İçindekiler:

1 Mart 2022
Sayı: KB 2022/09

Emperyalist dünyada kırılma noktası: Ukrayna
Kapitalizm savaş demektir
Ukrayna üzerinden kızışan emperyalist kavga
Ukrayna savaşı ve emperyalist hesaplar
Mafya devleti ve Falyalı cinayeti
Suç şebekesinin gazeteci düşmanlığı
Proletaryanın devrimci mücadelesi
İşçi direnişleri ve birleşik hareket
Direnişler ve sendikal bürokrasi
MİB: Seferberlik zamanı!
Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi
Farplas direnişi üzerine
Bosal'da işçiler ek maaş aldı
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa son!
Ukrayna savaşı ve fiyat "şoku"
Münih Güvenlik Konferansı
8 Mart'ta mücadele alanlarına!
AB gerçekleri ve kapitalizmin aklayıcıları
İşçi kadınlar sendika yönetiminde yok!
İstismara karşı mücadeleyi yükseltelim!
"Tüm kadınlar kazanacak"
Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Suç şebekesinin gazeteci düşmanlığı

 

Başta ekonomideki olmak üzere çok yönlü krizler karşısında hareket alanı daralan AKP-MHP iktidarı gerçeklerin üstünü örtmek için olağanüstü bir çaba harcıyor. Çeşitli manipülasyonlara başvurup sorunlar yokmuş gibi davranan ya da ekonomiden siyasete her şey yolundaymış görüntüsü yaratan AKP-MHP iktidarının hak arama mücadelelerine, sanatçılara, gazetecilere, siyasetçilere dönük tahammülsüzlüğü de her geçen gün katlanıyor.

Mafyatik rejimin yıllar boyu işlediği suçlar artık gizlenemez boyutlara ulaşmış bulunuyor. Türlü yolsuzluk, kara para aklama, inkâr-imha politikaları, uluslararası uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, cezasızlık politikaları, insan hakları ihlali, mafya-çete ilişkileri ayyuka çıkan bu suç şebekesi, çareyi daha çok saldırmakta görüyor. Kirli işlerinin açığa çıkmasından korkan rejimin gazetecilere dönük saldırıları da sistematik bir hal almış durumda. Sadece olan biteni kamuoyuna aktararak mesleğini yapmaya çalışan gazeteciler bile gazetecilik mücadelesinin bedelini ödüyorlar. Öyle ki birçok gazeteci tutuklama, tehdit ve öldürülme ile karşı karşıya kalıyor.

Gazetecilere yönelik olarak son bir hafta içerisinde gerçekleşen saldırılar, mafyatik rejimin gerçeklerin açığa çıkmasından duyduğu korkuyu gözler önüne seriyor. Bunlardan birkaçı şu şekilde:

- Mezopotamya Ajansı muhabiri Zeynep Durgut “önleyici tedbir” gerekçesi ile 4 gün gözaltında tutuldu.

- Libya’da yaşamını yitiren MİT elemanının haberi ile ilgili süren yargılamada “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” iddiası ile cezaları onanan gazeteci Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç tutuklandılar. Ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldılar.

- 6-8 Ekim 2014’te IŞİD’in Kobane’ye yönelik saldırılarının protesto edilmesi haberini takip eden Gelî Kurdistan TV eski kameramanı Rojhat Doğru’ya verilen müebbet hapis cezasının gerekçesi olarak turkuaz basın kartı olmaması gösterildi. Üstelik mahkeme haber takibi yapan Doğru’nun “bir elinde kamera bir elinde tabanca” olduğunu ileri sürdü.

- Gazeteci suikastlarına bir yenisi de Kocaeli’de eklendi. Ses Kocaeli gazetesinin sahibi Güngör Arslan yaptığı yolsuzluk haberleri nedeniyle daha önce tehditler almış, saldırıya uğramıştı. Ancak hiçbir koruma sağlanmadığı için ofisinde kurşunlanarak yaşamını yitirdi.

- Gazeteci Sedef Kabaş’ın tutukluluğuna itiraz talebi ise AYM tarafından reddedildi. İddianamesi hazırlanan Kabaş’ın, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 7 yıla kadar hapsi istenirken, 14 Ocak tarihli programda Bakan Soylu ve Karaismailoğlu’na yönelik sözleri nedeniyle de “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla toplam 4 yıl 8 aya kadar hapis talep edildi.

Tüm bunlara muhalif-ilerici haber sitelerine engelleme, yerel basının ekonomik destekten yoksun bırakılması, sendika düşmanlığı, sahada fiili engelleme, gözaltı ve saldırılar ekleniyor.

Türkiye’de hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk normları ve AİHM’in verdiği kararlar hiçe sayılarak, gazeteciler üzerindeki baskı artarak sürüyor. Hapishanelerdeki gazeteciler, açılan davalar, soruşturmalar, gözaltılar, yasaklamalar… Özetle, gazetecilere karşı çok yönlü saldırılar had safhaya çıkmış bulunuyor.

Gazetecilere dönük saldırılar, suç şebekesi iktidarın kirli işlerinin ortaya saçılmasından duyduğu korkunun bir yansımasıdır. O bu korkuyla, her türlü muhalif sesi susturmak ve kirli işleriyle ilgili gerçeklerin toplumun genelince bilinir hale gelmesini engellemek için var gücüyle saldırıyor.

Uluslararası gazetecilik raporlarındaki veriler de Türkiye’de yıllardır bedeller ödenerek kazanılan haber alma ve haber verme hakkının gasp edilmeye çalışıldığı gösteriyor.

 

 

Devrimci tutsaklarla dayanışmaya “soruşturma”

 

Tek adam rejiminin demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırılarının bir parçası olarak hapishanelerde siyasi ve devrimci tutsaklara yönelik baskı ve hak gaspları da artıyor. Tecridi ağırlaştıran ve devrimci tutsakları yalnızlaştırmayı hedef alan sistematik saldırılar pervasızlaşıyor.

Bu saldırıların bir parçası olarak Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı Terörle Mücadele Bürosu’nun talimatıyla açılan bir soruşturma ile Tekirdağ F tipinde bulunan 43 devrimci tutsağa havale ile para gönderen 63 kişiye “Terör örgütlerine yardım/yataklık” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Tekirdağ Savcılığı’nın verdiği talimatla başlatılan teknik takiple 43 devrimci tutsağa havale ile para gönderen ve akrabalık ilişkisi olmadığı tespit edilen 63 kişinin talimatla ifadesi alınmaya başlandı.

Tekirdağ 1 No’lu F tipinde tutulan TKİP dava tutsağı Onur Kara’ya para gönderdiği gerekçesi ile Evrim Erdoğdu da ifadeye çağırılanlar arasında.

Hiçbir hukuka dayanmayan bu suçlama ile “suç” icat edilerek devrimci tutsaklara gönderilen bu paraların; “örgütler tarafından nasıl talimat verilerek yatırıldığı”, “gönderilen meblağların nasıl belirlendiği”, “kişilerin birbirlerini nasıl tanıdığı”, “para gönderen kişinin geçmişte bir davası ve ‘terör örgütü’ ile ilişkisi olup olmadığı” gibi sorular ile dayanışma, terörize edilmek isteniyor.

Son süreçte pandemi bahanesiyle artan hak gaspları ile daha da yalnızlaştırılan devrimci tutsakların üzerindeki tecrit ve ağır yaşam koşulları bu keyfi soruşturmalar ile daha da ağırlaştırılmak isteniyor.

Bu koyu karanlığı parçalamak için mücadele eden devrimci tutsaklar yalnız bırakılmamalı, dayanışma ve mücadele her alanda büyütülmelidir.

Kızıl Bayrak / İstanbul