11 Mart 2011
Sayı: SİKB 2010/10

 Kızıl Bayrak'tan
İktidarlarını sağlama almak için dizginsiz gericilik ve zorbalık!
İnkarcılığına karşı
isyan ateşi harlanmalıdır!
İnkara, asimilasyona, tasfiyeye ve
imhaya son!
“Kadın erkek birlikte mücadeleye!.."
Ankara’da coşkulu 8 Mart
Yaşamın yarısından
kavganın yarısına!
Emekçi kadınlarla 8 Mart alanında konuştuk
Metal işçileri tarih istiyor
Metal işçileri grev istiyor
MİB GREVle dayanışmaya
çağırdı
Ontex’te sendika bürokratları suçunu itiraf etti
İzmir’de kurultay çalışmaları
Halkları köleleştirme
planları iflas ediyor!
Yemen’deki amerikancı rejimi
kaçınılmaz sona yaklaşıyor
Tahrir’den Wisconsin’e
mücadele büyüyor
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da
isyan dalgası
Dünyadan.
2011 Dünya Kadınlar Konferansı’nda enternasyonal mücadele çağrısı
Avrupa’da 8 Mart
TTB Merkez Konseyi üyesi Osman Öztürk’le konuştuk.
İzmir’de kitlesel ve coşkulu Alevi mitingi
Üniversitelerden...
“Bu İŞte bir ‘iş’ var..”
Eğitim-Sen şubelerinde
genel kurul
Hüseyin Hoca’nın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz!
16 Mart 1978 Beyazıt
katliamını unutmadık!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TTB Merkez Konseyi üyesi Osman Öztürk:

“Sağlığın ticarileştirilmesini
gündeme taşıyacağız”

Sağlık çalışanlarının 13 Mart’ta Ankara’da gerçekleştireceği “Çok Ses Tek Yürek” mitingi üzerine TTB Merkez Konseyi üyesi Osman Öztürk’le konuştuk. Miting hazırlıkları hakkında bilgi veren Öztürk, mitingin önemini, taleplerini ve bundan sonraki süreçteki hedeflerini anlattı.

 

- Sağlık çalışanları 13 Mart’ta Ankara’da büyük bir miting gerçekleştirecekler. Mitinge ilişkin genel çerçevede bir bilgilendirmede bulunur musunuz?

- 13 Mart’ta Ankara’da gerçekleştireceğimiz mitingin başlığı “Sağlıkta özelleştirmeye karşı Çok Ses-Tek Yürek”. Alt başlığı ise sağlıkta özelleştirmeye karşı bir süredir yürüttüğümüz “İyi hekimlik ve nitelikli sağlık hizmeti”. Sağlık özelleştiriliyor ve burada hekimlerin yanı sıra tüm sağlık çalışanları ve hastaların aleyhine bir dizi değişiklikler yaşanıyor. Sağlık hizmeti paraya endekslendikçe iyi hekimlik yok oluyor. Nitelikli sağlık hizmeti yok oluyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ poliklinik sayılarının arttırılmasıyla övünüyor ama kalite gittikçe düşüyor. Şimdiye kadar sağlık çalışanları değişik zamanlarda mitingler yaptılar. Zaten bu mitingin kurgusu, diğerlerinden daha güçlü olması yönündeydi. Şimdiye kadar gerçekleştirilen en büyük sağlıkçı ve sağlık hakkı mitingi olacak.

 

- TTB ve tabip odaları olarak yürüttüğünüz hazırlık çalışmalarından ve mitingin taleplerinden bahseder misiniz?

- TTB’nin de İstanbul Tabip Odası’nın da web sitelerinde bir yığın materyal var. Bildiriler, afişler var. Mitingle ilgili bu kez değişik bir duyuru yöntemi izledik. İki tane klip hazırladık. Cem Yılmaz’ın kullandığı, asıl olarak Kazım Koyuncu’nun parçası olan ‘Hayde’ ile Bulutsuzluk Özlemi’nin ‘Sözlerimi geri alamam’ parçasını birçok hekimin katıldığı bir klip haline getirdik. Afişlerimizi, el ilanlarımızı dağıtıyoruz. Hastanelerde tek tek birim ziyaretleri yapıyoruz. Belli yerlerde bilboardları kullanıyoruz. Gazete ilanlarımız olacak. Hekimlerin yüzde 90’ının haberinin olduğu (en ücra köşedeki hekimi de katarak söylüyorum) çok yoğun ilgi gösterilen ve şimdiye kadar hiçbir mitinge katılmamış hekimlerin de “ben bu sefer katılacağım” dediği bir organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Gözüktüğü kadarıyla başarılı olacak. Bu mitingde daha çok sağlık çalışanları ağırlıkta olacak. Fakat devamında, özellikle seçime giderken, uygulanan sağlık politikalarının tartışılmasını sağlayacak bir faaliyet yürüteceğiz.

Bunu da sağlık çalışanlarının salt kendi haklarını istediği bir miting olarak düşünmüyoruz. Sağlık çalışanları ile hastaların veya vatandaşların haklarını ayıramayız. AKP’nin sağlık politikalarının başarılı olduğuna yönelik halkla ilişkiler faaliyeti güçlü biçimde yürütülüyor. Bunu da tartıştıracak, daha fazla gündeme getireceğiz. Aile hekimliğinin sakıncalarını yıllarca anlattık. Bir Dünya Bankası projesi olarak geçilen aile hekimliğine bağlı olarak İstanbul’da kızamık salgını patladı. 2,5 ay önce Samsun’da bir bebek açlıktan öldü. Afyon’da, İzmir’de insanlar göz ameliyatından sonra gözlerini kaybettiler. Tüm bunların arkasında sağlığın ticarileştirilmesi yatıyor. Ankara mitingi, bunları da kamuoyunun gündemine taşıması bakımından faaliyetimizin önemli bir parçası.

Türkiye’de son 7-8 yıldır hekimlerin ortalama gelirleri kamuda çalışanlar açısından yükseldi ama güvencesiz bir şekilde döner sermayeye, performansa dayalı bir biçimde yükseldi. Güvencesiz ve performansa dayalı bu sisteme özü itibariyle karşı çıkıyoruz ve kabul etmiyoruz.

Hekimler de dahil olmak üzere sağlıkta iş güvencesi ortadan kaldırılıyor. Özellikle kamuda taşeron çalışma konusunda rekor Sağlık Bakanlığı’nın elinde. 115 bin civarında taşeron istihdam ediyor. Sağlık ortamlarında şiddet çok yaygınlaştı. Hayatını da kaybetme dahil meslektaşlarımız şiddete maruz kalıyorlar. Can güvencesi ve şiddetsiz bir sağlık ortamı istiyoruz. Mesleki bağımsızlık istiyoruz. Bugün hekimlik tamamen Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tebliğlerine dayanılarak yapılmak zorunda kalınıyor. Bizim mesleğimizin bağımsız olması gerekiyor. Hastaya biz neyi doğru görüyorsak onu yapmamız gerekiyor. Ya da tersinden daha çok ameliyat yaparsan daha çok para kazanırsın deniyor. Hekimlik mesleğinin kendi iç denetimi olmalıdır. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı veya SGK bizim günlük pratiğimize yön veremez. En önemli taleplerimiz bunlar.

 

- 13 Mart mitinginde katılım yönünden nasıl bir tablo oluşmasını bekliyorsunuz?

- Ebeler Derneği’nin de katılmasıyla mitinge katılacak örgütlerin sayısı 16 oldu. Yüksek katılımın TTB, SES ve Dev Sağlık-İş’ten olmasını bekliyoruz. Türk Eczacılar Birliği, Diş Hekimleri Birliği, radyologların değişik dernekleri de mitinge katılacak. Oldukça geniş bir kesimin (Ankara’ya gelmeseler bile) kendini orada hissedeceği bir atmosfer oluştu. Daha önce de değişik zamanlarda mitingler yaptık ama onlar daha çok aktivistlerin ve ilgi duyanların katıldığı mitinglerdi. Bunun katılım bakımından çok daha yaygın bir miting olması bekleniyor. Hekimler ve sağlık çalışanları sürecin nereye gittiğini görüyorlar ve çok tepkililer. Mitingimiz, bu tepkinin dile getirilmesine zemin oluşturacak gibi gözüküyor.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

Hekimlerden performans protestosu

İstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde performans ücretlendirilmesinin neden olduğu ücret adaletsizliği protesto edildi. Başhekimlik önünde açıklama yapan hekimler, piyasa koşullarına açık hale getirilen sağlık sisteminin çökmek üzere olduğunu dile getirdiler.

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Vehbi Koç Acil Tıp Merkezi önünde toplanan yaklaşık 200 hekim ve sağlık çalışanı başhekimlik önüne yürüdü.

“Performans değil, insanca ücret!”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir!”, “Sağlık haktır satılamaz!” sloganlarının atıldığı yürüyüşe hasta ve hasta yakınlarının da eyleme destek vermesi dikkat çekti.

Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Süheyla Ağkoç yaptı. Ağkoç, sağlık sisteminin siyasi iktidar tarafından uygulanan politikalarla vahşi piyasa koşullarına açıldığını belirterek birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan aile hekiminden üniversitedeki öğretim üyesine kadar bütün hekimlere performans sisteminin dayatıldığını ifade etti.

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kullanılan bilgisayar programlarında yaşanan sorunlar nedeniyle nitelikli ücret gasbının yaşandığı belirtilerek sağlık çalışanlarının ek ödemelerini alamadıkları söylendi.

 

“Acil” dönüşümün sonu ölüm!

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi SES İşyeri Temsilciliği, hastane acil servisinde yaşanan bir ölüm dolayısıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Acil Servis önünde yapılan açıklamaya yaklaşık 70 sağlık emekçisi katıldı. Basın açıklamasını İşyeri Temsilcisi İsmail Karademirci okudu.

Basın açıklamasında 1 Mart günü Gönül Özkocaman adlı hastanın acil servisteki ölümü ile ilgili sendika tarafından yapılan araştırmanın sonuçları paylaşıldı. Yapılan araştırmanın acil servislerde yaşanan dramı gösterdiği, sağlıkta reform iddiasının gerçek yüzünü ortaya serdiği belirtilerek ayrıntılı bilgiler verildi.

Bu bilgilere göre Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil sevrislerine günde ortalama bin dolayında hasta başvururken bazı günlerde bu sayı daha da artıyor. Bu sayının özellikle son dönemde sağlıkta dönüşüm uygulamaları nedeniyle artığı vurgulanarak, ölümlerin kaynağında da bu politikaların olduğu belirtildi.