3 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/42

Gelecek mutlak sosyalizm!
Mafyalaşmış devlet geleneği sürüyor, sistem çürüyor!
Eski aktöre “yeni görev”
Tek tipleştirilmeye teslim olmayacağız!
Zafer pasif değil, aktif direniştedir!
“Baskıya ve güvencesizliğe karşı tek çözüm direnmektir”
Gülmen ve Özakça’nın doktoru uyardı: Her an her şey olabilir!
Torba yasadan madencinin payına ceset torbaları düşecek!
“Devrimci partinin varlığı devrime hazırlığın ve devrimin geleceğidir!
DEV TEKSTİL GMYK Toplantısı Sonuç Bildirgesi
İş cinayetlerine karşı örgütlü mücadeleye!
Birleşik Metal-İş’te neler oluyor?
Bir sömürü cenneti Mercedes-Benz
Şanlı devrimin, devrimci kadınları!
YÖK ve YÖK düzenine karşı 6 Kasım’da alanlara…
MEB’den öğrencilere baraka, sermayeye rant alanı
Bağımsızlık referandumları ve kapitalizmin çürümüşlüğü
Her yerin şarkısı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir sömürü cenneti Mercedes-Benz

 

Dünyaca ünlü Alman otomotiv tekeli Mercedes-Benz'in Türk Direktörler Kurulu Başkanı Britta Seeger, 2015 yılında 6,7 milyar TL’lik bir portföy ile tarihinin en yüksek iş hacmine ulaştıklarını açıklamıştı. 2016 senesi için yaptığı açıklamada ise, bir dev olduklarını ve yıl içerisinde 132 bin araç üzerinde üretim gerçekleştirerek üretim ve ekonomik rekor kırdıklarını Mercedes-Benz direktörü Şükrü Bekdikhan dile getirdi.

Alman tekelinin elde ettiği devasa kârların arkasında yatan gerçek ise, Türkiye’deki fabrikalarının birer sömürü cehennemi olduğudur. Mercedes-Benz'in sitesine bakıldığında PEP Stajyer Geliştirme Programı ve İş Yeri Eğitimi Programı (PEP+) adı altında sözde kişisel mesleki pratik ve teorik öğrenim geliştirme stajları bu açıdan dikkat çekiyor. Sitede konuyla ilgili yapılan açıklamada üniversitelerin son sınıf öğrencilerine 11 aylık yarı zamanlı çalışma ile “tecrübe kazanma şansı” verildiği, “İş Yeri Eğitimi” adı altında uzun dönem zorunlu staj programına sahip üniversitelerin son sınıflarında okuyan öğrencilere ise yaklaşık 4 aylık staj sürelerinde haftada 5 gün devam koşulu ile çeşitli departmanlarda proje bazlı çalışma tecrübesi edinme “şansı” sağlanmakta olduğu yazıyor.

Vaat edilenler ile örtüşmeyen gerçekler

Staj adı altında yüksek eğitim, kişisel geliştirme, tecrübe edinme gibi güzellemeler ile genç, dinamik nüfusun emek gücü üzerine saltanat kurulmakta.

Bugün Mercedes-Benz Hoşdere fabrikasında aldığımız bilgilere göre stajyer olarak çalışan 12. sınıf öğrencisi 360 liseli, PEP adı altında 500 stajyer öğrenci çalıştırılıyor. Üstelik PEP kapsamında çalıştırılan stajyerlerin çoğu üniversite öğrencisi değil, liseyi daha yeni bitirmiş gençlerden oluşuyor. Stajyerlerin staj süreleri ise yazıldığı gibi 11 ay değil 18 ay.

Bu süre zarfında 12. sınıf stajyerlere 400 lira civarında bir ücret, PEP stajyerleri için ise 1300, yani asgari ücretin altında bir rakam verildiği söyleniyor.

Mercedes-Benz Hoşdere fabrikasında 2 bin civarında işçi çalışıyor. Bunun 860’ı ise stajyer öğrenci. Her geçen yıl daha fazla üretim gerçekleştirerek portföylerinin genişlediğini dile getiren Mercedes-Benz yönetimi, bunu stajyer öğrencilerin yoğun sömürüsü ile gerçekleştiriyor.

Stajyerlerin şikayetleri!

Stajyerlerin en büyük şikâyeti ise seçtikleri bölüm üzerinden çalıştırılmak yerine, alakası olmadığı ağır angarya işlerde kullanıldıkları. Arada sırada bir yardım gerektiğinde kendi seçtikleri bölümlerinde ancak çalışabildiklerini, bunun da eğitim, öğrenim ile alakası olmadığını dile getiriliyorlar. Bunun kendisi Mercedes-Benz’in açıklamasında dile getirdiği “tecrübe edinme” söyleminin tamamen yalan olduğunu gözler önüne seriyor.

Sömürüye birçok lise ortak!

Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü ve Büyükçekmece’deki liselerden gelmekte olan bu genç stajyerler, kendi liselerindeki öğretim hocalarına yaşadıkları çalışma koşullarını ve eğitim biçimini aktardıklarını, fakat Mercedes-Benz’in bölgenin en büyük fabrikası olmasından ve en çok stajyer almasından kaynaklı, bu tarz şikâyetlerin göz ardı edildiğini belirtiyorlar. Böylelikle lise yönetimleri gençlerin uğradığı bu uygulama karşısında patronlarla birlikte hareket ederek yaşanan usulsüzlüklere ve sömürü dayatmalarına ortak oluyorlar.

 

 

 

 

Tek bir kıvılcım domino etkisi yaratacak”

 

140 bin metal işçisini ilgilendiren ve MESS ile metal işkolundaki yetkili sendikalar arasında yapılan toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde dördüncü oturumlar gerçekleşti. Şimdiye kadar idari maddeler üzerine görüşmeler yapıldı.

MESS patronlarının hazırlıkları

MESS patronları metal işçilerini insanlıktan çıkaracak çalışma koşullarını dayatıyor. İşçilerin onurlarını ayaklar altına alıyor. Sağlıksız ve geleceksizlikle dolu fabrikalar, işçileri köleleştiren birer sömürü cehennemine dönüştürülüyor. TİS süreci boyunca son perdeye varmadan stoklar biriktiriliyor, ustabaşılar baskıları arttırıyor, performans dayatması ve mesailer yoğunlaşıyor. İşçiler bu çalışma koşulları karşısında ağır bir şekilde eziliyor.

Sendikaların hazırlıkları

Şimdiye kadar gerçekleşen oturumlarda, işçiye aktarımlar birçok fabrikada olduğu gibi bilgilendirme şeklinde oldu. TİS sürecinde yaşanabilecek hareketliliğin altında ezilme kaygısı güden sendikalar, şimdiden MESS’in yapacağı ücret açıklamasını işçileri eylemsizliğe itip, TİS sürecini satışa sürükleyerek, kabul ettirmeye çalışıyor.

Devletin hazırlıkları

Sermaye devleti ise MESS TİS sürecinin kurtarıcısı rolüne hazırlanmakta. Tayyip Erdoğan’ın sürece müdahale ederek “verin yüzde iki, bir an önce uzatmadan bitirin” söylemleri bunu anlatıyor. Daha yakın zamanda OHAL’i olası grevler karşısında kapitalistler için uyguladığını dile getiren Erdoğan, OHAL’i üç ay daha uzatarak TİS sürecinde MESS’in demir yumruğu görevini yerine getirmeye hazırlanıyor.

Yakın zamanda işten atılan Cam işçilerinin Tuzla’ya kadar gerçekleştirecekleri yürüyüşlerini yasaklayarak, OHAL’in sermaye sınıfı için yürürlükte olduğunu bir kez daha göstermiş oldular.

İşçi sınıfının hazırlıkları ne olmalı?

İşçi sınıfının bugünkü asıl hedefi yakın gelecekteki büyük ve nihai mücadelenin taşlarını şimdiden dizmektir. Bunun kendisi fabrikalarda komite, kurul ve fabrikalar arası kurulların oluşturulması ve yaygınlaştırılmasıyla mümkün.

Bu yoğun baskılar karşısında işçiler öfkeli, fabrikalar ise birer barut fıçısına dönmüş durumda. 140 bin işçiyi kapsayan bu süreç, herhangi fabrikadan gelecek bir kıvılcımla domino etkisi yaratarak, bir metal kasırgasına dönüşebilir. Öyleyse vakit kaybetmeden işe koyulalım.

Metal işçileri olarak Metal Fırtınası sürecinde edindiğimiz tecrübelerle ve MİB öncülüğünde, “söz, yetki, karar bizlerin” diyerek her türlü oyun karşısında hazırlıklarımızı hızlandıralım.

Esenyurt'tan bir metal işçisi


 
§