23 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/35

İşçi sınıfının alternatifi sosyalizmdir!
ABD yıkıcı savaştan çıkışın yollarını tıkıyor
ABD’nin Suriye’deki “mızrak”ı “Fırat Kalkanı”
Baskı ve zulme karşı direnişi büyütelim!
Burjuva yargısı kirli icraatlarını sürdürüyor
Hapishanelerde OHAL işkenceleri
Cerattepe davasında mahkeme heyeti reddedildi
İş cinayetleri sürüyor
İzmir’de Hasan Ülker’le dayanışma etkinliği
İşsizliğin panzehiri sosyalizm için mücadeleye!
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Kanlı ve kirli tarihiyle, burjuvazi yıkılmayı bekliyor!
Devrimci tutsaklarla dayanışmayı yükseltmek için...
Kirpiklerimiz yere düşmesin diye… / 1
Susma, kabullenme, gericiliğe karşı direnişe!
Güç ve eylem birlikleri üzerine
NATO yetmedi, şimdi de Avrupa Ordusu gündemde
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
İsrail askerleri Filistinlileri katletmeye devam ediyor
1. Enternasyonal 152 yaşında!
Suat Derviş ve Fosforlu Cevriye
“Yeryüzünde konaklayan” bir ozanın tanıklıktan taraflaşmaya serüveni
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Suat Derviş ve Fosforlu Cevriye

 

Suat Derviş, Fosforlu Cevriye adlı romanı 1940’lı yılların başında kaleme almıştır. Roman ilk olarak parça parça dönemin ilerici edebiyat dergilerinde yayınlanmıştır. Kitap olarak baskısı Türkiye’den önce Sovyetler Birliği, Bulgaristan ve çeşitli Avrupa ülkelerinde yapılmıştır. Türkiye’de ilk olarak 1968 yılında basılabilmiştir.

Fosforlu Cevriye ismiyle Yeşilçam’da birçok film çekildi. Birçoğumuz Fosforlu Cevriye’yi bu filmlerden tanırız. Ancak çekilen filmlerin romanda anlatılan konuyla alakası yoktur. Sadece Suat Derviş’in eserinden esinlenmişlerdir.

Suat Derviş, romanında 1940’lı yılların Türkiye’sini sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal yanlarıyla ele almaktadır. Derviş, sokaklarda yaşamak zorunda kalanların, dönemin ilerici aydınlarının, ötekileştirilenlerin dünyalarını eserinde toplumcu gerçekçi bir dille anlatmıştır. Onun romanında sevgi, hayat kavgası, fedakarlık, umut, samimiyet -insana dair ne varsa bulabilirsiniz.

Suat Derviş kimdir?

Suat Derviş, Osmanlı’nın sön dönemlerinin ve Türkiye’nin ilk kadın gazetecilerindendir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Gençlik yıllarında dönemin ilerici aydın ve yazarlarıyla tanışır. Nazım Hikmet’le çocukluk arkadaşıdır. Dönemin gazetelerinde yazarlık yapar. Sovyetler Birliği’ni öven ve kadın haklarını işleyen yazılar yazdığı için gericiler tarafından “kıpkızıl bir komünist” denilerek hedef haline getirilir ve gazetelerde iş bulamaz. TKP çizgisinde yayın yapan çeşitli edebiyat dergilerinde farklı isimlerle yazar. Türkiye’de günlük bir gazetede kadın sayfası hazırlayan ilk gazetecidir. Yazıları ve düşüncelerinden dolayı defalarca hakkında soruşturma açılır, hapse girer. Suat Derviş toplumcu gerçekçi çok sayıda eserin altına imza atmıştır…

***

Fosforlu Cevriye adlı eserde bir sokak kadınının hikâyesi anlatılır. Köprü altlarında çocukluğu geçen Cevriye bütün zorluklara rağmen hayatta kalma mücadelesi verir. Bedenini satarak hayatını sürdürmek zorunda bırakılır.

Çocukluğunda ve gençliğinde pek çok zorlukla karşılaşan Cevriye bir gün hastaneden çıkar. Ateşlenir ve yürüyecek halde değildir. Kendini toparlamak için bir tekneye uzanır. Yarı baygın ateşler içindeki Cevriye’yi, daha sonra tutkuyla bağlanacağı tekne sahibi bulur. Tekne sahibi, hakkında idam cezası verilmiş TKP üyesi bir aydındır. Her şeye rağmen siyasal faaliyetlerini sürdürmektedir. Aranıyor olmasına rağmen bütün riskleri göze alarak hasta kadını gizlendiği yere götürür ve iyileşmesi için çaba sarf eder. Kendisine yardımcı olan kişinin ona faydalanılacak bir mal gözüyle bakmaması Cevriye’yi etkilemiştir. İlk defa biri kendisine kadın/insan muamelesi yapmıştır. Şimdiye kadar tanıdığı bütün erkekler ondan faydalanmak istemiştir. Bu kişi ise elini dahi sürmemiştir. Dünyada böyle insanların olması Cevriye’yi şaşkına çevirmiştir. Kendisine bir insan, bir kadın muamelesi yapan kişiye saygı duymaya başlar, aşık olur. Aslında Cevriye’nin aşık olduğu gizemli kişinin şahsında cisimleşmiş insanı insan yapan değerlerdir.

Hikaye, Cevriye’nin yaşadığı değişim, ispiyoncu olmaktansa hapse düşmeyi göze alması, sürgünden kaçışı, aşık olduğu insana ulaşma girişimleriyle devam ediyor. Cevriye’nin, hapse düşmüş olan sevdiği adamın kimliğinin açığa çıkmaması uğruna çabalarken yaşadığı trajik son ise ünlü türküdeki dörtlükle noktalanıyor:

Denizlerin kumuyum
Balıkların puluyum
Aç koynunu ben geldim
Ben de Allah kuluyum.”

Suat Derviş ötekileştirilmiş, hayatı boyunca bedeninden faydalanılan bir mal olarak görülmüş yaşadığı ve öğrendiğinden başka bir hayatın, dünyanın olmayacağına inanmış bir sokak kadının değişimini gerçekçi bir biçimde romanında işlemiştir.

Fosforlu Cevriye kapitalist toplumun yarattığı bütün kirli ve yoz ilişkilere farklı bir pencereden bakan önemli ve okumaya değer bir eserdir.

E. Duman

 

 

 

 

Sömürü düzeninin bir diğer kolu: Aksaray Colins

 

Yaklaşık 1400 çalışanı olan Aksaray Colins fabrikasında işçi ve emekçilere yönelik sömürünün her türlü aracı kullanılıyor. Taşradaki iş gücü oranının düşük olması patronları daha da azgınlaştırıyor. Zorunlu mesailerin karşısında duran işçilere “işine gelirse, sana iş yok bana işçi çok” denilerek her türlü tehdit ve baskı yapılıyor. Patroncu olan müdür ve şeflerin ağzına küfür ve hakaret yuva yapmış durumda. Bir de bu sorunların üzerine servis ve yemek sıkıntısı eklenince kapitalizmin karanlık oyunlarını hisetmemek mümkün olmuyor. Kapitalizm her an ensemizde canımıza oynuyor:

Patroncu: Mesaiye kalacaksın bu aksam!
İşçi kadın: Çocuk evde yalnız.
Patroncu: Bana mı sordun çocuk yaparken, kalacaksın!
İşçi: Rahatsızım işe gelemeyeceğim.
Patroncu: Bir daha gelme!
Patroncu: İyi iş çıkardık!
Patron: Daha iyi olabilirdi!

Kulaklarımız her gün buna benzer nice söz duyuyor. İnsanca yaşam istiyoruz. Üretiyoruz, üreten biz isek kazanan da biz olmalıyız. Bir olmalıyız, DEV TEKSTİL bizleri umutlandırıyor, Çorlu’daki Colins işçisi arkadaşlarımıza selam olsun.

Böyle bir baskı düzeninin oyununa gelmeyeceğiz, bizler de mücadelede var olacağız.

Aksaray Colins’ten bir kadın işçi


 


DİHA’ya 45. erişim engeli

 

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) kapatılmasından sonra çalışmalarının bağlandığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), basına yönelik sansür uygulamasını da devraldı.

Daha önce 44 kez erişim engeli ile karşılaşan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) abone ve okuyucularına ulaştığı www.diha-haber.link adresi BTK tarafından erişime engellendi.

Gece yarısı devreye giren erişim engelinin gerekçesine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmazken, kararda siteye dair “idari tedbir” uygulandığı söylendi.

 
§