17 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/44

İşçi sınıfı baskıya, sömürüye ve kölelik dayatmalarına karşı çıkış yolu arıyor
Maden işçisi bu oyunları çok gördü!
Kuralsız çalışma kalıcılaşıyor!
MİB MYK Kasım 2017 Toplantısı
Ferro Döküm’de hakkını arayan işçiler işten atıldı
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
“Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”
Doymak bilmeyen sermayenin “yaratıcı” çözümü: Kıyı ötesi bankacılık!
Sermaye devletinin eskimeyen yalanı: “Milli otomobil”

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

TKİP 30. Yıl Konferansı gerçekleşti!
İstanbul’da “Gelecek mutlak sosyalizm!” etkinliği çağrıları
Eğitimde gericilik artarak devam ediyor
Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!
Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!
İşte, evde, sokakta kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Asya-Pasifik’te “gerilim/işbirliği” ikilemi
El Suud krallığı savaş kışkırtıcılığından medet umuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

 

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, küresel çapta internet kullanıcılarının yüzde 87’sini oluşturan 65 ülkede internet özgürlüğünün durumunu değerlendiren raporunu açıkladı. Rapora göre internet kullanıcılarının sadece yüzde 23’ü özgür internet imkanına sahip. İnternet özgürlüğünde en kötü notu alan ülkeler listesinin başında Çin geldi. Çin’i, Suriye ve Etiyopya takip etti. 65 ülkeden 32’sinde internet özgürlüğünün kısıtlandığının belirtildiği raporda geçen yıl en belirgin kısıtlamaların Ukrayna, Mısır ve Türkiye’de yaşandığına dikkat çekildi.

Ülkelerin 2016 yılının Haziran ayı ile 2017 yılının Mayıs ayları arasındaki gelişmelere göre değerlendirildiği “İnternette Özgürlük 2017” adlı raporda, Türkiye’de telekomünikasyon ağının ve sosyal medyaya erişimin sık sık askıya alınması nedeni ile internet özgürlüğünün ciddi bir şekilde gerilediği belirtiliyor. Türkiye’ye 2017 raporunda 100 üzerinden 66 puan verildi. 2016 yılından bu yana internetin özgür olmadığı ülkeler kategorisinde kabul edilen Türkiye’nin notu Freedom House’un geçen yılki raporunda 61’di.

Türkiye’nin internet özgürlüğünün ciddi bir biçimde kısıtlanmasına örnek, kilit gelişmelerden biri olarak Kürdistan’da yaklaşık 28 belediye başkanının görevden alınmasının ardından bölgede neredeyse 12 milyon kişinin internet erişiminin engellenmesi gösteriliyor.

Bloke etme ve filtrelemeye örnek olarak ise ülkede yaşanan patlamaların ve IŞİD saldırılarının ardından Twitter, Facebook ve YouTube’a erişimin aksatılması ile Wikipedia platformunun tamamen yasaklanması örnek olarak gösteriliyor.

Raporda ayrıca hükümetin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından birçok kamu görevlisini, öğretmeni ve gazeteciyi telefonunda bulunduğu iddia edilen uygulamalar, İstanbul’da katıldığı dijital güvenlik semineri ya da hükümeti eleştiren tweetleri nedeni ile keyfi ve orantısız olarak tasfiye ettiği belirtiliyor.

Hükümetlerin sosyal medyayı kontrol çabası arttı

Raporda dünya genelinde internet özgürlüğünü tehdit eden en önemli gelişmelerden biri olarak, hükümetlerin sosyal medyada bilgileri manipüle etmek için gösterdiği çabaya işaret edildi. Rapora göre son bir yılda 65 ülkeden 30’unda hükümetler, internetteki tartışmaları kontrolü altına almaya çalıştı. Oysa 2016 yılı raporunda bu kapsamda 23 ülkenin adı geçiyordu. Raporda son birkaç yıldır bu uygulamanın daha da yaygın hale geldiğine dikkat çekildi.

Raporda hükümetlerin ücretli yorumcular, troller, botlar, yalan haber siteleri, liderlerin popülerliğini artırmak için propaganda merkezleri gibi yöntemlere başvurduğu aktarıldı. Türkiye’de sosyal medyada hükümete muhalif kişi ve kurumlara karşılık vermeleri için hükümet tarafından yaklaşık 6 bin kişinin görevlendirildiği bildirildi.

Sosyal medyadaki dezenformasyonun geçen yılki ABD seçimleri dahil toplam 18 ülkede seçim sonuçlarında önemli bir rol oynadığı da vurgulandı.

Devlet sansürünün daha ziyade mobil bağlantıyı hedef aldığına yer verilen raporda, geçen yıl internet kapatmaya yönelik  girişimlerin yaklaşık yarısının doğrudan mobil bağlantıyı, diğer yarısının ise hem mobil hem de sabit bağlantıları hedef aldığı bildirildi.

 

 

 

 

Suruç davasında 3. duruşma

 

20 Temmuz 2015’te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’ye yardım götürmek için Suruç’a gidenlerin bombalı saldırıyla katledilmesine ilişkin davanın 3. duruşması 13 Kasım’da görüldü.

Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı dava Hilvan ilçesindeki hapishanede görüldü. Baronun katiller için görevlendirdiği avukatlar “vicdani olarak duruşmada bulunmayı doğru bulmuyoruz” diyerek dosyadan çekildi.

Ardından katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları ve yaralananlar söz alarak tek tutuklu sanık olan Yakup Şahin’in duruşmaya getirilmemesine tepki gösterdi. Müştekiler söyleyecekleri çok şey olduğunu ancak sanık getirilmeden ifade vermeyeceklerini söylediler. 33 kişinin katlinden sorumlu olan bir kişinin devlet tarafından korunduğu ifade edildi.

HDP, Diyarbakır Barosu, Antep Barosu, ESP, SGDF ve BEKSAV adına müdahillik talebinde bulunulurken mahkeme heyetinin sadece yaralananların müdahillik talebini kabul etmesi eleştirildi.

Aileler ve avukatlar ayrıca mahkeme heyetinin sanığa “duruşmada mı hapishanede mi ifade vermek istiyorsun” diye sormasına tepki gösterdi.

Savcı ise Şengül Büyükçelebi ile Şeyhmus Sarı’nın tanık olarak dinlenmesini ve sanığın bir sonraki duruşmada yine SEBGİS ile bağlanmasını talep etti.

Duruşmaya verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, müşteki ve avukatlarının taleplerini reddederek duruşmayı 8 Şubat 2018’e erteledi.

Mahkeme, bir önceki duruşmada mahkemeye getirilme kararı verilmesine rağmen Yakup Şahin’in duruşmaya getirilmesi talebini kabul etmeyerek, yine SEGBİS ile bağlanmasına karar verdi. Şengül Büyükçelebi ile Şeyhmus Sarı’nın tanık olarak dinlenmesi talebini ise kabul etti.

Duruşma çıkışında açıklama yapmak isteyen aileler ise jandarmanın saldırı tehdidi ile karşılaştı. Daha sonra HDP il binasına geçen kitle burada basın açıklaması gerçekleştirdi.

 

 

 

 

Şakran’da TKİP dava tutsağına keyfi ceza

 

Hapishanelerde tek tip elbise saldırısını uygulamak için fırsat kollayan sermaye devleti, aynı zamanda çok yönlü saldırılarını da sürdürüyor. OHAL’i fırsat bilen hapishane yönetimleri keyfi yasaklar hayata geçiriyor.

Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde baskı ve tecrit uygulamaları devam ederken son olarak da TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu’ya iletişim cezası verildi. Erdoğdu bundan önce pek çok kez iletişim ve hücre cezası almıştı. Erdoğdu’ya bu hafta bir kez daha iletişim cezası verilerek telefon görüşmesine yasak getirildi.

İçeride tutsakları hedef alan saldırıların yanı sıra, dışarıda da ziyaretçilere yönelik baskılar sürüyor. Detaylı arama dayatmalarından ziyaretçilerin başka tutukluya selam vermesine getirilen engellere kadar birçok keyfi uygulama hayata geçirilirken, tutsaklar dışarıda kamuoyu yaratmak gerektiğini, hapishanedeki saldırılara dışarıda da karşı çıkılmasının önemini vurguladı.

 
§