İçindekiler:

9 Nisan 2021
Sayı: KB 2021/Özel-14

Karadeniz’de gerilim ve Montrö tartışmaları
Düzen muhalefetinin “zevzekliği”!
Montrö tartışmalarının gerisinde ne var?
ABD emperyalizmine yaranmaya çalışıyorlar!
Yitirilen, Meclis’in kandırma işlevidir
BDSP: 1 Mayıs’ı yasağına geçit vermeyelim!
Keyfi yasaklara geçit vermeyelim!
Krizin faturasına karşı
1 Mayıs’a, mücadeleye!
1 Mayıs’ta alanlara!
Kapitalist barbarlığa karşı 1 Mayıs’a!
Kemalist diktatörlük ve TKP - Şefik Hüsnü
Davaya adanmış bütün bir yaşam...
Kadınlar sokakları terk etmiyor…
DLB: Örgütlü mücadele!
Uzaktan eğitime ODTÜ öğrencileri de uzak!
Emperyalist blokun Ukrayna provokasyonu
Biden yönetimi Filistin sorununu mu çözecek?
Kapitalizmin aşısı, aşının kapitalizmi
Ekim Devrimi’ne sonsuz inançla bağlı bir şair
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Tarihsel ve sınıfsal özüne uygun 1 Mayıs için…

Keyfi yasaklara geçit vermeyelim!

 

1 Mayıs’ın ön günlerindeyiz. Geride bıraktığımız bir yıl içerisinde işçi ve emekçilere dönük çok yönlü saldırılar hayata geçirildi. Pandemiyi fırsata çeviren gerici-faşist iktidar ve sermaye çevreleri şimdiye kadar hayata geçiremedikleri saldırıları bir bir devreye soktu. AKP iktidarı işçi ve emekçilerden yapılan kesintilerle oluşan fonları fütursuzca sermayeye peşkeş çekti. Keyfi, kuralsız çalışma koşullarını olağan hale getirdiler ve daha da ağırlaştırdılar. Tüm bu saldırıları rahatça hayata geçirmek için kriz ve pandemi koşullarında devlet terörünü perçinlediler. İşçi ve emekçilerin örgütsüzlüğü ise iktidar ve sermayenin pervasızca saldırmasını kolaylaştırdı.

Böylesi bir ortamda 1 Mayıs’a gidiyoruz. Toplumsal sorunların her geçen gün ağırlaşması ve biriken öfke iktidarın ve sermayenin korkularını büyütüyor. Bunun için her gün yeni yalanlar, keyfi yasaklar, kölelik uygulamalarını ağırlaştıran yasal düzenlemeler vb. devreye sokuyorlar. Toplumun farklı kesimlerinin en ufak hak talebini dahi polis saldırısı ve tutuklama terörü ile bastırmaya çalışıyorlar. 

Pandemi bahanesiyle devreye sokulan yasaklar!

Koronavirüs salgınının Türkiye’de görüldüğüne dair ilk resmî açıklamada itibaren AKP iktidarı çeşitli “önlemleri” devreye soktu. Lakin bu önlemler göstermelik olmanın ötesine geçmedi. Pandemi koşullarında uygulanması gereken bilimsel önlemleri ise hiçbir zaman gündemlerine almadılar. Tek düşündükleri üretimin devam etmesi, işçi ve emekçilerin kölelik zincirlerinin kalınlaştırılması oldu. Göstermelik olarak sokak kısıtlamaları kararları alırken, işçi ve emekçilerin fabrikalarda hiçbir önlem alınmadan çalışmasını sağladılar. Fabrikalar adeta salgın merkezlerine döndü. Utanmadan birde “fabrikalarda işçilerin maske takmadığı duyumlarını alıyoruz”, “pandemi koşullarında üretimimiz durmadı, hatta bir dizi firmamız yıllık üretimini şimdiden tamamlamış” gibi ifadeler kullandılar. Tüm bu ifadeler gerçek niyetlerinin açık bir göstergesidir. İşçi ve emekçiler için sağlık önlemleri alınmasının, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesinin iktidar ve sermaye için hiçbir önemi yoktur. Onların tek derdi sermayedarların servetlerin katlamasıdır. Aldıklarını ifade ettikleri pandemi önlemleri ise sadece üretimin artırılmasına, krizin faturasının en ağır biçimde işçi ve emekçilere fatura edilmesine ve toplum üzerindeki baskı ve denetimin yoğunlaştırılmasına dönüktür. Gerçekler bu kadar açık ve nettir. 

1 Mayıs’ta keyfi yasakları boşa düşürelim!

Gerici-faşist iktidar, 1 Mayıs’ın ön günlerinde devreye soktuğu keyfi yasaklarla işçi-emekçilerin haklı ve meşru taleplerini haykırmalarını ve bunun 1 Mayıs’ta kitlesel biçimde yapılmasını engellemek için harekete geçmiş durumda. Zira, AKP ve MHP kongrelerinin tamamlanmasının ardından cumartesi yasaklarını tekrar devreye soktular. Önümüzdeki günlerde “pandemi önlemi” adı altında bir dizi keyfi yasağı da devreye sokacaklarının sinyallerini verdiler. 

Gerçekler ise bambaşkadır. Pandemi ve toplum sağlığı iktidarın umurunda değildir. Eğer umurlarında olmuş olsaydı 2 haftalık yâda 1 aylık tam kapanma ilan edilir ve tüm çalışanlara ücretli izin hakkı tanınırdı. Bunu yapmadılar, karşılarında güçlü ve örgütlü bir tepki olmadıkça da yapmayacaklar. Bu tablo işçi ve emekçilerin kendi çalışma ve yaşam koşullarının düzelmesi için, hakları ve gelecekleri için kitlesel biçimde harekete geçmesini daha acil bir ihtiyaç haline getirmiştir. İşçi örgütlerinin, devrimci-ilerici güçlerin güncel görevi ise birleşik, kitlesel mücadelenin zeminini güçlendirmek; işçi sınıfının, emekçilerin, gençlerin, kadınların ve ezilen tüm kesimlerin, iktidarın ve sermayenin karşısına örgütlü bir güç olarak çıkmasını sağlamaktır. 1 Mayıs bu açıdan önemli bir olanak olarak önümüzde durmaktadır. Tarihsel ve sınıfsal özüne uygun 1 Mayıs kutlamalarını hayata geçirmek tüm ilerici güçlerin en temel sorumluluğudur. Bunun yolu ise keyfi yasaklara karşı durmaktan ve pandemiye karşı gerçek önlemlerin alınması için mücadele etmekten geçiyor.

“Pandemi önlemleri” adı altında topluma dayatılan keyfi uygulamalara ve yalanlara kanmadan mücadele hattı oluşturmak, işçi ve emekçileri mücadeleye çağırmak gerçek önlemlerin alınmasının da yolunu açacaktır. Keza fabrikalarda, toplu taşıma araçlarında ve hayatın hemen hemen her alanında toplumun geniş kesimleri her gün ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakılıyor. İktidar kendi göstermelik önlemlerini dahi takmıyor “lebaleb” kongreler, toplantılar, yemekler organize ediyor. Toplumun farklı kesimleri hakları için sokağa çıktığında ise pandemi önlemleri yalanına sarılıyorlar. 1 Mayıs için de aynı hesapları yapıyorlar.

İktidarın ve sermayenin bu hesaplarını birleşik, fiili-meşru mücadele ile boşa düşürebiliriz.  Tarihsel ve sınıfsal özüne uygun ve günün ihtiyaçlarına yanıt veren 1 Mayıs süreci de ancak böylesi bir yaklaşımla örgütlenebilir. 1 Mayıs’a konulmak istenen yasağı parçalayacak bir mücadele, geleceği kazanmanın yolunu açabilir. 1 Mayıs’ın kitlesel ve yaygın kutlanmasından feragat etmek ancak gerçek önlemlerin alınmasıyla, yani 2 haftalık ya da 1 aylık kapanma ve tüm çalışanlara ücretli izin verilmesi ile mümkündür. Bunun dışındaki her türlü keyfi yasak tanınmamalı gerçek önlemlerin zemininin oluşturulması için fabrikalarda ve hayatın her alanında bir araya gelen işçi ve emekçilerin kitlesel tepkisi açığa çıkarılmalıdır.

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası olarak tüm sendikaları, devrimci-ilerici güçleri keyfi yasakları delmek için, sömürü, baskı ve zorbalığa karşı güçlü bir mücadele cephesi oluşturmak için, 1 Mayıs’ın tarihsel ve sınıfsal özüne uygun biçimde kutlanması için ortak mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz.

1 Mayıs yasaklanamaz!

Göstermelik değil gerçek önlemler alınsın!

Saldırılara karşı birleşik mücadeleyi büyütelim!

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası

 

 

 

 

 

Aksaray’da 1 Mayıs hazırlık toplantısı

 

Aksaray İşçi Birliği’nin çağrısıyla toplanan işçiler 1 Mayıs hazırlıklarını konuştu.

Eğitim Sen Aksaray Şube binasında gerçekleştirilen toplantı Aksaray İşçi Birliği sözcüsünün konuşmasıyla başladı. Aksaray gibi önemli bir işçi kentinde, yasaklara rağmen Aksaray İşçi Birliği’nin dost emek örgütleriyle birlikte 1 Mayıs’ı örgütlemesinin önemine dikkat çekilen konuşmada, işçilerin hakları ve gelecekleri için mücadeleyi büyütmesi ihtiyacına işaret edildi.

Toplantıda söz alan işçiler de Aksaray İşçi Birliği’nin 1 Mayıs sınavından alnının akıyla çıkması gerektiğini vurguladılar. Bir dizi kararın alındığı toplantı sonucuna göre, işçiler işyerlerine 1 Mayıs’ın ruhunu taşıyacak. Ayrıca Aksaray İşçi Birliği çeşitli araçlarla 1 Mayıs çağrısını işçilere ulaştıracak. Bununla birlikte, temas kurulan işçilerin 1 Mayıs hazırlığı için fabrika zemininde çalışma yürütmeleri sağlanacak.

Aksaray İşçi Birliği, 1 Mayıs’ın örgütlenmesi için de kentteki emek örgütleriyle görüşecek. 

Kızıl Bayrak / Aksaray