18 Mart 2016
Sayı: KB 2016/11

Ya barbarlık içinde çöküş, ya sosyalizm!
Halkların birleşik devrimci direnişini büyütelim!
Kürt halkıyla dayanışmayı güçlendirelim!
Ellerimize geçen yeryüzü nimetlerini toplayabilmek için, zihinlerimize pranga vuruluyor
“Yeni Türkiye”, “yeni anayasa” ve çürümüş eski düzen!
Anayasa tartışmaları...
Kamuda çalışanlara kadro “müjdesi” yalanı çöktü!
Kölelik yasası “işsizliğe çözüm olacak” yalanı
Tekstil Grup TİS süreci ve İnci Plastik işçilerinin tutumu üzerine
İşçiler neden suskun?
Partinin sınıf çalışması, deneyimler ve sorunlar
Paris Komünü 145 yaşında
Suriye’de “kırmızı çizgiler”
Fransa’da 9 Mart grevi, Avrupa’da büyüyen sınıf ve kitle hareketleri
DGB ve DLB mücadele çağrılarını sürdürüyor
Beyazıt’ta katliamlar lanetlendi
Gazi Katliamı 21. yılında lanetlendi
2016 8 Mart’ı: Baskı ve yasaklara karşı direniş!
EKİM 300. sayıda!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Yeni Türkiye”, “yeni anayasa” ve çürümüş eski düzen!

 

İçinden geçtiğimiz şu karanlık günlerde düzen bir taraftan da yeni Anayasa tartışmaları yürütüyor. AKP belirleyiciliğiyle yürütülen bu tartışmalarda geriye kalan aktörler kendi rollerini oynamaya çalışıyor. Anayasa uzlaşma komisyonu dağılmış olmasına rağmen, yeniden toplanması için çağrılar yapılıyor.

Devlet terörü tüm yıkıcılığıyla AKP’nin elindeki en önemli koz olarak sahnedeyken, yeni Anayasa vesilesiyle özgürlükçü, demokrasiyi geliştirici vb. beklentiler yayılmaya çalışıyor. Erdoğan AKP’sinin başkanlık sisteminden ayrı ele almadığı bu tartışmalarda, diğerleri de bunu öne çıkararak tutum alıyorlar. MHP ilk dört maddenin kırmızı çizgileri olduğunu belirtirken, CHP buna ek olarak başkanlık sistemini öne çıkarıyor. Ayrıca cumhuriyetin eski ayarlarına dönmesi gerektiği çağrısını yapıyor. HDP ise yeni bir anayasayı ihtiyaç olarak ifade ederken, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa şartına dört partinin uzlaşmasını ekliyor.

Tüm bu tartışmaların tezahür ettiği bir zaman diliminde ise mevcut anayasanın en üst mahkemesinin kararları bizzat devletin en tepesi tarafından tanınmamakla kalmıyor, ek olarak “saygı“ da duyulmuyor. AKP’nin ihtiyaçları dâhilinde yargıya ayar veriliyor, mahkemelerden nasıl kararlar çıkması gerektiği deklare ediliyor. Devletin gericiliğinden beslenen eğitim sisteminin “eğitmen“ tecavüzcülerinin onlarca çocuğa tecavüzü yayın yasağı ile geçiştirilmeye çalışılırken, barış talebini dillendiren akademisyenler tutuklanıyor.

DGM’lerin yerini alan Özel Yetkili Mahkemeler ile bir dönem işlerini yürüten AKP, şimdi siyasi yargılamalar için sadece bu konularla ilgilenecek mahkemeler kuruyor. Eski TMY (Terörle Mücadele Yasası) yeniden yürürlüğe sokulmak isteniyor. Sonuç olarak mahkemelerin adı değişse de işlerliği aynı kalıyor. Cinayet şebekelerini, tetikçilerini ise yine bir başka yasal zırhla korumaya alıyor.

Terör rejimi, Ortaçağ’dan kalma engizisyon mahkemeleri ile kendi hukukunu hayata geçiriyor. Yaşananlar, ABD’de yaşanmış kötü ünlü McCarty dönemini andırırken, yeni anayasanın demokrasi ve özgürlük getireceğine toplum inandırılmak isteniyor. Ve bu yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı dönemde işçi ve emekçilerin kalan son kazanımları da ellerinden alınmaya çalışılıyor. Kıdem tazminatı gasp edilirken, kiralık-köle işçilik çalışma hayatının yeni biçimi haline getirilmek isteniyor. Doğanın talanına son hızla devam ediliyor. Tüm bunların sonucunda olası bir yeni anayasanın referanduma sunulmuş olması, sadece büyük oy çokluğuyla kabul edilen 12 Eylül anayasasını akla getirecektir.

Şimdi bile bizzat devlet tarafından sıklıkla ihlal edilen mevcut anayasanın yenileneceği söylenedursun, devletin gizli anayasasının gerekleri ne pahasına olursa olsun harfiyen yerine getiriliyor.

 

 

 

 

Baskın, gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor

 

İzmir’de 9 Mart’ta yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 24 kişi, 11 Mart'ta savcılığa ifade verdi. 24 kişiden, 10'u “Örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklandı.

9 Mart sabahı Dilovası, Gebze ve Darıca’da gerçekleşen ev baskınları sonucunda gözaltına alınan 12 kişi 11 Mart günü Gebze Adliyesi’ne getirildiler. Gözaltına alınanlardan 6’sı tutuklandı.

11 Mart günü Giresun’da gözaltına alınan 26 kişiden 11’i “Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefet, silahlı örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklandı, 6’sı hakkında denetimli serbestlik kararı verildi.

14 Mart günü Konya’da yapılan baskınlarda HDP Konya İl Eş Başkanı Nurhak Erkal’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı.

Antalya’nın Kepez ilçesine bağlı Habibler Mahallesi’nde bulunan birçok eve polis aynı gün sabah saatlerinde baskın düzenledi. Baskınlarda evler didik didik aranıp, eşyalar dağıtıldı. 7 kişi gözaltına alındı.

Adana merkezli Mersin, Hatay ve Urfa illerinde de birçok eve baskın düzenlendi. 20 kişi gözaltına alındı.

Eskişehir’de polislerce birçok eve eş zamanlı olarak yapılan baskınlarda 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 8'i serbest bırakıldı.

İstanbul Gaziosmanpaşa ve Sultangazi’de yapılan polis operasyonlarında çok sayıda kişi gözaltına alındı. Baskınların gerekçesi olarak “PKK/KCK propagandası yapmak” ve “devlet büyüklerine hakaret” gösterildi.

Adana şehir merkezinde ve Ceyhan ilçesinde düzenlenen baskınlarda 36 kişi gözaltına alındı.

Eskişehir’de yapılan ev baskınlarında ise 12 kişi gözaltına alındı.

16 Mart sabahı İstanbul merkezli yürütüldüğü belirtilen soruşturma kapsamında 8 kentte evlere baskınlar düzenlendi.

İstanbul’un Beyoğlu, Fatih, Avcılar, Kadıköy ilçelerinin de aralarında bulunduğu 16 ilçede 32 adrese eş zamanlı olarak yapılan baskınlarda, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının da aralarında bulunduğu onlarca kişi gözaltına alındı.

Maraş, Elazığ, Urfa ve Antep’te 16 adrese eşzamanlı baskın yapıldı. 22 kişi gözaltına alındı.

 

 

 

 

Cizreliler toplu konut değil, tahrip olan evini onarmak istiyor’

 

Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD) üyesi avukatlar, devlet terörü nedeniyle büyük ölçüde tahrip olan ve kentsel dönüşüme uğrayacağı belirtilen Cizre’de inceleme yaptı. İnceleme sonucunda, evlere tek tek bakılmaksızın çoğu binaya “ağır hasarlı” tespitinin yapıldığı ifade edildi.

ÖHD İstanbul Şube Sekreteri İlknur Alcan, Cizrelilerin tek katlı ve bahçeli evlerde yaşadıklarını, bu nedenle devletin toplu konut yapma planına soğuk baktıklarını ve mahallelerinden taşınmaya karşı çıktıklarını belirterek, “İnsanlar evlerinin hasarı karşılığında devletin tazminat ödemesini ve bu hasarların giderilmesini istiyorlar. Bazı binaların yeniden yapılması gerekiyor. Ancak birçok binanın yıkılmasına gerek yok” denildi.

ÖHD’li ve MHD’li avukatlar, kentsel dönüşüm yapılacağı kaydedilen Cizre’de, sokağa çıkma yasağı kaldırıldığı günden beri incelemelerini sürdürüyor. ÖHD’li Alcan, ilçede hasar tespit komisyonunun evlerde hasar tespit işlemine başladığını, hemen hemen bütün binalara “ağır hasar” raporu verildiğini kaydetti. Bunun üzerine, halkın daveti üzerine ilçeye gittiklerini anlatan Alcan, şöyle dedi:

“Bazı evlerin gerçekten yıkılıp yapılması gerekiyor. Kolonları kalmamış, bazıları dümdüz olmuş. Ancak bazı evlerin hasarı yalnızca duvarların yıkılması şeklinde. Bazı evlerin içi yanmış ancak duvarlarda yanmanın yaptığı isin dışında hasar yok. Buna rağmen yıkılacağı söylenmiş. Sıva ve boya ile çözülebilir aslında. Tadilatları kendileri yapabilir.

İnsanlar kalabalık aileler oldukları için evlerini geniş ve özel yaptırmışlar. Şimdi onlara toplu konut inşa edileceği, konutları devletin yapacağı ve bunların kendilerine belli bir miktar karşılığında satılacağı söylenmiş. İnsanlar buna itiraz ediyorlar. Hem bazı evlerin yıkılması gerekmiyor, hem de toplu konut kabul edilmiyor. İnsanlar evlerinin hasarları karşılığında devletin tazminat ödemesini ve bu hasarların giderilmesini istiyorlar. Birçok binanın yıkılmasına gerek yok. Ayrıca insanlar mahalleden taşınmak da istemiyorlar.”

 
§