14 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-9

Krizin faturasını sermaye iktidarına ödetmek için…
“Şahlanma” vaatleri çöktü...
İstanbul Sözleşmesi tartışmaları sürüyor...
“Onların direncine ses olmamız gerekiyor”
AKP iktidarının koronavirüsle “savaşı”
Sağlığımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Fabrikalar işçiler için ölüm kampı!
Sınıfa vurulmak istenen yeni pranga
İşçi kardeşim sınıfını bil, safa gel!
DİSK TEKSTİL sermayeye hizmete devam ediyor
Beyrut felaketinin ardından Lübnan
İsrail ve BAE arasında “normalleşme” anlaşması
TSK saldırısında Iraklı iki komutan öldürüldü
İran’da işçiler ayakta…
Pandeminin iki yüzü...
Fransa işçi sınıfı yeni saldırılarla karşı karşıya
İşsizliğe ve geleceksizliğe karşı örgütlü mücadeleye!
Parasız eğitim hakkımız için!..
“İstanbul Sözleşmesi” yaşatır mı?
İnternet ve ağ tarafsızlığı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşsizliğe ve geleceksizliğe karşı örgütlü mücadeleye!

 

İki milyondan fazla genç eşitsiz koşullarda ve salgın döneminde YKS maratonunda ter dökerek üniversiteye girme hayalleri kurarken, diğer yandan milyonlarca diplomalı işsize her geçen gün yenileri katılıyor. Bin bir emek ve zorlukla üniversiteye giren, hatta derece ile mezun olan gençleri, üniversite sonrası işsizlik ve geleceksizlik bekliyor. Her sene diplomalı işsizler ordusunun saflarına milyonlarca gencin katılması, kapitalist sistemin gençlere reva gördüğü “geleceği” de gözler önüne seriyor. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin açıkladığı Üni-Veri Raporu, bu gerçekliği bir kez daha ortaya koydu. Rapor hazırlanırken 70 ayrı bölümden mezunlarının iş bulma süresi, başlangıç ücretleri ve kamuda işe yerleşme oranları ele alındı. Rapora göre, İktisat mezunlarının yüzde 39,3’ü okuldan ayrıldıktan sonra ancak 12 ay ya da üzerindeki sürelerde iş bulabilirken, İktisat mezunlarının yüzde 68’i asgari ücretle işe başladı.

Diğer yandan Hukuk öğrencilerinin yüzde 20’si mezuniyetin ardından 6-12 ay içinde, yüzde 19,4’ü ise 12 ayın üzerinde sürelerde işe girebildi. Hukuk mezunlarının yüzde 40’ının işe başlangıç ücreti ise asgari ücret ile 2 bin 999 TL arasında oldu.

Mezunları 0-6 ay içinde iş bulan bölüm sayısı sınırlı kalırken, Su Ürünleri mezunlarının yüzde 52’si, Türk Dili ve Edebiyatı mezunlarının yüzde 47’si, Ziraat ve Tarım mezunlarının ise yüzde 45’i mezuniyetten ancak 12 ay sonra iş bulabildi. Arkeoloji bölümü mezunlarının yüzde 76’sı, Diş Hekimliği mezunlarının yüzde 39,4’ü, Felsefe bölümü mezunlarının yüzde 66’sı, işletme bölümü mezunlarının yüzde 66,3’ü, ve Matemetik bölümü mezunlarının yüzde 61’i mezun olduktan sonra asgari ücret ile iş başı yaptı.

Atanamama sorunundan kaynaklı yaşadığı bunalım sonucu birçok mezun gencin yaşamına son verdiği öğretmenlik alanında ise rapora göre, mezunlarının yüzde 31’i mezuniyetin ardından bir yıl içinde iş bulamazken iş bulanların yüzde 56’sı işe başlangıç ücreti olarak asgari ücret ile 2 bin 999 TL arasında ücret aldı. Öğretmen mezunlarının kamuda işe yerleşme oranı ise yüzde 75’te kaldı. Siyasal Bilgiler, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun olanların yüzde 67’si asgari ücretle iş yaşamına atılırken yüzde 43’ü, 12 ay içinde iş bulamadı.

Mantar gibi türeyen merdiven altı üniversitelerin sayısının her geçen gün arttığı Türkiye’de, mezun olan gençler işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm ediliyor. “Gençlere istihdam sağlanıyor” yalanı AKP iktidarının dilinde pelesenk olurken, özellikle salgın döneminde genç işsizlik oranında düşüş yaşandığı yalanı topluma kanıksatılmaya çalışıldı. Fakat devletin kendi açıkladığı raporlarda görüldüğü gibi, işsizlikte yaşanan artış, kolay kolay manipüle edilemiyor. Sermaye devletinin gençliğe reva gördüğü geleceksizlik, son dönemde gençliğin en büyük kaygısı haline geldi. Birçok genç, bu kaygının yarattığı bunalımla çözümü yaşamına son vermekte buluyor.

Ancak, düzenin yarattığı işsizlik ve geleceksizlik sorununun çözümü tek tek intihar etmekte değil, birlikte örgütlü mücadeleyi büyütmektedir. Mezun olduktan sonra diplomalı işsizler ordusunun safına katılmayı beklemeden, şimdiden okullarımızda, üniversitelerimizde birliğimizi oluşturmalı, bizlere geleceksizlik dayatan kapitalist sisteme karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmeliyiz.

P. Sevra

 

 

 

 

 

Kapitalizm pandemiyle birlikte gençliği vurdu

 

Koronavirüs emperyalist kapitalizmin krizini küresel çapta derinleştirdi. Salgın karşısında halk sağlığını korumaktan aciz kalan kapitalist devletler, hızla sermayeyi kurtarma politikalarını devreye soktu. Halihazırda yaşamları hiçe sayılan işçi ve emekçilerle birlikte gençliğin geleceği de daha büyük bir tehditle karşı karşıya.

Koronavirüsün kısa ve uzun süreli etkileri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar bu gerçeği döne döne gözler önüne seriyor. Bu araştırmalardan bir tanesi de ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) öncülüğünde gerçekleştirildi. ILO’nun resmi internet sayfasından yayınladığı “Covid-19 ve Gençlik” adlı rapor koronovirüsün gençler üzerindeki etkilerine odaklanıyor.

112 ülkeden 12.000’in üzerinde katılımcıyla Nisan-Mayıs 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçlarını içeren rapor; eğitim, iş, ruhsal sağlık ve haklara erişim başlıkları üzerinde duruluyor. Anket çalışması 18-29 yaş arası gençler üzerinde yoğunlaşırken katılımcıların çoğunluğunu eğitimli ve internet erişimine sahip gençler oluşturdu. 

Önlem alınmadığı takdirde gençliğin pandeminin uzun dönem olumsuz etkilerinden en fazla etkilenecek kesim olduğu belirtilen raporda özellikle gençler içerisinde bu etkilenmeye en açık kesimlerin genç kadınlar ve 18-24 yaş arası gençler olduğu vurgulandı. Raporda öne çıkan sonuçlar şöyle:

-Gençlerin %70’inden fazlası okulların kapanmasından olumsuz etkilendi.

-Gençlerin %38’i gelecekteki kariyer beklentilerinden emin değil ve krizin işgücü piyasasında daha fazla engel oluşturacağına, okuldan işe geçiş sürecini uzatacağına inanıyor.

-Okulların kapanmasıyla birlikte, gençlerin %65’i bu süreçte internet erişimi olsa dahi daha az şey öğrendiğini, %51’i eğitimlerinin erteleneceğini, %9’u ise eğitimlerinin tamamlanmayacağı korkusu yaşadıklarını belirttiler.

-Pandemiden önce çalışan özellikle 18-24 yaş arası gençlerin %17’si tamamen işi bıraktı, gençlerin çalışma saatleri ortalama olarak 2 saat düştü ve %42’sinin gelirlerinde düşüş yaşandı. Gelir düşüşünü en çok yaşayan gençler dar-gelirli ülkelerde yaşayanlar olurken üretkenlik düşüklüğü genç erkeklere kıyasla genç kadınlarda daha fazla gerçekleşti.

-Gençlerin %17’sini anksiyete bozukluğu ve depresyondan muzdarip. Ruh sağlığı en kötü durumdaki kesimi, bir kez daha 18-24 yaş arası gençler ve genç kadınlar oluşturdu. Hem okuyan hem çalışan gençlerin, bu faaliyetlerinin her ikisinin de aksaması ya da durması durumunda depresyon ve anksiyete bozukluğunu neredeyse iki kat daha fazla yaşamaya meyilli olduğu belirtiliyor.

-Gençlerin %33’ü barışçıl gösterilerin de içerisinde bulunduğu kamusal olaylara katılım hakkının dikkat çekici bir oranda etkilendiğini, %27’si dini inanç özgürlüklerinin uygulanmasında zorluklar yaşadıklarını, %24’ü bilgi alma hakkının etkilendiğini ve %21’i masrafları karşılamakta zorlandıkları için barınma sorunu yaşadıklarını belirtti.

-Gençlerin sosyal haklara erişimi de azalırken, özellikle genç kadınlar sosyal haklarına ulaşmak için daha fazla zorluklarla karşılaştı.

-Pandemiye karşı alınan önlemlerin popülerliği içerisinde %78’lik onaylama ile “gelir desteği” ve %75’lik onaylama ile “iş desteği” sıralamanın ilk ikisini oluşturdu.