15 Şubat 2013
Sayı: KB 2013/07

 Kızıl Bayrak'tan
“İmralı görüşmeleri” oyalaması devam ederken
Patlamanın sorumlusu AKP ve himaye ettiği çetelerdir!
“İleri Demokrasi” hak ve özgürlükleri
tehdit ediyor!
Hapishanelerde faşist devlet terörü tırmanıyor!
Boyalı basının yalan söyleme özgürlüğü!
Metal TİS’leri üzerine
DİSK 46. yılında geçmişini arıyor
“İşçi kardeşlerimizin yanındayız!”
Daiyang-SK Metal grevindeki işçilerle
grev üzerine konuştuk
“Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı” hazırlıkları
Taral Makina’da direniş de saldırı da sürüyor
İşçi ve emekçi eylemlerinden
Teknopark işçileri
zaferi halaylarla kutladı

Kurultayın çağrısı:
Özgürlük, eşitlik, sosyalizm!

Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri-1
Tarihte kadın hareketleri / 2
Mısır’da emekçiler ekmek, onur ve
özgürlük için meydanlarda!
Şeriatçı Suudi Arabistan rejimi
Pentagon’un suç ortağı
Hegemonya krizi - “savaşları”... / 1 Volkan Yaraşır
Bahreyn’de sürekli eylem
Tunus’ta toplumsal sorunlardan güç alan kitle hareketi
Yerel işçi bültenleri
mücadele çağrısını yükseltiyor!
“Kampüs Lise”ler hayata geçiyor!
Osmanlı tarihini kutsayanlarkatliamlara sahip çıkıyorlar!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Patlamanın sorumlusu AKP ve himaye ettiği çetelerdir!

 

Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlama, Baas karşıtı silahlı çetelerle AKP iktidarı arasındaki kirli ilişkilerin bir kez daha gözler önüne serilmesine vesile oldu. Gerçekte bu ilişkiler kimse için sır değildi. Ama skandal boyutlara varan bu kirli/kanlı ilişkiler Türk sermaye medyasının gerçekleri tersyüz eden yayın çizgisinin de etkisiyle “olağan bir durum” gibi sunuluyordu. 14 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına, çok sayıda aracın tahrip olması veya hasar görmesine neden olan Cilvegözü’ndeki patlama, söz konusu kirli ilişkilerin hiç de “olağan” olmadığını, kör gözlere bile göstermiş oldu.

AKP iktidarının çapulcu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile kökten dinci çetelere verdiği destek, her tür kural, yasa ve uluslararası anlaşmanın ayaklar altına alınması anlamına geliyor. Sınırı boydan boya silahlı çetelere açan dinci-Amerikancı iktidar, dolaysız bir şekilde Suriye’deki savaşın tarafı durumundadır. Baas rejiminin yıkılması için çeteleri eğiten, silahlandıran, lojistik destek sağlayan, bomba imalathaneleri kurmalarına olanak tanıyan, yaralıları özel ambulanslarla taşıyan, onlara hastaneler tahsis eden… Tayyip Erdoğan ve müritleri, Cilvegözü’ndeki katliamın da esas sorumlularıdır. Hiçbir demagoji, bu ağır suçlarının üstünü örtemez.

Tüm veriler, bu patlamanın AKP iktidarının desteklediği silahlı çetelerin işi olduğuna işaret ediyor. Nitekim AKP şeflerinin birbiriyle çelişen açıklamaları da, ortada bir “suçüstü yakalanma” ruh hali olduğunu hissettiriyor. Tayyip Erdoğan’ın, patlama ile ilgili açıklamasında iler tutar tarafı olmayan laflar etmesi de, bu aynı ruh haliyle açıklanabilir ancak.

Bölge çetelerin kontrolünde!

Patlayıcı madde ile doldurdukları araçları belli noktalarda havaya uçurmak, kökten dinci çetelerin yaygın saldırı biçimlerinden biridir. Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki patlama da, dinci çetelerin bu tarzına tamamen uymaktadır.

Patlamanın bir saldırı mı, yoksa kaza mı olduğu henüz belli değil. Ancak kesin olan bir şey var; o da söz konusu aracın hem ÖSO’nun hem Türk Jandarması veya polisinin kontrolünden geçtiğidir. Zira Cilvegözü sınır kapısının Suriye tarafındaki mukabili olan Bab Alhava sınır kapısı aylardan beri AKP destekli silahlı çetelerin denetimindedir. İki sınır kapısı arasında kalan tampon bölgede de Türk kolluk kuvvetleri ile silahlı çeteler cirit atmaktadır. Nitekim Suriye tarafından gelen araçlar, Cilvegözü sınır kapısına üç kilometre kala Türk kolluk kuvvetlerinin kontrol noktasından geçiyor. Yani havaya uçurulan araç her hâlükârda jandarma veya polisin kontrolünden geçmiştir. Böyle bir bölgede, ancak silahlı çetelere ait olan bir araç bu kadar rahat hareket edebilir.

“Aracı getiren kişilerin koşarak Suriye tarafına geçtiği, kolluk kuvvetlerinin arkalarından ateş açtığı ancak yakalayamadığı” şeklindeki açıklama ise ciddiyet ve inandırıcılıktan yoksundur. Hem jandarmanın üç kilometre ötede kontrol noktası var hem bölge ÖSO çapulcuları ve silahlı çetelerin kontrolünde. Hal böyleyken, birilerinin bu bölgeden koşarak kaçabildikleri iddiası, aklı başında olan hiç kimse için inandırıcı değil.

Dahası “Gizlilik” kararı bulunan görüntülerin AA tarafından servis edilmesi ve kimi görgü tanıklarının ifadesi, aracın herhangi bir olağandışı durumla karşılaşmadan Sireye’den gelip park ettiği yönünde bilgi içermektedir.

Patlama, silahlı çetelerle hamileri tarafından planlanmış bir provokasyon değilse eğer, olay, büyük olasılıkla, çetelerin Suriye’de saldırı gerçekleştirmek üzere Türkiye’den patlayıcı yükledikleri bir aracın kaza sonucu infilak etmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Her ne şekilde olmuş olursa olsun, patlamanın sorumlusu Baas karşıtı çetelerle onları himaye eden Amerikancı iktidardır.

Patlama ilk değil!

Hatırlatmalıyız ki, silahlı çetelerin Hatay ve Antep’te bazı evleri patlayıcı imalathanesi haline getirdikleri bir süre önce kesinleşmişti. Zira silahlı çeteler tarafından kullanılan evlerin ikisinde meydana gelen patlamalar, bu konuda tartışmaya mahal bırakmamıştır. 

Patlamaların ilki, Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı Gürışık Köyü’nde, ikincisi ise, Gaziantep’in Şahinbey ilçesine bağlı Kızılhisar Mahallesi ile Karakuyu Köyü arasında kalan bölgede meydana gelmiştir. Kısa haberlerle geçiştirilen patlamaların üstü, AKP iktidarı tarafından örtülmüş, olaylara dair resmi açıklama yapılmamıştır. Kısmen de olsa basına yansıyan ama hemen üstü örtülen bu iki olay, silahlı çetelerin Türk kolluk kuvvetleri gözetiminde patlayıcı madde imalathaneleri kurduklarını, tartışmasız bir şekilde ifşa etmiştir.

Dinci-Amerikancı AKP iktidarının şefleri, bu vahim olayları “yok hükmünde” sayarak, suskunlukla geçiştiriyorlar. İşledikleri bazı suçlar konusunda açıklama yapmama taktiği izleyen siyonist İsrail’i örnek alan Tayyip Erdoğan’la hükümeti, “evet yapıyoruz ama kimse bizden hesap soramaz” havalarındadırlar. Vurgulamalıyız ki, bu kaba küstahlık, AKP iktidarı-silahlı çeteler suç ortaklığının emperyalistler tarafından desteklenmesi ve Suriye yönetiminin içişlerine yapılan bu kaba müdahalelerin hesabını sorabilme olanağından yoksun olmasından kaynaklanıyor.

Savaş kışkırtıcılığı yapan, Suriye’ye emperyalist saldırının başlatılması için çırpınan, işi çetelerin tanklarına sınırlarını açacak noktaya vardıran AKP iktidarının Cilvegözü’ndeki patlamanın/katliamın sorumluluğundan yakasını sıyırması olası değil.

 

 

 

 

Patlama görüntülerine “gizlilik” kararı

 

Hatay’ın Cilvegözü Sınır Kapısı’nda gerçekleşen patlamanın ardından bir dizi soru işareti ortaya çıkmış, devletin konuyu örtbas etme çabası da bu şüpheleri güçlendirmişti.

Tamamen Türkiye’nin ve silahlı çetelerin kontrolündeki sınır kapısında gerçekleşen patlamanın aydınlatılması için elde olan görüntülerin kamuoyu ile paylaşılmaması da başta bölgeye giden CHP’li vekiller olmak üzere birçok kesim tarafından eleştirildi.

Ancak belli ki saklayacak birşeyi olan devletliler, görüntülerin yayınlanmaması için tüm önlemleri aldılar. Görüntüler ile ilgili savcılığın gizlilik kararı çıkarttığı ve yalnızca savcı tarafından izleneceği duyuruldu. Anadolu Ajansı ise görüntülerin “montajlı” halini servis ederek sansüre ortak oldu.