İçindekiler:

26 Temmuz 2022
Sayı: KB 2022/26

İşçi sınıfı içerisinde direnme eğilimi güçleniyor!
Sömürgeci saldırganlık ve Zaxo katliamı
"Tahıl Koridoru" anlaşması imzalandı
Ekonomik kriz ve sermaye düzeninin açmazları
BİK'in güçlenen sopası
Bu gemi kara bir bulut*
TPI'daki fiili grev üzerine
TPI işçisinden mesajlar...
Termokar işçileri...
DEV TEKSTİL 2022 yılı Genel Meclisi toplandı...
Sinbo'dan Pressan'a deneyim ve dersler
Demir-çelik sektöründe yaşananlar
Siyasal durum ve devrimci sınıf çizgisi
Almanya'da halk ayaklanması korkusu
Sri Lanka'da gerici rejim saldırıya geçti
Joe Biden Ortadoğu ziyaretinde...
13.Petersburg İklim Diyalogu
Dinci gericiliği durdurmak için örgütlü mücadeleye!
Kadın işçilerin emek ve onur mücadelesi
Üniversitelerde dönem baskı ve gericilikle kapatılmak istendi
Kapitalistlere af, öğrencilere katlamalı faiz!
Sermaye iktidarının şovenist histerisi
"Yerli-milli" söylemlerinin sahteliği
Kirli savaşlara karşı sınıf savaşı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Üniversitelerde dönem baskı ve gericilikle kapatılmak istendi

 

Sermaye iktidarının uyguladığı politikalar sonucu gittikçe derinleşen sosyal, siyasal ve ekonomik krizin içinden geçiyoruz. Her geçen gün milyonlara dayatılan açlık, yoksulluk ve sefalet koşulları artıyor. Bunun bir sonucu olarak tüm topluma yönelik baskı, şiddet ve gerici politikalar azgınca uygulanmak isteniyor. Gençlik de tüm bu saldırılardan kendi payı düşeni fazlasıyla alıyor. Sermaye iktidarının topluma dayattığı tüm bu gerici politikaların kayyum rektörler eliyle üniversitelere taşındığına tanık oluyoruz.

Üniversitelerde barınma, beslenme ve ulaşım haklarından eğitim hakkına kadar birçok sorun bu yıl daha da katmerleşti. Ancak tüm bunlara karşı birçok üniversite ve yurtlarda dönem boyunca birçok protesto eylemleri gerçekleşti. Her ne kadar bu protestolar lokal ve üniversite sınırlarında kalsa da “kuş uçmayan” bir dönemde gençliğin bu tepkisi var olan mevcut cendereden nasıl çıkılacağına dair imkan ve potansiyellere de işaret etmektedir.

Yıl boyunca üniversitelerde hayata geçirilen saldırıların yıl sonunda da devam ettiğine tanık olduk. Türkiye’nin devrimci gençlik hareketi tarihinde önemli yerleri olan ve her zaman bünyesinde devrimci-ilerici dinamikleri barındıran Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de mezuniyet törenleri kayyum rektörler tarafından yasaklandı. Mezuniyet törenlerinin yasaklanması Boğaziçi Üniversitesi kayyum rektörü Naci İnci’nin mezunlara gönderdiği mesaj ile başladı. “Diploma törenlerinin tüm mezun adayları ve misafirleri için düzen ve güven içinde yapılabilmesi için kampüsümüzde mevcut kurallara uyulması gerektiğini hatırlatırız. Boğaziçi Üniversitesi kampüsleri çeşitli grupların eylem alanı olarak kullanılamaz. Bu tür izinsiz eylemlere katılan mezunların mezun kartları iptal edilecek, kampüslere girişleri engellenecektir” denilen mesajda, üniversite yönetiminin her türlü eylemlilikten ne denli korktuğunun açık bir bir itirafı oldu. Bu mesajla adeta aba altından sopa gösterildi. Ancak yine de Boğaziçi Üniversitesi tarihi boyunca toplu olarak düzenlenen mezuniyet törenlerinin iptal kararı maddi yetersizliklerden kaynaklı olarak tercih edildiği açıklandı. Rektörlük koltuğuna oturduğu günden bu yana kendisine yönelik sayısız protesto gerçekleştirilen kayyum Naci İnci, duyduğu derin korkudan olsa gerek kimi öğrencilerin diplomalarını makam odasında “takdim etti”. Ancak tüm bu aciz ve yasakçı tutuma rağmen öğrenci ve mezunlar alternatif mezuniyet töreni gerçekleştirdi.

Kayyum rektörler yasak, baskı ve şiddet konusunda adeta birbirlerinden öğreniyorlar. Mezuniyet töreninin yasaklanmasını ODTÜ izledi. ODTÜ kayyum rektörü Verşan Kök de yaptığı açıklamayla “güvenlik” gerekçesi ile her yıl Devrim Stadyumu’nda gerçekleştirilen mezuniyet törenlerini iptal ettiğini açıkladı. On yıllardır ODTÜ Devrim Stadyumu’nda gerçekleştirilen mezuniyet törenleri birer eyleme çevriliyor. Öğrenciler hazırladıkları pankartlarla yıl boyunca yaşanan siyasal süreçlere ilişkin özgün sözlerini dile getiriyor. Her yıl gözlerin çevrildiği mezuniyet törenlerinin yasaklanma girişimi devrimci bir geleneği de bitirme çabasıdır.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi mezuniyet töreninde ise “Ali İsmail’i unutmadık!” pankartı açmak isteyen iki öğrenci ÖGB ve sivil polisin şiddetine maruz kalarak gözaltına alındı. Tüm bunları tıp fakültelerinden mezun olan öğrencilere yönelik gerici baskı ve yasaklama girişimleri izledi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu bir öğrenci konuşmasında “Bilim baskıların, siyasi kaygıların olmadığı, demokrasinin ön planda olduğu özgür platformlarda ilerler. Aidiyet duygusu yüksek akademisyenlerimiz kendi kaderlerini kendileri belirlediğinde daha ileriye gidebileceğimizi düşünüyorum. Üniversite idare kadrolarımızın önceliği de siyasilerin beklentilerini karşılamaktan çok üniversitemizdeki bilim insanlarının isteklerini değerlendirmek olmalıdır. Ülkemizdeki tüm akademisyenlerin desteklenmesi, bilimin aydınlattığı üniversitelerde demokrasinin hakim olması gerektiğine inanıyorum” derken Tıp Fakültesi Dekanı Deniz Demiryürek tarafından engellenmek istendi. Bu engelleme girişimi törene katılanların dekanı yuhalamasıyla geri püskürtüldü.

Yıllardır gerici-faşist politikalarla üniversiteleri ve üniversitelileri teslim almak isteyen AKP-MHP iktidarı, saldırılarına mezuniyet törenlerinde de devam etti. Ayrımcılığı körüklemek isteyen iktidar farklı kimliklere yönelik tahammülsüzlüğünü Hipokrat Yemini’ni değiştirerek de sergiledi. Çapa Tıp Fakültesi ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet törenlerinde Hipokrat Yemini’nde yer alan hastalara “cinsel yönelim ayrımı yapılmayacağı” yönündeki ifade üniversitesi yönetimleri tarafından çıkartıldı. Çapa Tıp Fakültesi’nde tören esnasında öğrenciler bu duruma tepki göstererek “cinsel yönelim ayrımı yapılmayacağı” ifadesini kendileri ekledi. Selçuk Üniversitesi’nde ise, bu duruma tepki gösteren öğrenciler tören anında çıkartılan bu cümleyi söylediklerinde salonun ışıkları kapatıldı.

Mezuniyet törenlerinde yaşanan saldırılar üniversitelere dönük gerici ve baskıcı politikaların devamın niteliğindedir. Üniversitelerde bir dönem daha baskı ve yasaklar ile kapatılmak istendi. Ancak gençlik tüm bu saldırılar karşısında sözünü söylemeye ve tepkisini göstermeye devam ediyor. Tüm bu gerici-faşist ablukayı dağıtacak olansa gençliğin birleşik ve kitlesel mücadelesi olacaktır.