11 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/06

 Kızıl Bayrak'tan
Mücadeleyi kazanmak için örgütlü taban inisiyatifleri!.
Kazanmak için sendika bürokrasiyi aşmak şarttır!
Ulusal İstihdam Stratejisi:
Sermayenin saldırı stratejisi
Torba yasaya karşı
meşalelerle yürüdüler!
İş cinayetlerine son vermek için mücadeleye!
İşçi katliamı lanetlendi..
KDS Pres Döküm’de
direniş ve gözaltı terörü
Metal'de greve doğru.
UPS işçilerinden zafer kutlaması
Küçükçekmece KHK sözcüleriyle konuştuk
İzmir’de işçiler
kurultaya yürüyor..
Gebze İşçi Kurultayı’na!.
Mısır: Ayaklanma çıkış
yolu arıyor
İhtilalin ruhu Arap coğrafyasını
sarıyor / 2 - V. Yaraşı
47. Münih Güvenlik Konferansı
Halk ayaklanmalarının
gösterdikleri- S. Eren.
Dünyadan
Kıbrıs’ta AKP’ye tepki büyüyor
“Dink için kardeşlik nöbeti
Yaygın devrimci çalışma.
8 Mart’ta mücadele alanlarına
Çürüyen düzenin sahte “ahlak” tartışmaları
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

KDS Pres Döküm’de
direniş ve gözaltı terörü

Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) arka kapısı karşısı, Pelitli Köyü yolu üzerinde kurulu bulunan KDS Pres Döküm AŞ’de 29 Ocak Çarşamba günü patron tarafından keyfi olarak işten atılan 3 işçi, 4 Şubat Cuma günü işlerine geri dönmek talebi ile fabrika önünde direnişe geçti. 4 Şubat Cuma gününden itibaren “İş güvencesi hakkı için direnişteyim!” dövizleri ile fabrika kapısı önünde eylemlerini sürdüren işçiler, işe geri alınıncaya kadar direnişlerini devam ettireceklerini ifade ediyorlar.

KDS direnişine tahammülsüzlük

7 Şubat günü fabrika önünde direnişlerini sürdüren 2 direnişçi işçi ile o sırada işçilerin yanında bulunan iki kişi ve Gebze BDSP çalışanı Yılmaz Yaşar, patronun talimatı üzerine fabrikaya gelen jandarma tarafından keyfi şekilde gözaltına alındı. “Direniş alanında açılan pankart ve patronun şikayeti” gerekçe gösterilerek gözaltına alınan işçiler ile o sırada işçilere destek veren iki kişi götürüldükleri Gebze Jandarma Karakolu’nda uzun süre alıkonulup ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, Yılmaz Yaşar daha önceki bir davasında araması olduğu gerekçesi ile gözaltında tutuldu. BDSP çalışanı Yaşar’a ayrıca, jandarma tarafından KDS direnişine ilişkin yalan iddialarla saldırıldı. Hakkında “işçileri direnişe teşvik etmek”, “işverenin özel hayatını zedelemek”, “fabrikanın fotoğrafını çekerek içeride çalışan işçileri işverene karşı kışkırtmak” ve “2911 sayılı kanuna muhalefet” suçlamalarıyla tutanak tutularak savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Savcılığın talimatı doğrultusunda jandarma tarafından fotoğraf makinesine el konulan Yaşar, Gebze Jandarma Karakolu’nda 24 saatten fazla gözaltında tutulduktan sonra, hakkında araması bulunan davadan 8 Şubat Salı günü çıkarıldığı Gebze 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından ifadesi alınarak serbest bırakıldı.

Patron-jandarma baskısı

Gebze jandarması, 8 Şubat Salı günü patronun şikayeti üzerine fabrika önünde direnişini sürdüren işçileri yeniden gözaltına alıp haklarında yalan ve çarpıtma tutanak tutarak, döviz ve pankartlarına el koydu. İşçiler, verdikleri mücadelenin haklı ve meşru olduğunu, direnişlerinin baskı ve zor yolu ile bastırılmak istendiğini ifade ederek direnişlerine destek çağrısında bulundular.

KDS’de kölece çalışma koşulları

Çalışma koşullarını aktaran direnişçi işçiler, erkek işçilerin 3 vardiya, kadın işçilerin tek vardiya usulüyle çalıştıkları işyerinde, düşük ücretlerle ve sosyal haklardan yoksun olarak çalıştırıldıklarını belirttiler. Özellikle döküm bölümünde çalışan işçilerin sağlıksız koşullarda çalıştırıldığını, ısıya dayanıklı malzemelerin verilmediğinden kaynaklı işçilerin sürekli ellerinde ve kollarında yanıkların meydana geldiğini dile getirdiler. Çoğu zaman işçilerin iş ayakkabılarını kendisinin temin ettiğini, havalandırmanın yetersiz olduğunu söylediler. Soyunma odalarının düzensiz ve sağlık koşullarına elverişsiz olduğunu, tuvaletlerin hijyenik olmadığını, ellerini yıkayacakları sabununun dahi yeterince bulundurulmadığını belirten işçiler, yemeklerin de kötü çıktığını sözlerine eklediler. 

Mesailere kalmanın zorunlu tutulduğu fabrikada mesai ücretlerinin çok düşük olduğunu ve geciktirilerek verildiğini, mesailere kalmayan işçilere ise baskı uygulandığını söylediler. Kadın işçilere yönelik baskı ve hakaretlerin yoğun olduğunu ifade eden işçiler, türbanlı kadınların içeride türbansız çalıştırılmaya zorlandığını, fabrikanın tüm bölümlerine yerleştirilen çok sayıdaki kameralarla işçilerin sürekli kontrol edildiğini ifade ettiler. Çalıştıkları fabrikada metal işi yapmalarına rağmen kendilerinin büro elemanı olarak gösterildiğini, gece vardiyasının gösterilmediğini belirterek patronun kendilerine ödemesi gereken asgari geçim aylığının ise gecikmeli olarak ödendiğini söylediler.

Avukatın teklifi reddedildi

4 Şubat Cuma gününden itibaren işe iade talebiyle fabrika önünde direnişe geçtiklerinde kendilerine KDS avukatı tarafından direnişi sonlandırmalarının teklif edildiğini dile getiren işçiler işe iade davasından ve tüm haklarından feragat etmelerinin istendiğini belirttiler. Bunun karşılığında kendilerine tazminatları haricinde önce 4+4, daha sonra da 4+8 maaş teklif edildiğini söyleyerek avukatın teklifini geri çevirdiklerini sözlerine eklediler. Direnişlerinin amacının para olmadığını vurgulayan işçiler, işlerine geri dönmek istediklerini belirttiler.

Direnişçi işçiler verdikleri haklı ve meşru mücadelenin baskı ve zor yolu ile sindirilmek istenmesine karşı direnişlerine destek bekliyorlar.

Kızıl Bayrak / Gebze

 

 


Ontex işçileri eğitimleri sürdürüyor

2011-2013 TİS sürecine tabandan birleşerek hazırlanan Ontex işçileri mücadelelerine Ontex patronunun ve Selüloz-İş İstanbul Şubesi yönetiminin baskı ve saldırılarına rağmen devam ediyorlar.

Ontex işçilerinin araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır ile birlikte yürütecekleri eğitim çalışmalarını sendika yöneticilerinin gerici bir propaganda ve tehditlerle karşılamalarına karşın ikinci eğitim çalışması geçtiğimiz haftasonu gerçekleştirildi. Yüze yakın işçinin katıldığı çalışmada komite seçimi de yapıldı.

Eğitim çalışmasına işçilerin tabandan birleşmesinin anlamı, TİS süreci ve işçilerin hukuki hakları, fiili ve meşru mücadele hattı konu başlıkları canlı tartışmalar eşliğinde işlendi. Özellikle hukuki haklar ve fiili meşru mücadele hattı tartışmaları işçiler tarafından ilgiyle karşılandı. Eğitim sonunda işçilerde gözle görülür bir heyecan vardı.

Eğitim çalışmasının ardından fabrikada benimsenmesi gereken örgütlenme modeli üzerine yürütülen tartışmalarda sendikal bürokrasi ve işleyiş bozukluklarına karşı işçilerin doğrudan müdahalesi gerekliliği vurgulandı.

Bu müdahalenin biçimi olarak tüm vardiyalara ulaşan bir komite seçimi gündeme geldi. İşçilerin doğrudan demokrasiyi işlettikleri bir biçimde gerçekleştirilen seçimlerde 30’u aşkın işçi komitelerde yer almaya gönüllü oldu.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece



Kıran patronundan dayanışmaya savaş

Tuzla’da Sa-ba Enjeksiyon fabrikasında işten atılan Petrol-İş üyesi işçilerle sınıf dayanışmasını yükselten tersane işçileri patron saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor.

23 Aralık 2010 tarihinde Kıran Tersanesi’ne “Sa-ba işçisi yalnız değildir! Yaşasın Sınıf Dayanışması / TİB-DER” pankartını asan işçiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.

Pankart asma eylemini gerçekleştiren Kıran Tersanesi Dentek taşeronundaki işçiler, eylemin ardından Kıran patronunun ağır hakaretlerine maruz kalmışlardı.

Bununla da yetinmeyen Kıran patronu özellikle de taşeronlar aracılığıyla “Kürtler bayrak astı” yaygarasını kopararak provokasyon yaratmaya çalışmıştı.

TİB-DER yöneticileri, bu baskıların ardından Kıran Tersanesi’nde çalışan dernek üyesi bir işçi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu öğrendiler. TİB-DER üyesi işçinin savcılığa ifade vermek üzere gittiği Tuzla Adliyesi’nde öğrendiği bu olayın ardından TİB-DER yazılı bir açıklama yaptı.

Pankart asma eylemiyle ilgili savcılığa yapılan suç duyurusunda “Tersanemizde işçi olarak çalışmayan bir grup, güvenliğin iyi niyetinden faydalanarak ve kimlik bırakarak Tersanemize girmiş. Burada pankart asmış ve “Yaşasın Sınıf Dayanışması, Kahrolsun işverenler... şeklinde slogan atarak ve Gemide bulunan değerli eşyaları çalarak ayrılmışlardır.” ifadelerine yer verildiğini belirten TİB-DER, asıl ve en büyük hırsızın tersane patronları ve taşeronlar olduğunu belirtti.

Tersane patronunun iddialarına yanıt veren TİB-DER Kıran patronunun kirli sicilini de teşhir etti.

Kızıl Bayrak / Tuzla