29 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/29

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfını genel greve
hazırlamak için ileri!
Birleşik-militan bir
sınıf hareketi olmalı!
Kürt halkına saldırganlıkta
“yeni dönem”
“Demokratik Özerklik meşru bir hak”!
Erdoğan’ın Filistinli
büyükelçilere hitabı.
Sermayenin
“kıdem tazminatı” yalanları
Saldırılara karşı mücadele
kararlılığı!
'Büyük sürgün’
1 Ağustos’ta yürürlükte!
PETKİM’de direniş kazandı!
Metal İşçileri Birliği
örgütlenmeye çağırıyor!
Hastane çalışanları isyanda!
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat
Bahreyn’de kuşatmaya
karşı mücadele!
Popülist-parlamenterist
çizginin yükselişi - Volkan Yaraşır
Avrupa’da borç krizi ve olası gelişmele
‘Bebekten katil yaratan karanlık’ Norveç’te de,
Türkiye’de de aynıdır!
Çocuk katili devlet hesap verecek!
19 Aralık Katliamı’nı tetikçisi anlattı
“Üçlü protokol iptal edilsin!”
Kampüsler “Hansel ve Gretel”leri bekliyor
8. Mamak Kültür Sanat Festivali üzerine Festival Hazırlık Komitesi sözcüsü ile konuştuk
Nasıl bir zekâ meşalesi söndü
Nasıl bir yürek durdu!* -Viladimir İliç Lenin
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kolluk güçleri yüreği büyük, bedeni küçük Doğan’ı katletti

Çocuk katili devlet hesap verecek!

Doğan henüz 13 yaşındaydı... Kolluk güçlerinin vahşi saldırısına uğradı. Doğan sokak ortasında ölüme terk edildi. Ama Kürt halkının özgürlük yolunda verdiği ilk çocuk şehit Doğan değildi. 2004’te 13 kurşunla babasıyla birlikte öldürülen Uğur Kaymaz’la ilgili olarak “İki terörist ölü olarak ele geçirildi” denilmişti.

Çocuklar yıllar boyunca “ölü ele geçirilen terörist” haberlerinin içinde kaybolup gittiler. Öldükleri yazıldıysa bile çoğu durumda isimleri, yaşları yazılmadı. Kayıtları tutulmadı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan raporda 18 yaş ve altı 417 çocuğun sermayenin faşist devleti tarafından katledildiği tescillendi. Bunlar ise resmi veriler. Gerçekte ise öldürülen çocuk sayısı 500 civarında...

Devlet tarafından katledilmiş 500 çocuk... Elinde silahı olamayan 500 çocuk, Kürt halkının özgürlük umudunu kocaman yüreklerinde taşımanın bedelini ödediler. En büyüğü 18 yaşında olan 500 çocuğun adları Ceylan’dı, Uğur’du, Enes’ti...

Adı kayıtlara geçen ve “yanlışlıkla” öldürüldüğü iddia edilen ilk çocuğun adı Ramazan Dağ’dı. Hakkari’de kirli savaş makinaları tarafından katledilmişti. 10 yaşındaki Diren Basan da Şırmak’ta polis panzerinin altında “yanlışlıkla” can vermişti.

“İki terörist ölü olarak ele geçirildi” diyordu sahibinin sesi burjuva medya Uğur için... 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın küçücük bedenine 13 kurşun sıkmışlardı.

Kirli savaş nedeniyle katledilen çocukların kimi hayvan otlatırken, kimi annesinin kucağında yaşamını yitirdi.

Mehmet daha bebekti. 18 aylıktı. Başına isabet eden gaz bombasıyla katledildi.

Ceylan henüz 14 yaşındaydı. Hayvan otlatırken yakındaki bir askeri birlikten atılan havan topunun vücuduna isabet etmesiyle öldü. Vücudu parçalanarak etrafa dağıldı.

Caziye Ölmez başına sıkılan kurşunla katledildi. Henüz 16 yaşındaydı.

Hakan Uluç 10 yaşındaydı. Katiller küçücük bedenine üç kurşun sıktılar. Devletin katliamlarına bir yenisi eklendi.

Maziye Aslan zaferi işareti yaparak hayata gözlerini yumdu. Katiller sürüsü onu polis panzeriyle ezerek öldürdü. Katledildiğinde henüz 8 yaşındaydı.

Adı Mehmet Nuri... Henüz 14 yaşındaydı. Yüreği özgürlük umuduyla çarpıyordu. Kürt’tü... Gelecekte katillerin başına bela olabilirdi. Çamurlu tarlanın kıyısında sırtından vurularak katledildi.

Ne Kürt halkının ne de Kürt çocuklarının başından kolluk güçlerinin, korucuların dipçikleri, bombaları, tekmeleri eksik oldu. Bu nedenle öldürülen çocukları kat ve kat aşan sayıda çocuk komaya girdi. Yaşayan ölüye dönüştürüldü.

Kürt çocuklarının payına hala ölüm düşüyor bu coğrafyada... Kürt çocukları yanıyor, kurşunlanıyor, bombalanıyorlar... Hala katiller bu kadar pervasız ve acımasızca, çocukları katledebilecek cesareti kendilerinde bulabiliyorlar. Çoğu zaman katiller hakkında göstermelik davalar bile açılmıyor.

Diğer yandan binlerce Kürt çocuk yargılanıyor. ‘Kürt olmak’ yargılanman için yeterli sebep sayılıyor. Bugün taş atan çocukların yarın dağa çıkması, katillerin en büyük kabusudur.

Beklemek, sessiz kalmak çocuk katili devlete cesaret verir. Çünkü devlet çocuk da olsa vurun politikasına dört elle sarılmaktadır.

Fakat sömürgeci sermaye devleti direnen Kürt çocukları ve Kürt halkı karşısında yenilmeye mahkumdur. Kürt çocuklarının mücadelesi özgür geleceği temsil ediyor. Devlet ise kokuşmaya, çürümeye devam ediyor. Zor ve şiddet silahını bunun için kullanıyor. Ama silahların Kürdistan’ın özgür çocukları karşısında bir hükmü bulunmamaktadır.

 

 

 

Polisten çocuk infazı

Sermaye devletinin pervasızca kullandığı gaz bombası Silopi’de bir çocuğu daha katletti. Polisin son kurbanı ise 13 yaşındaki bir Doğan Teyboğa oldu.

Silopi’nin Cudi Mahallesi’nde 24 Temmuz akşamı bir grup gencin, Kürtlere yönelik ırkçı saldırıları protesto ettiği eyleme polis saldırmış ve 13 yaşındaki Doğan bu saldırıda ağır yaralanmıştı. Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne tedavi altına alınan Doğan, 26 Temmuz sabahı yaşamını yitirdi. Başından yaralanan Doğan ameliyat edilmiş ardından yoğun bakıma alınmıştı. Beyin kanaması sonucu ölen Doğan, Silopi’de toprağa verildi.

İki tanığın ifadesi ise Doğan’ın ölümünün açık bir infaz olduğunu gösteriyor.

Yerde yatan çoçuğu tekmelediler”

Evinin penceresinde her şeyi gördüğünü söyleyen Cudi Mahallesi sakini Sabriye Turan şunları söyledi: “Olayların olduğu sırada pencerede izliyordum. Polislerin attığı yoğun gaz bombaları sonucu çocuğun yere yığıldığını gördüm. O sırada yerde yatan çocuk kanlar içinde olduğu sırada dört sivil polisin çocuğa doğru koşarak yerde yatan çocuğun karnını tekmelediğini ve fotoğrafını çektiklerini gördüm”

Doğan’ı hastaneye kaldırmak isteyen mahallelilerin de sivil polisler tarafından engellendiğine dikkat çekerek “Kanlar içinde kalan 13 yaşındaki Doğan yerde uzun süre kaldıktan sonra ambulansın gelmesi ile hastaneye kaldırıldı. Mahalle sakinlerinin çocuğa yaklaştırılmadığını gördüm ve halen yaşanan olayın şokundayım” dedi.

Bırakın ölsün, hak etmişler”

Şengül Tanrıverdi de şunları anlattı: “Çocuklarım bana bir çocuğun gaz bombasından yaralandığını ve yere yığıldığını söylediler. Ben de hemen balkona koştum. Yaşananları izlediğim sırada çocuk elini kafasına götürüyordu. Birkaç kişi çocuğu hastaneye götürmek istediği sırda polisin ‘bırakın ölsün, hak etmişler’ şeklindeki konuşmalarını duydum”


 

500 mermilik “hata”

Samsun’da 16 yaşındaki bir çocuğun “terörist” olduğu gerekçesiyle katledilmesinin ardından ortaya çıkan ayrıntılar dehşet verici.

Samsun-Amasya il sınırında meydana gelen olayla ilgili olarak ifade veren 12 askerin anlatımları, coğrafyamızda cinayetlerin, katliamların meşrulaştırılması için kullanılan argümanların tümünü içeriyor. “Vatan için kurşun sıkan” sahte “vatanseverlerin” kutsandığı, buna karşılık terörist ilan edilenlerin aşağılandığı, cenazelerinin dahi işkenceye maruz bırakıldığı ülkemizde çocuk katilleri salıverildi.

Savcının tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk ettiği tim komutanı teğmen tutuksuz yargılanmak üzere mahkemeden serbest bırakıldı. Timin olay sırasında 500 mermi ateşlediği anlaşıldı. Yani bir çatışma dahi olmaksızın 500 mermi boşaltıldı. Kendilerine karşılık vermeyen iki kardeşe 10 dakika boyunca yaylım ateşi açan askerler, cinayetlerini meşrulaştırmak için “terör-terörist” demagojisine sığındılar.

Katledilen Gökhan Demirtaş’ın abisi 18 yaşındaki Habip Çetintaş kendilerine uyarı yapılmadan ateş edildiğini belirtmiş, burjuva medya ise cinayeti “Yürek burkan hata” gibi başlıklarla vermişti. Şovenizmin borazanlığını yapan düzen medyasına sormak gerekir 500 merminin kullanıldığı yaylım ateşi nasıl bir “hata” olabilir?


ÇHD müdahil olacak

ÇHD İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, geçtiğimiz adli yılda yaşanan çocuk ihlallerine dair 22 Temmuz günü basın toplantısı düzenledi.

Şube binasında komisyon adına basın açıklamasını Avukat Müşir Deliduman gerçekleştirdi. Deliduman şunları söyledi: “Aile içi ve sosyal yaşamda emekleri ile bedenleri istismar edilen binlerce çocuğun korunması için yeterli önlem alınmamış, kolluk kuvvetleri tarafından şiddete maruz kalmışlar hatta hayatlarını kaybetmiş ve çocuklar korunmamıştır. Bu en ağır sonuçlar ortaya çıktığında bile çocuk mağdurun failine cezalar verilmemektedir” dedi.

Samsun’da Gökhan Çetintaş’ın askerler tarafından öldürüldüğünü ve yetkili birimlerin sorumlularının Çetintaş’ın öldürülmesini meşru gösterecek açıklamalarda bulunduğunu hatırlatarak davaya müdahil olacaklarını söyledi.