30 Mayıs 2014
Sayi: KB 2014/22

Kavga bitmedi, daha yeni başlıyor!
“Birgün gelecek,
zaman bizim olacak, bizim!”
Uğur Kurt katledildi
Uğur Kurt’un katledilmesi protesto edildi
Alevilerden kitlesel ve öfkeli protesto!
Polis terörü kol geziyor
Depremde mezarda emeklilik, Soma’dan sonra taşeron kölelik!
Kadıköy’de taşeron çalışmaya ve iş cinayetlerine protesto
Kartal’da iş bırakma
geri adım attırdı
DİSK-AR iş cinayetleri raporu

“Çocuk da olsa”
maden işçisi

Maden işçileri bir yol arıyor

Aliağa Belediyesi işçilerinin direnişi sürüyor

Greif işçileri
direnişlerini sonlandırdılar

Greif işçilerinden direniş manifestosu!
1914’te Sosyal Demokrasi: “Bu tehlike anında anayurdu yalnız bırakamayız” - A. Eren
AP seçimleri: AB’de sarsıntı devam ediyor!
Almanya NSA davası
Audi’den faşistlerle
işbirliği itirafı
Erdoğan'ı Köln'de on binler protesto etti
Ege’de yaşanan deprem panik yarattı
İşgal, boykot, direniş
İşgal ve boykot eylemleri aynasında ‘Devrimci Gençlik Birliği’
“Beş yıl sonra kansere yakalandım”
Kapitalizm işçi ve emekçileri öldürür!
Haziran’ın ‘ödülü’
Onurlu kavgamızın namuslu kalem işçileri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya NSA davası:

“Soruşturmaya gerek yok!”

 

Alman basınında çıkan bir habere göre, Almanya’nın en yüksek yargı kurumu olan Karlsruhe kentindeki Federal Savcılık, Almanya NSA davasında “soruşturmaya gerek yok” yönünde karar verdi.

Araştırma komisyonu değil, unutturma komisyonu

Bilindiği gibi geçen sene, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı analisti Edward Snowden, çalıştığı kuruma ait çok sayıda gizli bilgi ve belgeyi ifşa etmiş, dünyanın farklı ülkelerini kapsayan bu dinleme ve kayıtlardan Almanya da nasibini almıştı. Milyonlarca Alman vatandaşının telekomünikasyon bilgilerine ulaşmakla yetinmeyen ABD’nin, dinlediği 112 devlet ve hükümet başkanının arasına Almanya başbakanı Angela Merkel’i de eklediği ortaya çıkmıştı. Snowden’e göre Merkel’in cep telefonu da dinlenmişti.

Almanya’da siyaset gündemini alt üst eden bu olay, tam bir skandal olarak nitelendi ve haftalar süren bir devlet krizine yol açan tartışmalara konu olmuştu. ABD’nin Almanya’daki istihbarat çalışmaları ile ilgili çok çeşitli iddialar ortaya atıldı. Mesela ABD’nin Berlin Konsolosluğu’nun çatısında çok güçlü bir dinleme aygıtının gizlendiği ileri sürüldü.

Olay patlak verdiğinde yapılan tartışmaların sonucunda parlamentoda bir araştırma komisyonu kuruldu. Komisyonun bu konuda tam yetkili olduğu ve gereken her türlü yardımın esirgenmeyeceği bizzat iç ve dışişleri bakanları tarafından ifade edildi.

Fakat zaman geçtikçe, bu komisyonun olayı gerçekten bütün yönleriyle araştırıp ortaya koymaya değil, aksine göstermelik bir komisyon olduğu ve olayı süründürerek unutturmaya çalıştığı anlaşıldı, bizzat komisyon üyeleri tarafından ifade edilmeye başlandı.

Hıristiyan Demokrat CDU ile Sosyal Demokrat SPD hükümeti, komisyonu çalıştırmak şurada dursun, ABD ile ilişkilerin bozulacağı kaygısıyla çalışmalarını engellemek için uğraştılar. Komisyonun Snowden’in Almanya’da ifadesine başvurulması yönlü talebi ise hükümet tarafından reddedildi.

Die Linke ve Yeşiller partisi komisyonun çalışmalarının engellendiğini ve ABD tarafından sindirilmeye çalışıldığının belirtmesinin ardından, araştırma komisyonunun başkanı CDU’lu Clemens Müller, baskılara dayanamayarak istifa ettiğini açıkladı.

ABD’nin Almanya’daki dinleme skandalına karşı Federal Savcılık tarafından açılan davada, geçen bir yılın ardından başsavcı Harald Range’nin yaptığı açıklamaya göre, dava için yeterince delil bulunmadığı gerekçesiyle “soruşturmaya gerek olmadığı” kararına varıldı.

Hepsi kirli, hepsi gayrimeşru

Almanya’da son yıllarda yaşanan en büyük skandallardan biri olan bu dinleme olayı hakkında burjuva basının ve burjuva politikacıların yaptıkları açıklamaların hepsi ikiyüzlü ve yalandan ibarettir. Zira hangi ülkeye ait olursa olsun, var olan tüm istihbarat örgütleri halkların, işçi ve emekçilerin aleyhine çalışmaktadır. Temel işleri arasında yer alan sabotaj, spekülasyon, komplo, cinayet, insan kaçırma ve işkence, gizli dinleme, provokasyon gibi kirli işlerin hepsi de, sömürü ve baskı üzerine kurulu olan burjuva düzenin devamı içindir.

İcraatları halktan gizlenemeyecek kadar ortaya çıktığında ise, burjuva politikacıların yaptıkları, “skandal’’ açıklamaları da ikiyüzlülükten başka birşey değildir. Skandal olan birşey yoktur aslında, zira bu örgütlerin esas işleri budur ve bunun için kurulmuşlardır. Bu yüzden de Almanya’nın eleştirileri üzerine NSA başkanı çıkıp çok haklı olarak “bizim işimiz bu”, diyebildi.

Gerek Alman istihbarat örgütü BND gerekse de ABD NSA’sı olsun, bir birlerinden farksızdır. Her biri diğerinden kirli olan bu suç örgütleri birbirlerinin kirli çamaşırlarını çok iyi biliyorlar ve bunların karşılıklı olarak ortaya serilmesinden korkuyorlar. Soruşturmaya gerek duyulmayan da asıl olarak bu kirli icraatlardır.

Herkes için hukuk ve adalet”
burjuva düzende bir aldatmacadır

Bu dava şahsında ortaya çıkan bir başka gerçek ise, burjuva düzende hukuk devleti, bağımsız yargı, herkes için eşitlik ve adalet gibi kavramların hiçbir inandırıcılığı olmayan aldatıcı kavramlar olduğudur.

Bu dava açıldığında, Almanya’nın bir demokratik hukuk devleti olduğu ve her şeyin hukuka uygun yürütüleceği ve bağımsız yargının vereceği karara herkesin saygılı olacağı belirtiliyordu. Oysa davanın seyrine bakıldığında yaşanan hukuksuzlukların haddi hesabı yoktur.

Bu dava da göstermiştir ki, herkes için soyut bir hukuk yoktur. Tıpkı demokrasi gibi, burjuva düzende hukuk da son derece sınıfsal bir kavramdır ve esasta burjuvazinin çıkarlarına hizmet eder.

Bu davanın asıl mağduru Almanya’da ve dünyanın dört bir yanında işçi-emekçiler ve ezilen halklardır. Onlar kendi sınıfsal çıkarları ve kendi sınıfsal örgütlerinin öncülüğünde örgütlenip hesap sormadıkça, bu davalar daha çok burjuva mahkemelerinde aklanmaya ve üzeri örtülmeye devam edilecektir.

 

 

 

 

Lozan’da BİR-KAR Gençliği’nden etkinlik

 

25 Mayıs’ta gerçekleştirilen etkinlikte program kısa fakat canlı ve dinamik tutularak salonda başından sonuna kadar devrimci ve sıcak bir ortam yaratıldı. Salon görselliğine özel bir itina gösterilerek tümüyle etkinliğin içeriğine uygun hazırlandı. Etkinlik salonunda Haziran Direnişi’ni, Greif işgalini ve Soma maden katliamını yansıtan görseller kullanıldı.

Etkinlik gençlerin koro halinde söylediği “Merhaba” şarkısıyla açıldı. Aynı koro Bertolt Bercht’ten derlenen “Bir işçi konuştu” şiiri grup halinde seslendirildi. Ardından, Lozan BİR-KAR Gençliği adına konuşma yapıldı. Gençlik konuşmasında Haziran Direnişi’nden Greif’e “Bu daha başlangıç işgal grev direniş!” temaları işlendi. Daha sonra BİR-KAR’ın Greif işgaline ilişkin hazırladığı sinevizyon gösterimi yapıldı. Etkinlik programı Lozan BİR-KAR Gençliği’nin hazırlayıp sahnelediği “Umut direnişte” tiyatro oyunu ile devam etti.

Haziran’dan Greif direnişine mücadele büyüyor

Daha sonra Lozan BİR-KAR adına bir sunum yapıldı. Konuşma 2008 yılında patlak veren kapitalist krize dikkat çekilerek başladı. 2011 yılında Ortadoğu’da gerçekleşen halk hareketlerini, Mısır ve Tunus örnekleri üzerinden ele alan sunumda devrimci sınıf mücadelesi açısından taşıdıkları olanak ve zafiyetlere değinildi. Konuşma Türkiye’de 2013 Haziranı boyunca patlak veren halk hareketi üzerinde sürdürülerek, Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi Haziran Direnişi’nde devrimci bir önderlikten yoksun olmanın tüm dezavantajının yaşandığı, arzu edilen bir devrimci sıçramayı yaratmadığı vurgusunu yaparak konuşmanın ağırlıklı bölümünü Greif işgaline getirdi.

Greif işgaline ilişkin sunumda önemli bazı noktalar öne çıkarıldı. Konuşmada Greif işgaline dair şu tespitler aktarıldı: “Birincisi Greif işgali her şeyden önce cüretli militan devrimci bir işçi eylemdir. İkincisi: Greif işgal eyleminin başarısı kuvvetli bir taban örgütlenmesine sahip olmasındadır. Üçüncüsü: Greif işgalinin bir başka başarısı Greif işçileri bünyesinde kendi devrimci önderliğini bulmasıdır. Dördüncüsü: En önemli olanı Greif direnişi 60 gün boyunca kendi hukukunu, proletaryanın ahlakını disiplinini, değerlerini, kültürünü, demokrasisini, mizahını gösterdi.”

Türkiye işçi sınıfının Greif direnişi şahsında her renkten sahte dostlarını da açığa çıkararak paha biçilmez bir turnusol kağıdı işlevi gördüğü vurgulandı.

Kızıl Bayrak / Lozan

 
§