22 Şubat 2013
Sayı: KB 2013/08

 Kızıl Bayrak'tan
“Heyet krizi”, İmralı masası ve şovenist histeri
Beşir Atalay devrimcilere “terörist” dedi
Sermaye devleti faşist baskı ve
terörü tırmandırıyor!
KESK operasyonuna yaygın ve kitlesel tepki
KESK’e yönelik saldırı kınandı
ÇHD Genel Merkez Yöneticisi Av. Zeycan Balcı Şimşek ile AKP’nin yargı alanındaki saldırıları üzerine konuştuk
Sendikal harekette örgütlenme “atağı”!
Karanlıklar içinden güneşle gelen grev: NETAŞ
Kayseri İşçilerin Birliği Derneği kuruldu
“Vergi haftasında
ne kutlanacak!”
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Sınıf hareketinden

Çalışma tarzında köklü bir değişim ihtiyacı

Devrimci Kadın Kurultayı’nın ardından
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri - 2
Tarihte kadın hareketleri / 3
Halep kentinin yağmalanmasından
Erdoğan ve hükümeti
sorumludur!
İslamcı Hamas gerici rejimlerin saflarında!
Meclis komisyonu
Mısır’da direniş yeniden yayılıyor
Emekçilerin öfkesi hükümetleri deviriyor!
Hegemonya krizi - “savaşları” / 2 - Volkan Yaraşır
Yeni YÖK Yasası
hükümetin gündeminden çıktı mı?
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yeni YÖK Yasası hükümetin gündeminden çıktı mı?

 

Son dönemde AKP iktidarı, uluslararası piyasalarda Türk burjuvazisinin rekabet gücünü arttırmak için eğitimde kimi değişiklikleri gündeme getirmişti. Bu gündemlerden biri de YÖK Yasası’nın değiştirilmesiydi. Gençlik içinde birçok örgüt bu konu üzerine yoğunlaştı, Eğitim-Sen öğretim elemanları arasında bu konuyu yoğun bir şekilde gündemine aldı. Şimdi ise bu konu pek fazla gündemde değilmiş gibi bir hava oluşmuş durumda. En azından MEB’e yeni yasa tasarısı sunulduktan sonra, Patent Yasası değişikliği dışında somut olarak “Yeni YÖK Yasası” gündemden kalkmış gibi gözüküyor. Peki acaba bu duruma gelinmesinin arkasında yatan dinamikler neler? AKP iktidarının adım atmasını zorlaştıran sebepler neler, ya da AKP hükümeti ne yapmaya çalışıyor?

Çeşitli yayınlar aracılığıyla, bu yasayla birlikte, sermayeye “Üniversite Konseyleri” aracılığıyla üniversiteleri doğrudan kontrol etme imkanı sağlayacağı, öğretim elemanları arasındaki rekabeti performans sistemi ve sözleşmeli statüler aracılığıyla kızıştırarak emek sömürüsünü arttıracağı, “teknoloji transfer ofisleri”yle doğrudan özel şirket işlevinde alt birimlerin kurulacağı, özel üniversitelerin açılmasının önündeki yasal engellerin kalkacağı ortaya konmuştu. Bu adımların bir bütün olarak sermayenin eğitim alanındaki egemenliğinin arttırılması -yani özel şirketlere yatırım alanları yaratılması ve eğitim alanındaki karlılığın arttırılması- için yasal zeminin oluşturulması anlamına geldiği konusunda sınırlı yaygınlıkta da olsa bir bilinç açıklığı sağlandı.

Özellikle 2012 sonunda gerçekleşen ODTÜ olaylarının kamuoyunun gündemine oturması, çeşitli rektörlerin AKP şefi Tayyip Erdoğan’ı destekleyen açıklamalarına karşı bazı akademisyenlerin ve öğrencilerin yaratmış olduğu muhalefet, YÖK Yasası’yla ilgili kamuoyunun gündemine yansımayan ve hala yürütülen tartışmaların kamuoyundaki bir yansıması olarak değerlendirilebilir. AKP ve anti-AKP kutuplaşmanın keskinleştiği bir ortamda, AKP hükümeti de kontrollü adım atmak, Yeni YÖK Yasası’nı yumuşatmak zorunda kaldı. Her bir başlığı üzerinden düşünüldüğünde sermayenin çıkarlarını bu kadar açıktan gözeten, kamu emekçilerinin ve emekçi çocuklarının eğitim alanında ciddi bir saldırıya maruz kalmasının önünü açan bu yasa, şu sıralarda düzen içi hiyerarşide yönetenlere yakın “muhalefet” odaklarıyla (sermaye çevreleriyle, rektörlerle, senatolarla, sendikalarla) işbirliği içinde yumuşatılmaya çalışılıyor.

Yeni göreve gelen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın eski açıklamalarından da anlaşılacağı üzere MEB’e sunulan yasa taslağı değiştirilecek. Bizzat Nabi Avcı ise göreve gelmeden önce bu taslağın eksiklerini vurgulamıştı. Örneğin, yasada “çeşitlilik” ilkesi altında geçen farklı yapıdaki üniversitelerin ve araştırma birimlerinin, somut olarak nasıl işleyeceği -öğretim elemanlarının, öğrencilerin nasıl seçileceği ve değerlendirileceği vb.- belirtilmiyor. Yasanın somut olarak belirlenmiş, birkaç yıllık değişiklikleri kapsamaması; uzun vadede kullanılabilecek çok genel bir çerçeve olması da ayrıca eleştiriliyor. Bunlardan daha da önemlisi, bir bütün olarak değiştirilmesi gündemde olan 12 Eylül Anayasası’nda var olan bazı maddeler, Yeni YÖK Yasası’nda geçen “özel üniversite açılması”, “sermayedarların üniversite konseylerinde yer alması” başlıklarının önünde engel teşkil ediyor.

Yeni YÖK Yasası tartışmalarının gelmiş olduğu bu noktada, anayasa değişikliğinin gündemde tutulması da ayrıca anlamlıdır. Sömürülen, baskıya uğrayan yığınları “demokratik”, “çoğulcu” anayasa hayalleriyle uyutmaya çalışan AKP hükümeti, Kürt sorunun çözümü gibi Yeni YÖK Yasası’nın geçmesini de bu gündeme bağlamış bulunuyor. Akademisyen çevrelerinde yasa hala gündem konusu olmaya devam ediyor, tartışmalar “nasıl daha az zarar görebiliriz” için yapılıyor. Oysa ki, AKP hükümetinin elini kolunu bağlayacak olan her alanda direnişleri yaygınlaştırmaktır, sermayenin çıkarlarını hedef almaktır. Bugün bize düşen görev, yaygın bir şekilde sermayenin ve onun siyasi iktidarı AKP’nin hesaplarını somut ve canlı örneklerle teşhir etmek, yeni anayasanın ve YÖK Yasası’nın hangi işbirlikçilerin işine yaradığını somut olarak göstermek, sömürülen, baskılanan yığınları sermaye iktidarının saldırılarına karşı somut talepler etrafında harekete geçirmektir!

 

 

 

 

DLB’den liselilere
geleceklerine sahip çıkma çağrısı

 

Yeni dönemin başlamasıyla beraber DLB’nin sınav gündemli çalışmaları da başladı.

Bursa’da Demirtaşpaşa Meslek Lisesi, Necatibey Kız Teknik Meslek Lisesi ve Tophane Meslek Lisesi ile çeşitli dershanelerin çevrelerinde ve liselilerin kullandığı güzergahlarda DLB’nin “Eşit, parasız eğitim, sınavsız üniversite!”, “YGS-LYS’ye hayır! Gelecek sınav salonlarında değil, mücadele alanlarında!” ve “Sermayenin kölesi olmayacağız! Staj sömürüsüne son!” pulları yaygın olarak yapıldı. Bunların yanısıra Liselilerin Sesi’nin Şubat sayısının tanıtımının yapıldığı afişler de kullanıldı.

Ümraniye DLB ise 17 Şubat günü “Parasız, nitelikli eğitim, sınavsız üniversite istiyoruz!” başlığı altında bir toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıda eğitimin ticarileşme boyutuyla birlikte niteliksizleştirildiğine, sınav merkezli bir eğitim sürecinin işlediğine ve bunun lise öğrencileri açısından psikolojik sorunlara sebep olduğuna, hatta ölümlerin yaşandığına değinildi. Diğer konu ise liselerde yaşanan güncel gelişmeler oldu.

Son olarak sınav gündemine dair dershanelerde ve liselerde sınav gündemli bir referandum çalışması yapılması planlandı.

Ayrıca “Eşit, parasız eğitim; sınavsız üniversite istiyoruz!” şiarlı bildiriler Çekmeköy TOKİ Lisesi ve Sarıgazi Ticaret Meslek Lisesi’ne dağıtıldı. Ticaret Meslek Lisesi’nin çevresine DLB imzalı stickerlar yapıldı.

Liselilerin Sesi / İstanbul-Bursa