28 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/29

Devrimci sınıf hareketi
Dikta rejiminin noteri: Parlamento!
Baskı ve denetim her yerde
Gerici müfredat
Birleşik Metal-İş nereye?
Metal işçisinin direncini örgütlemeye!
Türk Metal neye hazırlanıyor?
Gülmen ve Özakça için yapılan eylemlerde polis terörü
Sigortasız işçiliğin kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!
“Direnişi kazanana kadar daha da büyüteceğiz”
Soluğumuzu tutalım, sınıf ve kitle hareketliliklerinin yeni dönemine hazırlanalım!
“Devrimci sınıf sendikacılığında DEV TEKSTİL öncü adımdır”
Sermayenin az maliyet, azami kâr projesi: UİS
Karalama ve tehditlere karşı Yazaki’de direniş sürüyor
6 Ağustos seminerine doğru
“Boyun eğmedik, eğmeyeceğiz!”
DGB’li Enise İlin’e yönelik tacizlere dair açıklama
ABD’de yaşanan siyasal kriz ve yansımaları
Filistin’de katliam ve yağma bir arada
“Sünni cephe”nin önceliği, Filistin davasını tasfiye etmek!
Bir barikat türküsü: Halka Yol Gösteren Özgürlük
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal işçisinin direncini örgütlemeye!

 

Onbinlerce metal işçisini kapsayan ve patron örgütlerinden MESS ile yürütülecek olan toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasına sayılı günler kaldı. Metal işçisinin 2015 yılında gerçekleştirdiği fiili grevlerin ardından önemli bir konuma gelen 2017 toplu sözleşme süreci için ise sermayedarlar ve ortalık kurduğu Türk Metal şebekesi hazırlıklarına ara vermeden devam ediyor.

Yakın zamanda sermaye adına işçilerin elini kolunu bağlamakla mükellef olan Türk Metal, toplu sözleşme sürecine yönelik bir hazırlığı olmadığından işçilerden her yerde basınçla karşılaştı. Bir nebze bu baskıları kendi üzerinden atmak, hazırlık yapıyormuş gibi görünmek ve işçilerin biriken taleplerine bir sınır çekmek için anket düzenledi. Çeşitli illerde toplu sözleşmeye hazırlık kılıfında toplantılar yaptı. Sonucunda ise, ne metal işçisine ne de kamuoyuna bir taslak, anket sonuçları veya hazırlığın kapsamı sunulmadı. Anketlerin içeriği üzerinden Türk Metal’in satışa hazırlandığı bir kez daha tescillendi.

2015 yılında yaşanan patlamanın şokunu hâlâ üzerinden atamayan sermayedarlar ise kendi cephelerinden işleri sıkı tutmaya çalışıyor. ‘İş barışının’ herhangi bir şekilde bozulmasına mahal vermek istemiyorlar. Bu kapsamda Metal Fırtına’nın etkisi altındaki fabrikalarda binlerce işçinin işine son verdiler. İşçilerin direniş ile edindikleri kazanımlara saldırdılar. Fabrikalarda robot teknolojisine hız vererek, belli fabrikalarda otomasyonu geliştirip çalışacak insan sayısını azalttılar.

Ama hiçbiri sermayenin içini rahatlamaya yetmedi. Fabrikalarda, özelliklede Bosch, Renoqault, Mercedes, Ford Otosan, Türk Traktör, Tofaş gibi fabrikalarda öncülüğe meyilli ya da direnişte yer almış kimse kalsın istemiyorlar. Zf Sachs’ta öncü işçileri oyun çevirerek işten attırmaya çalışıyorlar. Sarkuysan gibi deneyimi olan bir fabrikada üretim alanlarına kameralar takarak işçileri baskı ve denetim altına almaya çalışıyorlar.

Türk Metal’in işçilere işaret olarak gösterdiği Bosch sözleşmesi artık dillendirilmezken, Bosch yönetimi 400’ü aşkın işçinin işine son vereceğini açıkladı ve geçmişte Birleşik Metal-İş’e geçişte öncü olanlardan işe başladı. Mercedes yine tarihinde görülmemiş şekilde, 40 günlük bir revizyon sürecine işçileri atarak giriyor. Burada işten atmaların sayısının 500’e varacağı bekleniyor. İşten çıkartılanlar yine 2015 sürecinde eylemliliklerde yer alan işçiler. Birçok fabrika Ağustos ayının ortasında 3 haftalık bir revizyona gidiyor. Her birinde işten atmalar bekleniyor.

Sermaye topyekûn olarak 2017 toplu sözleşmesine hazırlanıyor. Bu kapsamda işçilere yönelik toplu kıyımları bir silah gibi kullanıyorlar. İleri doğru gelişebilecek her hareketi ve bu harekete öncülük edebilecek güçleri ezmeye uğraşıyorlar. Kaygıları büyük.

Sermayenin bu saldırıları karşısında ise metal işçileri henüz temel bir karşı koyuş gerçekleştirebilmiş değil. Gösterilen tepkiler ise ya yetersiz, ya da sermayeye geri adım attırabilecek bilinç ve örgütlülükten yoksun. Fakat kıyım saldırılarına karşı bu ufak tepkiler dahi sermayeyi tedirgin etmektedir. Çünkü işçi sınıfının öfkesinin ve doğal olarak birbiri ile etkileşimde olduklarının farkındalar.

Saldırıları artacaktır. Yeni boyutlar kazanacaktır. OHAL ve KHK düzeni sermayenin hizmetine yeni araçlar da sunacaktır. Metal işçisi ise, saldırılar karşısında ezilmemek için her türlü karşı koyuşa hazırlanmalıdır. İşten atılanlar ise sadece işten atılmalarıyla ve süreci hukuki prosedürlere bırakmayla kalmamalıdır. Kıyıma girişen fabrikalara karşı eylemler, direnişler, teşhir faaliyetleri ile yaşadıkları haksızlığa karşı mücadele etmeliler.

Sermaye cephesinin bu saldırılarının gerisinde, metal işçisini kölece bir yaşama mahkum etme isteği yer almaktadır. Ama sınıf devrimcilerinin belirleyici emekleri ve politikaları ile metal işçisine yönelik girişilen saldırılar püskürtülebilir. Bugün için hareketsiz gibi görünen metal işçisi toplu sözleşme sürecine ilgiyle yaklaşmaktadır, gelişmeleri takip etmektedir. Bu süreçte işçi kıyımlarına karşı gerçekleştirilecek olan direniş ve mücadeleler yarın yeni patlamaların önünü açabilir. Sınıf devrimcileri bugünden sınıfın direncini örgütlemeli, yarın gelişecek olası bir harekete şimdiden hazırlanmalıdır.


 
§