2 Aralık 2016
Sayı: KB 2016/45

Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
AB-Türkiye arasındaki emperyalist düğüm
Ekonomik kriz, riskler ve görevler
Kral çıplak!
OHAL’de direniş!
Tarikat yurdunda yangın: 11 öğrenci yaşamını yitirdi
Şirvan madenci katliamı ve iş cinayetleri üzerine
Günsan direnişçileri: Önemli olan işçilerin birlik olması
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı Sonuçları
DİSK: Asgari ücret net 2 bin TL olmalıdır
Devlet, işlevi ve akıbeti üzerine…
Avrupa’da siyasal gericilik dönemi ve faşizm tehlikesi
Halep, Rakka, El Bab üçgeninde savaş kızışıyor
Küba Devrimi'nin komutanı: Fidel Castro
Fidel ezilen milyonların kalbinde yaşamaya devam ediyor!
Ticarethane değil üniversite için sonuna kadar mücadele!
İEKK’dan 25 Kasım eylem ve etkinlikleri
Siyasi tutsaklarla dayanışmaya
Emperyalist savaşa ve yıkıma karşı mücadeleye
Rejim krizi ve beklentiler
Çocuk istismarı ve travma
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çocuk istismarı ve travma

 

Bir toplum içeride ve dışarıda savaş içerideyse toplumsal çürüme baş gösterir, taciz-tecavüz vakalarında aynı oranda artış gözlenir. Bu vakaların yarısına yakınını ise çocukların cinsel istismara uğraması oluşturur. Hele de yönetenlerin rıza yaşını 12’ye kadar düşürmeye çalıştığı Türkiye gibi ülkelerde… 2002 yılında yaşanan ve davası 10 yıl süren N.Ç. olayını hatırlarız. 13 yaşında iken 26 şahıs tarafından tecavüze uğramasına rağmen hâkimler rızası var iddiası ile sanıklara hediye gibi cezalar vermişti. Hâkimler de tecavüze ortak olmuşlardı.

Reşit olmayan birinin cinsel aktivitelerinden sorumlu tutulmayacağı varsayılır. Reşit olma yaşı genel kabul olarak 18’dir. Bu yaşın altındakiler için rızası var denilmesi büyük bir suçtur. 18 yaşın altındakiler çocuktur. Bir çocuk cinsel istismara uğradığında hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak travma yaşar.

Bu yılın Temmuz ayında İzmir’de bir çocuk istismarı yaşandı. Bu olay diğerlerine oranla biraz daha öne çıkmalı, çünkü istismara uğrayan 9 yaşındaki kız çocuğu kalp krizi geçirip yaşamını yitirdi. Bir çocuğun kalp krizi geçirme olasılığı düşüktür. Ama bu çocuğun yaşadıkları ve mahkemede vermesi istenen ifade üzerinden girdiği stres, ayrıca tacizcisiyle karşı karşıya gelecek olmasından kaynaklı yaşadığı korku, mahkemeden 2 gün önce fenalaşmasına sebep oldu. Çocuk travmaları yetişkin travmalarından ayrı çalışılır. Bir çocuktan yaşadığı travmayı tekrar tekrar anlatması beklenmez ya da olayı hatırlatacak durumlarla karşı karşıya bırakılmaz. Bu tür vakalarda bir psikolog ve bir savcı bir defa çocuktan ifade alır ve gerekirse mahkeme salonuna getirilmez, çocuğun durumuna bağlı olarak. Hele ki sanıkla hiç yüzleştirilmez. Ama ne yazık ki bu ülkenin mahkemelerinde sanki her hak korunuyormuş gibi çocukların böyle özel durumlarında hassasiyet göstermelerini bekliyoruz.

Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, her ay Adli Tıp Kurumu'na 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderiliyor. Cinsel olarak kötüye kullanılan çocukların azımsanmayacak kadarı da yaşadıklarının bilincinde olmuyor, yahut bunu açıklayamıyor. Acaba çocukların yaşadıkları travmalara yönelik önlemler alınıyor mu ya da ne kadar işlevsel oluyor? Çocuklukta yaşanan bu gibi kötüye kullanımlar çocukların ileri yaşlarda kişilere güvensizlik duyma, kendini ifade etmede yaşadığı sıkıntılar veya asosyal kişilikler haline gelmeleri çalışmalarla saptanmıştır. Ayrıca bu çocukların tecavüze uğrama oranları da artmaktadır.

Cinsel istismarın görünmeyen bir diğer ayağı erken yaşta evliliktir. Her yıl 91 bin kız çocuğu anne oluyor ve tüm evliliklerin 3’te 1’ini 18 yaş altı kız çocukları oluşturuyor.* Sayısal oranların da belirttiği gibi her yıl binlerce çocuk, evlilik adı altında tecavüze uğruyor. Bu kız çocuklarının yaşadıkları travmalar hiç bilinmiyor bile. Çünkü onlar sadece birer sayısal veriden ibaret.

Özel mülkiyet düzeninde toplumun böyle yozlaşması kaçınılmazdır. Çocukların ruhsal sağlıklarının güvenceye alınabilmesi toplumsal dönüşüme, yani bir devrime bağlıdır. Ne yazık ki bu dönüşümler sancılı ve uzun bir süreçtir. En azından çocukların cinsel istismardan biraz da olsa korunabilmeleri için ilk elden bu konuda eğitim gereklidir. İlkokullarda çocuklara, uygun olmayan yetişkin davranışlarını nasıl fark edebilecekleri, kandırılmaya nasıl karşı koyacakları, oradan hemen uzaklaşılması ve bu olayın uygun bir yetişkine anlatılması gerektiği öğretilmelidir. Cinsel kötüye kullanımın nasıl olabileceği ve kendilerini nasıl koruyabilecekleri konusunda resimli çocuk kitapları, filmler ya da riskli durumların tanımlanması gibi yollardan yararlanılabilir.

* Dünya Nüfusunun Durumu 2014 Raporu, UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu)

U. Aze

 

 

 

 

Yarın çok geç olacak

 

Pozantı’daki çocuklar, Uğur, Ceylan, Cansel… ve daha niceleri.

Ensar Vakfı’nda 46 çocuk istismarı…

Adıyaman’da 30 çocuk istismarı…

Adana’da 34 çocuk istismar edildi, 11 çocuk katledildi.

Her gün okullarda, yurtlarda taciz-tecavüz, çocuk istismarı haberlerini duyuyorduk. Dün geceden (29 Kasım) beri Adana’da özel bir vakfa ait kız öğrenci yurdunda çıkan yangın haberlerini izliyoruz. 11 çocuk dumanlar içinde, yanarak can verdi. Kurtulmak isteyenler yurdun ikinci ve üçüncü katından atlıyor. Okul dönemine hazır olmayan yurtlarda kalmak zorunda olan öğrenciler, kapanan yurtlar, gerici eğitim müfredatları, tacize-tecavüze uğrayan çocuklar-gençler, her gün istismara uğrayan binlerce genç beden. Ve daha korkuncu bunlara “kader” deme cüretini gösteren insanlıktan çıkmış sözde profesörler.

Ailelerin isyanı büyük, devlet yurdu kapandığı için çocuklarını “Süleymancılar” diye bilinen tarikat yuvasına taşımak zorunda kalmışlar. Yangın merdiveni kilitli. Bölgede hastane yok.

Çocuklarımız Adana’da can çekişirken, yine devlet erkânı açılışlarda, vekil maaşlarının arttırılması için mesaide, yani kendi çıkarları için işbaşındalar.

Peki ya bizler? Hâlâ bekleyecek ve seyirci mi kalacağız bunlara?

Dibine kadar pisliğe batmış, çürümüş, yozlaşmış bu sisteme ve yaşadığımız bu sefilliğe karşı mücadele etmek zorundayız. Gerçek kurtuluşumuz bu köhne düzenin yıkılmasında. Özgür bir yarın düşlüyorsak, çocuklarımızın istismara uğramadığı, katledilmedikleri, dilediğince şeker yiyebildikleri bir dünya istiyorsak bugünden mücadeleyi seçmeliyiz. Zira yarın çok geç olacak…

Ümraniye’den Kızıl Bayrak okuru


 

 

 

 

Cinsel istismar 9 yaşındaki kız çocuğunu katletti

 

Arkadaşının dedesi tarafından cinsel istismara uğradığı belirtilen, ardından psikolojik tedavi görmeye başlayan ve okula gitmeyen 9 yaşındaki kız çocuğu Y.K., kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Y.K.’nın içine sürüklendiği stresin yanı sıra istismara ilişkin davada tutuksuz yargılanan, 56 yaşındaki tacizcisiyle karşılaşacak olmasının yol açtığı baskı nedeniyle kalp krizi geçirdiği öne sürüldü.

Bornova’nın Kızılay Mahallesi’nde Temmuz ayının sonunda, komşularının evinde arkadaşıyla oyun oynarken yalnız kalan Y.K., arkadaşının dedesi T.Ç.’nin istismarına uğradı. Ardından Y.K.’nın yaşadıklarını annesine anlatmasıyla aile polise şikayette bulundu. T.Ç. gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldıktan sonra, hakkında “çocuğa cinsel istismarda bulunmak” suçundan dava açıldı.

Tacizcisiyle karşılaşacağı stresiyle kalp krizi geçirdi

İstismar nedeniyle travma yaşayan Y.K.’nın, okula gitmediği, tek başına kalamadığı ve altını ıslatmaya başladığı aynı zamanda da psikolojik tedavi gördüğü ifade edildi. Davanın ilk duruşması öncesinde de tacizcisiyle karşılaşacağı stresiyle başa çıkmak durumunda kalan Y.K. duruşmadan iki gün önce, 21 Kasım günü fenalaştı. Kalp krizi geçirdiği belirtilen Y.K. kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Çarşamba günü dava görülmeye başlanırken tacizcinin tutuksuz yargılanmasına devam kararı ile dava ertelendi.

 
§