İçindekiler:

26 Temmuz 2022
Sayı: KB 2022/26

İşçi sınıfı içerisinde direnme eğilimi güçleniyor!
Sömürgeci saldırganlık ve Zaxo katliamı
"Tahıl Koridoru" anlaşması imzalandı
Ekonomik kriz ve sermaye düzeninin açmazları
BİK'in güçlenen sopası
Bu gemi kara bir bulut*
TPI'daki fiili grev üzerine
TPI işçisinden mesajlar...
Termokar işçileri...
DEV TEKSTİL 2022 yılı Genel Meclisi toplandı...
Sinbo'dan Pressan'a deneyim ve dersler
Demir-çelik sektöründe yaşananlar
Siyasal durum ve devrimci sınıf çizgisi
Almanya'da halk ayaklanması korkusu
Sri Lanka'da gerici rejim saldırıya geçti
Joe Biden Ortadoğu ziyaretinde...
13.Petersburg İklim Diyalogu
Dinci gericiliği durdurmak için örgütlü mücadeleye!
Kadın işçilerin emek ve onur mücadelesi
Üniversitelerde dönem baskı ve gericilikle kapatılmak istendi
Kapitalistlere af, öğrencilere katlamalı faiz!
Sermaye iktidarının şovenist histerisi
"Yerli-milli" söylemlerinin sahteliği
Kirli savaşlara karşı sınıf savaşı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kapitalistlere af, öğrencilere katlamalı faiz!

 

Kokuşmuş saray rejiminin şeflerinin tümü ‘dini bütün’ pozları takınır, ‘faiz haramdır’ lafları eder, milyonları sefalete mahkûm ederken ‘dar gelirli vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diye vaaz verirler. Riyakarlık konusunda kimse onların eline su dökemez. Zira riyakarlık bu karaktere mündemiçtir, hiçbir koşulda ondan ayrılamaz. Bunlarda riyakarlık, karakterin kendini var ediş biçimidir. Her icraatlarında bunu görmek mümkündür.

Bu hastalıklı karakterin son icraatlarından biri, Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) borçlu öğrencilerden fahiş faizler talep etmek oldu. Ana paranın üç katına yakın faiz ekleyerek ödeme yapılmasını talep edenler, sarayın ‘ayrıcalıklı kapitalistleri’ne ait şirketlerin borçlarını ise defalarca sıfırladılar. Kapitalistlere bonkörlük yapan AKP-MHP rejimi, yüksek öğrenimini tamamlamak için KYK’dan borç almak zorunda kalan, mezun olunca da işsizler ordusuna katılan gençlere ise kene gibi yapışıyor.

* * *

Türkiye’de KYK’ye borcu olan 5,5 milyondan fazla öğrenci bulunuyor. Bu gençlerin ise 400 bini icralık durumda. Hal böyleyken saray rejimi öğrencilerin borçlarına ÜFE’deki (Üretici Fiyat Endeksi) artış oranına göre faiz ekledi. Bu ise yıllık %140 civarında bir faize tekabül ediyor. Aldıkları anapara ile talep edilen parayı karşılaştıran öğrenciler, rejimin nasıl gözü dönmüş bir şekilde gençleri soymaya çalıştığını gözler önüne serdi. Zira talep edilen para, anaparanın dört katına kadar çıkıyor.

Saray rejiminin bu pervasızlığı büyük bir tepki çekti. Gençleri işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ettiği yetmiyormuş gibi, kullandıkları öğrenim kredisinin üç katı faiz isteyerek onları soymak için harekete geçmesi, “artık yeter!” diyen gençlerin öfkesinin kabarmasına neden oldu.

Tam bu noktada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘topa girmesi’, AKP-MHP koalisyonunu diken üstünde bırakmış görünüyor. Twitter hesabından bir mesaj yayınlayan Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

“Gençlere sesleniyorum: Faizli KYK borçlarını ödemeyin! Bir sene içinde iktidara geliyoruz; sözünü verdiğim gibi, sizden sadece ana para talep edilecek, o da iş bulduğunuzda.”

 Kılıçdaroğlu bu hamleyi seçime hazırlık bağlamında yapmış olsa da beklenenden daha etkili oldu. CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, konuyu daha önce Meclis gündemine taşımıştı, ancak rejim pek oralı olmamıştı. Oysa şimdi durum farklı görünüyor. Savunmaya geçen AKP şefleri, soruna çözüm üreteceklerini ilan etmek zorunda kaldılar.

* * *

Konun muhatabı olan sarayın Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu piyasaya çıktı ve “Hiçbir konjonktüre öğrencimizi kurban etmeyiz” türünden laflar etti. AKP’li bakan “Faize en karşı olan biziz bu bir faiz uygulaması değildir. Burada tamamıyla 351 sayılı yurt hizmetleri kanununda yer alan uygulamadır” lafları ederek, riyakâr karakterini bir kez daha konuşturdu. Borçlu gençlerden anaparanın üç katı faiz talep ediyorlar ama “faize en karşı olan biziz” demekte sakınca görmüyorlar.

Sorunun vahim boyutlar alması, buna karşı gelişen tepkiler ve Kılıçdaroğlu’nun sorunu sarayın sinir uçlarına dokunacak tarzda gündeme getirmesi, AKP şefini harekete geçirmiş görünüyor. Bugün tekrar piyasaya çıkan M. M. Kasapoğlu, “Çalışmalarımız hazır, her şey hazır. Cumhurbaşkanımız Kabine sonrası gençlerimizle ilgili açılımları açıklayacaklar” dedi.

Belli ki, oluşan tepkiden dolayı rejim bu konuda geri adım atacak. Talep edilen faiz oranının indirileceği ve icralık olanlarla ilgili düzenleme yapılabileceği belirtiliyor. Bu gelişme, rejimin ancak şu veya bu şekilde basınç altına alındığında geri adım atım atabileceğini bir kez daha gösterdi.

 

Çocuk işçiliğe ve eğitim hakkının gaspına son!

 

Kapitalist sistem çocuklara eğitim hakkı tanımadığı gibi, çocuk işçiliğini yaratarak kapitalist düzenin çarkları arasında sömürüp eziyor. Çocuk emeği sömürüsünün geldiği boyutları ve çocukların eğitim hakkının gasp edilmesine dair Eğitim Reform Girişimi’nin (ERG) hazırladığı “Etraflıca” yayının ilk sayısı gerçekleri gün yüzüne çıkardı.

Eğitim Reform Girişimi’nin hazırladığı Etraflıca yayınında çocuk işçiliğe ve çocukların eğitime erişebilmesine dair şu bilgilere dikkat çekiliyor:

- Çocuk işgücü inceleme anketine göre, 2019 yılı itibariyle Türkiye’de 720 bin çocuk işçi çalışıyor. Türkiye’de 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk çalışıyor. Türkiye’de çalışan çocukların önemli bir bölümü hizmet sektöründe (%45,5) çalışırken, bu sektörü tarım (%30,8) ve sanayi (%23,7) takip ediyor. Bu çocuklar arasında en geniş grubu (%79,7) yasal çalışmaya başlama yaşı nedeniyle 15-17 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor.

- 2021’de yayımlanan TÜİK verilere göre, 15-17 yaş arasındaki çocukların %16,4’ü işgücünde, yani her yüz çocuktan 16’sı halihazırda çalışıyor ya da aktif olarak iş arıyor.

- Eğitim izleme raporunun 2021 yılı verilerine göre, öğrenciler 5 yaşında eğitim yaşamının dışına çıkmaya başlıyor. Yaşa göre okullaşma oranı 14 yaşta %96,3, 15 yaşta %93,4’e, 16 yaşta %88,5’e ve 17 yaşta %84,5’e düşüyor. Toplam ortalama olarak ise %34,3 çocuk eğitim hakkına erişemiyor.

- 5-17 yaş grubuna bakıldığında erkek çocukların %40’ının kızların ise %51,3’ünün ev işlerinde ailelerine yardımcı olduğu görülüyor. Ev işi yapan kız çocukların %4,4’ü, erkek çocukların ise %1,4’ü ev içi emeğe haftalık 21 saatten fazla zaman harcıyor.

2002 yılında ILO tarafından 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edilmiş olsa da sunulan veriler çocuk işçiliğin artarak devam ettiğine kanıtıdır. Zira çocuk işçilik mücadele etmek yerine sermayedarlara ucuz emek gücü sağlayabilmek adına çocuk işçiliği yaygınlaştıran ve yasallaştıran adımlar atılmıştır.

Çocuklar eğitim yaşamından koparılarak tezgâh başına, sömürü çarklarının arasına itilmiştir. Çocuk işçi sayısındaki artışın da çocukların eğitime ulaşamamasının da Türkiye’deki sorumlusu kapitalist düzenin yürütücü gücü dinci-faşist rejimin efendileridir.

Sunulan veriler bir kez daha kapitalist sistemin çocuklara bir gelecek sunmadığını ve çocukların geleceğini, emeğini ve eğitim hakkını nasıl gasp ettiğini bütün bir açıklığı ile göstermiştir.

Sunulan verilerin ışığında çocuk işçiliğe son vermenin ve çocukların eğitim hakkına ulaşmasını sağlamanın tek kurtuluş yolu örgütlü mücadele yükseltmektir.