1 Mart 2019
Sayı: KB 2019/09

Yerel seçimler ve devrimci sınıf tutumu
AKP şefi ve yandaşların “yalan rüzgarı”
AKP-saray rejiminin tek umudu Washington!
AKP’nin sosyal patlama korkusu
Futbol rantı, pazarı ve kirli ilişkiler
Mafyalaşmış sendika bürokrasisine karşı lastik işçilerinin birliği!
EYT’ler mücadelesi üzerine...
Fabrikada Kızıl Bayrak deneyimi
Yasadışı devrimci örgütün ustası, devrimci davanın ölümsüz neferi!
TKİP VI. Kongresi toplandı!.. / 2
Kerenski’nin 15 Temmuz’u
Emperyalist metropollerde faşist yükseliş
Emperyalistlerin “insani yardımı”
Kuralsız ve güvencesiz çalışma tüm dünyada
Kadın hareketi ve 8 Mart
8 Mart’ın tarihsel mirası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Fabrikada Kızıl Bayrak deneyimi

 

Çalıştığım firmadaki işçilerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Kadın işçiler bütün işleri yapmasına rağmen fabrikanın en ucuz işçileri. Hak gasplarına da daha çok kadın işçiler maruz kalıyor. Erkek işçilerle aynı işi yapmamıza rağmen biz daha düşük ücret alıyoruz. Örneğin, 6 yıllık bir grafiker kadın arkadaşımız ile işe yeni başlayan yine grafiker bir erkek arkadaş aynı ücreti alıyor. Fabrikanın hemen her bölümüne kadın işçi alınıyor. Bunun nedeni de daha ucuz işgücü olması. Bununla da yetinmeyip, özellikle de borcu olan, maddi problemleri olan işçileri alıyorlar ki baskıya, düşük ücretlere karşı gelmeyip, çalışmaya devam etsinler.

Arkadaşlar ile hep yaşadığımız sorunları konuşuyorduk. Her biri sohbetlerimizde farklı farklı örnekler veriyordu. Ben de fabrikada yaşadığımız sorunları ve bunların çözümlerini sınıfımızın gazetesi olan Kızıl Bayrak’a yazıyordum. Daha sonra arkadaşlarıma, Kızıl Bayrak’ı vererek, fabrikada yaşadığımız sorunları anlatan yazıları okumalarını söyledim. Bu özgün sorunların ardından, asgari ücretten düşük ücretlere, kadın işçilerin sorunlarından kreş hakkına, zamlardan vergilere kadar bir dizi yazı üzerine sohbetler etmeye başladık.

Arkadaşlar Kızıl Bayrak’ta yalnızca benim gösterdiğim yazılarla kalmayıp, neredeyse bütün yazıları okumaya başladılar ve fabrika içinde, dışarıda hep beraber okumalar yaptık. Çünkü tüm bu yazılanlar bizim sorunlarımız. Okumanın yanı sıra yazı yazmak da gerektiği üzerine sohbet ettik. Ardından röportaj yaparak başladık katkılara. Katkılar hem yazı hem de maddi boyutta sürüyor. Zamanla dayanışma duygusu da gelişti. Örneğin, direnişteki işçiler için destek yazıları da yazıyoruz.

Önemli bir konuya da değinmek istiyorum. Düzenli olarak ondan fazla gazete veriyorum. Bu arkadaşların birkaçı hariç hepsi dışarıdan yobaz-gerici olarak görünen işçiler. Almazlar, okumazlar diye düşünebildiklerimiz. Ancak üretim alanında bunun bir ayrımı kalmıyor. Çünkü patronlar bizleri sömürürken açık-kapalı, Alevi-Sünni, Türk-Kürt ayrımı yapmıyorlar. Bizim ayrım yapmamız demek, birliğimizin dağılması demektir.

Şimdi 1-2 gün yoğunluktan Kızıl Bayrak’ı geciktirsem, arkadaşlar hesap soruyorlar. Sahiplenme duyguları gelişti. Artık gerisi bölüm komiteleri ile örgütlenmeye, yalnızca ekonomik talepler ya da çalışma koşulları üzerinden değil, siyasal olarak da kazanmaya bakıyor.

Bir matbaa işçisi

 

 

 

 

CHP’li belediyelerde hak gasplarına karşı eylemler

 

CHP’li belediyelerde hakları verilmeyen işçiler iş durdurarak eylemler yaptı.

İzmir Bornova Belediyesi yönetimiyle toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri yapan Genel-İş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube 21 Şubat’ta grev kararını belediye binalarına astı.

İşçiler Bornova Büyükpark içindeki Uğur Mumcu Kültür Merkezi önünde toplanarak “Sadaka değil toplu sözleşme!” yazılı pankart açarak belediye binasına yürüdü. Belediye önünde yapılan açıklamada taşerondan kadroya geçirilen işçiler için belediyenin TİS görüşmelerine gelmediğini belirtildi. “Asgari ücret fiyat farklarının ödenmesi, 112 gün ikramiye, ücretli sosyal izinler, sorumluluk zammı, koku primi, iş riski primi, yılın belli dönemlerinde gıda paketi” talepleri 11 Nisan’a kadar karşılanmazsa greve çıkılacağı belirtildi.

İstanbul’da da Şişli Belediyesi’nde DİSK’e bağlı Genel-İş İstanbul 3 No’lu Şube üyesi işçiler 25 Şubat’ta iş durdurma eylemi yaparak sabah belediye önünde eylem yaptılar. Ödenmeyen maaşlarının verilmesini talep eden işçiler 22 Şubat’ta maaşların ödeneceği sözü verildiğini ancak bu sözün tutulmadığını belirttiler. Temizlik işçilerinin çalışmaması sonucu Şişli sokakları çöplerle doldu.

İzmir Karşıyaka Belediyesi’nde ise Kent AŞ’de çalışan işçiler iki yıldır maaşlarını zamanında alamadıklarını ve bir yıldır da ikramiyelerinin ödenmediğini belirterek 27 Şubat’ta eylem yaptı. Karşıyaka Belediyesi önünde gerçekleştirilen eylemde “Sadaka değil, emeğimizi, hakkımızı istiyoruz” pankartı açıldı.


 

 


Direnişçi emekçiler tutuklandı

 

AKP iktidarının KHK ile hayata geçirdiği ihraç saldırılarına karşı Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yapmaya devam eden emekçiler Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat 25 Şubat’ta eyleme devam ederken gözaltına alınarak 3. kez tutuklandı.

Daha önce de tutuklanan ve meydana yaklaşmaları mahkeme kararı ile yasaklanan Tanrıverdi ve Polat, bir kez daha Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yaptıkları için gözaltına alınarak tutuklandılar.

Emekçilerin “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” ve “adli kontrol şartına uymadıkları” gerekçeleriyle tutuklandıkları belirtildi.