13 Eylül 2019
Sayı: KB 2019/33

Ablukayı dağıtmak için birleşik, kitlesel mücadele!
Demokrasi mücadelesi kiminle, kime karşı?
Artan zorbalığa dur diyelim!
Kızılay’ın yardımseverliği yönetici kadrolarına
Hakkımız olanı almak için daha çok grev, daha çok direniş!
Metal işçisinin tarihi, gücünün ifadesidir!
Metal iş kolunda TİS süreci: İşçiler şer üçlüsüne karşı
“Metal işçisinin kazanması için çabamızı sürdüreceğiz!”
Lenin Marks’ı nasıl çalışırdı? - Nadejda Krupskaya
İngiltere’nin Brexit krizi ve AB
Amazon yangınları ve İsviçre’deki uluslararası tekeller
Yeni bir eğitim-öğretim döneminin başında...
Bir fabrika deneyimi
Kocaeli’de bir yaz stajı deneyimi
Petlas direnişi üzerine...
DGM düzeni AKP eliyle sürüyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızılay’ın yardımseverliği yönetici kadrolarına

 

Kızılay’ın bir yardım kuruluşu ve “kara gün dostu” olduğunu ilkokullardan itibaren öğretirler. Kızılay Haftası yapılır, metroda, meydanda Kızılay çadırları kurularak ‘kan bağışı’ düzenlenir. Çoğu kesimin Kızılay’a yönelik algısı olumlu yöndedir. Elbette yardım kampanyaları da yapılmakta, binlerce insan bu kampanyalarda gönüllü olarak yer almaktadır. Ancak tüm bunların dışında başka bir Kızılay gerçekliği daha vardır. Basına yansıyan usulsüzlükler, eş-dost kayırmacılığı, yolsuzluklar, yandaş kurum haline gelme ve son olarak da yönetim kadrolarının kendi maaşlarına yaptıkları zam oranları bu iddiaları desteklemektedir.

Milletvekillerinin maaşından daha yüksek maaş alan Kızılay Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı bir yanda, direktörlerin maaşlarına son dört yıl içerisinde %461 oranında zam yapılması diğer yanda... Milyonlarca emekçinin asgari ücret ile geçimini sağlamaya çalıştığı bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım. İnsanların bağışlarını toplayarak bütçe oluşturan bir yardım kuruluşunda, gönüllüler üzerinden de faaliyet örgütleyen, “yoksullara yardım eden” bu kurumun yöneticilerinin maaşlarının yüksekliğini bu gerçek üzerinden değerlendirmeyi de...

Kızılay’ın ne hale getirildiğini görmek için Yönetim Kurulu üyelerine göz atmakta yarar var. Zira çoğu AKP’nin çevresinde, bazıları akrabalık ilişkisi içerisinde, aynı zamanda kimileri Erdoğan’ın çocuklarının vakıflarında üye ya da yönetici durumdalar.

Örneğin Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Kınık’ın eşi Hatice Kınık Sağlık Bakanlığı’nda Daire Başkanı. Kerem Kınık ise AKP’den İstanbul 10. dönem İl Genel Meclisi Üyeliği ve İBB Sağlık Komisyonu Başkanı olarak görev yaptı. Kızılay Genel Müdürü İbrahim Altan, AKP Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş’ün kayınpederi. Aynı zamanda Deniz Feneri davasında “güveni kötüye kullanma” suçundan hüküm giymiş bir zat. Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Turunç geçtiğimiz yıllarda AKP’li Fatih Belediyesi Başkan Yardımcılığı yaptı. Diğer Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Meriç Yılmaz AKP’li eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın çalışma ekibinde yer almış. AKP’li Ümraniye Belediyesi’nin bir önceki başkanı Hasan Can’ın kardeşi Hüseyin Can da Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri. Denetim Kurulu Üyesi Sema Kopuz Yetiş KADEM üyesi ve AKP 24’üncü dönem Adıyaman milletvekilinin eşi. Sadece bu bilgiler ışığında bile Kızılay’ın tamamen eş-dost ve yandaş kurumu haline geldiği görülüyor.

Ekonomik krize rağmen başta Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan şefi olmak üzere AKP’nin kadroları gerek maaşlarına yapılan zamlarla gerek kendi aile bireylerini kayırarak, şirketlerine tanıdıkları imtiyazlardan ve başka birçok kanaldan kaymak toplamaya devam ediyorlar. Kızılay gibi köklü bir geçmişe sahip ve toplumda hatırı sayılır bir ilgiye konu olan bir kurumun gelir kaynaklarını “yardım ediyoruz” kılıfı ile paylaşıyorlar.

Yalnızca yıllar içerisinde maaşlara yapılan zamlar ile gerçekleşmiyor bu yağma. Yakın zamanda yeni bir örnek daha yaşandı. Dünya Gıda Programı (WFP) “Yabancılara Yardım Projesi” için 3 milyon 700 bin lira gönderiyor. Kızılay Yönetim Kurulu da bu parayla lüks araç alıyor ve “kırsal alanlara kolay erişim” bahanesini ileri sürüyor.

Başkanlık ofisi olarak İstanbul’da 12 bin 500 dolar kirası olan bir yalı kiralandığı açığa çıkmıştı geçtiğimiz yıllarda. Eski Kızılay başkanlarının ofis olarak İstanbul’da yer alan, kuruma ait bir işletme olan Altıntepe Tıp Merkezi’ni kullandığı biliniyor.

Bunların yanı sıra, Kızılay’a yapılan bağışların Yeryüzü Doktorları, Diyanet Vakfı, Suriye Türkleri Eğitim ve Yardımlaşma Derneği, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı gibi başka vakıflara nakit olarak dağıtıldığı haberi yansıdı kamuoyuna. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun da kurucusu ve üyesi olduğu Yeryüzü Doktorları aynı zamanda Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık’ın bir dönem genel başkanlığını yaptığı bir vakıf. Bağışların dağıtıldığı vakıflardan biri olan Mahmut Hüdayi Vakfı’nın da Nakşibendi Tarikatı ile bağlantılı olduğu belirtiliyor.

Kızılay örneği üzerinden görülüyor ki sermaye düzeninde yardım kuruluşları dahi kârın, çıkarın, yağmanın aracı olarak kullanılıyor. Burjuva partilerinin çevresinde-içinde olanlara da yardım kuruluşları üzerinden dahi palazlanmak ve zenginleşmek düşüyor.

U. Aze

 

 

 

 

Binlerce EYT’li Tandoğan’da buluştu

 

İnsanca yaşam ve emeklilik haklarını isteyen binlerce EYT’li 8 Eylül’de Ankara’da Tandoğan mitinginde bir araya geldi.

Birçok ilden gelen ve Atatürk Kültür Merkezi’nde toplanan EYT’liler Tandoğan miting alanına geçtiler. Edinilen bilgiye göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin EYT için verdiği araçları son anda geri almasından kaynaklı birçok emekçi alana gelemedi. Ankara İşçi Meclisi’nin de dövizleriyle katıldığı mitingde Ankara EYT sorumlusunun yaptığı konuşmanın ardından Grup Devinim sahneye çıktı.

Grup Devinim adına yapılan konuşmada sermaye devletinin yol açtığı israflara, kıdem tazminatının gaspı hedefine, sözleşme masalarında işçilerin satılmasına, grev yasaklarına, muhalif bütün seslerin azgınca bastırılmasına değinildiği sırada orada bulunan ‘sorumlu’ kişiler tarafından “konuşma hakkınız yok” denilerek konuşmanın bitirilmesi istendi. Bunun karşısında Grup Devinim bu durumu bütün emekçilere teşhir etti ve “konuşmamız engelleniyor” denilerek mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.

Müzik dinletisinin devamında, grubun programının bitmesine çok vakit varken 4. parçanın sonunda grup, ikiyüzlüce “teşekkür edilerek” sahneden indirildi. Bu durumu teşhir eden grup üyelerine işçi ve emekçiler tarafından destek verildi, “Bu durumu biz şikayet edeceğiz” denildi.

Farklı siyasi partilerden milletvekilleri ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın da sahneye çıkarıldığı mitingde, Emeklilikte Yaşan Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gönül Boran da söz aldı. Ardından sahneye DİSK ve KESK genel başkanları çıktılar ve destek mesajları verdiler.

Açıklamaların ardından sanatçı Haluk Levent sahne aldı ve EYT mücadelesine desteklerini iletti. Ardından bir sosyal güvenlik uzmanı konuşma yaptı. Destek açıklamalarının ardından miting sonlandırıldı.