20 Ağustos 2010
Sayı: SİKB 2010/33

 Kızıl Bayrak'tan
Hak ve özgürlüklerimiz için fiili-meşru, birleşik mücadeleyi yükseltelim!
AKP şefleri efendilerinin desteğini almak için çırpınıyor!
“Ateşkes” adımı atan Kürt hareketinin düzenle bütünleşme çabası sürüyor
Acılarımızı dillerine dolayanlar hesap verecekler!.
Düzen kliklerinin kapışması söz düellosuyla devam ediyor
BDSP’nin referandum
çalışmalarından. 
Enerji özelleştirmeleriyle
sermayenin cüzdanı, emekçinin faturası kabarıyor..
BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan’la konuştuk.
BETESAN direniş güncesi
Kamuda toplu görüşme oyunu başladı
İşçi ve emekçi hareketinden.
7. Mamak Kültür Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi
UPS’de direniş coşkusu
dayanışmayla büyüyor
UPS işçileriyle direniş süreci üzerine konuştuk..
Tek Gıda-İş’te maske düştü
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Kapitalizm için sürdürülebilir pazar: Ekolojik ürünler.
toplumcueksen.net yayında.
Ölüm mangası AEGİS Basel’de
Dink cinayetine devlet savunması
Ağırlaştırılmış müebbet
cezası üzerine
Referandum ve “Demokratik Özerklik”-
M. Can Yüce
Hacıbektaş şenlikleri üzerine
Sacco ve Vanzetti
Medya, bu düzenin vazgeçilmez bir aracıdır..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ağırlaştırılmış müebbet cezası üzerine...

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden Cihan Karaman’ın Eksen Yayıncılık’a gönderdiği, 9 Ağustos 2010 tarihli mektubunu yayınlıyoruz:

 

Merhabalar;

Hapishaneler öteden beri yaşanan sorunlar nedeniyle kamuoyunun gündeminde bulunmuş, bazı dönemler buralardaki sorunların ağırlaşmasıyla beraber daha öne çıktığı olmuştur. 10 yıldan fazla bir süredir hapishanelerde yaşananlar bilinçli olarak gizlenmeye, kamuoyunun gündeminden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Bu süre içerisinde uygulanan tecrit-tretman politikası nedeniyle sorunlar daha da büyümüş, kalıcılaşmıştır. Son dönemde hapishanelerde peş peşe ölüm, isyan olaylarıyla, hasta tutsakların tedavileri yapılmadığı için hayatlarını kaybetmesiyle çeşitli baskı ve saldırıların artmasıyla kamuoyunun gündeminde yer bulmuştur. Hapishanelerde yaşanan önemli sorunlardan biri de ağırlaştırılmış müebbet cezalı mahpusların durumudur.

Bilindiği gibi idam cezası kaldırılarak yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirilmiştir. Bu cezanın infaz biçimi 5275 sayılı infaz kanunu ile düzenlenmiştir. Ancak yerine getirilen ağırlaştırılmış müebbet cezasının infaz biçimi kendi içinde bir dizi sıkıntıyı ve gayri insani koşulları barındırmaktadır. Ortalama infaz rejiminin çok üzerinde ağır şartlarda olan ağırlaştırılmış müebbetlik mahpuslar, hapishane idaresinin farklı uygulama ve yaklaşımlarıyla yer yer kendi ortalamalarında da ağır koşullara tabi tutulmaktadırlar. 5275 sayılı infaz kanunu hapishane idarelerine bu keyfiliği tanımaktadır.

Diğer F Tiplerindeki uygulamalara göre Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishane yönetimi ağırlaştırılmış müebbet cezalarının infazını en katı biçimde uygulamaktadır. Havalandırma kapılarının açık bırakılması yıllarca yasanın en alt sınırı olan 1 saat ile sınırlı tutulmuş, iyi halli olma koşuluyla bu süre arttırılarak 1 ile 3 saat arasında uygulama gelmiştir.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) dahi tecride dayalı İmralı Hapishanesi’nde yaptığı inceleme sonucunda misyonuna uygun olarak mevcut koşulların “tecrit” olmadığını (akıllara durgunluk verecek şekilde) belirtse de uygulanan 3 saatlik havalandırma koşullarının yetersizliğine, duvarların yüksekliğinin hücrelerin yeterli düzeyde güneş ışığını almasını engellemesinin olumsuzluğuna, hava sirkülasyonunun yetersizliği gibi mimari yapı bozukluklarına dikkat çekmiştir. Bu noktada CPT günlük 8 saatlik açık havaya çıkılması, haftalık 36 saat olarak faaliyetlerden faydalanılması gibi asgari standartlarda talepte bulunmuştur. Kuşkusuz bunlar sadece İmralı için değil, Tekirdağ ve diğer F Tipleri için de geçerlidir.

- Ağırlaştırılmış müebbet cezalarının infaz edildiği tekli hücreler, hapishanenin en az güneş gören kısmındadır.

- Hükümlünün hava alabildiği tek yer olan pencere, önüne konulmuş sabit dolap nedeniyle sadece 1 / 3 oranında açıldığı ve hücre kapısı günde 1 saat açık olduğu için hücreye yeterli temiz hava girmemektedir.

- 1 saat içinde hükümlünün hücre temizliği, çamaşırlarını yıkaması, spor vb. ihtiyaçlarını karşılaması beklenmektedir.

- Aynı havalandırmayı paylaşanlar ayrı ayrı saatlerde havalandırmaya çıkarılarak birbirleriyle olan iletişimleri en aza indirilmekte, engellenmektedir.

Bu nedenlerle;

1 -  Ağırlaştırılmış müebbet cezasını çeken mahpusların saatleri sağlıklı bir temiz hava ve güneş ışıklarından yararlanma koşullarının sağlanması için asgari düzey olan 8 saate çıkarılmalıdır.

2 - Asgari yaşam standartlarının oluşturulabilmesi için haftada bir gün (temizlik, hücre havalandırması ve çamaşır yıkama, kurutma vs. için) kapının gün boyu açık tutulması sağlanmalıdır.

3 - Mahpusların aksi yönde beyanları olmadığı sürece aynı havalandırmayı paylaşanların havalandırmaya aynı saatlerde beraber çıkarılması sağlanmalıdır.

4 - Tekli hücrelerin 1 / 3 oranında açılan penceresinin tam açılabilmesi sağlanmalıdır.

Ağırlaştırılmış müebbet cezası hükümlülerin sorunlarına dikkat çekmek istedik. Konuyla ilgili gerekli duyarlılığı göstereceğinize inanıyoruz.

Çalışmalarınızda başarılar.

Selamlarla...

Cihan Karaman

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi

B - 1 45

 


 

Hasta tutsaklar ölüme terkediliyor

İstanbul

Hasta tutsakların serbest bırakılması talebiyle gerçekleştirilen eylemler İstanbul’da ikinci yılında devam ediyor. 13 Ağustos Cuma günü yapılan eylemde, Wernicke-Korsakoff hastası Bekir Şimşek’in serbest bırakılması istendi.

Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelen devrimci ve ilerici kurumlar, Türkçe, İngilizce ve Arapça “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” yazılı pankartlar arkasında sloganlarla Galatasaray Lisesi önüne yürüdüler.

İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Mehpisto Kitabevi önüne gelindiğinde, oturma eylemi yapılarak, Çav Bella marşı hep bir ağızdan söylendi.

Galatasaray Lisesi önünde kurumlar adına basın açıklamasını Harran Aydın gerçekleştirdi. Aydın yaptığı açıklamada, Edirne F Tipi Hapishanesi’nde bulunan hükümlü Bekir Şimşek’in çeşitli hastanelerin ve Adli Tıp Kurumu’nun değişik tarihlerdeki raporlarına rağmen tahliye edilmediğini söyledi. Aydın, 1996 yılında Ölüm Orucu eylemine katılan ve bu eylemde B1 vitamini kullanılmadığı için 69 gün sonunda Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalanan Bekir Şimşek’in bu hastalığın tüm belirtilerini taşıdığını söyledi. Aydın, 9 yıllık izleme sonucu hastalığında herhangi bir iyileşme gerçekleşmediğini belirtti. Aydın, Şimşek hakkında düzenlenen tüm raporların Şimşek’in sağlık koşullarının hapishanede kalmaya uygun olmadığı ve tahliye edilmesi gerektiği yönünde iken neden halen tahliye edilmediğini sordu.


Adana

14 Ağustos Cumartesi günü İnönü Parkı’nda hasta tutsakların serbest bırakılması talebiyle eylem gerçekleştirildi. Basın açıklamasında cezaevlerindeki faşist uygulamalardan bahsedilerek hasta tutsaklar hakkında bilgi verildi. Açıklamada 325 hasta tutsağın bulunduğu, bunlardan 55’inin durumunun aciliyetini koruduğu anlatıldı. Ümit İlter, Erol Zavar ve Kemal Özelmalı gibi tutsakların durumlarının oldukça ağır olduğu hatırlatılarak, onların sonunun Güler Zere, Osman Yiğit, Mehmet Kılıç gibi olmaması için bir an önce tahliye edilmesi gerektiği söylendi.

Açıklamanın ardından İsmet Ayaz’ın abisi bir konuşma yaparak kardeşinin serbest bırakılmasını istedi. Konuşmanın ardından gerçekleştirilen 5 dakikalık oturma eylemi ile basın açıklaması sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul – Adana

 

 

 



Özkan ve Çalışkan serbest bırakılsın!

Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan kanser hastası Nesimi Özkan ve hasta tutsak İdris Çalışkan’ın aileleri, İHD İstanbul Şubesi’nde 16 Ağustos günü bir basın toplantısı düzenleyerek, Özkan ve Çalışkan’ın sağlık durumunun kötüye gittiğini söyledi.

Basın toplantısında, Özkan ailesi ve yakınları adına konuşma yapan Medeni Özkan, ağabeyinin gırtlak kanseri olduğunu belirterek, Nesimi Özkan’ın değişiklik şikayetleriyle cezaevine yapmış olduğu başvuruların cezaevi idaresi tarafından dikkate alınmadığını, tedavi hakkının gaspedildiğini söyledi.

Nesimi Özkan’ın 8 ay önce Bolu Abant İzzet Baysal Üniversite Hastanesi’ne sevk edildiğinin ve kendisine gırtlak kanseri teşhisi konulduğunun hatırlatıldığı açıklamada geç kalındığından kaynaklı Özkan’ın tam teşekküllü bir hastanede yatarak tedavi edilmesinin gerektiğinin söylendiği belirtildi. Buna rağmen cezaevi idaresinin Özkan’ı bazen 45 gün, bazen 2 ayda bir sadece kontrole götürdüğü, bunun da ambulans yerine ring aracıyla yapıldığı söylendi. Ring aracında yol boyunca fiziki, sözlü saldırılara mağruz kalan Özkan’ın ellerindeki kelepçelerin doktorun karşısında bile çıkarılmadığı ifade edildi.

Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan İdris Çalışkan’ın kardeşi Hasan Çalışkan ise, ağabeyinin, 1999 yılında Med TV’nin kapatılmasını protesto etmek amacı ile tutuklu bulunduğu Yozgat Cezaevi’nde bedenini ateşe verdikten sonra ciddi sağlık sorunları yaşadığını söyledi. İdris Çalışkan’ın ameliyatla tedavisi için Bolu Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü ancak askeriyenin, orada tedavi görmesine izin vermeyerek, ağabeyini Askeri Hastane’ye götürdüklerini söyledi. Askeri Hastanede tedavi edilmediğini, ağrı kesici verilerek, işkence gördüğünü, küfür ve hakaretlere mağruz kaldığını ifade etti. Adalet Bakanlığı’nı göreve çağıran Çalışkan, tüm kamuoyuna da destek çağrısı yaptı.

Kızıl Bayrak / İstanbul