protesto etti.

Belediyeden aldıkları izinle sokaklarda müzik yapan Grup Simurg’un yaptığı etnik müzik Eskişehir halkının yoğun ilgisini toplamıştı. Ancak geçtiğimiz hafta zabıta “Kürtçe müzik çalındığı” gerekçesiyle grubu engellemeye çalıştı. Bu durum üzerine belediyeyle görüşerek izinleri olmasına rağmen neden engellendiklerini sorduklarında yine aynı cevapla karşılaştılar. Belediye yetkilileri izni, Kürtçe müzik yapıldığı için iptal ettiklerini söylediler.

Tamamen ırkçı ve keyfi yaklaşımlarla grubu engellemeye çalışan polis, zabıta ve belediye, Adalar’da yine Kürtçe müzikle ve bir oyunla protesto edildi. Okunan basın metninde ise ezilen uluslara yönelik baskıyı kınadıklarını belirten Grup Simurg her yerde ve her dilde şarkılar söylemeye devam edeceklerini açıkladılar. Yaklaşık 250 kişiyi bulan protesto gösterisinde Türkçe ve Kürtçe dövizler taşındı.

Kızıl Bayrak / Eskişehir


 

Balıklıova

I

Akşam vakti Balıklıova’da

enginar satar köylüler.

Safi emekten süzülmüş

bal yapan arılar misali.

Şarkılar duyulur koyda

dostluktan yana.

Sandallar salına salına

yanaşırlar sahile.

Işıklar göz kırpar öte yakada

“Merhaba” olmuş ışıyan gün

geceye dönen akşamlarda.


II

Sen de kaşlarının altından

gülen gözlerle bak dünyaya.

Alev ol. Ateş ol. Yol ol.

uzan Balıklıova’ya.

Önce Şeyh Bedrettin’i

oku çocuğum.

Börklüce Mustafa’yı…

İşte Balıklıova

Börklüce Mustafa’nın köyü…

Doğdu Börklüce Mustafa Balıklıova’da

adı tarihe yazıldı.

Çünkü yaşamı;

nadir yaşanan bir destandı.


III

Asırlar geçti çocuğum.

Balıklıova’da paylaşım.

Paylaşımın adı sosyalizm.

Kurdular pusuyu bir akşam üstü.

İlk gidenler, son gidenler de değildi.

Ölümü yağdırdılar üstüne

paylaşıma gönül verenlerin.

Düşman olanlar enginara,

ekine, tütüne, zeytine…

Onlar Balıklıova’nın düşmanıydı sevgilim.

Beşikteki yavrunun da…

Gel de bunları söyleme

eeyy şair!

Kılıç kesiyorsa kelleyi

kalem de kılıçtır bazı.

Gün olur devran döner.

Zalimler de verir hesabı.

Rahime Henden

17.05.2011

Balıklıova