5 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/07 (40)

 Kızıl Bayrak'tan
Yeni Ekimler için
devrime hazırlanıyoruz
Sermaye devleti savaşa hazırlanıyor!
Sayfalarından kan damlıyor!
AKP’nin 4. Kongresi
Bozuk düzende sağlam çark olmaz
Oslo tartışmaları yerini yine
imha planlarına bıraktı
Ulucanlar şehidi Habip Gül mezarı başında anıldı!
Baraj mizanseni ve tasfiye operasyonu
Elit Çikolata’da işten atma saldırısı
Eylül ayında iş cinayetlerinde 83 ölüm
“Direnmek yaşamaktır!”
GOP’ta işçilerin yeni mevzisi kuruldu!
Alevilik sorunu
4+4+4 sisteminde
özel gereksinimli çocukların durumu
Eğitimin gericileştirilmesine karşı mücadeleye!
Avrupa işçi ve emekçilerin
eylemleriyle çalkalanıyor
Kıtalarda grevler, protestolar...
Alman devletinin “4. zenginlik ve yoksulluk raporu’’ ve yakıcı gerçek
Kapitalizm, işçinin sermayeye
çevrilmiş kanıdır!
Birleşik, kitlesel, devrimci bir
6 Kasım için!
4+4+4, harçlar, dershaneler, sınav sistemi, yeni YÖK Yasası…
Cam fanus içinde metamorfoz
Neşet Ertaş’ın ardından…
Bahçelievler Katliamı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Elit Çikolata’da işten atma saldırısı

 

Yaklaşık 30 yıldır Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Elit Çikolata fabrikasında geriye dönük mesai ücretlerini istedikleri için işten atılan işçiler fabrika önünde direnişe başladı.Toplu iş sözleşmesinde, ‘mesai ücretleri %100 ödenir’ ibaresi bulunduğu halde çalışan işçilerin mesai ücretleri %50 üzerinden ödendiği için işçiler geriye dönük mesai ücretlerini talep ettiler. İşten atılan işçiler ilk olarak 2 işçinin işten çıkartıldığını daha sonra 5 işçinin de işten çıkartılmasıyla toplam 7 işçinin işten atıldığını ifade ettiler.

Elit işçileri direnişte

Elit işçileri bu haksızlık karşısında sessiz kalmayıp hakları ve onurları için direnişe geçtiklerini vurguluyorlar. Direnişçi işçiler Elit patronunun elinde, işten atılması planlanan 30 işçinin daha listesi olduğunu ancak kapı önündeki direnişten kaynaklı işten atılmaların bekletildiğini ifade ediyorlar.

Elit işçileri: ‘Tek Gıda-İş Sendikası’ndan
bir ihanet belgesi daha’

Direnişe geçen Elit işçileri sendikanın işçilerden habersiz bir şekilde sahte protokoller imzalayarak işçilerin haklarını gasp ettiğini ifade ediyorlar. Patron Tanıl Küçük ile Tek Gıda-İş Sendikası yönetiminin aralarında kirli pazarlıklar olduğunu söylüyorlar. Atılan işçiler, işten atıldıktan sonra sözde ‘mücadeleci’ sendikacı Mustafa Türkel’in direnişe geçileceği haberini alınca işçilere telefon açarak Elit patronu Tanıl Küçük’ü üzmemek gerektiği yönünde ifadeler kullandığını ifade ediyorlar. Direnişçi işçiler, “Elit patronuna da, patronla işbirliği içerisinde olan sendika yönetimine karşı da mücadelemizi sonuna karşı sürdüreceğiz” dediler.

Elit Çikolata işçileri süreçle ilgili sorularımızı yanıtladılar.

- Ne zamandır Elit Çikolata’da çalışıyorsunuz, firmadaki çalışma koşullarından bahsedebilir misiniz?

Çağdaş: 2004’ten beri (yaklaşık 8 yıldır) draje bölümünde çalışmaktayım. Çalışma saatleri çok uzun. Sabah 08.00’den akşam 20.00’e kadar 12 saat çalışıyoruz. Fabrika yönetimi üretimi arttırabilmek için çalışan işçiler üzerinde yoğun baskı uyguluyor. Dini bayramların öncesinde neredeyse 2 ay boyunca pazar günleri de dâhil olmak üzere her gün zorunlu olarak çalıştırılıyoruz. İzin günlerinde işe gelmediğimiz zaman işten atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyoruz.

Aydın: Altı yıldır çalışmaktayım bu işyerinde. Elit Çikolata’da çalışma saatleri çok uzun olduğu gibi bir de psikolojik baskı yaparak çalışan işçileri yıpratıyorlar. Öyle ki biz hasta olduğumuzda bile zar zor izin veriyorlar.

- Mücadele ve örgütlenme süreciniz nasıl başladı, hangi taleplerle yola çıktınız?

Çağdaş: İmzalanan sözleşmeye göre mesai ücretlerini %100 üzerinden almamız gerekirken, mesai ücretleri bize %50 üzerinden verilmekteydi. Biz de buna, işyerindeki işçi arkadaşlarımız ile karşı çıkmaya başladık ve mesai ücretinin %100 üzerinden verilmesini talep ettik. Fakat fabrikanın yönetimi bizim bu talebimizi hep erteledi ve geciktirip unutturmaya çalıştı. Patron isteklerimizi ciddiye almadı. Bunun üzerine biz de işçi arkadaşlarla birlikte fabrikaya geriye dönük alacaklarımız üzerinden ihtar çektik.

Aydın: Biz birtakım haksızlıklara karşı çıkıyorduk ve bu yüzden de hep farklı bölümlere sürülüyorduk. Böylelikle, işten kendi isteğimizle çıkmaya zorluyorlardı. Biz de birkaç öncü işçi arkadaşla birlikte haklarımızı talep etmeye başladık.

- İşten çıkarılma süreciniz nasıl gelişti?

Çağdaş: İhtar çekmemizin ardından patron Tanıl Küçük fabrikada toplantı yaptı. Toplantı sırasında “Ben kimseye %100 üzerinden mesai ücreti vermem” dedi. Biz de %100 mesai ücretlerimizi ve geriye dönük olan ödeneklerimizi alacağımızı, bunun için ne yapılması gerekiyorsa her yol ve yöntemi kullanacağımızı söyledik. Bunun üzerine toplantı sırasında da patrondan haklarımızı istediğimiz için işten çıkartıldık.

Aydın: İşten atılma nedenimiz, talep ettiğimiz geriye dönük ücretlerimizin ödenmesi için patron Tanıl Küçük’le tartışmış olmamızdır. Hatta işyerinde çalışan diğer işçi arkadaşların tepki vermemesi için bizi ilk olarak Kasımpaşa’daki fabrikaya sürgün ettiler ve çıkışımızı orada gerçekleştirdiler.

- Patronun işten atma saldırısı karşısında sendikanın tutumu ne oldu?

Çağdaş: Sendika bize sahip çıkmadığı yetmezmiş gibi bir de patron ile işbirliği yaparak bizim hakkımızda savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Neymiş efendim sendika işçileri sattı demişiz. Sendikanın patronla olan kirli anlaşmalarını ve sahte protokollerini açığa çıkardığımız için sendika da patronla işbirliği yaparak bizi karşısına aldı.

Aydın: Sendikanın fabrikadaki varlığı bile tartışmalı aslında. Çok az sayıda işçinin sendikada üyeliği var ve bu işçiler sendika tarafından hiçbir şekilde bilinçlendirilmiyor. Sendikanın tutumu işçiden yana değil, sanki haklı olan patronmuş gibi patronu bize karşı savunuyor. Patron Tanıl Küçük’ün elinde 30 işçinin listesi varmış ve bu işçileri de çıkartmakla tehdit ediyor buna karşı da sendikanın aldığı hiçbir tutum yok. Hatta bizim direnişe geçeceğimizi duyduklarında bizi arayıp patronu üzmemek gerektiğini söylediler.

- İlerleyen süreçte mücadelenizi nasıl sürdüreceksiniz?

Çağdaş: Hukuki süreci başlattık. Fiili olarak ise kapı önünde direnişimizi sürdüreceğiz. Bizi kapı önüne koydukları için ve bize destek veren işçi arkadaşlarımızın da işten çıkartmalarına engel olabilmek için direnişi etkili bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Yanı sıra içerde çalışan arkadaşlarla iletişimi koparmayarak içerde de örgütlenmeye çalışacağız. Patron Tanıl Küçük’ün başkanlığını yaptığı İSO önünde eylemler yapmıştık, bu tarz eylemleri de sürdürmeye devam edeceğiz.

- Direnişçi işçiler olarak gazetemiz aracılığı ile Esenyurt, Kıraç, Hadımköy, Haramidere, Beylikdüzü’nde sanayi havzalarında çalışan işçi ve emekçilere ne söylemek istersiniz?

Çağdaş: Biz burada sadece haklarımız için değil, aynı zamanda onurumuz için direniyoruz. Tüm işçi ve emekçilere de haklı mücadelelerinden vazgeçmemeleri, onurları ve gelecekleri için mücadele etmelerini tavsiye ediyorum. Maddi olarak hiçbir şey elde edemesek de bizler için onurun her şeyden önce geldiğini düşünüyorum.

 ­Aydın: Patrona ve patronla birlikte hareket eden sendikaya karşı direnişimizi çeşitli eylemlerle devam ettireceğiz. Bütün emek dostlarının da direnişimize destek vermesini talep ediyoruz.

Kızıl Bayrak / Esenyurt

 

 

 

 

Koşuyolu’nda iş bırakma

 

Kartal’da Koşuyolu Hastanesi’nde Dev Sağlık-İş Sendikası İşyeri Temsilcisi Ziya İncedere’nin Bayrampaşa’da başka bir hastaneye sürgün edilmesine sağlık işçileri 2 Ekim sabahı iş bırakarak yanıt verdi.

İncedere’nin, “Bayrampaşa Hastanesi’nde görevlendirme” adı altında sürgün edilmesini protesto eden Dev Sağlık-İş üyeleri örgütlülüklerine sahip çıktı.

Hastanenin 7 yıllık işçisi İncedere daha önce de Tekel işçilerine destek eylemine katıldığı için işten çıkarılmış ancak 35 günlük direnişinin ardından yeniden işe alınmıştı.