İÜ-Cerrahpaşa’da eylem deneyimi
Merhabalar, ben İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’da okuyorum. Geçtiğimiz haftalarda hafızalarımızdan hiç silinmeyecek bir kadın cinayeti gerçekleşti. Okuduğum üniversitede olaydan etkilenen ve katledilen kadınlar için bir şeyler yapmak isteyen fakat ne yapacağını bilemeyen bir kitle olduğunu fark edince bir süreç başlattık.
Toplumun her kesiminden insan bizimle bu konuda dayanışmak ve destek olmak istedi. Bu konulara duyarlı olduğunu bildiğim bir grup arkadaşla okuduğumuz kampüste eylem yapma kararı aldık. Önce pankart hazırlama atölyesi yaptık. Boş bir sınıfta “Katledilen kadınlar isyanımızdır!” şiarlı bir pankart hazırladık. Ardından yürüyüş için bölüm kapısının önünde beklemeye başladık. Eylem başladığında çok az kişiydik ancak kampüs içerisinde yürüyüş yaparken birçok arkadaşımız da bize katıldı.
Kadınların katledilmesine kendi üniversitemizde tepki gösterip sesimizi yükseltmek bizi buluşturan ortak noktaydı. Yürüyüşe katılanların tümünün gözlerinde, kadınların katledilmesine duyulan öfkeyi gördüm. Bu ufak kıvılcımla başlayan isyanlarını sürdüreceklerine inanıyorum.
Eylemde ön plana çıkardığımız politik şiarlar “Katledilen kadınlar isyanımızdır!” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” oldu. “Katledilen kadınlar isyanımızdır” sloganını isyanımızın sebebini ve bundan önce isyan edeceğimizi belirtmek için seçtik. Diğer sloganımız dayanışma ve birlik olmadan bireyin tek başına kurtuluşunun mümkün olmadığını, kurtuluşun hep birlikte olmaktan geçtiğini vurgulamak için seçtik.
Evet, bizler İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa öğrencileri olarak dayanışmamızı her zaman her mağduriyet yaşadığımızda ve öğrenci olarak insan yerine koyulmadığımızda yükseltmeye devam edeceğiz. Bizler rakip olarak eğitiliyor, öyle büyütülüyoruz. Fakat bunu sonuna kadar reddediyor, birleşmenin önemini bir kere daha haykırıyoruz: Birleşe birleşe kazanacağız!
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan bir öğrenci
25 Kasım’a giderken mücadeleyi büyütelim
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü yaklaşırken akıllara birkaç soru takılıyor: Gülistan Doku nerede? Rojin’e ne oldu? Narin’in katilleri ve suç ortakları yargılanıyor mu?
Bu topraklarda bir günde en az 8 kadın yaşamını yitiriyor. Üstelik bu, sadece basına yansıyan sayıdır. Çoğu cinayet ise yansımıyor. Failler, ancak cinayet basına yansıdığı ve toplumsal tepki oluştuğunda ceza alabiliyor. Çoğu fail ise verilen ödül gibi cezalarla hala aramızda dolaşmaya devam ediyor. Her yıl on binden fazla çocuk kayboluyor ve çocukların akıbeti bilinmiyor. Bizlerse onları sadece yıl sonu açıklanan veriler aracılığı ile öğrenebiliyoruz. Verilere yansıyan ise sadece kayıt altına alınanlardan oluşuyor.
Şiddet türlü biçimleriyle her yerde karşımıza çıkıyor; okulda, evde, sokakta, iş yerinde… AKP-MHP rejiminin şiddete karşı izlediği cezasızlık politikaları nedeniyle yaşamdan koparılıyoruz, birer sayıya dönüşüyoruz. Ancak bizler yaşamlarımızın birer sayıdan ibaret olmadığını biliyoruz. Bizim isimlerimiz, yaşamlarımız, duygularımız, bilinçlerimiz, hayallerimiz, umutlarımız var. Yaşama bir yerinden sıkı sıkıya tutunuyoruz; tutunuyoruz ki koparılmayalım, birer sayıya dönüşmeyelim.
Dinci-gerici iktidar kalan son haklarımıza vahşice saldırırken bizler direnmeye devam ediyoruz. Sokaklarda, meydanlarda şiddete, ölüme, cezasızlık politikalarına karşı bir araya geliyor, tüm sesimizle haykırıyoruz. Hayatlarımız, geleceğimiz, haklarımız için mücadele ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Bizleri yıldırmaya, sindirmeye çalışanlara karşı 25 Kasım`da sokakları, meydanları dolduracağız. Öfkemizi kuşanarak karşılarına dikileceğiz ve haykıracağız: “Hayatlarımızdan da kavgamızdan da vazgeçmiyoruz!” 25 Kasım`da herkesi bu haykırışı büyütmeye çağırıyoruz.
***
Bugüne kadar sayısız kadın katledildi. Onların isimleri, yaşamları, hayalleri, umutları vardı. Yaşama bir yerinden tutunmaya çalışan, hayat dolu kadınlardı.
Bir gün gözlerini yumdular ve bizler için birer sayıya dönüştüler... Yaşamını yitiren ve bugün yaşamak için mücadele eden tüm kadınlara...
“Anne merak etme beni
Yalnız değilim burada
Yoldaşlarım benimle
Birlikteyiz barikat başında
Anne merak etme beni
Buradayım, kavganın içinde
Ve tüm öfkemle haykırıyorum
“Yaşamak istiyorum!”
Anne merak etme beni
Senin için de buradayım
Senin için de haykırıyorum
Haklarımdan vazgeçmiyorum
Anne merak etme beni
Burada daha güvendeyim
Herhangi bir yerde olduğumdan
Anne merak etme beni
Direniyor ve mücadele ediyorum
Beni hayattan koparmak için
Çabalayan herkese karşı”
İstanbul’dan bir DGB’li
|