İçindekiler:

7 Kasım 2024
Sayı: KB 2024/18

İşçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini büyütelim!
Kürt sorununda "demokratik ve siyasal açılım"
Kayyım darbesi ve çürümüş düzenin çapsız "muhalefeti"
Sarayın bakanı kredi arayışında
2025 bütçesi yoksulluğu daha da derinleştirecek
Kirli pazarlıklar, mülteci-silah takası
Eğitim sisteminde çürüme
Kartal'da İşçi Emekçi Mitingi
Askıda yaşamlar
Bölgesel asgari ücrete geçit verme
İşbaşı Uyum Programı
Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu-1
Ekim Devrimi ve ulusal kurtuluş hareketleri
İsviçre Basel'de kitlesel parti etkinliği
Halkların direniş iradesini kıramıyorlar!
BRICS başa güreşiyor!
Küresel Güney'in "yükselen sesi"
ABD'de seçimlerin galibi faşist Trump oldu
NATO ve AB'den yeni "görev gücü" çıkarması
Gürcistan'da seçimler ve emperyalist emeller
AKP iktidarı sorumluluktan kaçmaya çalışıyor!
İÜ-Cerrahpaşa'da eylem deneyimi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bölgesel asgari ücrete geçit verme!

İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye!

 

MÜSİAD başkanı Mahmut Asmalı kapitalistlerin hayali olan bölgesel asgari ücret uygulaması talebini yine gündeme getirdi. İşçilerin 11 bin 400 TL’ye çalışmak istediği yalanına sarılan Asmalı, “Anadolu’nun hem geçim şartları daha iyi hem kira fiyatları daha düşük. Kiradan dolayı 10 bin TL fark ediyor. Asgari ücretin 3’te 2’sine çalışırım diyenler var” iddiasını ortaya attı. Asmalı, işçilerin açlık sınırının çok altında olan asgari ücretin üçte ikisine çalışmak istediğini öne sürerek, vahşi kapitalizm zihniyetini tam bir utanmazlıkla işçilere mal etmeye çalıştı. 

Saray rejiminin asgari ücreti açlık sınırının altına çekmesi asalak kapitalistlere yetmiyor. Onlar, bölgesel asgari ücret uygulamasıyla da işgücü maliyetini daha da düşürüp, kârlarına kâr katmaya çalışıyorlar. 

***

2025 yılı asgari ücreti Aralık 2024’te ilan edilecek. Asgari ücretin “ortalama ücret” haline getirildiği günümüz koşullarında asgari ücretli işçi sayısı arttıkça artıyor. Dahası, ekonomik kriz ve gerçek enflasyondaki olağanüstü artış nedeniyle asgari ücret eridi, çoktan açlık sınırının altına düştü. 

Sermaye cephesi asgari ücretin minimize edilmesi, bu ücretle çalışan milyonlarca işçi ve ailesinin perişan edilmesi için hazırlık yapıyor. Halihazırda her iki işçiden biri asgari sefalet ücretinin kıskacında, azımsanmayacak sayıda işçi ise asgari ücret bile alamıyor. Ancak kapitalistlere bu da yetmiyor; katmerli sömürünün adı olan bölgesel asgari ücret uygulamasını başlatmak için Saray rejiminden derhal adım atmasını bekliyorlar. 

2005 yılında ortalama ücret düzeyi asgari ücretin 2,2 katı iken 2020’li yılarda bu oran 1,7’ye gerilemiş durumda. Buna rağmen kapitalistler, bölgesel ücret saldırısıyla, emek-gücünü daha da ucuzlatmak için sabırsızlanıyorlar.  

İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinin zayıf olması, bu sömürücü takımının iştahını kabarttıkça kabartıyor. Bundan dolayı daha fazlasını isteme cüretini kendilerinde görüyorlar. İktidar nasılsa onların her istediğini yerine getiriyor. 

Özellikle Saray rejimine yakın olan MÜSİAD üyesi kapitalistlerin istekleri, sermaye iktidarının ödevlerinin arasında ilk sırada yer alıyor. 

Bölgesel asgari ücret dayatması, asgari ücretin anti tezidir. Çünkü asgari ücret en düşük ücrettir. 

Bunun altında ücret dayatılması milyonlarca işçinin ailesiyle birlikte sefaletin kör kuyusuna atılması, gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da derinleştirilmesi anlamına geliyor.  

Sonuç yerine... 

Türkiye’de emekçiler adına asıl sorun, sermayenin bölgesel veya sektörel asgari ücret dayatmasının yanı sıra, AKP-MHP iktidarının asgari ücreti açlık sınırının altına çekmesi ve “ortalama ücret” haline getirmesidir. Türkiye’de asgari ücret civarında ücret alanların oranı yüzde 60’lara ulaşıyor. Toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışanlar ise genel olarak yüzde 8-10, özel sektörde ise yüzde 4 civarındadır. AB ülkelerinde ise asgari ücret hem reel olarak Türkiye’den çok daha yüksek hem kapsamı yüzde 4 civarındadır. Toplu iş sözleşmesi kapsamı ise yüzde 60 civarındadır. Bu durumda esas gündem “insanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret” talebinin karşılanması olmalıdır.

Milyonların sefalet ücreti zulmünden kurtulması için Asgari Ücret Tespit Komisyonu orta oyununa son verilmelidir. Sendikal örgütlülük yaygınlaştırılmalı, toplu iş sözleşmesi kapsamı genişletilmelidir. Asgari ücretli işçi sayısı minimize edilmelidir. Asgari ücret sınırlı bir kesimi ilgilendiren bir konu olduğunda bölgesel asgari ücret tartışması da ortadan kalkacaktır. Sendikalaşma önüne engeller diken kapitalistler ve onların hizmetindeki AKP-MHP iktidarının bölgesel asgari ücreti dayatması, işçiye öl demekle eş anlamlıdır. Bunun kendisi işçilerin sefaletinin, kapitalistlerin sefahatinin büyütülmesinin adıdır.  

Kapitalistlerin bu sınır tanımaz küstahlığı, işçi sınıfının örgütlü mücadeleyi yükseltmesindeki zayıflığından kaynaklanıyor. İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücreti almanın, bölgesel asgari ücret oyununu bozmanın, Saray rejimi ve hizmet ettiği kapitalistlerin pervasızlığını engellemenin tek yolu, işçi sınıfının “sınıfa karşı sınıfı” bakışı ile örgütlü mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

H. Yağmur

 

 

Buca ve Bornova’da uyarı eylemleri

CHP’li belediyelerde yönetim adına toplu sözleşme görüşmelerine katılan SODEMSEN geçtiğimiz günlerde Kartal Belediyesi’nde olduğu gibi İzmir’de de sefalet dayatıyor. 

Kartal Belediyesi için Genel-İş Genel Merkezi’nin işçilere sormadan sözleşmeyi imzalamasının ardından SODEMSEN’in dayattığı sınırın görülmesi üzerine İzmir’de bugün (1 Kasım) Buca ve Bornova’da belediye işçileri toplu sözleşmede talepleri için üç saat iş bırakarak belediye başkanı ve SODEMSEN’i uyaran bir açıklama gerçekleştirdi.

Ege İşçi Birliği eylemi sosyal medya hesaplarından duyurdu ve şunları dedi:

“Ya sözleşme masası ya da grev halayı!

Bu sabah Bornova belediyesi işçileri toplu sözleşmede talepleri için üç saat iş bırakarak belediye başkanı ve SODEMSEN’i uyaran bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada SODEMSEN’e ve Bornova belediye başkanına çağrı yapılıp “biz sözleşmeyi masada imzalamaya varız yoksa greve hazırız” mesajı verildi.

Bizler CHP’li belediyelerde işçilerin karşısına oturtulan SODEMSEN’in hangi amaçla kurulduğunu ve belediye işçisine ne dayattığını Kartal’da yaşanan sözleşme sürecinden bir kez daha gördük. Kartal’da Genel merkez tarafından işçilere sormadan imzalanan sözleşme ile grev aşamasındaki tüm belediye işçilerine hem bir sınır çizilmeye çalışıldı hem de bir mesaj verildi. İzmir belediye işçileri CHP genel merkezi, SODEMSEN ve Genel İş genel merkezi tarafından sergilenmeye çalışılan oyunu bozacak güçtedir. Yeter ki örgütlü davranılsın, bütün belediye işçileri ortak hareket etsin taleplerinden vazgeçmesin.”

Kızıl Bayrak / İzmir