26 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/04

İşçi sınıfı ve emekçiler yayılmacı savaşları reddetmeli, halkların kardeşliğini savunmalıdır!
Efrîn’i işgal harekatı ve milliyetçi-şoven histeri
OHAL’de sömürüye ve baskıya devam!
Tek tip saldırısına karşı topyekûn direnişe!
Metal işçileri grev aşamasında!
“Ya hep birlikte aydınlığa koşacağız ya da bu barbarlığa teslim olacağız!”
Ocak zamlarında kazanmak için…
Erdoğan, işçi düşmanlığına devam ediyor!
Mesleki Eğitim Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Fabrika örgütlenmesi ve mesleki eğitim
Rusya’da devrim ve proleter devrimin sorunları - H. Fırat
Emperyalizm, Türk burjuvazisi ve Kürtler
Çocuk işçilik, kapitalizmin gerçek yüzü
OHAL döneminde olağanlaştırılmaya çalışılan çocuk istismarı
Mücadelenin özgürleştirdiği kadınlar!
İzlandalı kadın işçiler kazandı
“Ben dilenci değilim”
Endüstri 4.0 ve mesleki eğitim
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

OHAL döneminde olağanlaştırılmaya çalışılan çocuk istismarı

 

Kendi yetiştikleri toprağın gübresi olduğu gibi, bugünkü konumlarının da temel bir güvencesi olan dinsel gericiliği toplumsal yaşamın her alanına etkin bir şekilde uygulayan AKP; eğitim, hukuk alanlarını dini temellerde yapılandırmaya, toplumun kültürel dokularını dinsel gericilikle dizayn etmeye devam ediyor. Bu sürecin kadın ve çocuklara yansıması ise, kadın hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması, çocuk istismarı ve evliliklerinin artarak olağanlaştırılması oluyor.

Gündeme geldiği 2016 yılında tepkiler sayesinde geri çekilebilen fakat adım adım uygulanan Boşanma Komisyonu ve bu bağlamda Boşanma Komisyon Raporunun devamı diyebileceğimiz Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, kadın ve çocuk haklarının nasıl hiçe sayıldığı ve bu kesimlere yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve istismarın nasıl önünün açıldığını da gösteren belgelerden oluşuyor. Boşanma Komisyonu raporunda;

*Çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” bir şekilde evli olması durumunda ceza indirimi alması.

*Cinsel saldırı, cinsel istismar suçlarında hadım uygulaması.

*Boşanma davalarında, şiddet durumunda zorunlu uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kullanılması.

*Şiddet mağdurlarının adli mercilere ulaşmasında “mesai saatleri” sınırlaması getirilmesi.

*Aile mahremiyeti denilerek, aile hukukuna ilişkin davaların gizli yapılması.

*15 günden uzun koruma kararı için şiddetin belgelenme şartı.

*Şiddet uygulayan ve evden uzaklaştırma kararı verilen kişinin çocuklarıyla kişisel ilişkisinin sağlanması.

*Kadınların nafaka hakkının evlilik süresiyle bağlı olarak sınırlandırılması.

*Kadınların mal paylaşımında dava haklarının sınırlandırılması.

*İlahiyatçıların aile danışmanı olarak görevlendirilmesi gibi maddeler yer alıyordu.

Müftülere nikah kıyma yetkisini de içeren Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısı’nda doğum bildirimlerine eklenen çocuk istismarına teşvik niteliğinde bir düzenleme bulunuyor. Buna göre sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimleri nüfus memurluklarına “sözlü” yapılabilecek.

Bunun anlamı, kız çocuklarının istismardan kaynaklı hamilelikleri ve yapılan doğumların bildirilme, kayıt altına alınma zorunluluğu ortadan kaldırılabilecek. Doğal olarak istismarcıların takibi, tespit edilmesi ve istismarcılara yönelik dava açılması da mümkün olmayacak. Nitekim geçtiğimiz günlerde İstanbul Küçükçekmece Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 1 Ocak 2017 - 9 Mayıs 2017 tarihleri arasında 18 yaş altında 115 hamile çocuğun kaydının gizlenmesi bu düzenlemenin uygulandığını göstermektedir. İstismara uğramış ve doğum yapmış çocukların kayıtlarını ortaya çıkaran hastane görevlisi, hastane yönetiminden başlayarak sırasıyla adli mercilere başvuru yapmış, fakat sonuç bu olayın araştırılması ve hastane yönetimi hakkında soruşturma başlatılması olmamıştır. Tüm bu merciler de soruşturmaya gerek olmadığı, görevini kötüye kullanma suçunun oluşmadığı, görevini kötüye kullananın ise böylesi “olağan” bir durumu kamuoyuyla paylaşan hastane görevlisi olduğuna kanaat getirmişlerdir. Çocuk istismarı, çocuk yaşta evlendirilmeler bu makamlarca resmi bir şekilde bir kez daha onaylanmıştır.

Sermayenin egemenliğine dayalı kapitalist sistemin temel birimlerinden olan aile kurumunun güçlendirilmesi kadına yönelik şiddeti, çocuk evliliği, çocuk istismarını kutsuyor. OHAL döneminde ise tüm bu uygulama ve sonuçlar toplumun geniş kesimlerinin bilincinde de olağan hale getirilmeye ve topluma kanıksatılmaya çalışılıyor. Müftülerin hukuki alana çekilmesi, çocuk hamileliklerinde sözlü beyan, 18 yaş altındaki her çocuğa yönelik cinsel istismarda rıza aramanın 15 yaşa çekilmesi vb. düzenlemeler, kendi gerici konumlarınının ayakta kalmasını sağlayacak her türlü ihtiyacın bir gece kararnameleriyle hızlı bir şekilde çıkarılması, bunlara karşı oluşan muhalefetin gözaltı-tutuklama terörüyle bastırılmaya çalışılması bugünün tablosunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor.


 
§