19 Temmuz 2019
Sayı: KB 2019/27

Tek yol devrim!
S-400’ler sermayeye lazım
Sermayeye peşkeşler, işçi ve emekçilere yeni saldırılar
AKP-Erdoğan iktidarını işçi ve emekçiler görevden alacak!
“Ağaç Dikme Bayramı”
Suruç Katliamı: IŞİD taşeronluğuyla korku imparatorluğu
Sendikal bürokrasinin panzehiri: Sınıf bilinci, taban örgütlülüğü
Hak-İş 14. Genel Kurulu’ndan yansıyanlar
MKE işçilerinin kararlılığı geri adım attırdı
KESK kamu TİS taleplerini açıkladı
Partinin gençlik çalışması
Lise çalışmamızın üç ayağı
“Popüler kültür” üzerine…
ABD’nin İran’a 40 yıldır dinmeyen öfkesi
LSG Sky Chefs’te direniş ve dayanışmayla kazanabiliriz!
“Doğu Almanya” işçisi eşit haklar için direniyor
Almanya’dan silah sevkiyatında Türkiye yine başta
Kadınlar Clara Zetkin’e ne borçludur? / 2
İmamoğlu’nun kreş vaadi ve TÜSİAD’ın raporunun gösterdikleri
Tutsak sınıf devrimcisi Hasan Akman’dan mektuplar
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MKE işçilerinin kararlılığı geri adım attırdı

 

Makine Kimya Endüstrisi (MKE), 2018 yılı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasında 133., kamu kuruluşları sıralamasında da 8. sırada yer alıyor. Metal işkolunda, 6 bin civarında işçinin çalıştığı ve Türk Metal’in yetkili olduğu işletme aynı zamanda Kamu Toplu İş Sözleşmeleri kapsamında bulunuyor. Sanayinin önemli şirketlerinden biri olan MKE fabrikalarında geçtiğimiz hafta hareketli bir süreç yaşandı. İşçiler 3 gün boyunca yemek saatlerinde çatal-kaşık vurma eylemi gerçekleştirerek, yönetime ve Türk Metal’e olan tepkilerini dile getirdiler.

Ekonomik krizin derinden etkilediği kesimlerin başında gelen işçi sınıfının bir bölüğü olarak MKE işçileri de krizin etkilerini fazlası ile hissediyorlar. Krizin etkilerini bir nebze hafifletme umuduyla ve sabırsızlıkla sözleşme dönemini bekliyorlardı. AKP iktidarının %5 zam teklifi ortaya çıkınca, Türk Metal’e güveni olmayan işçiler öfkelendiler. Metal Fırtına’dan bu yana sınırlı düzeyde kalıp genele yayılmasa da zaten Türk Metal’e yönelik alttan alta süren tepkilerin ürünü istifalar gerçekleştiriyorlardı.

Kamu TİS’leri için AKP’nin sefalet önerisinin ardından Türk Metal’in promosyonların 4 parçaya bölünebileceğine dair duyurusu, işçilerin tepkisinin eylemli bir hale dönüşmesinin fitilini ateşledi. Bankalar ile 22 Temmuz’da yapılacağı söylenen toplantıda, MKE’nin tüm fabrikalarını kapsayacak şekilde promosyon ödemelerinin 4 parçaya bölüneceği haberini duyuran Türk Metal Kırıkkale Şube Başkanı sözlü tepkilerin hedefi oldu. Türk Metal ağaları işçilerin tepkilerini dile getirmesi karşısında aciz kalarak, suskunluğa gömüldüler. Haber atölyeler arasında hızla yayıldı. Yayıldıkça da işçilerin tepkisi yemekhanede eylemli bir biçime büründü.

Türk Metal hızla ortalığı yatıştırmak için atölyelere temsilcilerini göndererek, “böyle bir durumun olmadığını” öğütleme gayretine soyundu. Ancak bu çabalar işçilerin öfkesini dindirmeye yetmedi. İşçiler öğlen yemeğinde tıpkı Metal Fırtına’da olduğu gibi çatal-kaşık vurarak promosyon ödemelerinin 4 parçaya bölünmesine yönelik itirazlarını dile getirdiler. Bu eylem Türk Metal’de telaşa yol açtı. Türk Metal ağaları kendi sosyal medya hesaplarından olayı yalanlamaya çalıştılar. İşçilerin kararlılığı karşısında durumu kabullenerek, bu defa da “Daha hiçbir şey bitmedi. İtirazlarımızı yapacağız…” söylemine sarıldılar. Hemen şirket yönetimi ile ortak bir fotoğraf yayınlayarak, işçilerin sorununu çözmek amaçlı toplantı yaptıkları görünümü yaratmaya çalıştılar. İşçiler ise yıllardır Türk Metal oyunları ile karşı karşıya oldukları için bu oyunlara kanmadan eylemlere devam ettiler.

Çatal-kaşık vurma eyleminin ilk gününün ardından işçiler çeşitli atölyelere ve fabrikalara eylemi yaymak, tepkiyi ortaklaştırmak için MİB ile birlikte çağrı metni kaleme aldılar. Sonra sosyal medya ve bireysel iletişim araçlarını, ilişkilerini kullandılar. Atölyeleri gezdiler. Bu şekilde eylemi 2. günde de gerçekleştirdiler. 2. gün eyleminde Türk Metal baştemsilcisi işçilerin çatal-kaşık vurmasının ardından konuşma yaparak işçileri ikna etmeye, susturmaya çalıştı. Başarılı olamayınca da sanki işçilerin eylemine o önderlik ediyor havası yaratmak için eyleme destek veren bir konuşmaya girişti. Yemekhanede olan bir işçinin aktardığına bakılırsa, Türk Metal temsilcisinin işçilere sözde destek vermeden önceki son sözleri, işçiler karşısındaki sefil durumunun göstergesi sayılır: “Vallahi istifa edeceğim, bırakacağım artık temsilciliği.”

Tepkilerin dinmemesi ve 3. günde de eylemlerin sürmesi üzerine, Türk Metal tarafından açıklama yapılarak, promosyonların 4 parçaya bölünmeyeceği ve tek seferde ödeneceği duyuruldu. MKE işçilerinin kararlı duruşu ve eylemlerdeki ısrarı, şirket yönetimi ve Türk Metal’in geri adım atmasını sağlamış oldu. Bu başarı MKE işçileri şahsında bir özgüven tazelenmesine dönüştü. İşçilerin birlik olduğu koşullarda kazanabileceği düşüncesi, işçilerin ortak bir yargısı haline geldi.

Diğer taraftan MKE fabrikası üzerinden Türk Metal saltanatında koltuk kapma sevdalısı olanlar da sürece kendi renklerini verme çabasına giriştiler. İşçilerin haklı öfkesini sadece şube yönetimiyle sınırlandırarak, kendi yollarını düzlemeye çalıştılar. Türk Metal genel merkezi ve şirket yönetimi ile arkadan dolap çevirerek şubeyi düşürmeye giriştiler. İşçilerin gasp edilmesi planlanan haklarını hiçbir şekilde gözetmeden, koltuk odaklı hareket ettiler. İşçiler, öncü işçilerin ve MİB’in çabası ile süreç içerisinde mücadeleye zarar gelmemesi adına bu odaklardan uzak durmayı, mücadeleye gölge düşürmemeyi başardılar.

Tepkilerin çok fazla olduğu ancak iç bütünlüğün zayıf olduğu MKE fabrikası işçileri arasında MİB, yine bir köprü rolü oynadı. Mücadele deneyimi az olan ve birbirine güvensiz işçilerin, ortak bir talep etrafında kararlıca hareket etmeleri için kendi imkanlarını seferber etti. İşçileri gelişmeler karşısında uyardı ve işçilere kazanmaları için yol gösterdi. MİB, politikalarına ve sayfasına oldukça ilgili olan MKE işçisi ile bu süreçte MİB’e olan güveni arttırdı. Bu yüzdendir ki bütün işini gücünü bırakan Türk Metal temsilcileri atölyelerde gezip MİB karalaması yaparak, işçileri korkutmaya ve MİB’den yalıtmaya çalıştılar. Süreçteki bariz pozisyonlarından dolayı bunda başarı sağladıkları söylenemez.

Kamu TİS’leri sürecinde Türk Metal’in taslak hazırlığını kendileri ile paylaşılmamasına ve kendilerini bilgilendirmemesine tepkili olan işçiler önemli bir deneyim yaşadılar. İşçilerin, promosyonların parçalanması saldırısı karşısında eylemli bir tepki göstererek sermayeye geri adım attırmaları, 200 bin kamu işçisini kapsayan sözleşme döneminde iktidarın %5 dayatması karşısında örnek bir davranışa dönüşebilir. Başta MKE olmak üzere kamu sözleşmesi kapsamında olan işçilerin ve yine eylül ayında başlayacak olan MESS sözleşmesi kapsamındaki öncü işçilerin bu süreçten kendilerine dersler çıkarmaları gerekmektedir. Israrlı bir karşı koyuş ve sendikal bürokrasinin oyunlarına gelmemek, işçi sınıfına yönelik saldırıları bertaraf edebilir.