6 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/41

Seçim oyununun kazananı sermaye düzeni oldu
Parlamenter hayaller ve iki sonuç
Seçimlerin ardından...
Patronlar: Önümüz açıldı
Düzenin seçim oyununda ayak oyunları
MGK: Devlet terörünün “yasal” koordinatörü
Basına baskı özgürlüğü dağıtıyor
G20 Zirvesi için lüks oteller ve gözaltı merkezi
Şakran’da Ankara Katliamı’na öfke
“Kazanana kadar direneceğiz”
“Taleplerimiz kabul edilene kadar fabrika önündeyiz”
MİB ‘Metal Fırtınası Sempozyumu’ düzenliyor
‘Kaleler düşerken’ yazısına cevap!
1 Kasım seçimleri
"Buz kırılmış, yol açılmıştır!"
Ekim Devrimi yol göstermeye devam ediyor!
Hegemonya krizi derinleşiyor
Mültecilik üzerine bir deneme!
Dış basında 1 Kasım değerlendirmeleri
Üniversite çalışmasında pratik bir deneyim üzerine
Kapitalizmin gençlere gelecek vaadi: İşsizlik
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
Kadının tarihsel ezilmişliğinin ve köleliğinin en zorlu halkası: Din
Kadın cinayetleri devam ediyor
Kadınlar ve yağmurlar - K. Ehram
Devlet hapishanelerde daha da saldırganlaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Parlamenter hayaller ve iki sonuç

 

Sınıfsal çıkarları gereği burjuvazi, seçim oyunlarına dayalı parlamentarizme büyük bir önem atfeder. Zira seçimler hem sömürü çarkının istikrarlı dönmesi, hem de kapitalist sisteme toplum nezdinde meşruluk kazandırılması için gereklidir.

Sermaye fraksiyonlarının artı-değerden aldıkları payın belirlenmesinde de seçimlerin rolü var. Çünkü başa geçen sermaye kesiminin sömürüden, ranttan, yolsuzluktan, rüşvetten, hırsızlıktan aldığı pay katlanmaktadır. Tıpkı AKP şefleriyle “yandaş/yeşil sermaye” diye adlandırılan kapitalistlerin dinci-gerici iktidar döneminde servetlerini katlamaları örneğinde görüldüğü gibi…

Sınıf çatışmaları sertleşip toplumsal hareket dalgası kabarmadığı sürece işçi sınıfıyla emekçilerin çoğunluğu, sermayenin bu rezil oyununda figüran olmaktan kurtulamazlar. Temelden yoksun vaatlerin bol olduğu, sahte umutların yayıldığı seçim süreçleri burjuvazinin şu veya bu fraksiyonu arasındaki rekabet ve atışmalara da sahne olur, ancak sömürü ve kölelik çarkı işlemeye devam eder.

8 Haziran’da iyimserlik

Sermaye partilerinin seçim süreçlerinde yarattıkları sahte umutlar, vahşi kapitalizmin icraatlarıyla kısa sürede yerle yeksan olur. Sömürü, baskı, zorbalık, yolsuzluk, rüşvet gibi belalar tüm iğrençliğiyle emekçilerin tepesine çöker. İşçi sınıfı hareketi ya da toplumsal muhalefet dalgası kabarmadığı sürece burjuvazi için hava hoş. Ne de olsa vaatler ikinci bir seçime kadar ertelenmiştir.

Seçim defterini kapatan sermaye işine bakarken, parlamenter hayalleri diri tutma talihsizliği sosyal-reformist sola düşer. Orta sınıf ve küçük-burjuvazinin siyasi alandaki bu temsilcileri parlamenter hayallerle avunmakla kalmaz, işçi sınıfıyla emekçileri de aynı tuzağın içine çekmeye çalışırlar. Ufku kapitalizmin ötesine uzanamayan bu siyasi anlayışın temsilcileri iyimserlik yaymaya eğilimli oldukları gibi, karamsarlığa kapılmaya da yatkınlar. Nitekim HDP’nin 7 Haziran seçimlerindeki başarısı, bu çevrelerde abartılı bir iyimserlik havası yarattı. Buna göre 8 Haziran’da ülkede artık yeni bir dönem başlıyordu.

Kısa sürede görüldü ki, burjuva cumhuriyetini demokratikleştirme programı etrafında birleşen Kürt hareketi ile devrim umudunu yitirmiş Türkiye solunun “parlamenter zaferi” ne siyasal yaşamda, ne toplumsal yaşamda kayda değer bir gelişme yaratabildi. Dinci-mezhepçi-faşist polis rejimi seçim sonuçlarını da “milli irade”nin kutsal mekanı olan parlamentoyu da bir kenara itti. Sermaye iktidarının Suruç Katliamı'yla başlattığı saldırı dalgasında kirli savaş, faşist baskı ve terör, katliamlar, tehdit, şantaj vb. icraatlar Ankara Katliamı'yla had safhaya ulaştırıldı. Sermayenin saldırganlığı karşısında etkisiz kalan reformist anlayışın “seçim zaferi”ne dayalı iyimserlik ve umutları kısa ömürlü oldu. Hal böyleyken düzenin efendilerini rahatsız etmemek için meşru/militan mücadeleden kaçınan reformist blok umutları yeni seçimlere havale etti. Çıta yükseltildi, “Bizler iktidara!” şiarı temel alındı. AKP dahil bütün partilerle koalisyona hazır olunduğu ilan edildi…

2 Kasım’da karamsarlık

8 Haziran’da oluşan iyimser havayı dağıtan sermaye iktidarının sınır tanımayan saldırganlığına rağmen, umutlar 1 Kasım seçimlerine endekslendi. Meclisteki sandalye sayısının 110’a çıkacağı, AKP ile de koalisyona hazır olunduğu ilan edilmişken, ortaya çıkan seçim sonuçları, reformist blok için umut kırıcı oldu. 8 Haziran’da iyimserliğe kapılanlar, 2 Kasım’da umutsuzluğa kapılıp karamsarlaştılar.

Fiilen iktidarı elde tutmanın avantajıyla 7 Haziran seçimlerini yok sayan AKP’nin yeniden tek başına hükümet kuracak imkana kavuşması, parlamenter hayallere yeni bir darbe indirdi.

Kabul etmek gerekiyor ki ırkçı, dinci, mezhepçi bir partinin bu kadar oy alması rahatsız edicidir. Buna rağmen 8 Haziran’da iyimserliğe kapılmak ne kadar temelsizse, 2 Kasım’da karamsarlığa düşmek de o kadar tehlikelidir. Zira burjuva parlamentosu ne işçi sınıfıyla emekçilerin ne Kürt halkının ne Alevi emekçilerin, ne gençliğin ne kadınların sorunlarına çözüm üretebilir. Hal böyleyken bu kuruma bağlanan umutlar boş bir avuntu, karamsarlık ise felç edici bir etki yaratmaktan başka bir işe yaramaz.

Geleceği kazanmanın yolu
meşru/militan direniştir

AKP’nin tek başına hükümet kurması, dinci-faşist polis devletini daha da tahkim edecek olması rejim krizini ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla 7 Haziran sonrasında olduğu gibi, 1 Kasım sonrasında da sermaye iktidarının pervasız saldırganlığı devam edecektir. Sermayenin önemli bir kısmını, devlet kurumlarının çoğunu, medyayı, meclisin yarısını ele geçiren AKP’nin, ilerici devrimci güçlere, işçi ve emekçilere, Kürt halkına/hareketine ve diğer ezilenlere saldırırken daha da pervasızlaşacağını hesaba katmak gerekiyor.

Bu hücuma karşı durabilmek için parlamenter hayallere de, felç edici karamsarlığa da yer olmamalıdır. Saldırı bir ve aynı merkezden geliyor. O halde birleşik, meşru/militan direnişler örmenin nesnel koşulları mevcuttur. Yapılacak olan fabrika ve işletmeler başta olmak üzere üretim, eğitim ve yaşam alanlarında örgütlenmek ve direnmektir. Vurgulamalıyız ki, sorunları çözmek de talepleri kazanmak da işçi sınıfıyla emekçileri dinci-ırkçı ideolojinin esaretinden kurtarmak da ancak birleşik meşru/militan mücadele ile mümkündür.

 

 

 

 

HDP’den seçim sonuçlarına ilişkin ilk açıklama

 

Seçim sonuçlarına ilişkin olarak HDP Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP EŞ Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Zor koşullar içerisinde partimizin bugün meclisteki 3. parti olarak seçim sürecini tamamlaması bir başarıdır” dedi.

1 Kasım seçimlerini değerlendirirken son 5 aylık gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerektiğini belirten Yüksekdağ, “Geride bıraktığımız 5 aylık süreç içerisinde çatışmalarda 258 sivil yurttaşımız hayatını kaybetti. Yine bu süreç içerisinde Suruç Katliamı ve Ankara Katliamı'nda 100’ün üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu süreçte parti binalarımıza saldırılar oldu, 500’ün üzerinde üyemiz tutuklandı” diye konuştu. Kendilerine oy verenlere teşekkür eden ve HDP’nin muhalefete devam edeceğini belirten Yüksekdağ, sözlerini “İnadına barış” diyerek tamamladı.

Ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ortada eşit ve adil bir seçim olmadığını belirtti. Seçim kampanyası yürütemediklerini ifade eden Demirtaş, bu süre boyunca insanları korumak için çalıştıklarını söyledi.

Seçime katılımın yüksek olduğunu ve bunun önemli olduğunu söyleyen Demirtaş, HDP’nin oy kaybı yaşadığının ortada olduğunu ancak mecliste çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek gerekli değerlendirmeleri yapacaklarını söyledi.

 
§