11 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/06

 Kızıl Bayrak'tan
Mücadeleyi kazanmak için örgütlü taban inisiyatifleri!.
Kazanmak için sendika bürokrasiyi aşmak şarttır!
Ulusal İstihdam Stratejisi:
Sermayenin saldırı stratejisi
Torba yasaya karşı
meşalelerle yürüdüler!
İş cinayetlerine son vermek için mücadeleye!
İşçi katliamı lanetlendi..
KDS Pres Döküm’de
direniş ve gözaltı terörü
Metal'de greve doğru.
UPS işçilerinden zafer kutlaması
Küçükçekmece KHK sözcüleriyle konuştuk
İzmir’de işçiler
kurultaya yürüyor..
Gebze İşçi Kurultayı’na!.
Mısır: Ayaklanma çıkış
yolu arıyor
İhtilalin ruhu Arap coğrafyasını
sarıyor / 2 - V. Yaraşı
47. Münih Güvenlik Konferansı
Halk ayaklanmalarının
gösterdikleri- S. Eren.
Dünyadan
Kıbrıs’ta AKP’ye tepki büyüyor
“Dink için kardeşlik nöbeti
Yaygın devrimci çalışma.
8 Mart’ta mücadele alanlarına
Çürüyen düzenin sahte “ahlak” tartışmaları
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ulusal İstihdam Stratejisi:
Sermayenin saldırı stratejisi

Torba Yasa gökten zembille inmedi . Bu saldırı paketi “Ulusal İstihdam Stratejisi” doğrultusunda hazırlandı. Bu strateji daha nice paket olup emekçilere dayatılacak.

UİS’in yayınlanan tam metninde, stratejiyle ilgili hazırlık çalışmalarına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde 2009 yılının Ekim ayında başlandığı belirtiliyor. Ayrıca, Türkiye işgücü piyasasındaki yapısal sorunların çözülmesi, orta ve uzun vadede büyümenin istihdama katkısının arttırılarak işsizlik sorununa kalıcı çözüm sağlanmasının hedeflendiği söyleniyor. Şimdi bu iki cümle üzerine yaptığımız küçük bir araştırmayı eklemek istiyoruz.

Sermaye istedi

TİSK tarafından yayınlanan aylık dergi İşveren’in Ekim 2003 sayısındaki birçok makale İstihdam Stratejisi ve AB karşılaştırmalarına ayrılmıştır. Bu sayı içerisindeki Murat Sungar Büyükelçi AB Genel Sekreteri imzalı, “Türkiye’nin Avrupa İstihdam Stratejisine Uyumu Konusunda Yapılması Gereken Çalışmalar” başlıklı yazısında yer alan “Ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik krizler, mevcut istihdam politikamızın tekrar ele alınması ihtiyacını fark etmemize imkan sağlarken, 1999 Helsinki Zirvesi’ni takip eden adaylık sürecimiz Avrupa İstihdam Stratejisine uyumu gündeme getirmiştir. Bu iki gelişmenin paralel seyri boyunca geçen kısa zaman zarfında önemli adımlar atılmıştır. Bu hedeflere varmada en önemli unsurun devlet-işçi-işveren diyaloğu olduğunun da altını çizmemiz gerekmektedir. Kesin olan husus şudur ki, Avrupa İstihdam Stratejisine uyumlu olarak oluşturulmasına çalıştığımız Ulusal İstihdam Stratejisinin başarısı toplumun tüm kesimlerinin muvafakatine bağlıdır. Bu, aynı zamanda etkin uygulamanın da anahtarı olacaktır” ifadeleri 15-16 Ocak tarihlerinde sendika ağaları, TİSK yöneticileri ve Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’in Bolu Abant’taki buluşmasına referans olacak onlarca açıklamadan sadece biri mahiyetinde.

Yine aynı derginin Ağustos 2005 sayısının TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik imzası ile yayınlanan “Ulusal İstihdam Stratejisi Gerekli” başlıklı yazısındaki; “İstihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yüklerinin ağırlığı nedeniyle, artık Türk işvereni maalesef yeni işçi istihdam etmek istememektedir.”

“Bizce bugün için ülkemizin bu alanda en büyük eksikliği, işsizlikle mücadele ve nitelikli istihdamın artırılması konusunda bir yol haritası özelliği taşıyacak olan Ulusal İstihdam Strateji ve Politikaları’nın olmayışıdır. Türkiye bir an önce üçlü diyalog ve işbirliği yöntemiyle AB İstihdam Stratejisi ile uyumlu Ulusal İstihdam Strateji ve Politikalarını belirleyip, Ulusal Eylem Planları ile uygulamaya koymalıdır” İfadeleri de yıllar öncesinden yasa koyuculara sunulan bir reçete özelliği taşıyor. Bu ve bunlar gibi daha birçok yazıyı benzer nitelikteki yayınlarda görmek mümkün. Sözün özü süreç ve niyet 2009 yılından çok daha öncelere dayanmakta. Şimdi UİS’nin içeriğine biraz göz atmak yerinde olacaktır.

Kuralsız çalışma!

IMF’nin, Dünya Bankası’nın, AB’nin her fırsatta dile getirdiği işgücü piyasasının esnekleştirilmesi gerektiği yönündeki istekleri, sermayenin de dayatmasıyla düzenlemeye konu olmuştur. “Durum Analizi” başlığı altında yer alan ikinci madde içerisinde yer alan küresel rekabet, bilgi teknolojilerinin değişimi, işletmelerin iç ve dış rekabet gücünü arttırmak, işsizlik sorununu çözmek gibi ifadelerle esnek çalışma gerekçelendirilmeye çalışılmış. Sonuç olarak uzaktan çalışma, çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, kısmi süreli çalışma resmi ve yaygın bir hal alacaktır.

Diğer taraftan kayıt dışı çalışmanın ve kaçak işletmeciliğin önüne geçileceğini iddia eden bu belge ve stratejiler, çalınan minareye hazırlanan kılıf gibidir. Bugün 10 milyon kayıt dışı çalışan bulunmaktadır. Kaldı ki bu çalışanların nerde ve hangi koşullar altında olduğu resmi makamlarca da çok iyi bilinmektedir. Geçen hafta içerisinde yaşanan Ankara OSTİM’deki patlamada ölen işçiler bunun en acı kanıtıdır. Ölenler arasında bulunan kadın bir mühendis patlamanın gerçekleştiği yeri ihbar etmiş, işletmeye kısa süreliğine çalışma yasağı getirilmiş fakat sonrasında tekrar faaliyete geçebilmiştir. Üstelik tüm bunlar resmi makamların burnunun dibinde, başkentte, göz göre göre gerçekleşmiştir.

Staj sömürüsü de belgede!

UİS içerisindeki önemli diğer başlıklar ise gençlerin, kadınların çalışma yaşamına katılımı, eğitim-istihdam ilişkisi, mesleki ve teknik eğitim, hayat boyu öğrenme maddeleridir. “Türkiye’de eğitim sisteminin en önemli eksikliği ekonominin ihtiyacına uygun insan gücü sunamamasıdır. Eğitim sisteminin öğrenci ve öğretmen kalitesinden makine ve teçhizat eksikliğine kadar uzanan birçok sorunu mevcuttur. Bu kapsamda özellikle -öğrencilerin iş dünyası ile temasının başlıca aracı olan- stajların etkin bir şekilde uygulanamaması önemli bir eksikliktir.” denilerek “Torba Yasa”da yer alan stajyer sömürüsünün altı doldurulu­­­yor. Mesleki eğitim gören öğrencilerin staj yapabilecekleri işyeri sayısı artarak 10’un üzerinde işçi çalıştıran işyerleri, stajyer uygulama kapsamına alınıyor. Bakanlar Kurulu gerekirse bu sayıyı 5’e düşürebiliyor. Meslek lisesi stajyerlerinin asgari ücretin üçte ikisi olan maaşları üçte birine düşürülüyor. Ayrıca genç işçiler için 2 ay olan deneme süresi 25 yaş altı baz alınarak 4 aya çıkarılıyor. Sonuç olarak genç nüfus daha uzun süreler daha düşük ücrete sömürülecek bir duruma geliyor.

Kıdem tazminatı da hedefte!

Strateji belgesi kıdem tazminatını da unutmamış. Sayfa 42’de yer alan 34. Maddede 44. sayfadaki 3. Maddede ve yer alan şu ifadeler kıdem tazminatı üzerine gelecekte atılacak adımların açıktan göstergesi durumunda;“Kıdem tazminatının yüksekliği, işletmeler açısından önemli bir maliyet kaleminin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeler bu yükten kurtulmak için kayıt dışı istihdama yönelebilmekte ya da çalışanların kıdem tazminatına hak kazanmasını önlemek için işçilere girdi-çıktı yaptırmakta, istifaya zorlamakta, istifa dilekçesi alarak işe başlatmakta veyahut özellikle vasıfsız işçilerin kıdemi fazla artmadan işlerine son verebilmektedir. Bunun sonucunda, işletmelerde önemli oranda verimlilik kayıpları yaşanmaktadır. “
“İşgücü piyasasının rekabet edebilirliği artırılacaktır.
Kıdem tazminatı reformu yapılarak ve bölgesel asgari ücret uygulamasına imkân tanınarak istihdam üzerindeki mali yüklerin öngörülebilir ve rekabet edebilir bir düzeye çekilmesi amaçlanmaktadır. “

Daha fazla örgütlülük...

Görülen o ki yakın geleceğe dair yapılan tüm bu planlamalar ve atılan adımlar işçi sınıfının kazandığı tüm hakları bir bir elinden alacak ve orta çağ koşullarında yaşamaya mahkum edecek. Şimdilik “Torba Yasa”da yer almıyor olsa da kıdem tazminatı ve bölgesel asgari ücret uygulaması da küçük bir manevrayla torbanın içine girebilir ya da yeni bir torba karşımıza çıkabilir. Yapılacak tek şey olduğunca örgütlü ve uyanık duran sermaye sınıfının karşısına kat ve kat daha örgütlü ve uyanık olarak çıkmaktır.