31 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/22

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfı grev ve direnişlerle çıkış arıyor
MESS Grup TİS sürecinde kritik günler ve olası gelişmeler
Seçim hesapları aynasında “çözüm süreci”
AKP gericiliği topluma egemen kılmak istiyor
Erdoğan’ın Reyhanlı şovu sonuç vermedi
Alaattin Karadağ’ın
katilleri aklandı
Av. Zeycan Balcı Şimşek ve Av. İbrahim Ergün’le Alaattin Karadağ Cinayet Davası üzerine konuştuk
Yasağa karşı eyleme polis saldırısı
Polis tacizlerine karşı açıklama
Bosch direnişçisi
Akan Yılmaz ile konuştuk
Gebze’de metal işçilerine mücadele çağrısı
THY’nin oyunlarına karşı grev kararlılıkla sürüyor
THY’de grev ve mücadele sürüyor
Atilay Ayçin ile
THY grevi üzerine konuştuk
15-16 Haziran’ın yolunu açan işgal, grev, direniş ve özyönetim deneyimleri
Çin çalışma rejimi küreselleşiyor! - Volkan Yaraşır
Dünyanın sokakları hareketli

Fransız emperyalizminin
Afrika politikası

Tetikçileri kurtarma telaşı
Suriye’de yıkıcı savaş ve krizden çıkış arayışları
Rusya: S 300’ler Suriye’ye teslim edilecek!
Bu kuşun kanatlarında
barış yok! - T. Kor
“Marjinal” değil özgürlük ve gelecek isteyen yüzbinleriz!
AKP gölgesini satamadığı tüm ağaçları kesiyor
Deli Dumrul’un sahte cenneti
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Reyhanlı’nın gözyaşları

 

Ben Reyhanlı’yım,
Ateşin düştüğü  yerdeyim
Gözünde yaş, kalbinde tarifsiz  acı.
Ben Reyhanlı’yım,
Her yerim matem, yaprağım kanla sulanmış.
Ben feryadım,
ben bedenimin parçaları bine bölünmüş,
suçsuz günahsız bir yaşında bebeğim.
Patlamada ayağımı kaybetmişim.
Ben Reyhanlı’yım,
Nişanlısını ilk patlamada kaybedip
ikinci patlamada gelinliğimle koşanım.
Ben Reyhanlı’yım,
Kızımı kaybetmişim bulamayınca intihar etmişim.
Ben Memoşum;
İlk patlamayı duyup eşimi arayıp “hazırlan gelip alıyorum seni” diyen
ve bir daha ne eşini ne 4 çocuğunu alabilen...
Memoşum, bedenim Reyhanlı’da, kolum Ankara’da, bacağım Gaziantep’te...
Ben Reyhanlı’yım,
Sabah yengemin, 4 gün evladımın cesedine ulaşamayan.
“Ölüsünü ya da dirisini getirin bana” diyen anayım
Ben bebeğim, oğulum, kızım, gelinim, ben yasım, matemim
Ben 1 yaşında, 5 yaşında, 13 yaşında, 25 yaşında , 35 yaşında ölen Reyhanlı’yım
Ben Reyhanlı’yım ölen 177 kişiyim. 

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde olan katliamın, vahşetin, kirli çıkarların hesabını hiç suçu günahı olmayan insanlarımıza ödettiler, faturası ağır oldu.

Suriye ve Türkiye arasında 911 km’lik sınır var. Akrabalık ilişkilerimiz kuvvetli, ticari ilişkilerimiz güçlü. Ramazan Bayramları’nda Türkiyeliler 3 gün Suriye’ye misafir olur akrabalarını ziyaret eder, alışverişini yapardı. Kurban Bayramında ise Türkiye kapılarını Suriyelilere açar onlar da aynı şekilde ziyaret, alışveriş derken dostluklarını her yıl bu şekilde yaşarlardı. 

Suriye’de iç savaşın başlamasıyla ve mültecilerin Reyhanlı’ya girmesiyle düzenimiz bozuldu. ÖSO Hatay’da istediği gibi at koşturmaya başladı, onlara süresiz bir şekilde sınır kapıları açıldı ve Hatay onların eğitim yuvalarına dönüştü. İnsanlarımızı para hırsı bürüdü. Reyhanlı halkı evlerinin kirası 100 TL iken Suriye halkının yoğun bir şekilde bölgeye gelmesiyle, kira bedellerini 600 ve 1000 TL’ye yükseltildi. Suriye’den kaçıp Hatay’a sığınan eşlerini kaybetmiş kadınların başlarını sokacak bir ev arayışı ve çocukları öksüz büyümesin diye çok eşliliğe razı olarak kuma üstüne gitmesi, Reyhanlı’da bir yıl içinde gelişen olaylardan birkaçı.
Dediğim gibi buradaki erkekler eşlerinin üzerine eş aldılar. Hatay’da giyecek, yiyecek, ev fiyatları mülteciler geldikten sonra 5 kat arttı. Akrabalık ilişkilerimiz bitti, yerine kar ve çıkar ilişkileri geldi. Patlama olmadan önce bu duruma üzülür, Reyhanlı halkının bu durumdan çıkması için umut ederdim.

Kanlı katliamın yaşandığı günün cumartesiye denk gelmesi ve belediye binasının tatil olması, Reyhanlı Belediye Başkanı’nın AKP’li olması, mobeselerin çalışmaması, emniyet müdürünün görevden alınması ve ABD’nin seçtiği adamın emniyet müdürü olması, ölü sayısı 177’yi bulmuşken hala 52 diye söylemeleri, ertesi gün yayın yasağı gelmesi vb... 

“Sözün bittiği yerde miyiz” diyeceğiz, “hayır”. Herkesin kendine geldiği gün patlamanın olduğu gündür. Reyhanlı katliamı herkesin gördüğü rüyadan uyanıp katil AKP, ABD ve İsrail’in sahnelerinin son perdesini oynadığı rezil oyunlarının ortaya çıktığı gündür.
Emekçilerin, solcuların, öğrencilerin, Reyhanlı ve Hatay halkının üzerine katliamın hesabını sordukları için polislerini salsan da, eylemleri durdurmaya çalışsan da katil AKP, bu katliamın hesabını er ya da geç emekçilere vereceksin.

Ben de bu katliamda amcamın oğlunu kaybettim. Günlerce cesedi arandı ve 4. gün verildi. Reyhanlı Devlet Hastanesi’nde olduğu halde Ankara’ya, Adana’ya, İstanbul’a Gaziantepe’e yönlendirdiler, gerçek yitirdiklerimiz ortaya çıkmasın diye.

Analar ağladı, yeter artık! Başka ocaklara ateş düşmesin diye; kardeşçe, özgürce, din, dil, ırk ayrımı yapılmaması için örgütlü mücadeleye.

Ümraniye’den bir Kızıl Bayrak okuru

 

 

 

 

Katliam davasında polis saldırısı

 

Sermaye devletinin 2000 yılında “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında gerçekleştirdiği katliamın ardından açılan Ümraniye Cezaevi davasının 81. duruşması 28 Mayıs günü Kartal Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma başlamadan önce polis, tutsaklara ve ailelerine mahkeme salonuna girişte saldırı girişiminde bulundu. Yaşanan gerilimde avukatlar araya girerek polisin saldırı girişimini engelledi.

Duruşma salonuna girildiği sırada ise mahkeme salonunun kapıları kapatılarak aileler, tutsaklar ve avukatlara yönelik saldırı başladı. Jandarma biber gazı sıktığı aileleri ve sanıkları darp etti. Tutsakların da darp edildiği jandarma saldırısının ardından aileler ve avukatlar zorla duruşma salonundan çıkartıldı. Tutsaklar ise nezarethaneye kapatıldı. 

Tekrar salona alınan avukatlar, tutsaklar olmadan duruşmaya devam etmedikleri için duruşma 30 Ekim’e ertelendi.