5 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/07 (40)

 Kızıl Bayrak'tan
Yeni Ekimler için
devrime hazırlanıyoruz
Sermaye devleti savaşa hazırlanıyor!
Sayfalarından kan damlıyor!
AKP’nin 4. Kongresi
Bozuk düzende sağlam çark olmaz
Oslo tartışmaları yerini yine
imha planlarına bıraktı
Ulucanlar şehidi Habip Gül mezarı başında anıldı!
Baraj mizanseni ve tasfiye operasyonu
Elit Çikolata’da işten atma saldırısı
Eylül ayında iş cinayetlerinde 83 ölüm
“Direnmek yaşamaktır!”
GOP’ta işçilerin yeni mevzisi kuruldu!
Alevilik sorunu
4+4+4 sisteminde
özel gereksinimli çocukların durumu
Eğitimin gericileştirilmesine karşı mücadeleye!
Avrupa işçi ve emekçilerin
eylemleriyle çalkalanıyor
Kıtalarda grevler, protestolar...
Alman devletinin “4. zenginlik ve yoksulluk raporu’’ ve yakıcı gerçek
Kapitalizm, işçinin sermayeye
çevrilmiş kanıdır!
Birleşik, kitlesel, devrimci bir
6 Kasım için!
4+4+4, harçlar, dershaneler, sınav sistemi, yeni YÖK Yasası…
Cam fanus içinde metamorfoz
Neşet Ertaş’ın ardından…
Bahçelievler Katliamı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizm, işçinin sermayeye çevrilmiş kanıdır!

 

Eğer para “yanağında bir kan lekesiyle doğduysa” sermaye her tarafından kan ve çirkef saçar... (Karl Marx Kapital 1. Cilt)

Pakistan’da iki ayrı fabrikada çıkan yangında yaklaşık 200 işçi yaşamını yitirdi. İlk yangın bir tekstil, ikinci yangın ise bir ayakkabı fabrikasındaydı. Dünyada hergün “resmi” rakamlara göre 1500 işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bu rakam elbetteki buz dağının görünen kısmıdır. Kayıt dışı çalıştırmanın, güvencesizliğin, önlemsizliğin ve taşeronlaştırmanın alabildiğine genişlediği çağımızda resmi rakamlar dahi çok gerçekçi görünmüyor. Burjuvazi ve onun kalemşörlerinin işçi sağlığına ilişkin sahte hassasiyetleri hergün yüzlerce, binlerce işçiyi yaşamdan koparıyor. Oysa Pakistan’daki 200 tabut, burjuva basının küçücük puntolara sığdırılmış haberlerine layık oldu ve neredeyse görünmez kılındı. Yaşamı köleleştirilmiş ve ölüme gönderilmiş işçilerin bir Angelina Jolie kadar değeri yoktu. Öyle ya! Bu “iyilik meleği” gelmiş, kampları gezmiş, mültecilerin durumuyla “ilgilenmiş”, çocukların, kadınların dramlarına, acılarına “ortak olmuş” bir “barış elçisiydi”. Burjuva basın öve öve göklere çıkardı. Günlerce bıktırıcı bir şekilde Angelina Jolie’nin “insani vicdanına” methiyeler dizildi. Oysa Pakistan’da diri diri yanmış, Güney Afrika’da kurşuna dizilmiş kitlesel bir işçi kıyımı var. Bu durum ne o sanatçı müsveddesinin ne de burjuvazinin umurunda... Anlaşılan Çin’deki toplu madenci katliamlarında olduğu gibi genel bir kanıksanmışlık ortamı yaratılmaya çalışılıyor.

Pakistan’daki tabloya benzer görüntüleri kendi coğrafyamız üzerinden de rahatlıkla görebiliriz. Bursa’da 5 tekstil işçisi kadının diri diri yakılması, hergün birçok işçinin kapitalizmin sömürü çarkları altında katledilmesi örnekleri kapitalizmin her coğrafyada aynı oburlukla işçi kanıyla beslendiğini. Mesela Türkiye’de sadece Temmuz ayında 110 işçi bu çarklarda kanını akıttı. Pakistan’daki gibi aynı anda kitlesel işçi katliamlarının Türkiye’de de olma ihtimalinin yüksekliği eşyanın tabiatına aykırı değil. Burjuvazinin “işçi sağlığı” alanında son dönemlerde yaptığı yasal düzenleme kitlesel işçi ölümlerine davetiye çıkarmaktadır. Bütün bu cinayetlerin nedeni kapitalizmin aşırı kar hırsıdır. Bu durumu Marx Kapital’de “Artı-değer üretimi ya da aşırı kar, kapitalist üretim biçiminin mutlak yasasıdır” şeklinde özetler. Bu “mutlak yasa” devrimle parçalanmadıkça ve işçi sınıfı egemen hale gelmedikçe iş cinayetleri artarak devam eder. Alınabilecek koruyucu önlemler maliyeti arttırdığı ve burjuvanın karını düşürdüğü için kapitalizmin işleyişine aykırıdır. Sovyetler Birliği deneyimi bu noktadaki en önemli örnektir. İşçi sınıfının iktidarı koşullarında toplum genelindeki sağlık uygulamalarının yanı sıra işçi sağlığı ve güvenliği alanında dönemin en ileri ve refah kapitalist ülkelerinden bile çok daha fazla ileridedir. Çünkü birinde “karın sağlığı” yaşamın merkezindedir. Sovyetler Birliği Sağlık Bakanı Alexandr Semashko’nun öncülüğünde sağlık alanında uygulamaya konulan politikalar “koruyucu önlemleri” içermektedir. Sağlıkçıların yanı sıra fabrikalardaki üretim komiteleri ile birlikte ayrıca sendikaları da katarak işçi sağlığı alanında atılım yapılmıştır. Bu uygulamalar sonucunda işçinin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan gelişmesi sağlanmış ve yeniden inşa edilen bir toplumun temel taşları olmuştur. Aynı uygulamalar sadece fabrika merkezli değil tüm toplumsal kesimleri içerecek şekilde planlanıp hayata geçirilmiştir. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları noktasında proletarya iktidarı küçük de olsa sıkıntılarla karşılaşmıştır. Ama sosyalizm işçinin sömürü çarklarında ölmediği ve özgür olduğu bir toplumu getirecektir.

Zeynel Nihadioğlu

F Tipi Cezaevi a-6 / 17 Edirne

17.09.2012

 

 

 

 

İş cinayeti de “evrensel kader”

 

Emeğin sömürüsü üzerine kurulu kapitalizm, işçileri ölümüne sömüren bir sistemdir. İşçi sınıfının iş cinayetlerine maruz kalması, kazaların yaşandığı ülkelerde yaşanan fevri bir olay değil, kapitalizmin bir özelliğidir.

Güney Kore

Güney Kore’de kimyasal madde üreten bir fabrikada iş cinayeti yaşandı. Gumi şehrinin güneydoğusunda yer alan sanayi merkezindeki bir fabrikada meydana gelen patlamanın, hidroflorik asit yüklü tankın yakınlarında gerçekleştiği belirtildi.

Yetkililer, patlamada 3 işçinin öldüğünü, 2 kişinin de yaralandığını, fabrikanın etrafında çalışan 3 işçinin ise zehirli gaza maruz kalması nedeniyle hastaneye kaldırıldığını açıkladı. Zehirli gaz salınımı nedeniyle 600 işçi tahliye edildi.

Rusya

Rusya’nın Hantı-Mansiyski Özerk Bölgesi’ndeki bir petrol arıtma fabrikasında meydana gelen yangında ilk belirlemelere göre 8 işçi hayatını kaybetti, 13 işçi yaralandı. Çoğu işçinin kendi çabalarıyla alevlerin arasından kurtulmayı başardığı belirtiliyor. Rusya Acil Durum Bakanlığı yetkilileri, 4 bin metrekare alanda etkili olan yangının çıktığı saatlerde fabrikada mesainin devam ettiğini ifade etti.

11 Eylül’de de Moskova’ya yakın Yegorevsk kentinde bir kaçak atölyede çıkan yangında 14 Vietnamlı işçi hayatını kaybetmişti. Rusya’da sadece 12 bin kişinin 2011’de çıkan yangınlar nedeni ile yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

 

 

 

 

Mısır’da yaygın eylemler

 

Geçtiğimiz haftalarda Mısır havayollarına bağlı hosteslerin iş bırakması en çok ses getiren eylemlerden biri olmuş, hosteslerin, talepleri karşılanıncaya kadar çalışmama kararı almaları ülkedeki havayolu taşımacılığını derinden sarsmıştı. Yapılan görüşmeler sonucunda hostesler işlerine geri döndü.

Şehir içi ulaşımda çalışanların da geçtiğimiz günlerde genel grev ilan etmesi hükümeti zora sokan eylemlerden bir diğeriydi. Grev nedeniyle, çalışan otobüs sayısında düşüş olması Kahire trafiğini olumsuz etkiledi. Maaşlarının arttırılması talebiyle yaklaşık 15 gündür Bakanlar Kurulu binası önünde gösteri yapan öğretmenlerin eylemi ise sürüyor.

Mısır ekonomik ve sosyal haklar merkezinin yaptığı açıklamalara göre Mısır, sınıf ve sosyal mücadelelerinin yaygın yaşandığı ülkelerden biri. Sadece Eylül ayının ilk yarısında 300 protesto gösterisi gerçekleşti. 93 genel siyasal eylem yapılırken, fabrika işçilerinin eylemlerinin sayısı 61 oldu. Öğretmenlerin eylemlerinin sayısı 41’i bulurken, devlet dairelerinde çalışanlar 38, üniversitelerde eğitim görevlileri 15, şöförler 11 kez eylem yaptı. Hastanelerdeki sağlık emekçileri 10 kez, öğrenciler ise 6 kez gösteri yaptılar.