20 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/28

Türkiye kapitalizmi tekliyor
OHAL’i mumla aratacaklar
Dünün “Yeşil Kuşak” çocukları günümüzün “Ilımlı İslam”cıları
Tren faciasının asıl nedenleri
Suruç Katliamı’nın 3. yılı
CHP kendi yörüngesinde her daim dönecektir
Star Rafineri’de zehirlenme sonrası polis yığıldı, işçiler tepkili
Sınıfın biriken öfkesini devrime yöneltmeliyiz
BDSP’den 60. gününde Flormar direnişine ziyaret
KHK zulmü akrabaya sıçradı
Güneş paneli sektörü
Üretimde kriz sinyalleri
Putin-Trump görüşmesi
Irak’ta emekçiler sosyal talepler için sokaklarda!
Brüksel Zirvesi’nde NATO’nun iç hesaplaşması
“Zengin fakir ülke”de* emekçilerin durumu ve görevleri
Bir devlet klasiği olarak NSU davası
Mesleki eğitim alanında gelişmeler
Kadıköy’de Flormar işçileriyle forum ve eylem
Kadınlar Şule Çet için sokaklara çıktı
Sen yine sür umut tarlalarını!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Star Rafineri’de zehirlenme sonrası polis yığıldı, işçiler tepkili

 

İzmir Aliağa’daki Star Rafineri inşaatında çalışan işçiler 17 ve 18 Temmuz’da bir kez daha toplu zehirlenme yaşadılar.

17 Temmuz’da akşam yemeğinde verilen köfteden zehirlenen işçiler hastaneye kaldırıldı. Akşam yemeğinden sonra gece şantiyede kalan işçilere de aynı yemek verildiği için zehirlenme devam etti.

18 Temmuz’da sabahtan itibaren işçiler hastaneye kaldırılırken, Aliağa Devlet Hastanesi’nde yer olmadığı gerekçesiyle işçilerin bir kısmı Menemen Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Yemekten zehirlenen toplam işçi sayısı 700’ü buldu.

Star Rafinerisi’nde çalışan işçiler Ege İşçi Birliği’ne gönderdikleri mesajlarla tepkilerini dile getirirken, gazetemize konuşan işçiler zehirlenme sonrası polisin şantiyeye yığılmasına tepki gösterdi.

“Akyıldız firması eski bakanın eşine ait”

Menemen Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne “doldu” diye işçilerin alınmamasına tepki gösteren bir işçi, “Yemekhanenin önü ise sermayenin adamları tarafından tutulmuş olay çıkmasın diye. İşte adalet böyle işliyor Tekfen’de” dedi.

Tekfen taşeronuna bağlı çalışan bir başka işçi “Eski bakanın eşine ait olan Akyıldız yemek şirketi işçilerin hayatını kârı uğruna hiçe sayıyor. Star, Socar, Tsgı buna göz yumuyor, savcısı susuyor, emniyet müdürü işçiyi tehdit ediyor. Yasa, hukuk arasan yok” diye konuştu.

İşçilere yemek yerine kahvaltılık verilmeye başlandığını belirten Gemont taşeronu işçisi, akşam işçilerin eylem yapmasından korkulduğu için kampa alınmadıklarını belirtti.

“Polis, patronların tarafını koruyor”

Gemont’tan bir diğer işçi bugünkü polis yığınağına değinerek, daha önce zehirlendiklerinde de polis tarafından tehdit edildiklerini hatırlattı. “İşçiler olarak önce yemekhane önünde toplandık ardından da Çayağzı kampına kadar yürüyüp oradan Aliağa merkeze yürüyüş yapacaktık” diyen işçi, sonrasında polisin tehditleriyle karşılaştıklarını şu ifadelerle anlattı:

Gece saat 00.00’da emniyet amiri, ‘Yaptığınız yasa dışıdır, hepinizi gözaltına alırım’ ifadeleriyle bizi tehdit ederek ‘Devletin bana verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanırım’ demişti. Bu yetkiyi işçileri onlarca kez zehirlemiş patronlara karşı neden kullanmıyorlar? Çünkü o kapının diğer tarafını korumak için oradalar. Yalnız bu işçi bir daha patlarsa o kapıdaki polis sayısı koruduğunuz tarafı kurtarmaya yetmez.”

“‘Bu zehirlenme psikolojik’ diyen Akyıldız’dan hesap sorun”

Rafineriden bir işçi çevik kuvvetin şantiyeye yığılmasına şöyle tepki gösterdi: “Star Rafineri önü çevik kuvvet dolu. Soruyorum ne için bu, polisler kimi koruyor. Yüzlerce arkadaşımız yemekten zehirlenirken şimdiye kadar neden bir soruşturma bile açılmadı. Akyıldız yemek firması utanmadan ‘Biz birçok üniteye yemek veriyoruz, bu zehirlenmeler psikolojiktir’ diye açıklama yapıyor. Polisler bu açıklamayı yapanlardan hesap sorsun, hastanede onlarca arkadaşımız yatıyor. Star’da elden para verme, temiz kâğıdı uygulaması, kötü yemek veren onlar. Sırtımızdan rant elde edip yan gelip yatanlar onlar. Peki bu polisin ne işi var orada, kimin güvenliği için orada, kimden emir alıyor bunlar.”

“Bugün hakkımızı aramazsak, yarın çocuklarımıza ne diyeceğiz!”

Son olarak ortak hareket edip birlik olmanın önemini vurgulayan işçiler, yemeğe çıkmama, üretimi durdurma çağrısı yaptı:

Bugün direnmezsek, bugün bir adım atmazsak yarın çocuklarımıza ne anlatacağız. ‘Zehirlendik sustuk siz de susun, hak aramayın’ mı diyeceğiz. Bütün arkadaşlara çağrımız: Yemeğe çıkmayalım üretim yapmayalım. Bugün bunu yapmazsak yarın daha da geç olacak.”

 

 

 

 

Somalı ailelere polis saldırısı

 

301 madencinin katledilmesine ilişkin davanın sonuçlanmasının ardından Ankara’ya yürüyüş yapan aileler 16 Temmuz günü Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) önünde basın açıklaması yapmak isterken valiliğin eylem yasağı gerekçesiyle polis saldırısına uğradı.

Sorumluların aklanacağını tahmin ediyorduk!

Aileler aynı gün saat 18.00’de Mülkiyeliler Birliği’nde bir forum gerçekleştirdiler. Forumda İsmail Çolak söz alarak ‘80’li yılların başında madende çalışmaya başladığını belirtti. Çolak şunları ifade etti: “Bu şirket daha küçükken ben orada iş kazasına şahit olmadım. Ne zaman ki şirket büyümeye başladı, iş güvenliği önlemleri o zaman alınmamaya başlandı. Kâr hırsı yüzünden bu katliam gerçekleşti. Kimse bizi kandırmasın bu son yıllarda dünyada gerçekleşen en büyük maden katliamdır. Bizim mahkeme heyetine itirazımız oldu. Başından beri dosyayı takip eden mahkeme heyeti dosyadan el çektirildi. Sonra bu kararı veren hakim davaya atandı. Bu hakimin daha önce maden davalarında verdiği ve sorumluları aklayan kararları var. Bu davada da sorumluları aklayan bir karar vereceğini tahmin ediyorduk ve öyle de oldu. Biz artık hukuka güvenmiyoruz. Bir gün olacak bu kararı veren insanların da adalete ihtiyacı olacak.”

İsmail Çolak’ın ardından katliamda yaşamını yitiren Bilal Malkoç’un annesi Fatma Malkoç söz alarak; “Biz çocuklarımızın kanı yerde kalmasın diye adalet yürüyüşüne çıktık. Oğullarımızı toprağa verdik, torunlarımızı toprağa vermemek için onların geleceği için buradayız. Adalet arıyoruz” dedi.

Hak arayanlarız; bu yüzden biber gazıyla karşıladılar!

Uğur Çolak’ın annesi Gülsüm Çolak da şunları ifade etti: “Biz adet nedir, hukuk nedir bilmiyorduk. Biz devletimize güveniyorduk, ne gerekiyorsa yapar diyorduk. Katledilen 301 madenci bize çok şey öğretti. Adalet nedir, hukuk nedir, mücadele nedir bunları öğretti. Bu zamana kadar görmediklerimizi bize gösterdi, hak aramanın ne olduğunu gösterdi. Davadan böyle bir kararın çıkacağını biliyorduk. Adil bir karar beklemiyorduk. Karar çıkınca biz de adalet aramak için Ankara’ya yola çıktık. Bizi çok güzel karşıladılar çiçekle karşılayacak değillerdi ya, biz ezilenden yanayız, hak arayanlarız bu yüzden biber gazıyla karşıladılar, üzerimize saldırdılar.”

Madenci anıtına karanfil bırakılmak istenirken saldırı

Aileler ve foruma katılanlar günün son programı olarak saat 19.30’da Madenci Anıtı önüne karanfil bırakmak için Mülkiyeliler Birliği’nden ayrıldılar. Olgunlar Sokak’ta polis plastik mermi ve biber gazı ile kitleye saldırarak karanfil bırakılmasına izin vermedi. Polis saldırısına sloganlarla karşılık veren kitleye polis bir kez daha saldırarak kitleyi dağıtmaya çalıştı. Saldırı sırasında gözaltına alınanlar oldu.

Saldırı sonrasında Mülkiyeliler Birliği’ne doğru yürüyüşe geçen aileler ve desteğe gelenler Konur Sokak başında polis saldırısını alkışlarla protesto ederken polis bir kez daha ailelere ve desteğe gelenlere saldırdı.