İçindekiler:

14 Mayıs 2022
Sayı: KB 2022/18

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği
Rezaletler ve riyakarlıklar serenomisi
Göçmenin ekonomi politiği
Düzen siyaseti ve İmamoğlu'nun otobüsü
"Güvenlik" harcamaları
Özelleştirmeler ve kağıt krizi
2022 1 Mayıs'ının ardından...
Sermayeye teşvik
Acarsoy işçileri röportajı
Katliamın 8. yılında madenciler anıldı
Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması
Faşizmin yenilgisinin 77. yılı...
Almanya'da savaş ve silahlanmaya karşı kampanyalar
Sol Parti'de neler oluyor?
Sri Lanka'da emekçilerin direnişi
"68 gençlik hareketinin kolektif ruhu"
Çocuk işçi sömrüsü
İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Almanya’da savaş ve silahlanmaya karşı kampanyalar

 

28 Nisan’da Alman sermaye devletinin parlamentosunda Ukrayna savaşına benzin dökmek anlamına gelen yeni bir karar alındı. İktidarı ve muhalefeti ile burjuva partilerin büyük çoğunluğunun desteğiyle alınan bu karar gereğince; başta ağır silahlar olmak üzere çok kapsamlı askeri malzemelerin en kısa zamanda Ukrayna’ya teslim edilmesinin önü açıldı. 

Bu karar alınmadan önce Almanya’daki birçok bilim insanı, yazar ve barış inisiyatifleri silahlanmaya ve Ukrayna’nın silahlandırılmasına karşı çıkarak başbakan Scholz’a açık mektuplar yazdı. Mektupların ilki, bilim insanları tarafından 23 Nisan’da kaleme alınmış ve Ukrayna kuvvetlerine silah tedarikinin durdurulması, Kiev hu?ku?metinin ates?kes ve siyasi c?o?zu?m mu?zakereleri ic?in askeri direnis?i sona erdirmeye tes?vik edilmesi c?ag?rısında bulunmuştu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Olası başarıdan bağımsız olarak, uzun su?reli askeri direnis?in bedeli, daha fazla kasabayla ko?yu?n yıkılması ve Ukrayna nu?fusunun daha fazla kayıp vermesi olacaktır. NATO’dan gelen silah sevkiyatı ve askeri destek, savas?ı uzatacak ve diplomatik c?o?zu?mu? çok uzaklara götürecektir”.

Mektubun devamında bo?ylece Ukrayna’nın NATO ile Rusya arasındaki Avrupa gu?venlik du?zeni u?zerinden yıllardır tırmanan c?atıs?ma ic?in savas? alanı haline getirildiği belirtilerek şu vurgu yapıldı: “Avrupa’nın kalbindeki bu acımasız savas?, Ukrayna halkı pahasına yu?ru?tu?lu?yor. Aynı zamanda, s?imdi serbest bırakılan ekonomik savas?, Rusya’daki ve du?nyadaki birc?ok yoksul u?lkedeki insanların ihtiyac?larının giderilmesini tehlikeye atıyor”.

Silah bırakılması talebinin o?nce Rus tarafına yo?neltilmesini dog?ru bulduklarını, ancak aynı zamanda akan kanın ve insanların yerinden edilmesinin bir an o?nce durdurulması ic?in daha fazla adım atılması gerektiğini’ dile getiren imzacılar şunları da dile getirdi: “Uluslararası hukuku ihlal eden s?iddet kars?ısında geri c?ekilmek ne kadar acı olsa da uzun ve mes?akkatli bir savas?ın tek gerc?ekc?i ve insancıl alternatifidir. I?lk ve en o?nemli adım, mu?zakere edilecek acil bir ates?kes ile birlikte Ukrayna’ya tu?m silah teslimatlarını durdurmak olacaktır… Bu nedenle Alman hükümetini, AB ve NATO u?lkelerini Ukrayna birliklerine silah tedarik etmeyi bırakmaya ve Kiev’deki hu?ku?meti ates?kes ve siyasi c?o?zu?m mu?zakereleri vaadine kars?ılık askeri direnis?i sona erdirmeye tes?vik etmeye c?ag?ırıyoruz.”

Kendilerini “NATO, Rusya ve Alman hu?ku?met politikaları kars?ısında farklı ko?kenlere, siyasi tutumlara ve konumlara sahip insanlarız. Hepimiz Rusya’nın Ukrayna’daki bu haksız savas?ını derinden kınıyoruz. Tu?m du?nya ic?in o?ngo?ru?lemeyen sonuc?ları olan savas?ın kontrol edilemez s?ekilde tırmanmasına kars?ı uyarıda bulunmada ve silah teslimatlarıyla savas?ın uzaması ve kan do?ku?lmesine kars?ı c?ıkmada birlik içindeyiz” diye tanımlayan imzacıların çağrısı toplumda çok hızlı bir şekilde karşılık buldu.

İlk çağrıya destek amacıyla 29 Nisan tarihinde Almanya’da tanınmıs? feminist yazarlardan Alice Schwarzer ile birlikte siyasetc?i, yazar, gazeteci, akademisyen ve sanatc?ılardan olus?an 28 kişinin çağrıcısı olduğu “Savas?ın Avrupa’ya yayılması ve U?c?u?ncu? Du?nya Savas?ı’na do?nu?s?mesi” risklerine kars?ı bir kampanya başlatıldı.

Silahlanma ve Ukrayna’ya silah verilmesine karşı Change.org sitesinde başlatılan imza kampanyasında başlangıçta 150 bin imza hedefi kondu. Çok kısa sürede hedefe ulaşılması nedeniyle hedef 300 bin imzaya çıkartıldı. Kampanyaya destek verenlerin sayısı bugünkü (7 Mayıs Pazar) aktüel rakamlara göre 250 bin imzaya yaklaşmış bulunmaktadır.

Bu gelişmeler, emperyalist savaşın ilk günlerinde sermaye sınıfı tarafından finanse edilen ve ikiyüzlü, tek taraflı yalanlarla alçakça savaş çığırtkanlığı yapan burjuva basının yarattığı ırkçı-gerici karanlığın dağılmaya başladığına işaret ediyor. Öyle ki, savaşın ilk günlerinde toplumda yüzde 63’lere ulaşan savaş destekçiliği bugün yüzde 40’lara gerilemiş bulunmaktadır. Artık düzen partileri, kiliseler, sendika bürokratlarının çabalarıyla savaşın ilk günlerinde gerçekleştirilen ırkçılığın ve gericiliğin körüklendiği yürüyüşlerin yerini, savaş karşıtı anti-faşist eylemler almaya başladı. Özellikle SPD’li Başbakan Olaf Scholz ve onun savaş kışkırtıcısı Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’in konuşmacı olarak katıldıkları 1 Mayıs etkinliklerinde yoğun bir şekilde protesto edilmeleri bu gerici dalganın dağılmaya başladığının önemli belirtileridir.

Savaş çığırtkanlığına devam edenler de var

Gelişmelerin bu olumlu seyri kirli savaştan beslenen ve onun üzerinden vurgunlar vuran kapitalist tekelleri rahatsız ediyor. Bu rahatsızlığın bir sonucu olarak sermaye sınıfı beslediği satılık bir takım “aydın”, “yazar” tipleri harekete geçirerek savaşın devamı için Ukrayna’ya ag?ır silah gönderilmesini destekleyen bir karşı kampanya başlattı.

Haftalık Die Zeit gazetesinde 4 Mayıs günü yayımlanan ve emperyalist savaşın devamını isteyen mektubu ilk imzalayanlar arasında Yes?iller Partisi’nden eski siyasetc?i Ralf Fu?cks, Almanya’da kapitalist basın tekelini elinde bulunduran Axel Springer yayınevi yo?netim kurulu Bas?kanı Mathias Do?pfner, Nobel o?du?llu? yazar Hertha Mu?ller, gazeteci Deniz Yu?cel, piyanist Igor Levit, eski Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger gibi kişiler bulunmaktadır.

Toplam 57 satılmış kalemin imzaladıg?ı mektupta bas?bakan Scholz’a, “Federal Meclis’in Ukrayna’ya silah sevkiyatı kararının hızla hayata gec?irilmesi” c?ag?rısı yapıldı. NATO ağzıyla yazılan bu mektupta, “Ukrayna’nın Rusya’nın taleplerine boyun eg?meden, mu?zakereler sonucu barıs? sag?lanması isteyen herkesin Ukrayna’nın savunma yeteneg?ini gu?c?lendirmesi ve Rusya’nın ise savas? kabiliyetini zayıflatması” gerektiği söylendi.

“Putin’in Ukrayna’dan zaferle ayrılamaması ic?in Ukrayna’ya su?rekli silah ve mühimmat sevkiyatı yapılması gerektiğini savunan savaş çığırtkanları, Rusya’ya yönelik yaptırımların enerji sekto?ru?nu? de kapsayacak s?ekilde genis?letilmesi, ayrıca nu?kleer silah tehdidine kars?ı da “inandırıcı caydırıcı” yöntemlerle karşılık verilmesini talep ediyor. ABD-NATO’nun “Rusya’yı zayıflatmak için Ukrayna’yı cehenneme çevirmek” politikasına destek veren savaş çığırtkanlarına verilen desteğin sınırlı olduğu gözleniyor.

Alman sermaye devleti savaşı emperyalist çıkarları için kullanıyor

Ukrayna savaşının başladığı günden beri Alman sermaye devleti kapitalist tekellerin yıllardır ısrarla talep ettikleri yayılmacı emperyalist politikaları tek tek hayata geçiriyor. Şu anda 49 milyar avro olan askeri harcamalara 2022 bütçesinde silahlanma için ek olarak 100 milyarlık bir özel fon kanunlaştırıldı. Bu meblağ birçok bakanlık için ayrılan bütçeden kat be kat fazladır. Örneğin sağlık için 16, eğitim ve araştırma için 19,36, aile, emeklilik, kadın ve gençlik için 12,16, çevre için 2,7 milyar avro ayrılırken militarizme böylesine devasa bir bütçenin ayrılması Alman emperyalizminin yayılmacı bir güç olarak sahneye çıktığını göstermektedir. Ayrıca NATO’nın istediği üzerine yıllık bütçeden “savunmaya” yüzde 2 pay ayrılması kararı ile silahlanmaya yıllık 70 milyar avro kaynak aktarılacak. Alınan bu yeni kararla Almanya, ABD ve Çin’den sonra silahlanma yarışında üçüncü sıraya yükselmiştir.

Alman sermaye devleti emperyalist yayılmacı bir güç olarak pastadan daha büyük paylar alabilmek için her türlü kirli adımı atmak için yoğun bir çaba sarf etmektedir. Bu gelişmeleri tersine çevirecek olan biricik güç, işçi ve emekçilerin fabrikalarda, sokaklarda, yaşamın bütün alanlarında emperyalist savaşlara, silahlanmaya karşı verdikleri militan mücadeleler olacaktır.