İçindekiler:

1 Mart 2022
Sayı: KB 2022/09

Emperyalist dünyada kırılma noktası: Ukrayna
Kapitalizm savaş demektir
Ukrayna üzerinden kızışan emperyalist kavga
Ukrayna savaşı ve emperyalist hesaplar
Mafya devleti ve Falyalı cinayeti
Suç şebekesinin gazeteci düşmanlığı
Proletaryanın devrimci mücadelesi
İşçi direnişleri ve birleşik hareket
Direnişler ve sendikal bürokrasi
MİB: Seferberlik zamanı!
Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi
Farplas direnişi üzerine
Bosal'da işçiler ek maaş aldı
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa son!
Ukrayna savaşı ve fiyat "şoku"
Münih Güvenlik Konferansı
8 Mart'ta mücadele alanlarına!
AB gerçekleri ve kapitalizmin aklayıcıları
İşçi kadınlar sendika yönetiminde yok!
İstismara karşı mücadeleyi yükseltelim!
"Tüm kadınlar kazanacak"
Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

8 Mart’ta mücadele alanlarına!

Sosyalizm için kavgaya!

 

8 Mart, işçi ve emekçi kadınların dünyanın dört bir yanında sömürüye, eşitsizliğe, baskı ve şiddete karşı tepkilerini dile getirdikleri, özgür ve eşit bir dünya için sokaklara döküldükleri bir direniş günüdür.

8 Mart işçi sınıfına aittir!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Amerikalı dokuma işçisi 40 bin kadının 1857’de daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları ve azgın bir devlet terörüne maruz kaldıkları grevlere atfen, II. Enternasyonal’e bağlı 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisiyle 1910’da kabul edilmiştir.

8 Mart bu anlamda militan bir mücadele bayrağıdır. Bu bayrak tüm işçi ve emekçi kadınların kurtuluş bayrağıdır ve hala onlara yol gösterme ye devam ediyor.

İşçi ve emekçi kadınlar,

Dünyamızdaki tüm zenginlikleri çalışan sınıflar, yani işçi ve emekçiler üretiyor. Ve tüm bu zenginlikler, sırf üretim araçlarının sahibi olduğu için, asalak bir sınıfın, sermaye sınıfının elinde toplanıyor. İşçi ve emekçilerin payına ise, sömürü, baskı, eşitsizlik, kölece çalışma koşulları, işsizlik, yoksulluk ve sefalet düşüyor. İşçi ve emekçi kadınların payına düşen ise en ağırı olan katmerli çifte sömürüdür.

Eşitlik ve özgürlük özlemi yeni uyanış ve mücadelelere yol açıyor

Pandemiye rağmen 2021 kadınlar için yine grevlerle, eylemlerle, mücadeleyle dolu bir yıl oldu. Avrupa’dan Afrika’ya, Asya’dan Güney Amerika’ya tüm dünyada kadınlar hakları için mücadelelerini sürdürdü.

Kapitalist politikalar, faşist otoriter rejimler, ataerkil kadın düşmanı yapılar, son yıllarda olduğu gibi 2021’de de cinsiyetçi politikalar üretmeye, kadınların haklarına saldırmaya, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddetle kadınların yaşamını tehlikeye atmaya devam ettiler.

Derinleşen ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, iklim değişikliği ve Covid-19 salgını durumu daha da ağırlaştırdı. Covid-19 salgını ve kriz süresince dünyanın dört bir yanında kadınların direnişi hem nitel hem de nicel açıdan güçlendi.

2021 yılında 8 Mart, dünyanın tüm kıtalarında kadın işçi ve emekçilerin sokağa çıkarak, militan eylem yaptıkları, kitlesel gösterilerin düzenlendiği bir gün olarak yaşandı.

8 Mart coşkusu bütün bir sürece yansıdı ve bütün bir yıl boyunca militan ve kitlesel kadın grevleri, kadına şiddet protestoları, kürtaj hakkının yasalaşması, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz” eylemleri örgütlendi.

İşçi ve emekçi kadınlar sosyalizm için kavgaya!

İşçi ve emekçi kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi ile özdeşleşen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bir kez daha tarihsel anlamı, sınıfsal özü ve devrimci niteliğine yaraşır bir biçimde kutlama sorumluluğuyla karşı karşıyayız.

Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu olarak, işçi ve emekçi kadınları baskı, sömürü ve eşitsizliğin tüm biçimlerinin ve ücretli köleliğin olmadığı, her türlü şiddet ve zorbalığın ortadan kalktığı bir dünya özlemiyle mücadele alanlarını doldurmaya çağırıyoruz.

Her türden cinsel eşitsizliğin ve sınıfsal sömürünün temeli olan özel mülkiyet düzenini yıkmak için,

Tüm insanlığın eşit, kardeş ve özgür olacağı bir düzen için,

İnsanın insan tarafından sömürülmediği, sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya yaratmak için,

Sokağa eyleme örgütlü mücadeleye!

Sınıfsal ve cinsel sömürüye son!

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Yaşasın sosyalizm!

Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu (PiA)

 

 

 

Almanya’da iklim için yol kapatma eylemleri

 

2021 yazının sonlarında kurulan ve hükümetleri iklim krizine karşı harekete geçmeye zorlamak için sivil itaatsizlik eylemlerini kullanan “Son Neslin İsyanı” grubu, günlerdir Almanya’nın büyük şehirlerinde yol kesme eylemleri yapıyor. Grup üyeleri, Berlin, Hamburg ve Münih’te otoyol çıkışlarını defalarca bloke ettiler. Pazartesi sabahı Hamburg’daki Köhlbrand Köprüsü kapatıldı. Aynı gün, eylemciler Stuttgart’ın merkezindeki ana trafik arterini ve Freiburg’daki bir tünelin girişini felç ettiler.

Kendi açıklamalarına göre Son Neslin İsyanı, gıda israfıyla mücadele ve daha fazla iklim koruması için kampanyalar yürütmek istiyor.

Grup, hafta sonu, kırmızı-yeşil-sarı federal hükümetten pazar akşamına kadar bir gıda kurtarma yasasını uygulamaya yönelik somut taahhütler gelmeseydi faaliyetlerini limanlara ve havaalanlarına doğru genişleteceklerini duyurmuştu.

Yeşiller’den gerici tepki

İklim aktivistleri tarafından gerçekleştirilen yol blokajlarına karşı Yeşiller Partisi’nin önde gelen politikacıları, eylemcilere karşı gerici açıklamalarda bulundular. Küçük grupların barışçıl eylemlerini demokrasi karşıtı ilan ettiler. Ukrayna krizi üzerinden savaş çığırtkanlığıyla öne çıkan Yeşiller, şimdi de kullanılan demokratik bir hakkı suç gösterip kriminalize etme çabasındalar.

Yeşiller üyesi Tarım Bakanı Cem Özdemir, “Kimin ne istediği önemli değil, demokrasiye şantaj yapılamaz” dedi. “Bu tür eylemlerle” çoğunluğu tehlikeye atan herkesin, “sadece iklim koruması istemeyen gerici güçlerin eline” oynadığı iddiasında bulundu. İklim korumasının acil ve gerekli olduğunu söyleyen Özdemir şunları dedi:

“İşte tam da bu yüzden, iklimin korunması için çoğunluğu tehlikeye atmak için çok az insanın gürültü yapması gerçeğini gerçekten istemiyorum.”

Yeşiller Partisi lideri Omid Nouripour ise “Biz iklim koruma partisiyiz ve barışçıl, şiddet içermeyen ve kimseyi tehdit etmeyen her türlü protestodan memnunuz.” dese de eylemcileri eleştirdi. Yeşiller üyesi Renate Künast ise, Twitter’da iklim aktivistlerinin eylemlerinin “trajik bir şey” olduğunu yazdı. “Kritik altyapıyla mücadele edildiği anda, insanlar tehdit edildiğinde ve ültimatomlar telaffuz edildiğinde, bunun demokrasiyle pek bir ilgisi yok.” diye buyurdu ve neyin meşru neyin suç olarak algılandığına ilişkin örtülü tehditte bulundu.

Gerici partilerden tehdit

CDU ve AfD, ablukaların ardından göstericiler için cezalandırıcı sonuçlar talep etti. Birlik fraksiyonunun iç siyasi sözcüsü Alexander Throm, “(vatandaşlar) bu tür yasadışı ablukaların etkilerinden korunmalı ve eylemler ceza hukuku kapsamında cezalandırılmalıdır” dedi. AfD parlamento grup lideri Tino Chrupalla da suçların “tutarlı bir şekilde cezalandırılmasını” istedi. Birliğin Federal Meclis’teki hukuk politikası sözcüsü Günter Kring ise, pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Yol ablukaları insan hayatını tehlikeye atıyor, engelleyicilerden hesap sorulmalı.” tehdidini savurdu.

İçişleri Bakanları Konferansı (IMK) Bavyera Daire Başkanı Joachim Herrmann, konuyu önümüzdeki IMK toplantılarında ele almak istediğini açıkladı. CSU politikacısı, medya grubunun gazetelerine verdiği demeçte, “Bu tür engelleme eylemleri toplanma hakkı kapsamında değildir. Bunlar ceza gerektiren suçlardır ve genellikle başkalarını tehlikeye atabilecek eylemlerdir.” açıklaması yaptı.

İklim karşıtı büyüyen eylemlerin de basıncıyla önlemlerin alınacağını iddia edenler ve hareketi düzen için sınırlarda tutmak isteyenler, meşru-barışçıl eylemlerin karşısına gerici kimlikleriyle çıkıyorlar. Dahası elemleri kriminalize etmek için yarışarak, eylemcilerin cezalandırılmasını talep ediyorlar. Her zamanki gibi bunu da demokrasi sahtekârlığıyla yapıyorlar.