15 Şubat 2013
Sayı: KB 2013/07

 Kızıl Bayrak'tan
“İmralı görüşmeleri” oyalaması devam ederken
Patlamanın sorumlusu AKP ve himaye ettiği çetelerdir!
“İleri Demokrasi” hak ve özgürlükleri
tehdit ediyor!
Hapishanelerde faşist devlet terörü tırmanıyor!
Boyalı basının yalan söyleme özgürlüğü!
Metal TİS’leri üzerine
DİSK 46. yılında geçmişini arıyor
“İşçi kardeşlerimizin yanındayız!”
Daiyang-SK Metal grevindeki işçilerle
grev üzerine konuştuk
“Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı” hazırlıkları
Taral Makina’da direniş de saldırı da sürüyor
İşçi ve emekçi eylemlerinden
Teknopark işçileri
zaferi halaylarla kutladı

Kurultayın çağrısı:
Özgürlük, eşitlik, sosyalizm!

Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri-1
Tarihte kadın hareketleri / 2
Mısır’da emekçiler ekmek, onur ve
özgürlük için meydanlarda!
Şeriatçı Suudi Arabistan rejimi
Pentagon’un suç ortağı
Hegemonya krizi - “savaşları”... / 1 Volkan Yaraşır
Bahreyn’de sürekli eylem
Tunus’ta toplumsal sorunlardan güç alan kitle hareketi
Yerel işçi bültenleri
mücadele çağrısını yükseltiyor!
“Kampüs Lise”ler hayata geçiyor!
Osmanlı tarihini kutsayanlarkatliamlara sahip çıkıyorlar!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Kampüs Lise”ler hayata geçiyor!

 

Neoliberal politikalar çerçevesinde eğitimin ticarileştirilmesi uygulamalarının AKP ile birlikte hız kazandığı biliniyor. Bu adımların lise ayağındaki bir başka aşama ise liselerin kent merkezlerinden çıkarılarak “eğitim kampüsleri”ne taşınmasıydı. Çeşitli vesilelerle gündeme getirilen bu konu, gerici basın eliyle yeniden işlenmeye başlandı.

Projenin genel olarak kent merkezlerindeki liselerin kapatılarak tüm öğrencilerin şehir dışındaki merkezi kampüslerde eğitim alması anlamına geldiği biliniyor. Gerekçe olarak ise yerel liselerdeki imkansızlıklardan bahsediliyor. İşin vitrinine baktığımızda bu kampüslerin tam donanımlı olacağını, kütüphane, yüzme havuzu, laboratuvar gibi imkanların yer alacağını görebiliyoruz. Ancak böyle masum sunulan projenin arkasındaki hesap ve yaratacağı sonuçlar çok daha çetrefilli.

Öncelikle basına yansıyan haberlerde yer alan “Kamu-özel ortaklığı” ifadesi bile tek başına birçok şeyi anlatıyor. Yeni projenin hayata geçirilmesi için kullanılan bu tanımın bizim için karşılığı sermayeye rant alanı açmak. Böylece daha baştan bu kampüslerin inşası için büyük bir bütçe ayrılacak ve yandaş burjuvazi başta olmak üzere bir dizi sermaye grubu önemli bir rant elde edecek.

Ancak sorun yalnızca kampüslerin inşa edilmesinden ibaret de değil. Geçmişte evinin yakınındaki okulları tercih eden ve kent merkezlerinde okuyan öğrenciler evlerine yürüyerek ya da tek araçlara gidebiliyorken yeni düzenleme ile tüm öğrenciler servisler ile taşınacak. Başlangıçta ücretsiz olacağını tahmin edeceğimiz bu servislerin zamanla ayrı bir ücrete tabi olmamasının ise hiçbir garantisi bulunmuyor. Bu işin de ayrı bir sektör olduğu ve yüzbinlerce öğrencinin taşınmasının yaratacağı rant alanı da cabası.

Yine bu kampüsler başından beri sermaye denetiminde oluşturulacağından öğrencilerin tüm boş vakitleri de ayrı birer rant alanına dönüştürülecek. Öğle yemeğinden farklı sosyal aktivitelere kadar bir dizi başlık, sermaye tarafından istismar edilecek.

Bu düzenleme zaten hayata geçirilen çocuk emeği sömürüsünü de üst boyuta taşımayı amaçlamakta zira meslek liseleri de bu kampüslerde yer alacak. Ve doğrudan sermayenin denetiminde “eğitim” verecek.

Basına yansıyan haberlerde uygulamanın ilk olarak İstanbul, İzmir, Adana, Kocaeli, Aydın, Şanlıurfa, Erzurum ve Muğla’da uygulanmaya başlanacağı da belirtiliyor.

Liselerin şehir dışına atılmasının ardından mevcut eğitim binalarının nasıl değerlendirileceği de önemli bir sorun. Bu binaların “ilkokul” olacağı söylense de genelde kent merkezlerinde yer alan eğitim kurumlarının arazilerinin hayli değerli olduğunu görmemek mümkün değil. Bu proje kapsamında bu binaların ve arazilerin de ayrı bir rant alanı oluşturacağı açık.

Genel bir bakış bile bu projenin gerek öğrencilerin sosyokültürel gelişimi, gerekse eğitimin niteliği açısından ciddi bir problem oluşturacağını gösteriyor. Ancak bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen sermaye devleti bu adımları atmaktan geri durmuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu proje için açtığı yarışmaya 156 proje sunulmuş olması, projelerin hızla hayata geçirilmek istendiğini de göstermekte.

 

 

 

 

Devrim Okulu
2. gün programı ile sonlandırıldı

 

Devrimci Liseliler Birliği’nin yarıyıl tatilinde düzenlediği Devrim Okulları’nın İstanbul’daki çalışması Avrupa Yakası ve Ümraniye’de yapılan etkinliklerle sonlandırıldı.

Avrupa Yakası

10 Ocak günü yapılan etkinlik, sermayenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve krizi aşma çabalarına değinilen konuşmalarla başladı. Emperyalistlerin dünyayı kan gölüne çevirecek çıkar çatışmaları yaşadığı belirtilerek tüm bunların arasında Türkiye’nin, Suriye’deki taşeronluk rolü ve sefil çıkarlarına değinildi. Ayrıca Ortadoğu’daki gelişmeler tartışıldı.

Denizlerin 6. Filo’yu denize döktüğü gibi, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin karşısına devrim ve sosyalizm alternatifi ile çıkılması gerektiği vurgulandı. Bu sorunlar karşısında DLB’nin devrimci politikalarının liseli gençliğe nasıl götürülmesi üzerine de konuşuldu.

İkinci dönemde liseli gençliğin temel gündemlerinden biri olarak eleme sınavları gündeme alındı. Son olarak Devrim Okulları’nın değerlendirmesi yapılarak program bitirildi.

Ümraniye

8 Şubat günü yapılan etkinlikte “Türkiye devrimci hareketinin tarihi, devrimci gençlik hareketi ve devrimci parti” başlıkları ele alındı.

İlk olarak; 1960 -1970 döneminde Türkiye’deki toplumsal muhalefet ve özelinde bu dönem üzerinden Türkiye gençlik hareketi tablosuna değinen bir konuşma gerçekleştirildi. Türkiye’nin kapitalizme entegresini hedefleyen 12 Eylül darbesi ve darbenin özellikle üniversite ve liselerdeki yansımaları ve sonuçları ele alınarak işlendi.

Türkiye’nin kapitalistleşme süreciyle ele alınan genel toplumsal muhalefetin ve bunun içerisindeki gençlik örgütlerinin kendi öncülerini çıkardığı dile getirildi.

‘80 sonrasına dair ise komünist hareketin ortaya çıkışı ve 25 yıllık birikimi anlatılarak geçmişin devrimci mirasına komünistler tarafından sahip çıkıldığı belirtildi.

Liselerde yaşanan sorunların ele alınmasının ardından canlı tartışmalarla süren toplantıda “işçi sınıfı” ve “sömürü” terimleri üzerine konuşuldu.

Liseliler tarafından anlamlı bulunduğu ifade edilen Devrim Okulları’nın son oturumu, haftanın belirli günleri bir araya gelinerek okuma ve tartışma çalışmaları yapılmasının kararlaştırılmasıyla son buldu.

Liselilerin Sesi / İstanbul