18 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/43

Tek çıkış yolu devrimci direniştir!
Faşizm, demokrasi mücadelesi ve devrim
Bakanlık kararının ardından derneklere OHAL mührü
“OHAL’inizi de mührünüzü de tanımıyoruz!”
"Sokakları, alanları mühürleyemezler!"
“Baskıya karşı direnmek haktır ve meşrudur!”
Erdoğan’dan yeni bir “U” dönüşü
Gün Kürt halkıyla dayanışmayı büyütme günüdür!
Ekim Devrimi ve ulusal sorun
Ekim Devrimi ve devrimci parti
Bir bankanın raporu ve Ekim Devrimi’nin yadsınamayan anlamı
Gerici savaşlar, ‘insan hakları’ ve ‘sivil’ ölümleri
Kapitalist dünyadan sefalet manzaraları
AKP’nin 2017 programı
“Fiili mücadeleyle hakkımızı kazanacağımıza inanıyoruz!”
Günsan işçileri üretimi durdurdu
İstanbul Üniversitesi direnişi üzerine
20 Kasım Uluslararası Çocuk Hakları Günü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

20 Kasım Uluslararası Çocuk Hakları Günü

Kapitalizm ve çocuk

 

Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar;
Ya ölmeli cellatlar,
Ya da hiç doğmamalı çocuklar…”
Ernesto Che Guevara

Emperyalist-kapitalist sistem döne döne sömürü, katliam ve savaş üretirken bu barbarlık düzeninin sözcüleri karşımıza geçip sahte gülücükler eşliğinde yalanlar savurmaktadır. İkiyüzlü karakterini her alanda icra eden emperyalist-kapitalist sistem en çok da insani değerler söz konusu olduğunda kirli bir maskenin ardına gizlenerek toplumu maniple etmeye çalışmaktadır. Büyülü bir huşu içinde, gerçekte içini boşaltıp ayaklar altına aldığı değerleri göklere çıkarmaktan geri kalmayan bu köhne sistem, 20 Kasım Uluslararası Çocuk Hakları Günü’nde bir kez daha şatafatlı törenlerle karşımıza dikilmeye hazırlanıyor.

***

Gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalist sistem, toplumun sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi haklarını bir bir budamakta, insani olan her şeyi değersizleştirmektedir. Milyarlarca insanı kendi krizlerinin girdabında yıkıma uğratan kapitalizm, çocuklara dahi yaşam hakkı tanımamaktadır. Çocukların emeğini, bedenini kendi emelleri uğruna kullanmaktan ve gerektiğinde çocuk-kadın demeden katletmekten geri durmamaktadır. Tecavüze uğrayıp katledilen 3 yaşındaki Irmak, balık çaldığı için hapse atılan çocuklar, havan topu mermileriyle parçalanan Ceylan, iş cinayetlerine kurban giden küçük işçiler, küçük yaşta evlendirilen kız çocukları, sokağa çıkma yasaklarında devlet terörünün kurbanı olan ve cenazesi buzdolaplarında saklanan bebekler, bedenine yaşından çok kurşun isabet eden Uğur ve nice küçük çocuk kapitalizmin gerçek yüzüne ayna tutmaktadır.

1989 yılının 20 Kasım’ında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen çocuk hakları sözleşmesinde yer alan maddeler, “çocuklar için yapmayacaklarımız ve önlemeyeceklerimiz” listesi olarak hayat bulmuştur. Zira kapitalist sistemde çocuklar için sıralanan yaşam, eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklar, bu düzende çocuklarımızın erişemeyeceği yerlerde saklanmaktadır. “İhlal”ler listesinde yer alan çocuk işçilik, çocuk gelin, şiddet, cinsel istismar, fuhuş, uyuşturucu, cezaevi ise rengarenk şekerlermişcesine çocuklarımızın önüne saçılmaktadır.

Çocuklarımız için daha fazla mücadele!

Bu kabustan uyanmak için Che’nin şiirinde dediği gibi iki seçenek bulunmaktadır: “Ya ölmeli cellatlar ya da hiç doğmamalı çocuklar.” Che, yaşamı ile bu iki seçenekten hangisinin seçilmesi gerektiğini de göstermiştir. Kapitalist sistem alaşağı edilmeden çocuklar için güzel günler düşlemek boş bir hayaldir. Bu nedenle, çocukların kırmızı elmalar gibi gülebildikleri günler işçi sınıfının kapitalizme karşı vereceği devrimci mücadelenin içerisinde gizlidir. Kabustan uyanmak ve çocukların en güzel düşlerini gerçek kılmak işçi sınfının nasırlı ellerindedir, ikiyüzlü kapitalist efendilerin imzalarını taşıyan sözcük yığınlarında değil!

 

 

 

 

Bataklığı kurutmadan sinekleri yok edemeyiz!

 

Geçtiğimiz günlerde Adıyaman Gerger İmam Hatip Lisesi’nde bir hademenin 76 çocuğa cinsel istismarda bulunduğu haberini okuduk. 4 senedir okulda hademe olarak görev yapan ve çocuklarla aynı yurtta kalan M.S.G.’nin çocukları yıllarca taciz ettiği ortaya çıktı. Bu haberin devamı ise artık şaşırmadığımız bir şekilde devam ediyor. Bu istismarı önce okuldaki bir öğretmen yakalıyor ve şikayette bulunuyor, sonrasında öğretmen açığa alınıyor. Ardından okul idaresinin olayın üstünü örtme çabalarının sonucu olarak M.S.G. üç kere farklı okullara atanıyor, görev yeri değiştiriliyor. Son olarak tekrar Gerger İmam Hatip Lisesi’ne dönüyor. Bu olayın duyulmasını sağlayan ise yerel bir haber ajansı: Gerger Fırat. Haberin girildiği gece, haberi yapan muhabirin evi polislerce basılıyor, haberi silmesi isteniyor. Muhabir haberi siliyor fakat sonrasında tekrar giriyor. Şu an konuya ilişkin yayın yasağı getirilmiş durumda ve Gerger Fırat’a erişim engeli var. Elimizdeki bu verilere baktığımızda dahi düzen hukukundan bir şey beklememek gerektiğini anlıyoruz.

Çocuk istismarı kapitalizmin her şeyi meta haline getirip pazarlama çabasının sonucu olarak bir salgına dönüşmüş durumda. Tamamen yoz bir ahlak anlayışı barındıran kapitalist sistem toplumu büyük bir çöküşe sürüklüyor. Bu düzende çocuklara yönelik cinsel istismar, kadına yönelik şiddet, taciz-tecavüz olayları rutin ve sadece sayısal bir veri. Kapitalist sistemin bu çürümüşlüğünü dinci gericilik besleyip palazlandırıyor. Bu pisliğin içinden bireysel çabalarla çıkmak ise mümkün değil. İstismarcıyı şikayet eden öğretmenin açığa alınması bile bunun bir kanıtı.

Bugün mülteci kamplarında tecavüze uğrayan bebekler, eğitim kurumlarında, gerici yurtlarda cinsel istismara uğrayan çocuklar, fabrikalarda emek sömürüsüne maruz kalan çocuk işçiler iyi niyetli bireysel çabalarla değil, kapitalist barbarlığın yıkılıp yerine çocukların özgürce türkülerini söyleyeceği sosyalizmin kurulmasıyla kurtulacaktır.

Y. Leyla


 
§