25 Mart 2016
Sayı: KB 2016/12

Savaş, sömürü, baskı, zulüm...
Sokakların sessizliği!
Sınıf eksenli birleşik devrimci direniş
Gözaltı ve tutuklamalar sömürü düzeninin devamı için
Güçlü bir 1 Mayıs için seferber olalım!
Belirleyici olan işçilerin birliği ve üretimden gelen gücünü kullanma başarısıdır!
Topyekûn saldırılara karşı topyekûn direnişe!
Kölelik yasalarının önünü açmak için “taşeron kalkıyor” yalanı
Samba’dan mı ithal edelim yoksa Vals’ten mi?
Mercedes işçileri ilk önemli adımı attı
Bu mücadele devam ediyor, yeni dönemin bilinci, güçleri ve unsurlarıyla…
Yasaklara rağmen Newroz ateşleri yakıldı
Amed’de on binler Newroz’u coşkuyla kutladı
Avrupa Newroz’una coşku ve direniş kararlılığı hakimdi
Rojava’da kırılgan federasyon ilanı
Obama Küba’da “değişim” peşinde
Dinci-gericiliğin tecavüzü aklama çabaları
Devrimci Gençlik Birliği II. Genel Kurulu gerçekleşti
“Vurulup düşseler de her kuşatmada, serüvencidirler onlar ve hiç ölmezler”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Güçlü bir 1 Mayıs için seferber olalım!

 

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü yaklaşıyor. İçinden geçilen dönemde 2016 1 Mayısı daha özel ve önemli bir yerde duruyor. İşçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesinin ve devrimci bir sınıf hareketi yaratmanın yakıcı bir şekilde ihtiyaç olduğu günlerden geçiyoruz. Bu sürecin getirdiği güncel siyasal görevlerimiz ile birlikte, 1 Mayıs gibi özel bir tarihsel ve sınıfsal anlamı olan eylem gününe hazırlanmanın önemi ise açık.

Kolektif bir ön hazırlık

1 Mayıs'a güçlü bir çıkış gerçekleştirebilmenin yolu, her şeyden önce planlı, örgütlü, kolektif bir çalışma yürütmekten geçmektedir. Bu açıdan “1 Mayıs hazırlık komiteleri” vb. zeminler oluşturmak, 1 Mayıs hazırlıklarını bu zeminler üzerinden örgütlemek önemli bir yerde duruyor. Her yerelin özgüllüğüne ve çalışma alanlarının ihtiyacına göre bu komiteler çeşitlilik arz edebilir. Burada 1 Mayıs çalışmalarına çevremizdeki tüm güçleri katabilmek, her türden enerjiyi seferber edebilmeyi başarmak sürecin en kritik halkalarından birisini oluşturuyor. Keza hazırlık komiteleri vb. zeminlerde yürütülecek kolektif tartışmalarla yaratıcı yol ve yöntemler bulunabileceği gibi, daha planlı ve hedefli bir çalışmayı örmek de kolaylaşacaktır.

Sınıf mevzilerini güçlendiren bir hazırlık

1 Mayıs hazırlıklarımız sınıf çalışmasında yoğunlaştığımız, hedef seçtiğimiz mevzileri güçlendiren bir hatta örülmeli, bahsi geçen komitelerin özelde bu alanlarda örgütlenebilmesi için yoğunlaşılmalıdır. Fabrika zeminlerinde tutulan mevzilerin güçlendirilmesi ve 1 Mayıs alanlarında buradan doğru bir katılım sağlanmasına özel önem verilmelidir.

Etkili bir ajitasyon ve propaganda çalışması

Sınıf mevzilerine yönelik hedefli-planlı çalışmayı aksatmadan, 1 Mayıs çağrılarımızın en geniş kesimlere de ulaştırılması gerekmektedir. Sınıfa ve emekçi kitlelere çeşitli araçlarla seslenilmeli, ancak bu çalışmalar salt materyal kullanımı sınırlarında ele alınmamalıdır.

Ajitasyon-propaganda faaliyetinde 1 Mayıs’ın ve içinden geçilen sürecin politik gündemlerini etkili şekilde işlemek ve emekçilere neden 1 Mayıs alanında olmaları gerektiğini etkin bir şekilde anlatabilmek bir başka önemli sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır. Bu bakışla gerçekleştirilecek olan işçi toplantıları, seminerler, paneller vb. etkinliklerin önemi ve ihtiyacı ortadadır.

Son dönemde tırmandırılan devlet terörü ve canlı bombalar yoluyla yaratılan korku atmosferinde emekçiler, değil eylem alanlarına gelmeyi, sokağa çıkmaya bile çekinmektedir. Emekçilerin önüne çekilen korku duvarlarını yıkmak için her zamankinden çok daha fazla bir çaba ortaya koymaya ihtiyaç vardır.

Özellikle içinden geçilen baskı ve gericilik döneminde, 1 Mayıs gibi önemli bir günde devrimci politikalar temelinde işçi ve emekçilerin en geniş katılımla alanlarda olmasını sağlamak görevi sınıf devrimcilerinin omuzlarındadır. Bu görev ve sorumlulukların bilinciyle, her yönüyle güçlü bir 1 Mayıs için seferber olunmalıdır.

 

 

 

 

Kürt sorunu, savaş politikaları ve işçi sınıfı” paneli

 

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu “Kürt sorunu, savaş politikaları ve işçi sınıfı” başlığıyla 20 Mart’ta Ankara’da bir panel gerçekleştirdi. Tüm Bel Sen Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen panel BDSP adına yapılan açılış konuşmasıyla başladı. Ardından panele konuşmacı olarak katılan Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Beyaz yakalı işçiler ve Metal İşçileri Birliği adına konuşmalar yapıldı. Panel soru-cevap bölümünde yapılan tartışmaların ardından sona erdi.

“Sömürü; milliyetçi, dinci ayrımlarla gizleniyor”

DEV TEKSTİL adına yapılan konuşmada tekstil sektöründe Kürt işçilerin ağırlıklı olarak çalışmakta olduğu, sermaye devletinin izlediği savaş politikaları nedeniyle metropollere göç etmek zorunda kalan Kürt işçilerin ucuz işgücü olarak görüldüğü ve sermayenin sınıf içinde siyasal gericiliğe yaslanarak etnik ve mezhepsel ayrımlar yaratarak sınıf mücadelesini engellemeye çalıştığı, direniş ve eylemsel süreçlerde işçilerin birliğinin önüne geçmek için alt kimlikler üzerinden bir ayrım yaratmaya çalıştığı belirtildi. İşçi sınıfının tabandan birliğini güçlü bir şekilde oluşturamadığı koşullarda patronların izlediği bu politikanın, siyasal gericiliğin de etkisiyle sınıf içinde bir bölünmeye yol açabildiği ifade edilirken pratikte yaşanan deneyimlerden örnekler verilerek sınıfın yaşadığı bölünme ortaya kondu. Bunun karşısında taban örgütlülüklerinin ve eğitim çalışmalarının önemine vurgu yapıldı ve sendikalı olmanın örgütlü olmak anlamına gelmediği mevcut sendikal işleyiş üzerinden ortaya koyularak aslolanın işçi sınıfının siyasallaşması ve işçi sınıfı bilimiyle buluşması olduğu ifade edildi. Sınıf içindeki gerici odaklaşmanın ve siyasal gericiliğin etkisinin de ancak sınıfın siyasallaşmasıyla ortadan kalkabileceği belirtilerek konuşma sonlandırıldı.

“Beyaz yakalı işçilerin sınıf bilinci geliştirilmeli”

Beyaz yakalı işçiler adına yapılan konuşmada ise beyaz yakalı işçilerin de sınıf içerisindeki siyasal gericilikten mavi yakalı işçiler kadar etkilendiği ve benzer zorluklarla karşılaşıldığı ifade edildi. Beyaz yakalı olarak tanımlanan işçilerin doğrudan sistemin etkisinde kaldığı ve işçi bilincinin gelişmediği belirtilerek savaş politikalarının ve Kürt sorununun sınıfa doğru bir zeminde anlatılabilmesi için farklı bir dil ve üslubun oluşturulabilmesinin önemine değinildi.

“Öncü işçiler devrimcileşmeli, devrimci işçiler öncüleşmeli”

Son olarak Metal İşçileri Birliği'ne söz verildi. MİB adına yapılan konuşmada Metal işçilerinin de sınıfın genel tablosundan farklı bir noktada durmadığı, toplumun genelini etkisi altına alan siyasal gericiliğin işçi sınıfını bir bütün olarak etkilediği ifade edildi. ‘Metal Fırtınası’nda bunun birçok örneğiyle karşılaşıldığı ifade edilerek işçi sınıfının hareketli ve eylemsel süreçler içinde bilincinin geliştiği vurgulandı. Sermaye devletinin izlediği savaş politikalarının; “vatan savunması” vb. söylemlerin ve bugün Kürt sorunu üzerinden yapılan faşizan propagandanın siyasal gericiliğin etkisi altında olan işçi sınıfı içinde yer edindiği, bunun aşılacağı zeminin de işçi sınıfına sermaye devleti gerçekliğini gösterebilmek ve sınıf hareketinin siyasallaşmasıyla mümkün olabileceği belirtildi. Sınıf hareketi cephesinden bugünün en önemli sorununun öncü işçilerin devrimcileşmesi, devrimci işçilerin de öncüleşmesi olduğu ifade edildi.

Daha sonra verilen aranın ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Soru cevap bölümünde savaş politikaları, göçmen işçiler, Kürt sorununun işçi sınıfına yansımaları ve işçi sınıfının bu sorunlar karşısında alması gereken tutumlara dair yapılan anlamlı tartışmalarla panel sonlandırıldı.

 
§