9 Ocak 2015
Sayı: KB 2015/01

Ya teslimiyet ya grev!
Beklenen oldu: Yolsuzluklar AK’landı!
AKP gericilik “kariyerinde” hızla ilerliyor!
Devletin paslanmayan silahı: Hizbulkontra!
Cizre’de devlet provokasyonu ve katliam!
Sağlıkta dönüşümden sağlıkta gericileşmeye!
Asgari ücretli “zengin vergisi” kıskacında
‘Sefalet zammına karşı grev yapılmalı’
Taşeron köleliği ekseninde sınıf hareketi - D. Umut
Karayollarında işçi kıyımı
Sermaye uşağından ‘Sütaş’ı yedirtmeyiz’ açıklamaları
Dayanışma gecesi üzerine...
DEV TEKSTİL’den Esenyurt’ta işçi toplantısı
Proletarya devriminin ve sosyalizmin iradesi
Kapitalizmin krizi, emperyalist savaşlar ve faşizm
Yunanistan’da siyasi kriz derinleşiyor
Filistin’de direnişe karşı işgal diplomasisi
Avrupa’da DGB kampı coşkusu
Ölümcül Ebola ve emperyalizm - Eylem Güneş
Mücadele ve kazanımlarla anılacak bir yıl için görev başına!
Emekçi Kadın Çalıştayı’ndan baharı örgütlemeye!
“Zorbalığa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz!”
Balık, böcek ve kuş imgeleriyle yabancılaşmadan özgürlüğe
Hasta tutsak Mehmet Yamaç’a sürgün
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları
Oğuz yoldaşa...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP gericilik “kariyerinde”
hızla ilerliyor!

 

2015’e dinci-gericiliğin dozunun giderek artacağını gösteren haberlerle girdik. Bunun belki de en sembolik bir şekilde olanı, yılbaşı gecesi yeni yılın ilk bebeği vesilesiyle Sağlık Bakanı’nın kadınları hedef alan gerici açıklamaları oldu. Bakan Müezzinoğlu “Anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir” diyerek kadınlar üzerinden yeni bir gerici tartışmayı da başlatmış oldu. Medyada hemen yankı bulan bu gündeme ilişkin çeşitli şekillerde tepkiler verildi.

‘Annelik ve kariyer’ tartışmaları özelde çalışan kadınları hedef alırken, işsiz olan binlerce kadına da bir teselli olarak annelik “kariyeri” bahşedilmektedir. Biliyoruz ki bu tartışmalar 3 çocuk isteyerek başlayan, kürtaj tartışmalarıyla devam eden ve “bu ülkede yıllarca bir doğum kontrolü ihaneti yaptılar ve neslimizi kurutma yoluna gittiler. Neslin önemi, gücü ekonomide olduğu gibi manen de çok önemli” diyen Erdoğan’ın yürüttüğü tartışmaların bir devamıdır. Bu açıdan yeni değildir. Çocuk talebi, sermayenin uzun erimli ihtiyaçları gözetilerek, yaşlanan Türkiye’nin genç iş gücüne olan gereksinmesinin farkında olarak dile getiriliyor. Kuşkusuz bu yapılırken de dinsel gericiliğin giysisi topluma giydirilmeye çalışılıyor.

“Kariyer mi annelik mi?” şeklide medyada tartışmaya açılan bu konu, AKP’liler hiç istemese de, işçi ve emekçi kadınların çalışma yaşamına ilişkin yok sayılan taleplerini de gündeme getirdi. Kadınların anne olmaktan gelen durumları gözetilerek doğum izni, süt izni, kreş gibi talepleri bilindiği üzere sermaye düzeni için bir külfettir. Sermaye devletinin de böylesi kadın emeğini koruyucu ve çocuk bakımını kolaylaştırıcı önlemler hiç umurunda olmamıştır. Bu gibi önlemler olmadığı için çoğu kadın zaten çalışamamaktadır. Ya da kreş gibi hizmetleri dışarıdan satın alarak çalışma imkanı bulmaktadır.

Mevcut halde, 4857 sayılı İş Kanunu’na bağlı 2552 sayılı yönetmeliğin 15. maddesi uyarınca 150’den çok kadın işçi çalıştıran özel işyerlerinin çalışanların 0-6 yaş çocuklarına yönelik kreş açma “zorunluluğu” var. Ancak bu konuda 2008 yılındaki istihdam paketiyle getirilen uygulamayla patronlara bu hizmeti piyasadan alma seçeneği sunuluyor.

Tabii ki gerçek durumda patronların böylesi ek “külfetler” nedeniyle kadın işçi çalıştırmamayı tercih ettiklerini ya da çalışan kadın sayısını 150’nin altında tuttuklarını tahmin etmek güç değildir. Kreş açma durumunda sayı sınırlamasının kalkması ve bu hakkın tüm çalışanlar için kullanılabilir halde düzeltilmesi gibi tartışmaların önü ise AKP’lilerin sıklıkla yaptığı gibi, en baştan kesilmekte, kadınların çalışmak yerine evde çocuklarına bakması yönünde gerici bir baskı oluşturulmaktadır.
AKP hükümeti döneminde ise gündeme gelen kadın istihdam paketiyle kadınlara esnek ve güvencesiz çalışmanın dayatılması ise bir başka ikiyüzlülüktür. Özetle; onlar istiyorlar ki sermaye istediğinde kadın emeğini kullansın, istediği zaman esnek biçimde, istediği zaman da evde çalıştırsın. Gerek olmadığında da “asli” görevlerine dönsün, ev işi, çocuk ve yaşlı bakımı ile uğraşsın!

İşçi ve emekçi kadınların talepleri
ne olmalıdır?

Kapitalist düzende çocuk bakımı sadece kadının üzerine yıkılmakta, bu düzenin gericileri de bunu, sinsi ve ikiyüzlü bir şekilde “kutsal” annelik söylemleri eşliğinde kadınların annelik duygularını sömürerek yapmaktadır. Oysa çocuk bakımı toplumsal bir görev ve sorumluluktur. Bu nedenle tıpkı ev işleri gibi çocuk bakımı da toplumsal kurumlaşmalar yoluyla sağlanmalıdır. Kadını ev işlerinin kölesi, çocuk ve yaşlı bakımının daimi görevlisi olarak gören kapitalist düzende ise bu mümkün değildir. Bunun için gerekli olan toplumsal koşullar ancak sosyalizmde elde edilebilir.

Kadınlar için tek kurtuluşun sosyalizmde olduğu gerçeğini unutmadan, bu uğurda mücadele içinde, bugünden işçi ve emekçi kadınlar sermaye düzenin bu gerici sözcülerinin karşısına örgütlü bir şekilde çıkmalıdır.

Başta kadınları ucuz iş gücü olarak görüp, düşük ücretlerde, çoğu zamanda kayıtdışı çalıştıranların karşısına insanca yaşam ve çalışma koşulları için mücadele talepleri ileri sürülmelidir:

* İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!

* Eşit işe eşit ücret!

* Her türlü fazla mesai ve gece çalışması yasaklansın!

* Kadın işçilerin ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalıştırılması yasaklansın!

* Doğumdan önce ve sonra üçer aylık ücretli izin tıbbi bakım ve yardım!

* Kadınların çalıştığı tüm işyerlerinde kreş ve emzirme odaları açılsın!

* Esnek üretim, parça başı çalışma sistemleri ve taşeronlaştırma yasaklansın!

* 7 saatlik iş günü 35 saatlik çalışma haftası!

* Herkese iş ve tüm çalışanlara iş güvencesi!

* Parasız eğitim ve sağlık hakkı!

* Toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliği!

 

 

 

 

Kariyerimiz çocuk bakmak değil, hedefimiz düzeninizi yıkmak!

 

Dinci-gerici sermaye hükümeti AKP’nin şefleri gericilik söylemlerine devam ediyor. Her fırsatta kadını dört duvar arasına hapsetmek isteyenler 2015 yılının ilk bebeğini de gericilikle müjdelediler. Ve “Annelerin çocuk bakmaktan başka kariyeri olamaz” diyerek kadınlara çocuk doğurmaktan ve kutsal anne rolünü oynamaktan başka seçenek tanımaya niyetli olmadıklarını bir kez daha ortaya koydular.

Kadınlara yönelik ayrımcılık, saldırganlık ve sömürüde sınır tanımayanlardan dökülen ilk cümleler değil bunlar. “Dekolte giyen kadınlar tecavüzü hak etmiştir”, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer”, “Her kürtaj bir Uludere’dir”, “Hamile kadının sokakta dolaşması edepsizliktir.”, “Kahkaha atmak ahlaksızlıktır”, “Eş yoktur, eşitlik yoktur. Eşim değil, zevcem olur”, “Hürriyetmiş! Or...luğun adının hürriyet olduğu dünyaya tükürürüm. Bunun adı or....luktur” lafazanlıkları aynı sömürü zihniyetinin dillerinden saçılmıştır.

Haddinizi bilin!

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yılın ilk bebeği olan Meryem Azra’yı Zeytinburnu Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret etti. AKP’nin sağlıksız bakanı hastanede de gericiliğe devam etti. Kadının tek kariyerinin çocuk bakmak olduğunu söyleyen bakan babaya da üçüncü çocukları olduğu için “söz diyenlerdensin” demekten geri durmadı. Hemen ardından Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ayşenur İslam da yalanlarıyla kadına yönelik katliamları ve kadın ölümlerini “normalleştirmeye” çalıştı. Almanya tarafından yalanlanan “Türkiye’de 170, Almanya’da ise 303 kadın öldürüldü. Almanya’daki durumu hiç duymuyoruz ama Türkiye’dekini sağır sultan bile duyuyor” sözleriyle rezilliklerine rezillik katmaya devam ettiler. Kadınları yalnızca ucuz işgücüne ihtiyacı olduğunda evden çıkartanlar, geleceğin işgücünü garantiye almak için de kadınları kuluçka makinesi sanmaktadırlar.

Bizlerin kariyeri çocuk bakmak değildir, olmayacaktır. Hayatı ilmek ilmek ören işçi ve emekçi kadınlarız. Ekmek ve gül uğruna tarihte direnişi büyütenleriz. Bizler tacize, tecavüze, katliamlara karşı sokaklarda sesimizi yükseltenleriz. Ekim Devrimi’nin kıvılcımını yakan ve harlayanlarız. “Milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunan” bizler her türlü sömürü aracına olduğu gibi gericiliğe ve gericiliği yaratan bu kirli sisteme inat mücadele etmeye, mücadeleyi büyütmeye “haklı olan her şey için savaşmaya” devam edeceğiz.

Emekçi Kadın Komisyonları

07 Ocak 2015

 
§