Kızıl Bayrak'tan...
1 Mayısı geride bıraktık. Buna rağmen 1 Mayısta ortaya çıkan
tablo, daha uzunca bir süre gündemimizde kalmaya devam edecek. Zira sınıf
ve kitle hareketinin gelinen yerdeki imkan ve sorunlarını daha somuttan
değerlendirmeye olanak sağlayacak bir dizi veri ortaya çıktı 1 Mayısta. İşçi ve emekçiler mücadele isteklerini ve düzenin saldırılarına duydukları
öfkeyi taşıdılar alanlara. Bununla birlikte önderlik sorununun nasıl da
yakıcılaştığı, yığınların elini kolunu bağladığı bir kez daha ve somut
olarak görüldü. Sermayenin işçi ve emekçi hareketinin bu durumundan kendisi için sonuçlar
çıkardığından ise emin olmalıyız. 1 Mayısta ortaya çıkan sınıf hareketindeki
önderlikten yoksunluk tablosunun sermayeye cesaret vereceği kesin. Kamu TİSlerinde satış sözleşmesinin eli kulağında. Hemen ardından
bir dizi Derviş yasasının hızla meclisten geçirilmesi var. Buna Telekomun
özelleştirilmesine imkan verecek yasal düzenleme ve kıdem tazminatı hakkının
gaspı da dahil. Yani ifadesini 15 günde 15 yasa parolasında
bulan asıl kapsamlı ve yıkıcı saldırı henüz yeni başlıyor. Öte yandan zindanlardaki destansı direniş en kritik dönemini yaşıyor
ve giderek kendi çözümünü dayatıyor. Düzenin ördüğü suskunluk fesadı ölümsüzleşen
direnişçiler tarafından büyük ölçüde parçalandı. Şimdi sırada düzenin
yeni manevralarını boşa çıkarma ve zaferi koparıp alma sorumluluğu var.
1 Mayıs, zindanlardaki direnişin işçi ve emekçiler cephesinden de belli
bir sempatiyle karşılandığını, onlar tarafından desteklendiğini gösterdi. Bu tablo bir kez daha komünist ve devrimcilerin omuzlarındaki ağır yüke
işaret ediyor. Sadece bu da değil. 1 Mayıs komünist ve devrimci hareketin
yaşadığı eksiklikler, karşı karşıya olduğu sorunlar konusunda da aydınlatıcı
oldu. Önümüzdeki dönem çubuğu nerede ve ne yöne bükmemiz gerektiğini daha
iyi görebiliyoruz bu sayede. 1 Mayıs geçti ya da zaten yaza girdik gibi bahanelerle
rehavete kapılmak, görev ve sorumlulukları boşta bırakmak elbette ki bağışlanmaz
bir hata olacaktır. 1 Mayıs alanlarına yığılan işçi ve emekçiler bizi
önderlik iddiamıza layık olmaya, zindan direnişinde birer birer ölümsüzleşen
devrimciler ise kavga bayrağını daha yükseklerde dalgalandırmaya çağırıyor. Şimdi, bu çağrılara yanıt olma, sahip olduğumuz tüm imkan ve kapasiteyi
mücadeleyi yükseltmek için seferber etme zamanıdır.
|
|||||