05 Mart 2010
Sayı: SİKB 2010/10

 Kızıl Bayrak'tan
Genel grev-genel direniş yolunda ilerlemeliyiz!
Dinci gericilik demokratikleşmenin önündeki engeldir!
İsrail Heron’ların 6’sını
Ankara’ya teslim etti
Sosyalizm ve
kadın sorun - Nilgün Eren
İstanbul ve İzmir’de 8 Mart’ın 100. yılında emekçi kadınlar buluştu
8 Mart çalışmalarından
TEKEL işçileriyle
dayanışma faaliyetleri...
Sendika ağaları çadırları kaldırdı!.
İşçi ve emekçi hareketinden...
TKİP III. Kongresi
Kapanış Konuşması...
TEKEL Direnişi gösterdi ve öğretti - Vokan Yaraşır
TEKEL direnişi ve sendikalar
Karadağ cinayetinin iddianamesi hazırlandı...
İmzalar baskı ve
terör rejimine karşı...
Gençlik özgür üniversite düşmanı Doğramacı’yı unutmayacak!
Üniversitelerde soruşturma terörü
Sömürgeci politikalar
İngiltere-Arjantin ilişkilerini geriyor...
Türkiye’de demokratikleşme sorunu hakkında kısa notlar /3 -M. Can Yüce
Evrim Erdoğdu’ya özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Karadağ cinayetinin iddianamesi hazırlandı…

İddianamede yalnızca
bir polisin adı geçiyor!

Alaattin Karadağ’ın polis tarafından katledilmesinin üzerinden 3 ayı aşkın bir süre geçti. Ancak geride bırakılan bu 3 ayı aşkın süreye rağmen Karadağ’ın katledilmesinin ardından başlayan soruşturmada kayda değer bir mesafe alınamadı. Burjuva hukukunun özü haline gelmiş olan çifte standart Karadağ dosyasında kendini bürokratik yazışmalar, ağırdan almalar biçiminde gösteriyor. Bugün itibariyle yaşanan en güncel gelişme iddianamenin hazırlanmış olması. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde iddianamenin kabul edilip edilmeyeceğinin belli olması bekleniyor.

Karadağ soruşturmasında göze çarpanlar...

Karadağ cinayetinin akabinde başlayan soruşturma bilindiği üzere Büyükçekmece Savcılığı tarafından yürütüldü. İlk delillerin ve tanık ifadelerinin toparlanması ile beraber kimi uzmanlık gerektiren incelemelerin yapılması gereken bu aşamada ısrarla üzerinden atlanan kimi noktaların altını bir kez daha çizmek zorunluluk haline geldi.

Öncelikle şunu belirtelim, savcılık soruşturması boyunca soruşturmada görevlendirilen polisler, Karadağ cinayetinden sorumlu polislerin görev yaptığı Esenyurt İlçesi Polis Merkezi’nin polisleriydi. Bu küçük gibi görünen ama daha baştan soruşturmayı objektiflik yönünden sakatlayan ayrıntı soruşturmanın birçok aşamasında da belirleyici oldu. Örneğin artık iddianamenin hazırlandığı bir aşamadayız, ancak halen daha Karadağ ailesi avukatları tarafından bildirilen tanıklar dinlenilmiş değil. Çünkü bu tanıkları bulmak için görevlendirilen polisler Esenyurt Emniyeti’ne bağlı ve her nasılsa olay yerinde esnaf olan tanıkların dahi adreslerini tespit edebilmiş değiller. Bu örnek dahi soruşturmanın derinleştirilmesinin önüne nasıl itina ile geçildiğinin göstergesi.

Alaattin Karadağ’ın örgütlü bir devrimci olması soruşturmanın hemen her aşamasında hissedilen bir savsaklamanın bahanesine dönüşmüş durumda. Şöyle ki, soruşturma dosyası halen daha olay yeri ile ilgili kamera görüntülerini içermiyor. Çünkü görüntülere TMŞ el koymuş durumda. Gerekçe ise çok açık: Karadağ katledilmeden hemen önce örgütlü bir politik faaliyet içerisinde ve bu faaliyetin incelenmesi, ayrıntılarının açığa çıkartılması, sermaye düzeni açısından Karadağ’ın katilinin bulunmasından katbekat önemli.

Yine ilginç bir ayrıntı ise dosyada halen daha otopsi raporunun bulunmamasıdır. Karadağ’ın ailesi dahi gelmeden, apar-topar yapılan otopsisi ile ilgili raporun üçbuçuk aylık bir süre içerinde hazırlanamamış olması dikkat çekici.

Yine de bütün bu eksikliklere rağmen iddianame aşamasına gelinmiş olması bile büyük bir gelişme. Zira dosya iddianame aşamasına gelene kadar 3 ayrı adliye değiştirdi. Büyükçekmece Savcılığı tarafından dosya kendi görev alanına girmediği gerekçesi ile İstanbul Adliyesi’ne gönderildi. Bilindiği üzere DGM’ler kapatıldı ancak özel yetkili mahkeme adı ile aynı işlev korunuyor. Büyükçekmece Savcılığı’nca dosya bizlerin DGM olarak bildiği Beşiktaş’a gönderildi. Ancak dosya buradan da görevsizlik gerekçesi ile Büyükçekmece’ye geri gönderildi. Bu kez Büyükçekmece Savcılığı’nca, Büyükçekmece’de ağır ceza mahkemesi olmaması gerekçesi ile fezleke de hazırlanarak Bakırköy’e gönderildi. Bakırköy’de soruşturmaya atanan savcı tarafından iddianame hazırlandı. Şu an Karadağ dosyası Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenmekte. Eğer bu mahkeme tarafından iddianame kabul edilirse, artık duruşma aşamasına gelinecek.

İddianamede şüpheli sayısı bire indirildi!

Büyükçekmece Savcılığı’nca hazırlanan fezleke esas alınarak hazırlanan iddianamede Karadağ cinayeti sırasında olay yerinde olduğu ifadeleri tarafından da sabitlenen polislerden yalnızca biri şüpheli olarak geçiyor. Karadağ’ı vurduğunu gerek karakol, gerekse savcılıktaki ifadesinde üstlenen polis Oğuzhan Vural dışındaki 3 polis soruşturma aşamasında tanık sıfatı ile yer almalarıyla paralel olarak iddianamede de şüpheli değiller. Yine iddianamede Karadağ ailesinin şikayetçi olmasının yanısıra olay yerinde aracı takipte kullanılan dolmuş şoförü İsmail Durmuş da mağdur müşteki olarak görünüyor. Zira İsmail Durmuş da savcılıkta verdiği ifadesinde aracını takip esnasında kullanan polis memurundan şikayetçi olduğunu beyan etmiş. Eğer iddianame kabul edilirse Oğuzhan Vural; “kasten adam öldürme, kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf ve görevi kötüye kullanma” suçlarından yargılanacak.

Soruşturma dosyasının bütünü Oğuzhan Vural’ın Karadağ’ın katledilmesinde bizzat aktif bir rol oynadığını şüphesiz bir biçimde ortaya koyuyor. Birçok ifade ve kendi ifadesi de bunu doğruluyor. Ama bu durum Vural ile beraber olay yerinde bulunan diğer polisleri aklamaya yetecek bir veri değil. Zira ne kovalamaca ne de çatışma tek başına Oğuzhan Vural’la Alaattin Karadağ arasında yaşanmıyor. Orada 3 polis daha var ve dosyadan anlaşıldığı kadarıyla hemen hepsi silah kullanmışlar. Ve elbette Karadağ’ın olay yerine farklı ekipler geldikten sonra da olay yerinde bekletildiği gerçeği dosyada kasten adam öldürme suçuyla ilişkilendirilecek şüphelilerin sayısı sınırlı dahi olsa, ihmal, görevi kötüye kullanma, adam öldürme suçuna iştirak gibi suçları işleyen çok sayıda polisin olduğu bir gerçek! Önümüzdeki günlerde dosyanın bu bağlamda genişletilmesi için çeşitli girişimlerde bulunulacak.

Burjuva yasalara göre devrimcileri vurmak suç değil!

Bütün eksikliklerine rağmen dosyanın sadece bugünkü kapsamı dahi Oğuzhan Vural’ın ceza alması için yeterli. Zira Oğuzhan Vural -her ne kadar meşrulaştırmaya çalışsa da- Karadağ’ı kendisinin vurduğunu açıkça ifade ediyor. Ve elbette gerek kendisi, gerekse avukatı anında Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’na bir can simidi gibi sarılıyorlar. Vural ifadesinin sonunda “yasanın kendisine verdiği yetkiyi kullandığını” beyan ediyor. Bu katil en azından bir konuda doğruyu söylüyor. Zira burjuvazinin yasalarına göre öldürülen kişi örgütlü bir devrimciyse, bu cinayetten sayılmıyor.

Karadağ cinayetinden sonra BDP Dersim Milletvekili Şerafettin Halis tarafından sunulan önergeye İstanbul Valiliği tarafından verilen yanıt da bu önermeyi güçlendiriyor. 2 sayfayı bulan yanıtta Halis’in sorularının ayrıntılarına yanıt vermek yerine, Alaattin Karadağ’ın örgütlü-politik kimliğini anlatılıyor, daha önceki tutukluluğu, ölüm orucu eylemcisi olduğu vb. ayrıntılarla polis cinayeti hasır altı ediliyor. Bütün bunlara Karadağ katledilmeden hemen önce yine Esenyurt polisi tarafından vurulan iki devrimci ekleniyor ve adeta, “Polisimiz devrimcileri temizliyor, siz de soruyorsunuz, bu nasıl iş?” mesajı veriliyor. Sermaye düzeninde devrimcileri katletmek suç değil, aksine bu mükafatlandırılacak bir eylem gibi görülüyor. Bu davranışın gerisinde örgütlü güçlerden duyulan derin korku yatıyor.

Karadağ davasına sahip çıkalım!

Eğer iddianame kabul edilirse önümüzdeki süreçte duruşma aşamasına geçilecek. Gerek Karadağ cinayetinin aydınlatılması, gerekse devlet terörünün teşhir edilmesi açısından sözkonusu davaya sahip çıkılması özel olarak önem taşıyor. Geçtiğimiz hafta yapılan basın toplantısında Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından Karadağ cinayeti yargılamasının takipçisi olunacağı ifade edildi. Önümüzdeki süreçte gerek davanın geniş bir avukat desteği ile sürmesi, gerekse de devrimci, ilerici kesimler tarafından destek görerek yürümesi sermaye düzeninin devrimcileri katlettikten sonra ortaya attıkları manipülasyonlara verilecek en güçlü yanıt olacaktır. Herkesi şimdiden Karadağ cinayeti yargılamasını takip etmeye ve destek vermeye çağırıyoruz. Çünkü bu destek aynı zamanda devlet terörüne ve polis cinayetlerine karşı bir tutum anlamı taşımaktadır.