7 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/44

Taşeron köleliğine ve işçi katliamlarına karşı direniş!
Kapitalistlerin serveti, emekçilerin sefaleti büyüdü!
2015 bütçesi savaş, kalekol ve Ak Saray’a!
Adalet’ten Ak’a saraylar kağıttan kuledir
İşçi katliamları sermayenin harcında var!
Kapitalist sömürü çarkları arasında tarım işçisi olmak
Faruk Çelik çark etti!
Ülker nasıl dünya üçüncüsü oldu?
Maaşına zam, işine son!
DEV TEKSTİL tanıtım toplantıları
Yusuf Erdinç karayolu işçilerine sesleniyor
Kapitalizmin bacasız fabrikası: Profesyonel spor
VESTEL: Bir fabrika ve bir kentin öfkesi!
Kobanê direnişi: Yanılgılar, hayaller ve devrimci çözüm
Şovenizmin panzehiri devrimci sınıf mücadelesidir!
Kobanê’de direniş çeteleri kuşatıyor!
Tunus seçimleri üzerine
Kapitalizmin krizi: Taşeronlaştırma ve vekalet savaşları
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
‘Yeryüzünün Lanetlileri’ ayağa kalkıyor!
Şanlı Bir Ekim gecesinde bulutları ateşle dağıtan uluslararası proletaryanın kızıl rüzgârı
Bu kavga senindir, bu kavgada ‘sen de varsın!’
Ankara DLB’den coşkulu Oğuzhan Çalışkan buluşması!
Kadınlar gericiliğe ve şiddet karşı direniyor!
Kendi destanımızı yazalım
Eugene Pottier ve dünya işçi sınıfının marşı: Enternasyonal
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kendi destanımızı yazalım...

 

Kadın insanlığın anası, insanlığı namusu. Kadın için bir çok kalıp var aslında; oysa kadın yalnızca kadındır, bireydir, insandır.

Hani bir söz var: “Cennetiniz sizin olsun. Ben annemi ağlarken de gördüm, gülerken de” diye. Anaların gözyaşı hiç dinmiyor ki. Şiddetin hangi yönünden bahsetmeli. Kadın; evde, işte, okulda, otobüste, sokakta her yerde şiddete maruz kalıyor.

Toplumun en küçük yapısı olan aile kurumunda başlıyor önce kadına yönelik şiddet, üstelikte çocukluk yaşlarında. Sırf kadın olduğu için ev işlerini yapmayı öğrenmeli, erkeğe hizmet etmeli. Çünkü bu kadının, kız çocuğun görevi. Baskılar altında okumaya devam ederse okur yoksa erken yaşta evlendirilir. Aile içerisinde kadına biçilen değer ve sunulmaya çalışılan hayat budur. Kadının istekleri, hayalleri ve kendi yaşam biçimi olamaz asla. Toplum kadın için ne düşünüyorsa o olur. Halen başlık parası ile evlendirilen kadınlar var. Boşandığı için çevresi tarafından kötü gözle bakılan kadınlar var. Çünkü kadın dediğin eşinden boşanamaz. Ölene kadar ev içindeki şiddete dayanmalı, sabretmeli ama asla boşanmamalı. Kendisi için yeni bir hayat kuramaz, kurmaya kalksa bile eski eş tarafından öldürülür. Tecavüze uğrasa da susmak zorunda kalır. Ailesinden, çevreden utanır, yaşadığı dehşeti asla dışa vuramaz.

Bu yazılanların birçoğu aslında hepimiz için bilindik, yabancısı olmadığımız hikayeler. Biz kadınlar artık hikayelerle oyalanamayacak kadar acılı ve öfkeliyiz bu düzene. Artık kendi kalemimizle kendi gerçeğimizi, kendi düşlediğimiz hayatı yazmak için örgütlenip mücadele etmeliyiz. Kendi destanımızı ancak alanlarda, meydanlarda mücadele ederek, hak arayarak yazabiliriz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde bütün kadınlar alanlarda bizlere dayatılan bütün baskılara isyan ederek sesimizi yükseltelim.

Ümraniye EKK’dan bir işçi

 

 

 

 

 

İSİG Kadın Meclisi’nden açıklama

 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Kadın Meclisi, 31 Ekim’de Isparta’da yaşanan işçi katliamı ile ilgili açıklama yaptı. 2014 yılının ilk on ayında 322 işçinin işe giderken ya da gelirken iş cinayetine kurban gittiği belirtilen açıklamada, bunlardan 94’ünün tarım emekçisi olduğu belirtildi.

İş cinayetlerine kurban giden kadın işçilere dair de bilgi verilen açıklamada, 2014 yılının ilk on ayında, 64’ü tarım emekçisi olmak üzere 101 kadın işçinin can verdiği belirtildi.

İSİG Kadın Meclisi açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ataerkil ve sınıfsal ilişkiler çelişkisinde tarımda kadın emeği bu sektördeki ucuz ve güvencesiz emeği oluşturmaktadır. Tarımda ücretsiz aile işçisi veya mevsimlik işçisi kadınlar her türlü sosyal güvenceden yoksun çalışmaktadır.

Mevsimlik tarım işçisi kadınlar işçi sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun... En çok yollarda savrularak ölen tarım işçileri, boğulma, zehirlenme, traktör altında ezilme gibi nedenler yüzünden de canlarını kaybetmektedir...

Artık yeter... Biz kadınlar olarak iş cinayetlerine karşı tepkimizi örgütlü olarak ortaya koyacağız ve mücadelemizi büyüteceğiz...”

 

 

 

 

 

Emekçi kadınlar 25 Kasım’a çağırıyor

 

Esenyurt Emekçi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü çağrılarını emekçilere ulaştırıyor.

EKK, 1 Kasım’da Avcılar Marmara Caddesi’nde stand açmaya hazırlanırken, Ülkü Ocakları’ndan geldiğini söyleyen bir grup faşist “Burada stand açmanıza izin vermeyeceğiz. 1 saat içinde geldiğimizde standınız burada olmayacak” diyerek tehditler savurdu. Faşistler gereken yanıt verilerek gönderildi.

Daha sonra stand açılıp ‘Vardık, varız, varolacağız’ başlıklı, 25 Kasım’a çağıran bildiriler dağıtıldı. Yaklaşık 1.5 saat boyunca bildiri dağıtımları ve ajitasyon konuşmaları ile çalışma devam etti. Faşistlerin tehditlerini duyup gelen Halkevi üyeleri de destek olmak için bir süre standda bekledi.

Kızıl Bayrak / Avcılar

 

 

 

 

 

İktidar hırsı Macbeth’i yasakladı

 

Gerici AKP iktidarının sanata yönelik düşmanca uygulamaları devam ediyor. Birçok sanat kurumuna gerici kadrolarını yerleştiren iktidar, Fazıl Say’ın eserlerinin ardından Shakespeare’in Macbeth oyununu da engelledi.

Macbeth ve Lady Macbeth, iktidar basamaklarını zalim adımlarla çıktıkça bir yandan da kendi yıkımlarını hazırlamaktadırlar” sözleriyle tanıtılan oyunun, DT Genel Müdürlüğü’nden gelen ani bir emirle kaldırılmasının kamuoyuna yansıması üzerine ‘apar topar’ açıklama yapıldı.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, konu üzerine yayınlanan haberlere ‘spekülatif’ suçlamasında bulunularak, “Uzun yıllar Devlet Tiyatroları'nın repertuvarında bulunan Shakespeare’in ‘Macbeth’ isimli oyununun kaldırılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir” ifadeleri kullanıldı.

Oyunun sadece Kasım ayında kaldırıldığı öne sürülen açıklamada, ‘Macbeth’in ‘Cymbeline’in provalarına engel çıkardığı ve oyunun Aralık ayında sahneye konulacağı ifade edildi.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu, Macbeth’in bakanlık yetkililerinin izlediği toplantının ardından Shakespeare’in yerine Çalıkuşu’nun konulduğunu haberleştirmişti. Habere göre Macbeth’in programdan çıkarılmasının ardından ‘oyuncu rahatsız’, ‘dekor büyük’ ve ‘CD yok’ gibi bahaneler öne sürüldü.

 
§