9 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/06

İşçi-emekçi barikatlarını yükseltelim!
Kirli savaşın kiralık kalemşörleri
Sosyal demokrasinin sözde savaş karşıtlığı
“Yaşamdan, barıştan yana tutumumuzu sürdürüyoruz!”
Tabutluk hücrelere sağlıklı girip tabutta çıkmak
Hapisanelerde sürece yayılan katliam
Metal işçilerinin birliği ve mücadelesi kazanacak!
10 Şubat 2014, Greif: İşgal, Grev, Direniş!
Onursuzluk dayatmalarına ve sömürüye karşı direnişi ve mücadeleyi büyütelim
Ekim Devrimi, işçi sınıfı ve sınıf örgütleri
Kapitalist kriz, siyasal gericilik ve sınıf mücadeleleri
Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı birleşik devrimci direniş!
Almanya’da metal TİS’lerinde anlaşma
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken… / IV
Liseliler birliğe, mücadeleye!
Çocuk işçiliğin yasal hali: Çıraklık!
Yeni bir sendikal hareket için ileri!
“Birleşirsek tok, birleşmezsek yok oluruz!”
Greif İşgali işçi sınıfına yürünmesi gereken yolu gösteriyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mesleki Eğitim Kurultayı’nda yapılan konuşmalardan...

Çocuk işçiliğin yasal hali: Çıraklık!

 

Kapitalist sömürü düzeninin ürettiği sorunlardan biri de çocuk işçiliğidir. Peki kapitalizm çocuk emeğinden neden yararlanır? Çocuk emeğinin yoğun kullanımı, kapitalist üretim ilişkilerinin gelişmeye başladığı evreye rastlar ve kendini ilk olarak dokuma sektöründe gösterir. Gözü doymaz kapitalistler çocuk ve kadın emeğini öncelikli olarak tercih ederler. Kadın ve çocuk emeğini hem daha ucuza satın alırlar, hem de el yatkınlığı nedeniyle daha fazla iş yaptırma olanağı bulurlar. Böylece kadınlar ve çocuklar da üretim alanına çekilirler. Sadece dokuma ve tekstilde değil, madenlerde ve küçük ölçekli sanayi sitelerinde de çocuk emeği yaygın olarak kullanılmaya başlanır. Çalışma koşulları öylesine ağırdır ki, çocuklar makinaların başında yığılır kalırlar.”

Bugün de kapitalistler ucuz işgücü olarak gördükleri çocuk işçiliği tercih ediyorlar. Türkiye’de 2 milyona yakın çocuk işçi var ve bunun yüzde 80’i kayıt dışı çalışıyor. Milyonlarca yetişkin insan işsizken milyonlarca çocuk işçinin kölece çalıştırılması, sistemin ne kadar çürüdüğünü gösteriyor.

***

Çocuk işçiliğin yasal olarak güvenceye alınmasının adı ise çıraklıktır. Çocuk işçilik Selçuklu’dan, Osmanlı’ya, Lonca-Ahilik teşkilatlarında görülürken, günümüzde de yasal adıyla “çıraklık” halini almıştır. Birçok açıdan sanat okuluna benzeyen ahilik sisteminde mesleki eğitim alınabilmekteydi. Ahilik aslında dönemin esnaf ve zanaatkarlar odasıdır. Ahilikte çırak, kalfa, usta hiyerarşisi vardı. Dönemin ihtiyacına göre mesleki eğitimin dışında dini içerikli eğitim de verilmekteydi.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra çıraklık eğitimi 1930’lu yıllarda başlamıştır. Nitelikli emek gücü ihtiyacını karşılamak için devlet fabrikaları bünyesinde çıraklık okulları açılmıştır. Ancak bugünkü çıraklık sistemi 1977 yılında çıkartılan yasalara dayanmaktadır.

İlk bakışta mesleki eğitimin bir parçası gibi görünen bu uygulama aslında çocuk işçiliği yasallaştırmaktadır. Çocukları genel eğitim sürecinin dışına iten bu uygulama, yoksul ailelerin çocuklarına dayatılmaktadır. Emekçi çocuklarının artık lise eğitimi alması bile lüks görülmekte, çıraklık okullarına gidip meslek sahibi olmanın önemi üzerine güzellemeler yapılmaktadır.

Bugün yaklaşık 1 milyon 170 bin çırak işletme ve atölyelerde sömürülüyor. Çırak olmanın yaşı gün geçtikçe düşürülüyor. Günümüzde değişen yasalar ile birlikte, ilkokul eğitiminin ardından işletmelerde “aday çırak” olarak, çıraklık dönemi gelene kadar çalışabilirsiniz. Ortaokul bittikten sonra ise artık çırak olabilirsiniz. Elbette burada da “eğitim” veriliyor. Haftada yalnızca 8 saat! Haftanın her günü okula giden bir öğrencinin aldığı eğitim de ezberci ve niteliksizken, çıraklara verilen eğitimin eğitimsizlik anlamına geldiği yeterince açık olmalı.

Çırak demek, ustasının sözünü dinlemek demek. Çırak demek, bütün atölye ya da işletmenin kirini pasını temizlemek demek. Çırak demek, yeri geldiğinde ustadan dayak yemek demek. Çırak demek, uzun saatler çalışıp son derece düşük ücret ya da cep harçlığı almak demek. Çırak demek, yapılan haksızlıkların farkında olsan bile ses çıkarmamak demek...

Çıraklık Ortaçağ’dan kalma bir sömürü kurumudur. Emek sömürüsünü ortadan kaldırma mücadelesinde özne olarak bizler de yerimizi alacağız.

 

 

 

 

Mesleki Eğitim Kurultayı’nda yapılan konuşmalardan...

Mesleki eğitim alanında kadın öğrencilerin yaşadığı sorunlar

 

Ben meslek lisesinde okuyan bir kadın öğrenciyim. Mesleki eğitim gören kadın öğrenciler olarak birçok sorun yaşıyoruz.

Mesleki eğitimin konusu iş alanlarında “fiziki güç” de arandığı için, seçtiğimiz bölümler çok tercihe dayanmıyor. Bunun dışında bir bölüm seçtiğimizde ise, ilk karşılaştığımız önyargı duvarları oluyor. Örneğin kadın öğrenciler olarak makine, otomasyon gibi bölümleri seçtiğimizde, bir avuç kalıyor ve baskıyla karşılaşıyoruz.

Bir kadın stajyer olarak fabrikada yaşadığım sorunlardan bahsetmek istiyorum. Çalıştığım fabrikada patronlar, sessiz, uysal ve istedikleri koşullarda çalıştırabileceği itaatkar köleler olarak görmek istiyorlar bizi. Verilen ağır işleri yapamadığımda, kadın olduğum için aşağılanmaya maruz kalıyorum.

Sadece fabrikalarda değil liselerde de erkeklerin sayıca fazla olması, “erkek iktidarı”nın kurulmasına zemin hazırlıyor.

Öte yandan, kız meslek liselerinde karma eğitim görülmemesinden dolayı kadın öğrenciler dışarıda adaptasyon sorunu yaşıyor.

Yaşamın her alanında olduğu gibi mesleki eğitim alanında da kadınların yaşadığı sorunların gerisinde, cinsel eşitsizlik ve sınıfsal sömürünün temeli olan özel mülkiyet düzeni yatıyor. Meslek liseliler olarak kadınların yaşadığı sorunlara çözüm için vereceğimiz mücadelede de kapitalizmi hedef almalıyız. İşçi sınıfının bir parçası olarak, kadın-erkek ayrımı yapmaksızın bir bütün olarak sermaye sınıfı karşısında mücadeleyi yükseltmeliyiz.

 

 

 

 

Ümraniye’de devrim okulu gerçekleştirildi

 

Meslek Liseliler Birliği (MLB) Ümraniye’de ‘Ne Yapmalı’ şiarıyla 3 Şubat günü devrim okulu gerçekleştirdi.

Devrim okulunda ilk olarak V For Vendetta filminin gösterimi yapıldı ve bir MLB’li devrim okulunu anlatan bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmada devrim okullarının, bu sistemin eğitim anlayışından ve okullarından çok uzak olduğu, devrim okuluna katılan herkesin kendi geleceğine dair söz söylemek için bir araya geldiği vurgulandı.

Türk sermaye devletinin Efrîn’e başlattığı işgal hareketi üzerine tartışmalar gerçekleştirilerek Kürt halkının en ufak kazanımlarına dahi tahammül edemeyen, savaş ve katliamı dayatan bu düzenin karşısında durmak gerektiği vurgulandı. Patronlar sınıfının daha fazla kâr ve çıkar için gerçekleştirdiği bu savaşın parçası olmamak gerektiğine dikkat çekildi.

Günden güne değişen ve güdükleşen eğitim sistemi üzerine tartışma yürütülen devrim okulunda, üniversite sınavına girecekleri nasıl bir sınavın beklediğinin hâlâ belirsiz olduğu, sınavların sürekli değiştiği vurgulandı ve buna karşı mücadele etmek gerektiğinden söz edildi.

Meslek liselilerin stajda ve atölyede yaşadığı sorunları anlattığı devrim okulunda stajda ve atölye yaşanan sorunların ortak olduğu ve bu sorunlara karşı “Bugünün mücadelesini yarına bırakmadan” birlikte mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.

Devrim okulunda son olarak birlik olmanın önemi üzerine konuşuldu. “Bugün de karşımızdaki düşmanı, yani patronlar sınıfını yenmek ve insanca yaşamak için, geleceğimize sahip çıkmak için bir araya gelip birliğimizi güçlendirmeliyiz” denildi.

Daha sonrasında yapılan tartışmalarla birlikte haftalık film izleme ve gündemleri tartışma kararı alındı. Meslek liselilere Meslek Liselilerin Sesi bülteninin yeni sayısı ulaştırılarak gün sonlandırıldı.

 
§