20 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/28

Türkiye kapitalizmi tekliyor
OHAL’i mumla aratacaklar
Dünün “Yeşil Kuşak” çocukları günümüzün “Ilımlı İslam”cıları
Tren faciasının asıl nedenleri
Suruç Katliamı’nın 3. yılı
CHP kendi yörüngesinde her daim dönecektir
Star Rafineri’de zehirlenme sonrası polis yığıldı, işçiler tepkili
Sınıfın biriken öfkesini devrime yöneltmeliyiz
BDSP’den 60. gününde Flormar direnişine ziyaret
KHK zulmü akrabaya sıçradı
Güneş paneli sektörü
Üretimde kriz sinyalleri
Putin-Trump görüşmesi
Irak’ta emekçiler sosyal talepler için sokaklarda!
Brüksel Zirvesi’nde NATO’nun iç hesaplaşması
“Zengin fakir ülke”de* emekçilerin durumu ve görevleri
Bir devlet klasiği olarak NSU davası
Mesleki eğitim alanında gelişmeler
Kadıköy’de Flormar işçileriyle forum ve eylem
Kadınlar Şule Çet için sokaklara çıktı
Sen yine sür umut tarlalarını!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadınlar Şule Çet için sokaklara çıktı


İntihar ettiği iddia edilen Şule Çet’in cinsel saldırıya uğradığının ortaya çıkmasıyla birlikte kadın cinayetine ve katilleri korumaya dönük yargı kararlarına karşı 14 Temmuz günü kadınlar sokağa çıktı.

Ailenin avukatı: Savcı izinde, muhatap bulamıyoruz!

Ankara’da kadın meclislerinin çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, cinayetin yaşandığı plazanın önünde eylem yaptı. Çet’in fotoğraflarının olduğu dövizlerin taşındığı eylemde, Çet’in cinayete kurban gittiğine değinilerek katillerin serbest bırakılması protesto edildi. Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım da soruşturmaya dair bilgi verdi. Savcının izinde olduğuna değinen ve muhatap bulamadıklarını aktaran Yıldırım, “3. defa tutuklama talebinde bulunduk. Tutuklama, olayın yaşandığı sabah olmalıydı. Dosya ‘intihar’ olarak ele alındı, ifade verenler şüpheli olarak yer almadı” dedi. Konuşmalarda cinayetin örtbas edilmesine izin verilmeyeceği vurgulandı.

“Kadın cinayetlerinden kadınları suçlayamazsınız!”

İzmir Alsancak’ta Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan kadınlar burada basın açıklaması gerçekleştirdi. Soruşturma sürecine ve son gelişmelere dair bilgilerin paylaşıldığı açıklamada, şüpheli Çağatay A.’nın iki kez gözaltına alınıp serbest bırakılmasına tepki gösterildi. Şule Çet’in “Buradan çıkamıyorum, adam bana takmış. Bırakmıyor, keşke gelmeseydim” mesajı hatırlatılarak “Cinayet şüphesi için daha ne gerekiyor” diye soruldu.

Çet’in katledilmesiyle ilgili burjuva medyada yer alan haberlere de değinilen açıklamada şöyle denildi: “Kadın cinayeti haberleri magazinleştirilerek veriliyor. Yıllardır anlatıyoruz, siz kadın cinayetlerinde, kadınları suçlu gösteremezsiniz, kadınların yaşamını yitirmesini magazinleştiremezsiniz. Neredeyse her gün çocukların cansız bedenleri bulunurken, Şule gibi nice kadınlar öldürüldüğünü görürken bir daha soruyoruz, kadınları ve çocukları korumak için yetkililer ne yapıyor? Kurduğunuz torba bakanlıklar ne yapıyor, ne işe yarıyor?”

“Kuzenim intihar edecek karakterde değildi”

İstanbul’da kadınlar Beşiktaş Meydanı’nda kadın meclislerinin çağrısıyla bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi. İntihar iddialarının barındırdığı çelişkilere değinilen açıklamada, Mayıs sonunda meydana gelen cinayette iki kişinin ancak yeni tutuklama istemiyle gözaltına alınmasına tepki gösterildi.

Soruşturma sürecindeki ihmallerin altı çizilen açıklamada, kadın cinayetlerinde yargının rolü teşhir edildi.

Eylemde Çet’in kuzeni Serpil Gülkaynak’a söz verildi. Kuzeninin intihar ettiğini düşünmediğini, böyle bir karakteri olmadığını belirten Gülkaynak, katilinin zengin olduğu için korunduğunu ifade etti.

 

 

 

 

Kadına şiddete karşı mücadeleye!

 

Gün geçmiyor ki bir istismar, taciz, tecavüz haberi gazetelerde yer almasın. Hergün “Her yer suç mahali” söylemli haberler karşımıza çıkmasın. Toplumun kanayan yarası olan bu durum aynı zamanda kimi sonuçlarıyla büyük bir öfke patlamasına da yol açıyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un orta yerinde, bir tacizci daha gündüz vakti metrobüsün içinde genç bir kadına cinsel saldırı girişiminde bulundu. Genç kadının susmayıp tepki göstermesi ile yolcular tacizciyi linç etmeye çalıştı.

Linç kültürü ne yazık ki bu toplumun bir parçası. Ancak her geçen gün yaşanan, bazen kadınların ve çocukların ölümü ile sonuçlanan saldırılar karşısında düzen yargısının taciz ve tecavüzcüleri kollaması, toplumun cezayı kendi elleri ile verme eğilimini güçlendirmektedir. Örneğin bu son olayda tacizciyi kelepçeleyip gözaltına alan polisler de öfkeli kalabalığın tepkisini çekmiştir.

Polise tepki gösterenlerin çoğu cezaların yetersiz olduğunu, takım elbise giyenlerin mahkemelerde iyi hal indirimi aldığını söylüyordu.

Dinsel gericiliğin etkisini arttırdığı günümüz Türkiye’sinde cinsel istismar vakalarındaki artış, yaşanan yozlaşmayı ve çürümeyi apaçık ortaya sermektedir. Fakat buna karşı ortaya konacak mücadele sadece kendi içerisinde cezaların arttırılması veya idamın istenmesi ile olmaz.

Kadın sorunu toplumsal bir sorundur. Ve bu sistem var oldukça olmaya da devam edecektir. Oysa kadını özgürleştirecek olan işçi sınıfının iktidarıdır.

Kadın erkek el ele örgütlü mücadeleye!

Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!

M. Güzel

 

 

 

 

Şule Çet cinayetinde örtbas edilen deliller ortaya çıktı

 

Şule Çet’in katledilmesiyle ilgili, daha önce serbest bırakılan Çağatay Aksu ve Berk Akand 14 Temmuz günü tutuklandı. Tutuklama kararında, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “cinsel saldırı” suçlamaları yer alırken, “kasten öldürme” suçlamasına yer verilmedi.

“Gerekli soruşturma yürütülmedi”

Öte yandan Çet’in avukatı Umur Yıldırım, cinayetin ardından Çet’in el konulan bilgisayar ve telefonunda 1 hafta boyunca hiçbir inceleme yapılmadığını, bunları teslim aldıktan sonra kendi yaptıkları incelemeyle delil niteliğinde bulgulara ulaştıklarını ve ancak bundan sonra savcılığın incelemeye giriştiğini anlattı.

“Savcı kamera kayıtlarını dahi istemedi”

Savcının cinayet mahallinde de gerekli soruşturmayı yürütmediğinin altını çizen Av. Yıldırım, cinayetten bir saat sonra olay yerine gelen savcının yalnızca giriş kattaki kamera görüntülerini talep ettiğini, olayın yaşandığı 20. kattaki kayıtların incelenmesine ancak talepleri üzerine karar verildiğini belirtti.

Öte yandan davada etkin soruşturma yürütmeyen savcılığın ve yetkililerin, bazı delilleri örtbas ettiği ortaya çıktı. Çet’in tırnaklarından alınan doku örnekleri katil zanlısı Çağatay Aksu ile uyuşmuştu. Çet’in ölümünün hemen ardından Aksu’ya gözaltında yapılan sağlık kontrolünde, kolunda oluşan tırnak izlerinin rapor edilmediği ortaya çıktı.

Ayrıca katil zanlılarının, cinayetin işlendiği plazaya Çet ile birlikte, yanlarında içki şişeleriyle girmelerine karşın, deliller arasında bunların yer almadığı, şişelerin ortadan kaldırıldığı bildirildi.