5 Mayıs'01
Sayı: 07


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs'ın gösterdikleri
  1 Mayıs ve sendika bürokrasisi
  İstanbul'da coşkulu 1 Mayıs!
  Sınıf ve emekçi hareketine ayna, hücre karşıtı muhalefete moral
  Yurdun dört bir yanında 1 Mayıs!
  1 Mayıs ön hazırlık çalışmaları
  Dünyada ve Türkiye'de 1 Mayıs
  Dünyada 1 Mayıs'ın gösterdikleri
  Ölüm Orucu ile dayanışma etkinikleri
  Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
  Zaferi biz kazanacağız!
  Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan...
  Ölüm Oruçlar'yla ilgili açıklamalar
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  Kızıl Bayrak'tan...

 

1 Mayıs’ı geride bıraktık. Buna rağmen 1 Mayıs’ta ortaya çıkan tablo, daha uzunca bir süre gündemimizde kalmaya devam edecek. Zira sınıf ve kitle hareketinin gelinen yerdeki imkan ve sorunlarını daha somuttan değerlendirmeye olanak sağlayacak bir dizi veri ortaya çıktı 1 Mayıs’ta.

İşçi ve emekçiler mücadele isteklerini ve düzenin saldırılarına duydukları öfkeyi taşıdılar alanlara. Bununla birlikte önderlik sorununun nasıl da yakıcılaştığı, yığınların elini kolunu bağladığı bir kez daha ve somut olarak görüldü.

Sermayenin işçi ve emekçi hareketinin bu durumundan kendisi için sonuçlar çıkardığından ise emin olmalıyız. 1 Mayıs’ta ortaya çıkan sınıf hareketindeki önderlikten yoksunluk tablosunun sermayeye cesaret vereceği kesin.

Kamu TİS’lerinde satış sözleşmesinin eli kulağında. Hemen ardından bir dizi Derviş yasasının hızla meclisten geçirilmesi var. Buna Telekom’un özelleştirilmesine imkan verecek yasal düzenleme ve kıdem tazminatı hakkının gaspı da dahil. Yani ifadesini “15 günde 15 yasa” parolasında bulan asıl kapsamlı ve yıkıcı saldırı henüz yeni başlıyor.

Öte yandan zindanlardaki destansı direniş en kritik dönemini yaşıyor ve giderek kendi çözümünü dayatıyor. Düzenin ördüğü suskunluk fesadı ölümsüzleşen direnişçiler tarafından büyük ölçüde parçalandı. Şimdi sırada düzenin yeni manevralarını boşa çıkarma ve zaferi koparıp alma sorumluluğu var. 1 Mayıs, zindanlardaki direnişin işçi ve emekçiler cephesinden de belli bir sempatiyle karşılandığını, onlar tarafından desteklendiğini gösterdi.

Bu tablo bir kez daha komünist ve devrimcilerin omuzlarındaki ağır yüke işaret ediyor. Sadece bu da değil. 1 Mayıs komünist ve devrimci hareketin yaşadığı eksiklikler, karşı karşıya olduğu sorunlar konusunda da aydınlatıcı oldu. Önümüzdeki dönem çubuğu nerede ve ne yöne bükmemiz gerektiğini daha iyi görebiliyoruz bu sayede.

“1 Mayıs geçti” ya da “zaten yaza girdik” gibi bahanelerle rehavete kapılmak, görev ve sorumlulukları boşta bırakmak elbette ki bağışlanmaz bir hata olacaktır. 1 Mayıs alanlarına yığılan işçi ve emekçiler bizi önderlik iddiamıza layık olmaya, zindan direnişinde birer birer ölümsüzleşen devrimciler ise kavga bayrağını daha yükseklerde dalgalandırmaya çağırıyor.

Şimdi, bu çağrılara yanıt olma, sahip olduğumuz tüm imkan ve kapasiteyi mücadeleyi yükseltmek için seferber etme zamanıdır.