19 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/03

Emperyalistlere ve savaş kundakçılarına geçit vermeyelim!
Düzen siyasetinin zor dönemi
Dinsel gericiliğe karşı mücadeleye!
İç savaş hazırlığı
AKP’nin sürdürülebilir yoksulluk politikası
Metalde kritik günler, kritik görevler!
MİB MYK Ocak Ayı Toplantısı: Değerlendirme ve kararlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclisi tamamlandı
Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Klasik burjuva devrimleri üzerine - H. Fırat
Toplumsal patlama dinamikleri ve isyan dalgaları
Sudan’da “ekmek isyanı!”
Almanya’da metal uyarı grevleri
İran düşmanlığı Ortadoğu halkları için de tehdittir!
Eğitim alanındaki temel sorunlar
Mesleki eğitimde atölye ve staj sorunu
İstanbul MLB deneyimi
Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin sürdürülebilir yoksulluk politikası

 

Tüm eşitsizliklerin kaynağı olan ve bir avuç sömürücü asalağın sefahat içinde yaşamasına, geri kalanların sefalete mahkûm olmasına neden olan kapitalist sistem, bu düzeni ayakta tutabilmek için yoksulluğu da kullanabilmektedir. Türkiye’de bu işi büyük bir hünerle yapmak ise AKP hükümetinin övüncü olmuştur.

Erdoğan AKP’si sermaye devletinin dümenine oturduğundan beri sürdürülebilir yoksulluk politikasıyla toplumsal bir tepkiye neden olmadan servet ve sefalet arasındaki uçurumun büyümesini ustalıkla idare etmiştir. Zenginler ve yoksullar arasındaki makas gittikçe açılırken, meselenin farkında olanlar için bir tepkiye dönüşen “bir torba kömür, bir paket makarna” ile durum şimdiye kadar başarıyla idare edilebildi.

Sürdürülebilir bu yoksulluk politikası ile yoksullaştırdıklarını uyutmayı başaran AKP yaptığı bu aldatmacaya devam etmek istiyor. Son olarak 9 Ocak’ta yayınlanan Resmi Gazete’de, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle “muhtaçlara” 500’er kg kömür dağıtılması kararı alındı. AKP’nin yine başarılı olacağını düşündüğü bu aldatmaca ile “bir torba kömürün, bir paket makarnanın” insanların gözünü doyurduğunu düşünmek yanlış olur. Bu başarının gerisinde gerçekte din istismarı ile yaratılan ‘minnet-şükür’ duygusu bulunmaktadır. Bu şekilde yoksulları,onların yoksullaşmasına neden olan bu düzeni ayakta tutmak için bir dayanak olarak kullanıyorlar.

Ancak içinden geçtiğimiz sürecin yarattığı sonuçlar AKP’nin hayallerini kâbusa da çevirebilir. Servet ve sefalet arasında gittikçe büyüyen makas, bir torba kömür ve bir torba makarnanın insanların karnını ve ruhunu doyurmasına yetmeyebilir. Ankara’da TBMM önünde kendini yakan bir işçinin ardından İzmir’de İŞKUR önünde soyunarak eylem yapan bir başka işçinin ortaya çıkardığı gerçek, AKP için endişe vericidir. Her ne kadar bu tepkilerin kişisel olmasından dolayı etkisinin sınırlı olacağı düşünülse de toplumda biriken öfkenin potansiyelini göstermeye yetmektedir. Bu örnekler, vakti zamanında Ecevit’in önünde fırlatılan yazar kasa ve arkasından gelişen esnaf eylemlerinde olduğu gibi en iyi AKP’nin hafızasını tazeliyordur.

Sonuç olarak, AKP’nin yoksullaşmayı artıran politikalarının yarattığı toplumsal tepkiyi bu gibi sadaka yardımlarla ne kadar idare edebileceğini zaman gösterecek. İran’da, Tunus’ta, Yunanistan’da vb. yoksullaşmaya karşı yaşanan toplumsal eylemlerin bir benzerinin Türkiye’de de yaşanması için fazlasıyla neden bulunmaktadır. MESS sözleşmesine karşı metal işçilerinin gerçekleştireceği çıkış bir başka olasılıktır. Artan hayat pahalılığı karşısında zorlaşan yaşam koşulları işçi sınıfı içinde de bir öfkeye neden olmaktadır.

Victor Hugo’nun “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk” sözünün, AKP’ye ve onun yoksullaştırma politikalarına karşı gösterilecek tepkinin sembol sözlerinden biri olması şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette OHAL uygulamalarına ek olarak içine girilen savaş ortamının yaratacağı ek baskı koşulları Erdoğan AKP’si için bir imkândır. Fakat gittikçe artan toplumsal eşitsizliklerin makarna ve kömürle bastırılması artık daha da zorlaşmaktadır. Yoksulların dilenerek değil direnerek yaşamayı tercih edeceği günler yakındır.

 

 

 

 

Bütçe açığında rekor artış

 

İşçi ve emekçilere sefalet koşullarını dayatan dinci gerici iktidar söz konusu kendi çıkarlarına geldiğinde ise işçi ve emekçilerden yapılan kesintilerle oluşturulan devlet bütçesini talan etmekten geri durmuyor.

2017 yılına ilişkin bütçe verileri Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı.

Aralık ayında bütçe 20.9 milyar lira açık verdi. 2017’nin tamamında ise bütçe giderleri 677.7 milyar lira, faiz hariç giderler 621 milyar lira, faiz giderleri 56.7 milyar lira, bütçe gelirleri 630.3 milyar lira, vergi gelirleri 536 milyar lira oldu. Bütçe yılın tamamında 47.4 milyar lira açık verdi. Bütçe açığı 2016’ya göre yüzde 58 arttı. 2016 yılında açık 29.9 milyar liraydı.

Güvenlik ve savunmaya’ yönelik mal, malzeme ve hizmet alımları için Aralık ayında 1.8 milyar lira ile yılın en yüksek harcaması gerçekleştirildi. Yılın tamamında ise 7.9 milyar liraya ulaştı. 2016 yılında ise toplam 5 milyar lira harcama yapılmıştı.

Örtülü ödenek de sermayeye peşkeş çekiliyor

Örtülü ödenekten Aralık ayında 192.3 milyon lira, yılın tamamında ise 1.9 milyar lira harcama gerçekleştirildi. Bütçeden “sermaye giderleri” kapsamında örtülü ödenek için Aralık’ta 53.5 milyon lira, 2017’nin tamamında ise 1 milyar 51 milyon lira harcandı. Her iki kalem toplandığında ise 3 milyar 28 milyon lira harcanmış oluyor. 2016 yılında ise örtülü ödenek için bütçeden toplam 2 milyar 22 milyon lira harcama gerçekleştirilmişti. Güvenlik kuvvetleri nezaretinde bulundurma giderleri için de geçen yıl 10.9 milyon lira harcandı.

Taşıt kiralamaları için 454.7 milyon lira, hizmet binası kiralama giderleri için ise 282.5 milyon lira olmak üzere toplam 1.2 milyar lira harcandı.

Bütçeden hazine yardımları için 125.5 milyar lira çıktı. Başlangıç ödeneği 117.5 milyar liraydı. ‘Kâr amacı gütmeyen’ kuruluşlara yapılan transferler 2.9 milyar lira, 2016 yılında 31.5 milyar lira olan hane halkına yapılan transferler ise 35.2 milyar lira oldu.

 

 

 

 

KESK’ten ‘OHAL değil demokrasi’ mitingi

 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından ‘OHAL değil demokrasi’ şiarıyla 14 Ocak günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda İstanbul bölge mitingi gerçekleştirildi.

Dikilitaş’ta toplanan sendikalar, siyasi partiler ve kurumlar 14.30 sularında miting alanına doğru yürüyüşe başladı. KESK’in ve bağlı sendikaların Marmara bölgesindeki şubelerinin en başta yer aldığı yürüyüş kolunda, OHAL ve KHK’ların yanı sıra kadına yönelik şiddet ve istismardaki artışı, grev yasaklarını teşhir eden birçok pankart taşındı. Atılan sloganlarda OHAL ve KHK karşıtlığı öne çıktı.

Polis ablukasının dikkat çektiği Bakırköy’de, yürüyüş güzergahının iki tarafı polis bariyerleriyle çevrildi, etrafa da TOMA’lar konuşlandırıldı, üç arama noktası kuruldu.

Saygı duruşuyla başlayan mitingde KESK eş genel başkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik konuştu. Konuşmalarda güncel sosyal, siyasal vb. sorunlar sıralanarak bunlara karşı mücadele edileceği söylendi.

İhraç edilen kamu emekçilerinin 48 haftadır İstanbul’da süren direniş programı da aktarılarak direnişe destek çağrısı yapıldı. Direnişçi kamu emekçilerine istemelerine karşın söz hakkı verilmediği öğrenilirken, sahneye de davet edilmemeleri üzerine direnişçiler alanı terk ettiler.

Miting Erdal Güney ve ekibinin müzik dinletisiyle halaylar çekilerek 16.40’ta sona erdi. Yaklaşık 800 kişinin katıldığı mitinge katılımın yaklaşık yarısı KESK’e bağlı sendikalardan olurken kalanı siyasi parti ve örgütler oluşturdu.


 
§