İslamcı basın hükümetin savaşa karşı olduğu yanılsaması yaratmaya çalışıyor...
Hükümetle birlikte Amerikanın Tetikçi medyada sınırlı da olsa savaşa karşı sesler duyulmuyor değil. Kuşkusuz bunlar öyle cepheden karşı çıkan kararlı, tok sesler değil. Özellikle islamcı basındaki savaş karşıtlığı son derece ilginç. Bir yandan, Amerikanın müslüman Iraka yönelttiği haçlı seferine karşı durma gereği hissediyorlar. Ne de olsa kendileri de müslüman (!) Daha ötesi müslüman bir okur kitlesine sesleniyorlar. Öte yandan hükümetteki müslümanlar partisinin ABD ile ilişkilerini müslüman okurları nezdinde aklama görevini ifa etme zorunluluğu hissediyorlar. Böyle olunca da, iki arada bir derede kalıyorlar. Mesela Gülün Ortadoğu turu ve ardından düzenlenen zirveyi bir barış girişimi gibi gösterebilmek için bin dereden su getiriyorlar. Bilindiği gibi bu zirveden çıka çıka Saddama uyarı çıktı. Yine bilindiği gibi, dünyanın dört bir yanından yükselen savaş karşıtı seslerin tek bir hedefi var, o da savaşın asıl ve tek sahibi olan Amerikan emperyalizmidir. Amerika dahil, tüm dünyada yapılan savaş karşıtı gösteriler, esasta emperyalizm ve saldırganlık karşıtı gösterilerdir. Tek bir kişinin bile aklına savaşa karşı olmak adına Saddam karşıtı bir gösteri düzenlemek gelmiyor. Bu durumda nasıl oluyor da, Saddama uyarı mesajı çıkan bir toplantı ve onu düzenleyen hükümet savaş karşıtı olabiliyor? Üstelik bu hükümet saldırı için üs ve tesislerini, deniz ve hava limanlarını saldırganın hizmetine sunmakla yetinmeyip, saldırıya bizzat katılma yöünde tüm hızla hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktayken!.. Hükümet ve devletin bu ikiyüzlü tutumu, İslamcı basına da örnek olmaktadır. Hem son hızla savaşa hazırlanıp, hem biz bu savaşa karşıyız edebiyatı sürdürülebildiğine göre, İslamcı basın da aynı taktiği izleyebilir, bir yandan savaşa karşıymış gibi gösterip, diğer yandan hükümetin tutumunu da bu yönde reklam ederek, aklamaya çalıştığı hükümetle birlikte Amerikanın değirmenine su taşıyabilir. Hükümetin barış çabaları adı altında yürüttüğü ve islamcı basının da onayladığı bu politika, sadece Amerikanın savaş gerekçelerinin onaylanmasına hizmet ediyor. İslamcı medyanın bu tutumunu Yeni Şafak gazetesi üzerinden örnekleyelim. 28 Ocak tarihli gazetede kapaktan bir haber başlığı: Gül: Barış için zaman daralıyor. Haberin devamında Gülün, zamanın daraldığını, en çok Irakın savaşı durdurabileceğini söylediğini, şimdi de aynı görüşte olduğunu belirttiği yazılıyor. Yani, Gülün sözlerinin Yeni Şafakın haber başlığında kastedilenle bir ilgisi yok. Aynı gazetenin 29 Ocak tarihli nüshasında ise daha çarpıcı bir haber göze çarpıyor. Büyük puntolarla verilen başlık; Iraklı çocuklara kalkan olacak. Yanda kalkan olacağı iddia edilen kişinin resmi, alt başlıkta da tanıtımı var. Buna göre; İki çocuk annesi ve AK Parti kurucu üyesi olduğunu öğrendiğimiz şahsın, Londradan Bağdata giden canlı kalkan grubuna katılmaya hazırlandığı yazılıyor. Demek ki hükümet partisi aslında savaşa karşıymış!.. Haber başlıkları bir yana, Yeni Şafakta, Amerikancı hükümet partisini aklama operasyonunun en gayretli militanlığını köşe yazarları üstlenmiş durumda. Özellikle, Fehmi Korunun yine 29 Ocak tarihinde yayınlanan köşe yazısı, nerdeyse tümüyle bu göreve vakfedilmiş görünüyor. Yanılma ve yanıltmalar üzerine başlıklı bu yazısını, Koru, politikacılar tarafından yanıltılmanın her zaman mümkün olabileceği savıyla açıp, hükümetteki AK Partinin tutumunun bir yanıltmaca olmadığı kararıyla sonuçlandırıyor. Kendi kanaatlerini de güvence olarak araya sıkıştırmayı ihmal etmiyor: Ali Babacan, İMF ile ilişkiler, ABDnin Irak yüzünden maraza çıkarması ihtimaline dair sorularımızı açıklıkla cevapladı; onunla sohbetimizden şu anda endişe edilecek bir durum olmadığı kanaatine vardık... Vardık demesine rağmen, herkesin Koru ile aynı kanaati taşımadığını da yine onun kaleminden okuyoruz: Oysa gazetelere bakarsanız, bu görüntülerin hepsi yalan: Amerika, onbinlerce askeriyle bugün-yarın Türkiyeye çörekleniyor... Türkiye, şimdiye kadar gönderdiklerine ek olarak, iki kolorduyu daha Kuzey Iraka sevk ediyor... İMF de, kredi paketini serbest bırakmak için Türkiyenin boğazına sarılmak üzere... Bütün bu haber ve yorumlara baktığımızda, hükümet, Iraka savaşa hazırlanan ABDnin emirlerini dinliyor... Gerçi bunlar medyanın tutumunu tam olarak yansıtıyor değil. Örneğin, medya hiç de hükümetin Amerikanın emirlerini kuzu kuzu dinlediğini iddia etmiyor, tersine kararsız davranmakla suçluyor. Amerikanın savaşını daha kararlı-daha atak desteklemesi gerektiğini söylüyor. Haftalar süren bu kararsızlık tartışmalarını, TÜSİADın aynı yöndeki eleştiri ve suçlamalarını, Koru izlememiş olamaz. Buna rağmen, medyayı olduğundan farklı bir eğilimde gösterecek ki kendi savı geçerlilik kazansın.
Emekçi eylemlerinden... DİSKten iş yasası ve nemalar için eylem... Yeni iş yasa tasarısının meclisten geçirilmeye çalışılması ve nemaların gaspıyla ilgili DİSK Ege Bölge Temsilciliği tarafından 29 Ocak günü bir basın açıklaması yapıldı. Basmane Birleşik Metal Sendikası önünde biraraya gelen işçiler, buradan sloganlarla Basmanedeki DİSK Genel-İş önünde bekleyen kitleyle birleşip Alsancaktaki Bölge Çalışma Müdürlüğü önüne kadar sloganlar ve alkışlarla yürüdüler. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı eylemde İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!, Savaşa değil eğitime bütçe!, Irakta savaş istemiyoruz!, Kahrolsun ABD emperyalizmi!, Amerikan askeri olmayacağız! vb. sloganlar atıldı. (SY Kızıl Bayrak/İzmir) Eğitim-Sen İzmir Şubelerinin nema eylemi... Nemaların gaspedilmek istenmesiyle ilgili Eğitim-Sen İzmir Şubeleri tarafından Konak Büyükşehir Belediyesi önünde 29 Ocak günü basın açıklaması yapıldı. Eyleme yaklaşık 100 eğitim emekçisi katıldı. Yaklaşık bir saat süren oturma eyleminde, Nemalar hakkımız, söke söke alırız!, Savaşa değil eğitime bütçe!, Amerikan askeri olmayacağız!, Amerikan uşağı hükümet istifa!, Irak halkı yalnız değildir! vb. sloganlar atıldı. (SY Kızıl Bayrak/İzmir) Ankarada faks çekme eylemi... Kamu emekçileri 30 Ocak günü Kızılay postanesi önünde saat 12:30da, nemalara ilişkin faks metinlerini başbakan, başbakan yardımcısı ve devlet bakanı Babacana çektiler. Basın açıklamasınna 100 civarında kamu emekçisi katıldı. Sadaka değil, toplu sözleşme!, Tasarruflar, nemalar hemen ödensin!, Savaşa değil, emekçiye bütçe! sloganlarının atılmasının ardından, 6 Şubatta Maliye Bakanlığı önünde olacaklarının duyurusuyla eylem sona erdi. (SY Kızıl Bayrak/Ankara) Adanada Tüm Bel-Senin nema eylemi... 29 Ocak günü Tüm Bel-Sen Adana Şubesine bağlı yaklaşık 100 memur, nemaların ödenmesi amacıyla Seyhan Belediyesi önünde oturma eylemi yaptı. Eylemde Yaşasın örgütlü mücadelemiz!, Sadaka değil toplusözleşme!, Nemalar hakkımız söke söke alırız!, Emperyalist savaşa hayır! Kahrolsun ABD emperyalizmi! sloganlar atıldı. KESKin merkezi eylem programı açıklandıktan sonra eylem sona erdi. (SY Kızıl Bayrak/Adana) Eğitim-Sen Kırşehir Şubesinin basın açıklaması... Eğitim-Sen Kırşehir Şubesi tarafından 29 Ocak günü İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapıldı. Nemaların bir defada ve bir an önce ödenmesi talebiyle gerçekleştirilen basın açıklamasına 35 eğitim emekçisi katıldı. (SY Kızıl Bayrak/Kırşehir) |
|||||