30 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/36

İşçi sınıfı üzerindeki gerici cendereyi parçalamak için...
Uzatılması planlanan OHAL’le hedeflenen...
Hapishaneler devrimin bir mevzisidir
Ulucanlar Katliamı şehitleri anıldı
Alevilere dönük tehditler artıyor
Barış isteyen akademisyenlerin davası görüldü
“Ya aç kalırsın, ya da direnir hakkını alırsın!”
Her “müjde”, sınıfa yeni bir pranga!
“Korku ve baskı iklimini dağıtmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz!”
Katliamcılık bu devletin mayasında var - H. Fırat
Beyaz Kitap: Dinmeyen emperyalist ihtiraslar
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek, direnen halklar kazanacaktır!
Fransa’da El Khomri yasasına karşı mücadele ve büyüyen tehlike
ABD ve İsrail: Ortadoğu halklarının eli kanlı katilleri
ABD’de hapishane grevi devam ediyor
Güney Kore’de Hyundai işçileri şalterleri indirdi
Yurtlarda dinci-gerici politika
Meslek liseliler birleşiyor!
DGB Türkiye Meclisi: Geleceğimiz ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Kirpiklerimiz yere düşmesin diye… / 2
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DGB Türkiye Meclisi: Geleceğimiz ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!

 

Devrimci Gençlik Birliği (DGB) Türkiye Meclisi 24-25 Eylül tarihlerinde Ankara’da toplandı. Türkiye Meclisi’nin ilk günü devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından meclisin iki günlük programı ve katılımcıları aktarıldı. Devamında ilk sunum olan "Günümüz dünyası" başlıklı sunuma geçildi. İlk sunum kapsam olarak iki günlük seminer başlıklarının toplam aktarımı ve giriş konuşması kapsamında ele alındı. Türkiye Meclisi’nin ve DGB’nin yeni dönemde gençliği taraflaştıracağı politikaları somutta belirlemek üzerine bir konuşma gerçekleştirildi.

Sunumda; kapitalizmin yaşadığı krizler anlatıldı ve bu krizlerin faturasının dolaysız olarak emekçi halklara kesildiği, baskı ve sömürü politikalarıyla işçi ve emekçilerin, gençliğin susturulmaya çalışıldığı söylendi. Burjuvazinin neo-liberal saldırılarla krizi yönetmeye çalıştığı vurgulandı. Sunumda dünyada ve Ortadoğu’da emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı hegemonya krizinin Suriye’de yaşanan yıkıcı savaş üzerinden tüm açıklığı ile görüldüğü aktarıldı. Kapitalizmin yaşadığı krizlerinden sömürüyü katmerleştirerek ve emperyalist savaşları tırmandırarak çıkmaya çalıştığı vurgulandı. Bütün bu tablo üzerinden kapitalist sistemin topluma ve gençliğe geleceksizlik ve koyu bir karanlıktan başkaca bir şey vaat etmediği söylendi.

Bununla birlikte kapitalist sistemin bir dizi yapısal çelişkisinin derinleştiği ve toplumsal dinamikleri harekete geçirdiği belirtilerek; Fransa’da, Yunanistan’da işçi ve gençlik direnişleri, Türkiye’de ise Haziran Direnişi ve Metal Fırtına örnek verildi.

DGB’nin bu tablo karşısında “Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz” şiarının içeriği ve güncel anlamı anlatılarak sunum tamamlandı.

İkinci sunum “siyasal gericilik” başlığına ilişkin oldu. İki başlık halinde ele alınan sunumda siyasal gericiliğin sınıfsal kökenine ve bugünün güncel yansımalarına ilişkin ayrıntılı tartışmalar yürütüldü. Kapitalizm var olduğu sürece siyasal gericiliğin ortadan kalkmayacağı ve gerici bir sınıf varsa bunun burjuvazi olduğu, asıl devrimci, eşitlikçi ve yenilikçi sınıfın işçi sınıfı olduğu aktarıldı. Siyasal gericilik güncel gelişmeler üzerinden ayrıntılı tartışmalara konu edildi.

Çalışmanın devamında kirli savaş üzerine üçüncü sunuma geçildi. Kirli savaşın Kürt sorunu üzerinden tarihsel gelişimi, bugünkü güncel tablosu, çözüm yolu üzerine gerçekleştirilen sunumun ardından soru ve tartışma bölümüne geçildi. Yürütülen tartışmalarda, kirli savaş sürecinin kapsamı ve güncel boyutu üzerine genişçe duruldu, kalıcı çözümün devrimde olduğu vurgulandı.

Mesleki eğitim ve devrimci sınıf hareketi üzerine yapılan sunumda; güncel siyasal ve toplumsal gelişmeler özetlenerek, mevcut tabloyu ve olayların seyrini değiştirebilecek olan tek gücün işçi sınıfı olduğu vurgulandı. İşçi sınıfı hareketinin siyasallaşması ihtiyacına değinilerek, bu süreçle gençlik mücadelesinin nasıl ilişkilendirileceği üzerine bir tartışma gerçekleştirildi.

“Yolumuz işçi sınıfının yoludur” şiarıyla yola çıkan DGB’nin bu bağlamda güncel görevleri üzerine duruldu. Gençliğe yönelik üretilen politikaların bu perspektifle işlenmesi gerektiği vurgulandı. Devamında ise gençlik mücadelesinin en önemli alanlarından birisi olan mesleki eğitim okulları üzerinden bir sunum gerçekleştirildi. Mesleki eğitim alanının devrimci sınıf hareketi bakışı üzerinden ne denli kritik bir alan olduğunun üzerinde duruldu. Sunumda şunlar ifade edildi;

Gençlik mücadelesinin en kritik alanlarından birisi mesleki eğitim okulları. Devrimci sınıf hareketi yaratma bakışının öne çıktığı bir dönemde ‘yolumuz işçi sınıfının yoludur’ diyen DGB bu alanı özel olarak gündeme almalı ve politik, pratik bir yönelim içerisine girmelidir. Zira, devrimci gençlik hareketi ile sınıf hareketi arasında organik bağ kuracağımız yer; bir ayağı üretim sürecinde bir ayağı eğitim sürecinde olan mesleki eğitim okulu öğrencileridir.”

İkinci güne ise “Denizler’in yolunda anti-emperyalist mücadele” sunumu ile başlandı. Emperyalizm tanımlaması ve tartışması üzerine başlayan sunumun ikinci bölümünde anti-emperyalist mücadelenin nasıl olması gerektiği ve Türkiye topraklarında anti-emperyalist mücadele geleneği üzerine duruldu.

Sunumun ardından Türkiye Meclisi’nin tartışmalarına geçildi. Türkiye Meclisi’nde; güncel siyasal gelişmelerin üniversitelere yansımaları, çalışma tarzı, “özgürlüğümüzden ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz” beyanname çalışması, 6 Kasım çalışması ve gündemleri, yayınlar, mali tablo, Ekim Devrimi ve 100. yılı üzerinden tartışmalar gerçekleştirildi. Daha sonra önümüzdeki dönemdeki gündemlerin neler olabileceğine dair tartışmalar yapıldı.

 

 

 

 

Ali Karasu Anadolu Lisesi’nde liselilerden tepki

 

19 Eylül günü eğitim-öğretim yılı 15 Temmuz etkinlikleri gerici propagandasıyla başlarken bazı liselerde öğrenciler tepkisini ortaya koydu.

Daha dersler başlamadan MEB’in gönderdiği program ile okul öncesi konuşmalarda sözde ‘’15 Temmuz ve Demokrasi Haftası’’ anlatılmıştı. Dersler başlayınca da derse giren öğretmenler, verilen program ile birlikte darbe girişiminin bastırılmasının ne kadar “yüce” olduğu ve “demokrasinin zirve yaptığı” gibi söylemler ile öğrencilere gerici propagandada bulundu.

Bütün bunlar okulların sermaye iktidarının çıkarı doğrultusunda nasıl kullanıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Okulun birinci ve ikinci günü dağıtılan broşürler ile bu durum somut hale geldi. Broşürlerde yer verilen AKP propaganda fotoğrafları ve söylemleri sonraki günlerde ise koridor panolarına taşındı.

Bursa’daki Ali Karasu Anadolu Lisesi’nde ise öğrenciler, öğretmenlerin AKP’nin ve burjuva ideolojisinin öğrencilere aşılamasına izin vermedi. Dağıtılan broşürleri çöpe atarak, ilgi göstermeyerek bu söz konusu dayatmaya karşı tepkilerini ortaya koydu. Son olarak da panoya asılan iktidar yanlısı, demokrasiyi çarpıtan argümanları yırttı. Ali Karasu Anadolu Lisesi’nden gazetemize konuşan liseliler, liselerinin iktidar partisinin istediği gibi yönlendirebildiği aygıtlara dönüşmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Liseliler, “liseler bizimdir ve bizim bu kaotik süreçte kutlanacak bayramımız yok ama devlete atacak taşımız çok!” diye konuştu.

 
§