düzene çevirmelidirler! Toplumsal yaşamın her alanında örgütlü olarak hareket eden sermaye
sınıfı, işçi sınıfının can bedeli mücadeleler vererek kazandığı hakları
gasp etmekte, kendi sınıf çıkarlarını korumaktadır. Sermayenin sıkça
başvurduğu saldırı yöntemlerinden birisi de, örgütsüzleştirme anlamına
gelen sendikasızlaştırmadır. Taşeronlaştırma ya da toplu olarak işten
çıkarma gibi politikalarla, işçilerin örgütlü birliktelikleri ortadan
kaldırılmaktadır. Aymasan işçisi sendikalı olduğu için işten çıkarıldı. Patronun amacı
doğrudan sendikal örgütlülüğü tasfiye etmek, böylelikle işyerini bir
sömürü cehennemi haline getirmektir. İşçilere ağır çalışma koşullarını
dayatarak, her türlü hak gaspının yolunu açmaktır. İnsanca çalışma ve yaşam ancak örgütlenerek kazanılır. Aymasan işçisi
de yıllar önce bu bilinçle hareket ederek örgütlendi ve sendikasını
kazandı. Sendikalaşmak en doğal hakkımızdır, sınıf kardeşlerimizin
yıllar süren mücadelesinin bir armağanıdır diyerek örgütlendi.
İşte bu yüzden bugün topluca kapı önüne konulmuştur. Amaç bu gücü dağıtmak
ve örgütlülüğü bozmaktır. Aymasan işçisinin örgütlü olduğu Deri-İş sendikasının direnişçi bir
kimliğe sahip olması, kuşkusuz patron tarafından ayrıca gözetilen bir
durumdur. Bununla beraber belli bir mücadele birikimi ve deneyimine
sahip olan Aymasan işçisi, bu direnişi ne pahasına olursa olsun kazanmak
ve sınıf mücadelesinde ileri bir adım atmak sorumluluğunu taşımaktadır. Aymasan işçisi tüm sınıf adına direnmektedir. Bugün sendikasızlaştırma/örgütsüzleştirme
saldırısı sermayenin işçi sınıfına yönelttiği genel bir saldırıdır.
Aymasan işçisi işine geri dönmek kavgası verirken bu bilinçle hareket
etmeli, toplumsal ve siyasal sorunlar karşısında duyarsız kalmamalıdır.
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Kartaldan bir komünist
Zafer direnen emekçinin olacak Biz Aymasan işçileri olarak 31 Mayıstan beri direnişteyiz. Direnişin
nedeni patronun 246 Aymasan işçisini kapı önüne koyması, bizi uluorta
işsiz bırakmasıdır. Direnişimiz sermayenin çıkarlarına ters düşmektedir. Aylardan beri
İMFnin uyguladığı politikalarla milyonlarca işçi kardeşimiz işinden
ekmeğinden oldu. Dün onlar işsiz kaldı. Bugün sıra bizde, biz işsiz
kaldık. Direnişimiz işten atmalara, özelleştirmelere, zamlara ve köylünün yıkıma
uğratılmasına karşı işçi cephesinden bir cevaptır. Birlikteliğimizden
ve örgütlülüğümüzden aldığımız güçle tüm bu saldırıları direne direne
geri püskürteceğiz. Biliyoruz ki bu saldırılar yalnızca biz Aymasan işçilerine yönelik
değil Türkiyedeki tüm emekçilere yöneliktir. Bu oyunu bozmak için
tüm çabamızı seferber ediyoruz. Direnişimizin sesini duyurmak, daha kitlesel bir hale getirmek için,
direnişimiz hakkında bildiriler dağıttık. Yanıbaşımızdaki fabrikalara
gidip destek istedik. Sendika ve siyasi partilere giderek direnişimize
katkı istedik. Bildirilerimizi dağıtırken halk ve fabrikalardaki işçiler
bizi sahiplendiler ve bize destek verdiler. Bu destekle direne direne
kazanacağız. Zafer direnen emekçinin olacaktır. Direnişçi bir Aymasan işçisi
Aliağa Belediyesinde ücretsiz
izin Aliağa Belediyesinde kriz bahane edilerek, ücretsiz izin uygulamasının
başlatılması üzerine işçiler eyleme geçtiler. Ücretsiz izin için ilk grupta 66 kişi bulunuyor. CHPli belediye
başkanı Hakkı Ülkü uygulamayı savunmak için, belediye binası camlarına
uygulama gerekçesini anlatan yazılar astı. Sevgili işçilerimize!
diye başlayan yazı, bazı haksız girişimlerde bulunmaktasınız,
sizleri ben işe aldım, bazıları işçilerimizi yanlış yönlendiriyor, bu
ilkel kafalara prim vermeyin diyor. Ve hakkını arayan işçilere
hakaret ederek, bu uygulamayı ileriki günlerde anlayacaksınız
ama iş işten geçmiş olacak diye tehdit savuruyor. Bu arada belediye başkanı işçilerin maaşlarının belirtildiği evraklar
da astı. Bu evraklarda tahrifat yapıldığını söyleyen işçiler, kendi
maaş bordrolarıyla beraber ücretsiz izin istemiyoruz yazılarını
bina camlarına astılar. Ücretsiz izne çıkartılanlarla birlikte diğer
belediye işçileri de mesai saatleri dışında eyleme katılıyorlar. Üç
gruba ayrılan işçilerden ilk grupta 66 işçi bulunuyor. Son görüşmelerin
de sonuçsuz kalması üzerine işçiler eylemlerini sürdüreceklerini açıkladılar.
Geçtiğimiz hafta sonu başlayan eyleme Aliağada bulunan demokratik
kitle örgütleri ve sendikalar da destek veriyorlar. Eylem Aliağa Belediyesi
önünde sürüyor. SY Kızıl Bayrak/İzmir
Emekçi hareketinden Emlak Bankası çalışanlarından miting Emlak Bankasının kapatılmak istenmesi, DİSKe bağlı Bank-Sen
tarafından Abide-i Hürriyet Meydanında düzenlenen mitingle protesto
edildi. Ülkenin dört bir yanından gelen Emlak Bankası çalışanları Piyalepaşa
Bulvarında toplandı. Eyleme yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Eylem
sırasında Kahrolsun İMF!, Emlak Bankası kapatılamaz!,
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz! sloganları
atıldı. Mitingte konuşan Emlak Bankası Toplu Konut Daire Başkanı Mehmet Başaran,
ülke insanlarının emeğiyle oluşturulmuş kamu bankalarının tasfiye edilmek
istendiğini belirtti. Eyleme KESKe bağlı Tüm Banka-Sen ile Ziraat
Bankası ve Türk Ticaret Bankası çalışanları, Enerji Yapı-Yol Sen, Tüm
Bel-Sen, SES şubeleri de katılarak destek verdiler. İzmir Emlakbank çalışanları her gün eylemde Kapatılması planlanan Emlak Bankasının çalışanları tepkilerini
yaptıkları eylemlerle göstermeye devam ediyorlar. Birçok Emlakbank şubesi
önünde günlük olarak saat 13.00ten sonra kısa süreli eylemler
yapılmaktadır. 20 Haziranda yapılan eylemde de Kurtuluş
yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! sloganı sıklıkla
atıldı. Alkışlarla süren eylem bir süre sonra bitirildi. Diyarbakır Yenişehir Belediye İşçilerinden eylem Diyarbakır Yenişehir belediyesinde çalışan temizlik işçileri,
ücretlerinin ödenmemesini protesto ettiler. Ayrıca bu durumdan dolayı
iş yavaşlatma eylemi başlattılar. KESK eylemleri sürüyor... KESK İstanbul Şubeler Platformunca 19 Haziran 2001 tarihinde
bir basın açıklaması yapıldı. Aksaray Metro önünde toplanan kamu çalışanları
adına konuşan KESK Örgütlenme Sekreteri Hüseyin Ayyıldız, toplusözleşme
ve grevsiz sendika olamayacağını belirtti. Ayrıca tasarının gündeme
alınma olasılığına karşı eylemlerinin süreceğini söyleyerek; Bu
yasa bize rağmen çıkmayacak. Bu yasa geri çekilecek dedi. Açıklama
sırasında Direne direne kazanacağız!, Zafer direnen
emekçinin olacak! sloganları atıldı. KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Merkez Postane önünde yaptığı basın
açıklamasıyla hükümeti protesto etti. Tuncelide ise Ziraat Bankası
önünde basın açıklaması yapılarak, sahte sendika yasası protesto edildi.
KESK Mersin Şubeler Platformu da, saat 12.30da Belediye Taş Bina
önünde eylem yaptı. Eylemde Sermayeye değil emekçiye bütçe!,
Direne direne kazanacağız! sloganları atıldı.
Sınıf dayanışmasını yükseltelim, direnişi
büyütelim! Sümerbank işçileri 36 gündür fabrikayı terketmeme eylemini sürdürüyorlar.
Direnişin bugünkü evresinde dışarıdan gelen işçi-emekçi desteği zayıflamış
durumda. Daha önce işçilerin önerisiyle gündeme gelen Emek Platformu
mitingine dair ise henüz hiçbir somut gelişme yok. Şu an daha çok parlamentoda
sandalyesi bulunan partilerle görüşmeler yapılmaktadır. 20 Haziran günü
hazırlanan bir dosya işçiler ve sendikacılar tarafından Ankaraya
götürülecek. Sümerbankın ekonomide tuttuğu yer vurgusuyla hazırlanan
bu raporda fabrikanın kapatılmasıyla karşılaşılacak sorunlar anlatılmaktadır.
Raporla milletvekillerinin desteği istenecektir. Düzen partilerinin
politik manevraları içinde çözüm aramak sadece çıkmazı olmayan sahte
bir umut kapısı yaratabilir ancak. Sümerbankta örgütlülüğü elinde bulunduran TEKSİF sendikası, sendikal
yayın organının Haziran sayısında da ifade ettiği gibi, direnişi Kutsal
Direniş olarak adlandırmaktadır. Ama pratikte yaptıklarıysa bu
ifadelendirmenin uzağındadır. Bergama, Nazilli, Manisa ve Çiğlideki Sümerbank kuruluşlarında
çalışan işçiler de direnişe destek amaçlı eylemlerde bulunmaktalar.
İki ayı aşkın bir süredir maaş da alamayan Sümerbank işçilerinin sınıf
dayanışmasına daha çok ihtiyacı var. Kazanmak için bundan başka yol
yok. Sınıf dayanışmasının örülmesinde belirleyici olacak olansa, Sümerbank
işçilerinin kararlılığı ve çabasıdır.
İşte peşkeş listesi! İşte Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalovanın yaklaşık
bir yıl içinde bedelsiz olarak devrettiği varlıklar; Aydın Kuşadası C Blok Ünitesi üzerinde olduğu 2 arsa, Turban Kuşadası
Belediye Başkanlığına ANAP; Aydın Nazillide 244 arsa Sümer
Holding-Nazilli Belediye Başkanlığı ANAP; Aydın Nazillide 5 arsa,
Sümer Holding-Nazilli Belediye Başkanlığı ANAP; Aydında 1 arsa
1 daire, T.Zirai Donanım- Aydın Belediye Başkanlığı ANAP; Aydında
3 arsa, 10 daire, T.Zirai Donanım- Aydın Belediye ANAP; Balıkesir Edremitte
2 arsa, Turban-Edremit Belediye Başkanlığı ANAP; Kilyos Moteli ve 4
arsa Turban-Sarıyer Belediye Başkanlığı ANAP; Çorum İskilipte
4 bina T.Zirai Donanım- İskilip Belediye MHP; Hatay Dörtyolda
4 arsa İsdemir-Payas Belediye Başkanlığı MHP; Isparta Gelendostta
1 arsa, 4 lojman, 2 depo T.Zirai Donanım- Ereğli Belediye Başkanlığı
MHP; Konya Ereğlide 1 arsa, 5 depo, 1 bekçi evi, T.Zirai Donanım-Ereğli
Belediye Başkanlığı MHP; Manisa Alaehirde 1 arsa, 1 lojman, 5
depo, T.Zirai Donanım Alaşehir Belediye Başkanlığı MHP; Manisa Turgutluda1
arsa, 4 lojman, 2 depo T.Zirai Donanım-Turgutlu Belediye Başkanlığı
MHP; Uşakta 1 arsa üzerine taşınmazlar T.Zirai Donanım-Uşak Belediye
Başkanlığı MHP; İçel Tarsusta 1 arsa 2 depo, T.Zİrai Donanım-Uzunköprü
Belediye Başkanlığı DSP; Tekirdağ Hayraboluda 1 arsa, 10 depo,
1 balıkçı evi, T.Zirai Donanım-Hayrabolu Beleiye Başkanlığı DSP; Tekirdağ
Şarköyde 1 arsa, 3 depo, 1 balıkçı evi, T.Zirai Donanım-Şarköy
Belediye Başkanlığı DSP. Sümer Holdingler; TEKSİF Bültenin Haziran sayısından alınmıştır.)
Milli güvenlik sermayenin
güvenliğidir! Sermaye sınıfı şunu çok iyi biliyor; işçiler sınıf olmanın bilincine
varır ve buna uygun hareket etmeye başlarsa, saltanatlarını sürdürmeleri
hiç de kolay olmayacaktır. Bunu görüyor ve bunun için de aman vermiyorlar.
Son Şişe-Cam grevinde bunu bir kez daha somut olarak gördük. Grev milli
güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle 60 gün ertelendi. Milli güvenlikten kasıtları, kuşkusuz kendi sınıfsal güvenlikleridir.
Gerçekte sermaye sınıfı burada asıl düşmanının kim olduğunu açıkça itiraf
ediyor. Diyor ki; Bizim asıl düşmanımız sizlersiniz. Siz eylem
yaptığınızda bizim güvenliğimiz tehlikededir. Egemenlerin rahatlıkla at oynatabileceği koşullar giderek ortadan kalkıyor.
Yapılan son kamuoyu araştırmaları hiçbir düzen partisinin yüzde onluk
barajı aşamadığını gösteriyor. Bu da at değiştirme koşullarının ortadan
kalktığını gösteriyor. Bu ülkede egemenlerin ve onların temsilcilerinin
yalandan, dolandan ve ikiyüzlülükten başka hiçbir şey yapamayacağını
emekçiler yaşayarak görüyor. Nasıl görmesinler ki? Son iki seneye şöyle
bir bakmak yeterlidir. Depremde 40 bin insanın öldüğü, yüzbinlercesinin
yaralandığı bir zamanda devlet yardım etmek şöyle dursun, işçi ve emekçileri
diri diri mezara sokmuştur. Aklama operasyonlarıyla sistem ve uşakları
aklanmıştır. Hayata döndürme sahtekarlığıyla tarihin en büyük cezaevi
vahşetine imza atılmıştır. Son olarak da, milli güvenliği tehdit ettiği
gerekçesile Şişe-Cam grevi Bakanlar Kurulu kararıyla 60 gün ertelenmiştir.
Ülkenin uluslararası tahkime sokulması milli güvenliği bozmuyor. Stratejik
sektör ve kaynakların uluslararası tekellere peşkeş çekilmesi milli
güvenliği bozmuyor, ABDnin ülkede hava üsleri açması ve bunları
dilediğince kullanması, istihbarat birimleri kurması milli güvenliği
bozmuyor, fakat cam işçilerin grevi milli güvenliği bozuyor. İşçi ve emekçilerin bugün, bu gelişmeler karşısında henüz tepki koyamamış
olmaları, bu gerçekleri görmedikleri anlamına gelmiyor. Sendikal ihanet,
yasaklamalar, saldırılar vb. işçi sınıfının tarihsel uyanışını engelleyemeyecektir.
İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır! Komünist bir işçi
Reha Tekstilde sendikalaşma deneyimi
Ümraniye site yolunda bulunan Reha Tekstilde, DİSK Tekstil Sendikasına
üye oldukları gerekçesiyle, 200 işçi 14 Mayısta işten atıldı.
Patron bir gün önce 7 işçiyi işten atmış, bunun üzerine işçiler iş yavaşlatma
eylemi başlatmışlardı. Akşam Reha Demirdağ 350 işçiyi işten attı. Ertesi
gün işçiler ve sendika yöneticileri fabrika önüne geldiler. Yapılan
toplantı üzerine patron, atılan işçileri iki haftalık ücretli izne çıkardığını,
bu sürede sendikayı kabul edip etmemeyi düşüneceğini söyledi. İşçiler
patronun sözüne güvenilemeyeceğini bildikleri halde, sendika tarafından
alınan karara uymak zorunda bırakıldılar. İşçiler bakanlıktan yetki gelmesi için üç aydır bekliyorlardı. Böylece
patrona, saldırı hamlesi için bir imkan yaratılmış oldu. İşçiler sendikalı olmak için verdikleri çabanın karşılığını sendikacılardan
göremediler. Tersinden sendika tarafından umutsuzluk taşınmaya çalışıldı.
Sendikalaşma sürecinde yapılan piknikte, sendikalaşmanın zor olduğu,
birçok işyerinde başarısızlıkla sonuçlandığı sürekli yinelendi. Ve işçilerin
başarısız olmamaları için ne yapmaları gerektiği konusunda tek söz edilmedi.
Oysa DİSK Tekstil sendikasında örgütlenmiş örnek fabrikalar da var.
Elbette bu kazanımlar sendikacılar tarafından değil, sözkonusu fabrikalardaki
öncü işçilerin kararlı tutumları, işçilerdeki özgüven sonucu elde edilmiştir. Reha Tekstil patronunun sendikayı kabul ediyorum yalanı, 15 gün sonra
işçiler işbaşı yapmaya geldiklerinde ortaya çıktı. Patron bu süreyi
işçilerdeki birliği dağıtmak için kullanmıştı. 28 Mayısta fabrikanın
önüne gelen işçilerden 200ü atıldı, geri kalanı işbaşı yaptı.
Şu an işbaşı yapan işçiler baskıyla çalışıyorlar. Onların da birkaç
ay sonra atılacakları söyleniyor. Sendikacılar işçilere, tazminatlarınızı alın, yapacak bir şey
yok, işveren krizde, işçi çıkarmak zorunda diyor. Nitekim işçiler
de, daha izine çıkarılma kararı verildiği an sendikanın kendilerini
sattığını, bunu sendikacılara da söylediklerini belirtiyorlar. Reha
Tekstil işçilerine yenilgi sendika tarafından baştan kabul ettirildi.
Öncü işçilerin sendikanın kararları doğrultusunda hareket etmeleriyle,
işçilerdeki mücadele potansiyeli baştan heba edilmiş oldu. Tazminatlar senesi dolmayanların ücretli izinleri kesilerek verildi.
Reha Demirdağ terörle mücadeleden getirdiği polis korumaları ile işçiler
üzerinde psikolojik baskı kurarak, gelecek tepkinin de önünü kesti. Reha Tekstilde örgütlenmenin zemini yeterince oluşturulmamıştı.
Öncü işçilerin süreci değerlendirme ve sendikayla kurulan ilişkiler
açısından zaaflı davrandıkları ortadadır. Tüm bu nedenlerden dolayı
süreç sendikacılara teslim edilerek, bir yenilgiyle tamamlanmış oldu. Ümraniye Site yolunda birçok tekstil fabrikası var. Patronlar sendikal
çalışmayı boğmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Dolayısıyla Reha
Tekstil son olmayacaktır. Ama Reha Tekstil deneyimi, yeni sendikalaşma
süreçleri için birçok dersi içerisinde barındırmaktadır. Bu nedenle
Reha Tekstil deneyiminden öğrenmeli, öğrenerek güçlenmeliyiz. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Ümraniyeden tekstil işçileri |
|||||