1 Mart 2019
Sayı: KB 2019/09

Yerel seçimler ve devrimci sınıf tutumu
AKP şefi ve yandaşların “yalan rüzgarı”
AKP-saray rejiminin tek umudu Washington!
AKP’nin sosyal patlama korkusu
Futbol rantı, pazarı ve kirli ilişkiler
Mafyalaşmış sendika bürokrasisine karşı lastik işçilerinin birliği!
EYT’ler mücadelesi üzerine...
Fabrikada Kızıl Bayrak deneyimi
Yasadışı devrimci örgütün ustası, devrimci davanın ölümsüz neferi!
TKİP VI. Kongresi toplandı!.. / 2
Kerenski’nin 15 Temmuz’u
Emperyalist metropollerde faşist yükseliş
Emperyalistlerin “insani yardımı”
Kuralsız ve güvencesiz çalışma tüm dünyada
Kadın hareketi ve 8 Mart
8 Mart’ın tarihsel mirası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin sosyal patlama korkusu

 

AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılı Performans Programı’nda “Kentte sosyal patlamayı önlemek amacıyla sosyal yardım ve projeleri hayata geçirme” hedefine yer verdi. Ülkede en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanların çokluğunu itiraf etmenin yanı sıra AKP iktidarının korkularının da bundan daha açık dışa vurumu olamaz herhalde.

En yüksek kaynağın yemek yardımına ayrılmış olması, devamında giysi ve barınma gibi ihtiyaçların gelmesi ekonomik krizle birlikte toplumda artan açlığa ve yoksulluğa işaret ediyor.

Ekonomik krizin yıkıcı etkileri giderek büyüyor. İşçi ve emekçiler her fatura ödeme tarihinde ya da her çarşı-pazara çıktıklarında bu gerçeği açıkça görüyor, düşük ücretleriyle ayın sonunu nasıl getireceklerini düşünüyorlar. Türk-İş 2019 Şubat ayı açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamasına göre açlık sınırı asgari ücreti aşarak 2 bin 28 lira, yoksulluk sınırı ise 6 bin 609 lira oldu. Öte yandan işsizlik çığ gibi büyüyor ve daha da artacağı ön görülüyor. Önümüzdeki günlerde, hele de seçim sonrasında emekçiler için oldukça sıkıntılı günlerin geleceği kimse için sır değildir.

Erdoğan AKP’si şimdiye dek etkileyebildiği emekçileri hamasetle, milli-dini duyguları köpürterek politikalarına yedekleyebildi. Bu imkânların sınırına geldiklerini kendileri de görüyorlar. Ne Suriye üzerinden estirilen savaş çığırtkanlığına devam edebiliyor ne de “büyüyen Türkiye” imajına yaslanabiliyorlar. Ekonomik kriz her yönüyle kendini hissettirirken, suçlayacak dış güçler masalı da belli ki artık eski randımanı vermiyor.

Seçime yönelik “durumu idare etme” mantığıyla gündeme getirilen tanzim satışlardaki kuyruklar da göstermektedir ki yoksulluk sürdürülemez haldedir. Düzen siyaseti açısından önemli olan İstanbul, Ankara illerinde açılan tanzim satış noktalarındaki kuyrukların ne ifade ettiğini, emekçilerin ne dediğini en iyi onlar takip etmektedir. Zira tanzim satışlar hakkında “Varlık, bereket kuyruğu” lafı boşuna edilmemiştir.

Gidişatın hiç de iyi olmadığını onlar da biliyorlar. Seçim sonuçlarından hareketle sadece kendi akıbetleri için değil, düzeni sarsacak olası sosyal patlamalar konusunda da ciddi endişeleri vardır. Bilindiği gibi AKP’yi şimdiye dek iktidarda tutan denge, bir yanda sosyal yardımlar ve siyasal gericiliğin artan dozu, diğer yanda da baskı ve zorbalık olmuştur. Bu şekilde belli kesimleri yedeklerken, diğerlerini de susturabilmekteydiler. Ancak işçi ve emekçileri ortak kesen olarak açlık ve yoksulluk kaygısı bu dengeyi bozacak güçtedir.

Hamaset karın doyurmadığı gibi, sosyal yardım adı altında verilen “sus payı”nın da sorun çözücü olamayacağı biliniyor. Emekçilerde biriken öfkeyi seçime kadar bir nebze olsun dindirebilmek için şartlarını zorluyorlar.

Ancak bunun da sınırları vardır ve seçim sonrası sermaye düzenini kurtarmak adına çok daha ciddi kemer sıkma politikaları gündeme gelecektir. İşçilerin ücretinden, yoksula giden sosyal yardımdan kesintilerle birlikte, artan vergiler, tüketim mallarına ve hizmetlere gelen zamlarla işçi ve emekçiler için hazırlanan kriz faturaları daha bitmemiştir.

Şu an AKP-MHP şahsında dinci-faşist ittifakı geriletebilecek tek “muhalefet” dinamiği, derinleşen kriz ve emekçilerde biriken öfkedir. Yoksa mevcut seçim atmosferinde düzen partileri ve reformist solun sandık temelli muhalefeti zerrece onları tehdit etmemektedir. Aksine emekçilerin dikkatini ısrarla sandıklara çektikleri için dinci-faşist ittifaka büyük bir kolaylık sağlamaktadırlar.

Bu nedenle bu gerici ittifakın çökertilmesi için emekçilerin umudunu sandıklara değil, sokaktaki eylemine bağlamak gerekmektedir. Krizin faturasını patronlara ödetmenin ve dinci-faşist ittifakı geriletmenin başka bir yolu yoktur.

 

 

 

 

Açlık sınırı asgari ücreti geçti

 

Açlık sınırı, işçi ve emekçilere reva görülen asgari geçim indirimi (AGİ) dahil 2 bin 20 TL’lik asgari ücreti geçti.Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından açıklanan verilere göre 2019 Şubat ayında; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.028,84 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 6.608,60 TL’ye çıktı.

Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 2.478,33 TL’ye yükseldi.

Mutfaktaki enflasyon aylık bazda yüzde 1 olurken, yıllık bazda yüzde 23,97 oldu. Son bir ayda mutfak harcamasındaki artış 20 TL, 2019’un ilk iki ayında ise ek gıda harcama tutarı 88 TL’ye ulaştı.

Geçen yılın Şubat ayına kıyasla mutfak masraflarındaki artış 392 TL olarak hesaplandı.

Yoksulluk sınırı son bir ayda 66 TL artarken, geçen yıla kıyasla 1278 TL yükseldi.


 



Leyla Güven’in açlık grevi sürüyor

 

Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması talebiyle 7 Kasım 2018’den bu yana açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkari milletvekili Leyla Güven’in eylemi Diyarbakır’daki evinde destek ziyaretleriyle sürüyor.

Öte yandan, Yeni Yaşam gazetesinden Elif Aydoğmuş’a konuşan sanatçı, yazar, şair ve aydınlar, tecrit uygulamasının hukuksuz olduğuna dikkat çekerek, “Leyla Güven, halkın temsilcisidir, talepleri karşılanmalıdır” dedi. Oyuncular Levent Üzümcü, Orhan Alkaya, Füsun Demirel, Deniz Türkali; moda tasarımcısı Barbaros Şansal; şair Ahmet Telli; yazar Ahmet Ümit; müzisyenler Metin Kahraman, Ferhat Tunç, İlkay Akkaya; sanatçı Mem Ararat; yönetmenler Özcan Alper, Veysi Altay ve CHP eski milletvekili Melda Onur yetkililerin açlık grevine dair adım atması gerektiğini söylediler.