19 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/07

Savaş kundakçılarına geçit verme!
Suriye politikasının iflası ve maceracı çıkış arayışları
Türkiye ve Suudi Arabistan...
AKP’den polise rüşvet, emekçiye sefalet!
Patronlardan AKP’ye “asli görev” hatırlatması!
Metal fabrikalarında ek zam talepleri yükseliyor
İşçi sınıfı eskiyi yıkarken "yeni"yi elleriyle inşa ediyor!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
“Sorunsuz” sendikacılık
DİSK 15. Genel Kurulu
Sınıf çalışmasının sorunları
19. yüzyıl Britanyası ve Kibritçi Kızlar Grevi
Emeğin özgürlüğü için Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
8 Mart’ta alanlara
Mücadelede biz de VARIZ!
Asalak bir burjuvanın ardından...
Meslek liseleri devrim meselesidir!
Katliamlar sürüyor
Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez..
Bu doyumsuz dünyada soluğu hiç tükenmeyenlere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sorunsuz” sendikacılık

 

Mayıs ayında ayağa kalkan ve Türk Metal çetesinin saltanatını sarsan metal işçileri bu kez ücret iyileştirmesi talebi ile MESS’e karşı ayağa kalkmaya hazırlanıyor. Bursa’da Tofaş işçilerinin başlattığı girişim ile onlarca fabrikadan metal işçileri 21 Şubat’ta bir kez daha Kent Meydanı’nda olacaklar. Farklı şehirlerde de Bursa ile eş zamanlı eylem önerileri bizzat işçiler tarafından dile getiriliyor.

Bu demek oluyor ki, metal işçisinin öfkesi artık Türk Metal çetesini aşarak doğrudan MESS’e ve sermaye baronlarına yöneliyor. Renault’ta Türk Metal çetesini sırtından atan işçiler, haftalardır ücret iyileştirmesi talebi ile fabrika içinde gerçekleştirdikleri eylemlere devam ediyorlar. Birleşik Metal-İş’in engelleyici ve dizginleyici tutumlarına rağmen inisiyatifi elden bırakmayan Renault işçileri kararlılık ile bu yolda yürümeye devam ediyorlar. Diğer birçok fabrikada Türk Metal’e geri dönüşler yaşansa da, öncü işçiler büyük oranda biçilse de yine ücret iyileştirmesi gündemi ile yoğun hoşnutsuzluk ve tepkiler yaşanıyor.

Geçtiğimiz günlerde bu tepkinin görünür biçimde dışa vurduğu yerlerden biri Tofaş oldu. Tofaş’ta Türk Metal odası önünde toplanan işçiler Türk Metal çetesine öfkesini dile getirirken bu gelişmeden en çok korkuya kapılan ise Tofaş’ta Türk Metal’in yerine yerleşmeye çalışan Çelik-İş bürokratları oldu.

MİB aracılığı ile öfkesini dile getiren ve bir araya gelen Tofaş işçilerini ve elbette MİB’i provokatörlük ile suçlayan bu bürokrat takımı yaptığı açıklamalar ile Türk Metal çetesinden en ufak bir farkı olmadığını bir kez daha ortaya serdi.

Eylemli tepkileri dindirmeye çalışan Çelik-İş bürokratları “patronla sorunları olmadığını” söylemekten de geri durmadılar. Kendileri cephesinden bildiğimiz bir gerçeği ifade etseler de bu tablo açık ki artık Tofaş işçisinin temsiliyetini taşımıyor. Zira Tofaş işçisi geçtiğimiz günlerde “ani” bir rahatsızlıkla hayatını kaybeden Mustafa Koç’un ardından yine sınıfsal bir refleksle tepkisini ortaya koymaktan da geri durmamıştı.

Zira, 3 kuruşluk asgari ücret ile 6 yıllık sözleşme çöp oluyor, yıllarca kıdemi bulunan “sendikalı” işçilerin ücreti asgari ücret seviyesine iniyorsa bu tablonun sorumluları başta Koç olmak üzere kapitalist patronlar ile onların çanak yalayıcıları olan sendikacı bozuntularıdır.

Bugün, birçok fabrikada sözde sendikacılar ve patronlar ücret iyileştirmesi konusunda bir şey yapılamayacağından, 2017 sözleşmesini beklemek gerektiğinden dem vuruyorlar. Kimi fabrikalarda ise patronlar kendilerinin zam vermeyi kabul ettiğini ancak MESS’in buna yanaşmadığını söylüyorlar.

Açık ki, fabrikalarda dile getirilen bu söylem kafa bulandıran ve tepki yatıştırmaya çalışan bir orta oyunundan başka bir şey değil. Ücret iyileştirmesi yapmayı kabul eden bir patronun yapması gereken bellidir. Gerekirse MESS’ten istifa eder ve söz verdiği iyileştirmeyi yapar.

Ama, Çelik İş bürokratları bu konuda başka bir soruya yanıt vermek zorundalar. Eğer gerçekten patronlar ek zam vermeyi kabul ediyor da MESS bunu kabul etmiyorsa, bu MESS’in başını kim tutuyor. Herhalde bu bürokrat takımı, tüm metal işçilerinin bildiği bir gerçeği, MESS’i oluşturan şirketlerin önemli bir bölümünün Tofaş’ın sahibi olan Koç Grubu’na bağlı şirketler ve onların yan sanayisi olduğunu unutmuş olamazlar.

Öyleyse, ister fabrikalarda tek tek patronlar ücret iyileştirmesine yanaşmasın, ister bu girişimler MESS eli ile engellensin, metal işçisinin ekmeğine el uzatanlar bizzat patronlar sınıfının kendisidir.

Metal işçisi, Mayıs ayında başlattığı yürüyüşüne bilincini ve birliğini geliştirerek devam ediyor.

Ve metal işçisinin kendisini üç kuruşa razı etmeye çalışan patronlarla “sorun”u var.

Adım adım devam eden bu yürüyüşte, patronlarla “sorunsuz” sendikacılık oynayanların akıbeti de sömürü düzeninin sahibi olan patronlarla aynı olacaktır. Kendi kaderini eline almaya başlayan metal işçisi “sorunsuz” sendikacılık oynamaya çalışan işbirlikçileri de aşıp yolunu yürüyecektir.

 

 

 

 

Umudum artıyor”

 

Merhaba arkadaşlar ben Bursa’dan bir metal işçisiyim. Sizlere çalıştığım fabrikadan ve işçi arkadaşlardan bahsetmek istiyorum.

Fabrikamızda herhangi bir sendika yok, işçi arkadaşların geneli edilgen yapıda kişiler. Bildiğiniz gibi 2015’in Nisan ve Mayıs aylarında şehrimizde Metal Fırtınası olarak da adlandırılan işçi eylemleri oldu. Bizim fabrikamız bu fabrikaların aksine örgütsüz olduğundan bu eylemlerin dışında kaldık. Fakat o dönemde genel olarak arkadaşlarımda bu işçi eylemlerine bir ilgi başladığını gözlemledim. Birden atmosfer değişti bir uyanış gerçekleşti. Ben şahsen Metal Fırtınası’nın bir milat olduğunu düşünüyorum. Çünkü fırtınadan önce daha çok edilgen, yalnız, bencil, temel sorunlar konusunda konuşmaktan çekinen, bel altı ve futbolun ötesine geçemediği sohbetlere eğilim duyan bir işçi profili vardı. Ama Metal Fırtınası’ndan sonra bir eşik aşıldı. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak ve olmadı da.

Birkaç ay sonra bir grup işçi arkadaş maaşlarına ek zam yapılması için imza kampanyası başlattı. Bu daha sonra bütün fabrikaya yayıldı ve imzalar yönetime verildi. Fabrikanın tarihinde böyle bir şey bugüne kadar olmadığı için bomba etkisi yarattı ve zam sözü yönetim tarafından 2016 yılbaşı sonrası için verildi. Daha sonra bir grup işçi arkadaş her sene sorgulamadan imzaladıkları yıllık mesaiye kalma taahhütnamesini imzalamadılar. Bu da alışılmadık bir olaydı. İşçi arkadaşlar artık sohbetlerinde kısır muhabbetlerin ötesine geçip kendi sorunları üzerine konuşabiliyorlar, oto sansür yıkıldı, üzerimizdeki ölü toprağını attık. Ben şahsen bu gelişmeleri gözlemleyerek yaşıyorum ve işçi sınıfının geleceğine dair umudum her geçen gün daha da artıyor.

Zam konusuna gelirsek, imza girişimi sonuç verdi. 2016 Ocak zamları istisnalar hariç genel olarak işçi arkadaşları memnun etti. İşçi arkadaşlar birlikte hareket ettiklerinde bir şeyleri değiştirebileceklerini gördüler. Sonuç olarak bugüne kadar hep patronların yüzü güldü, bugünden sonra da işçilerin yüzü gülecek. Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği.

Bursa’dan bir metal işçisi

 
§