19 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/03

Emperyalistlere ve savaş kundakçılarına geçit vermeyelim!
Düzen siyasetinin zor dönemi
Dinsel gericiliğe karşı mücadeleye!
İç savaş hazırlığı
AKP’nin sürdürülebilir yoksulluk politikası
Metalde kritik günler, kritik görevler!
MİB MYK Ocak Ayı Toplantısı: Değerlendirme ve kararlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclisi tamamlandı
Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Klasik burjuva devrimleri üzerine - H. Fırat
Toplumsal patlama dinamikleri ve isyan dalgaları
Sudan’da “ekmek isyanı!”
Almanya’da metal uyarı grevleri
İran düşmanlığı Ortadoğu halkları için de tehdittir!
Eğitim alanındaki temel sorunlar
Mesleki eğitimde atölye ve staj sorunu
İstanbul MLB deneyimi
Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mesleki Eğitim Kurultayı tebliğlerinden...

Mesleki eğitimde atölye ve staj sorunu

 

Bizler meslek liseliler olarak, öğrenirken yapmaya ve yaparken de öğrenmeye karşı değiliz. Amaca uygun bir eğitimin, pratikle birleşen bir eğitim olduğunu düşünüyoruz. Ancak mesleki eğitim adı altında daha çocuk yaşlarda sömürü ilişkileri içerisine çekiliyoruz. Bu eğitim her açıdan kapitalistlerin çıkar ve ihtiyaçlarına yanıt verecek bir biçimde ve içerikte planlanıyor.

Bunu görmek için atölyelerde ve stajlarda neler yaşadığımıza bakmak yeterli.

Sömürünün ana dişlilerinden biri atölyeler

Meslek lisesine girdiğimiz ilk andan itibaren sermayeye nitelikli ucuz iş gücü olarak “eğitim” görmeye başlıyoruz. 10. sınıfa geldiğimizde artık “mesleki eğitim” başlıyor, haftada 10-16 saati atölyelerde geçiriyoruz.

Atölyelerin işlevi bizlere pratikte mesleğimizi öğretmek olması gerekirken, sermaye özel olarak okullara davet ediliyor. Okul-sanayi işbirliği ile atölyeler düzenleniyor. Kapitalist patronlar devlet ile birlikte okullara yatırım yapıyor, ileride ucuza çalıştıracakları kalifiye işçilere şimdiden şekil veriyorlar.

Şu an birçok meslek lisesinin atölyesinde büyük firmaların tabelaları asılı. Bu firmalar meslek liseleri ile anlaşma yapıp atölye açıyor, okula araba vb. “hediyeler” veriyorlar. Okul müdürü ve meslek öğretmenlerine sunulan tek başına bu hediyeler de değil, bir de döner sermaye var. Bizler atölyelerde şirketlere parça üretirken, onlar elde edilen kazancı paylaşıyorlar.

Buna rağmen atölyeler ve eğitim çok niteliksiz. İş öğrenmek bir yana, makinelere dokunmak bile sorun olabiliyor. Patronların ihtiyaçlarına göre tasarlanan bir atölye eğitimi yapılıyor. Kimi okullarda mesailere kalınan atölyeler bile var. Okul sıraları, araba parçaları, bilgisayarlar, karneler, vb. üretiliyor. Kimi meslek liselerinin atölyelerinde ise “boş zaman” geçiriliyor.

Atölyelerdeki temel problemlerimizden biri de hayatımıza malolabilen iş kazaları.

Okul tarafından temin edilmesi gereken uygulamalı ders araç ve gereçleri de bizlere aldırılıyor. Patronlara bol bol teşvik veren sermaye devleti, biz yoksul emekçi çocukları için en sıradan aletleri bile sağlamaya yanaşmıyor.

Sömürünün bir diğer ana dişlisi staj

Atölyelerde yaşadıklarımızı benzer bir biçimde stajlarda da yaşıyoruz.

Temel problemlerimizden biri ücret. 2017’de yayınlanan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na göre, staj ve tamamlayıcı eğitim üzerinden ücret yasal güvenceye alınmıştır. Çıraklara ve meslek lisesi öğrencilerine ödenecek ücretin üçte ikisini, yani 420 TL’nin 280 TL’sini devletin karşılamasına rağmen, meslek liselilerin çoğunluğu staj ücreti alamamaktadır.

Bir diğer sorun niteliksiz staj eğitimidir. Öğrencilerin önemli bir kesimine meslekle alakası olmayan işler yaptırılmakta ya da alan dışı çalıştırılmaktadır. Mesleki eğitim değil, işletmenin ihtiyaçları esas alınmaktadır.

Staj sözleşmesi patronların çıkarları doğrultusunda düzenlenmektedir. Stajyerin sözleşmeyi fesih hakkı yok denilebilecek kadar sınırlıdır.

Stajyerler işçi gibi çalıştıkları halde sendikal faaliyette bulunamıyorlar.

Bazı meslek liseliler staj esnasında mesleklerini öğrenemedikleri için, üniversite sınavını kazanma hayali ile kağıt üzerinde staj yapmayı tercih ediyorlar. Ne öğrenci ne de işçi olabiliyoruz.

Patronların not verme yetkisi, stajda en fazla yaşadığımız problemlerden biri. Zira, patronun çıkarlarına göre hareket etmediğinizde, niteliksiz bir staj sonunda işinizden ve okulunuzdan olabilirsiniz.

Diğer işçiler gibi stajyerler de iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı koşullarda çalıştırılıyor, iş cinayetlerinin kurbanı oluyorlar. Geçtiğimiz yıllarda staj esnasında elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren Oğuzhan Çalışkan, Ahmet Yıldız bilinen örnekler.

İş kazalarında patron sorumluluğu üstlenmek durumunda olsa da, açılan davaların sonuçlanması çok uzun bir sürece yayılıyor.

Stajda karşılaşılan bir diğer sorun ise, dayak, taciz, küfür ve aşağılamadır.

Atölye-staj çalışması ve emeğin korunması mücadelesi

Kapitalizm işçi sınıfı için yalnızca acımasız bir baskı rejimi değil, yanı sıra yoğun bir iktisadi sömürü ve manevi yıkım düzenidir. Emeğin korunması; sömürüyü sınırlama, işçinin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme anlamına gelmektedir. Amaç; işçi sınıfını fiziksel ve zihinsel çürümeden ve yozlaşmadan korumak, yanı sıra, bu mücadele içinde devrimci sınıf bilincine kavuşmasını kolaylaştırmak ve iktidar uğruna verdiği mücadelede güç biriktirmesini sağlamaktır.” (TKİP Kuruluş Kongresi Belgeleri, Emeğin korunması bölümü)

Atölye ve stajda karşımıza çıkan tüm sorunlar, sömürü üzerine kurulu olan kapitalizmden bağımsız değildir. Emeğimize sahip çıkmak için bulunduğumuz alanlarda emeğin korunması mücadelesini yükseltmeliyiz. Atölye ve stajda yaşadığımız sorunlara karşı mücadelemizi işçi sınıfının mücadelesi ile birleştirmeliyiz.

Atölyede ve stajda emeğin korunması mücadelesi kapsamında taleplerimiz şunlar:

* Atölyede ürettiklerimiz üzerinden döner sermayeye ayrılan pay eğitim alanına aktarılsın. Döner sermaye denetlenebilir bir sisteme tabi tutulsun.

* Stajda “Eşit işe eşit ücret!”

* Staj sömürüsüne son!

* Niteliksiz staj eğitimine son!

* Her türlü alan dışı çalıştırma ve angaryaya son!

* İşçi sağlığı ve iş güvenliği alınsın, stajyer cinayetlerine son!

* Faşist disiplin yönetmeliklerine ve dayağa son!

* Patronların ve temsilcilerinin not verme yetkisine son!

* Ortaçağ’dan kalma bir yarı-feodal uygulama olan çıraklık tasfiye edilsin!

* 14 yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasaklansın!

* 14-18 yaş arası çocuklar için maddi üretim genel ve mesleki eğitimle birleştirilsin!

* 16-18 yaş arası için 4 saatlik, 14-16 yaş arası için 3 saatlik iş günü!


 
§