5 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/07 (40)

 Kızıl Bayrak'tan
Yeni Ekimler için
devrime hazırlanıyoruz
Sermaye devleti savaşa hazırlanıyor!
Sayfalarından kan damlıyor!
AKP’nin 4. Kongresi
Bozuk düzende sağlam çark olmaz
Oslo tartışmaları yerini yine
imha planlarına bıraktı
Ulucanlar şehidi Habip Gül mezarı başında anıldı!
Baraj mizanseni ve tasfiye operasyonu
Elit Çikolata’da işten atma saldırısı
Eylül ayında iş cinayetlerinde 83 ölüm
“Direnmek yaşamaktır!”
GOP’ta işçilerin yeni mevzisi kuruldu!
Alevilik sorunu
4+4+4 sisteminde
özel gereksinimli çocukların durumu
Eğitimin gericileştirilmesine karşı mücadeleye!
Avrupa işçi ve emekçilerin
eylemleriyle çalkalanıyor
Kıtalarda grevler, protestolar...
Alman devletinin “4. zenginlik ve yoksulluk raporu’’ ve yakıcı gerçek
Kapitalizm, işçinin sermayeye
çevrilmiş kanıdır!
Birleşik, kitlesel, devrimci bir
6 Kasım için!
4+4+4, harçlar, dershaneler, sınav sistemi, yeni YÖK Yasası…
Cam fanus içinde metamorfoz
Neşet Ertaş’ın ardından…
Bahçelievler Katliamı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

4+4+4 sisteminde özel gereksinimli çocukların durumu

 

Zihin engelli birey, içinde yaşadığı toplumla sürekli etkileşim ve iletişim içerisindedir. Zihin engelli birey kendisini ifade edebildiği ve kendi ihtiyaçlarını bağımsız olarak karşılayabildiği düzeyde toplum içerisinde kabul görmesi beklenmektedir.

Zihin engelli çocukların eğitim gereksinimleri onların bazı özelliklerine göre farklılaşabilmektedir. Zihin engelliler homojen bir grup olmadığından, çeşitli özelliklerine bağlı olarak kendi içlerinde önemli bireysel farklılıklar göstermektedirler. Bu farklılıklar, onların toplum yaşamına hazırlanmalarında gerekli olan birçok beceriyi öğrenmede başkalarının yardımına daha fazla gereksinim duymalarına yol açabilmektedir. Özellikle, diğer bireylerin kendi başlarına ya da çok az yardımla öğrendikleri birçok beceriyi zihin engelli çocuklar kendi başlarına öğrenmede ya da az bir yardımla üstesinden gelmede güçlük çekebilmektedirler.

Zihin engelli çocukların eğitimlerinin temel amacı, bu çocukların, yaşamlarını bağımsız olarak devam ettirebilmeleri için gerekli olan becerileri kazandırmaktır. Birçok zihin engelli birey bağımsız yaşamaya adaydır. Birçoğu kendi bakımını sağlamaya, ev işlerini yapmaya, evlenip aile kurmaya, evdeki eşya ve cihazları kullanmaya, temizliğe, yiyecek hazırlamaya, kısaca kendi yaşamını bağımsız olarak sürdürmeye gereksinim duyacaktır. İşte zihin engelli çocuklara daha geniş kapsamıyla özel gereksinimli çocuklara (ÖGÇ) verilecek olan eğitimin kaliteli, nitelikli ve sürekliliğinin olmasının önemi bundan dolayıdır. Ne var ki ÖGÇ’li çocuklar da eğitim sisteminin, telafisi asla mümkün olmayan kurbanı olmaktadır.

Zihin engelli çocukların eğitiminde biyolojik yaş değil,
zeka yaşı önemlidir

Aylardır tartışılan ve okulların açılmasıyla uygulanan yeni yasayla birlikte resmi olan Özel Eğitim Kurumlarının da yapısı değişti. 4+4+4 yasasıyla birlikte genel eğitimdeki uygulamalar normal gelişim gösteren çocuklar için bile bilimsel ve pedagojik anlamda uygun olmazken Özel Gereksinimli Çocuklar (ÖGÇ) için sakıncaları gelişimin her alanında daha da fazladır.

ÖGÇ için eğitim yaşa bakmayan bir süreklilik işidir. Bütün çocukların eğitiminde olduğu gibi zihin engelli çocukların eğitiminde de, onların ileride başkalarına bağımlı olmadan yaşamlarını sürdürmeleri, kendi kendilerine yeterli duruma gelmeleri ve toplumla bütünleşmeleri amaçlanmaktadır. Bu amaca ulaşılması, bireyin bireysel farklılıkları ile yapabildikleri dikkate alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarının sunulmasıyla mümkün olabilmektedir.

Özel eğitimde, Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları (BEP) ön plana çıkar. Her çocuğun bireysel farklılıkları vardır. Bu farklılıklara ve engelinin türüne göre özellikleri göz önüne alınarak yaşa değil de zeka seviyesine göre çocuğun BEP’i doğrultusunda bireysel eğitim verilir. Bu bağlamda yeni yasayla beraber genel eğitimdeki düzenlemelerin, ÖGÇ’lilerin özellikleri göz önüne alınmadan bu çocuklara yönelik okullarda da uygulanması hiç uygun değildir. Okul öncesi dönemden başlayarak güvenli ve bağımsız yaşam becerileri kazandırmaya yönelik eğitsel birtakım düzenlemelere, uyarlamalara yer verilmelidir. Türkiye’de 10 yıl içinde eğitim alanında ticarileşmenin bir parçası olarak bu alanda okullar yaygınlaştırılarak güvencesizler de destek eğitim hizmetinden yararlanmaya başlandı. Kaynaştırma uygulamaları geliştirildi, iş eğitim ve meslek okullarının sayısı arttırıldı, özel alt sınıflar yaygınlaştırıldı, okullaşma oranı arttı. Hükümet için bir rant kapısı haline getirilse de destek eğitim programlarından çoğu öğrenci “şimdilik” ücretsiz olarak yararlanıyor. Kendi içinde hala yetersiz ve aksaklıklarla yürütülse de, bunlar özel eğitim alanında olumlu gelişmelerdi.

Ancak 4+4+4 yasasından ÖGÇ’lilerde nasibini aldı. Yasal düzenlemede yer alan maddeler öncelikle çocukların eğitim hakkını sınırlandırırken, eğitimin sürekliliğini ve kalitesini de düşürüyor. Ailelere de paralı eğitimin önünü açıyor. Aile genel eğitim ve destek eğitim almak için özel kurslara yönlendirilecek. Servis, yemek parası derken cebinden çıkan para fazlasıyla artacak.

Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yasanın bazı maddeleri şöyledir: (Yasanın tamamı için, bakınız: MEB, 573 sayılı Özel eğitim hakkında kanun Hükmünde Kararname)

Orta veya ağır düzeyde zihinsel engelli öğrencilerin öğrenim gördüğü eğitim ve uygulama okuluyla otistik çocuklar eğitim merkezleri “özel eğitim uygulama merkezi” olacak. Bu merkezlerde öğrenciye diploma verilmeyecek.

Hafif düzeyde zihinsel engelli öğrencilerle görme engelli öğrencilere eğitim verilen iş okulları “özel eğitim mesleki eğitim merkezi”; orta veya ağır düzeyde zihinsel engellilerle otistik öğrencilerin öğrenim gördüğü iş eğitim merkezleri ise “özel eğitim iş uygulama merkezi” olarak hizmet verecek.

İlkokul ve ortaokul kademesinde genel ve mesleki eğitim programlarını uygulayan özel eğitim okullarıyla bu programları uygulayan özel eğitim sınıflarında ilkokul ve ortaokulu tamamlayanlara belge, liseyi tamamlayanlara diploma verilecek.

Hafif düzeyde zihinsel engelli öğrencilerle görme engelli öğrencilere eğitim verilen iş okulları “özel eğitim mesleki eğitim merkezi”; orta veya ağır düzeyde zihinsel engellilerle otistik öğrencilerin öğrenim gördüğü iş eğitim merkezleri ise “özel eğitim iş uygulama merkezi” olarak hizmet verecek.

Zorunlu öğrenim çağı dışına çıkan öğrenciler için valiliklerce gerekli önlemler alınarak, halk eğitim merkezleri bünyesinde kurslar açılacak.

Özel eğitim okul ve kurumlarıyla aynı programı uygulayan özel eğitim sınıflarında ilk iki kademeyi tamamlayan öğrencilere bunu belirten belge düzenleyecek.”

Yaş sınırıyla zihin engelli çocuklar okul dışına itildi…

Kademeli Eğitim Zihinsel Engelli çocuklar için uygun değildir. Genel eğitimde; normal gelişim gösteren ve normal zeka sınırları içinde olan çocukları yaş gruplarına göre 1. kademe ilkokul, 2. kademe ortaokul, 3. kademe lise olarak ayırmanın belli bir mantığı vardır. Ancak, 25-45 zeka seviyesine sahip olan zihinsel engelli çocukları kademelere ayırmanın hiçbir mantığı yoktur. Bilimsel ve pedagojik anlamda da doğru değildir. Çünkü ÖGÇ için bu okullarda sürekli bir eğitim söz konusudur. Teneffüsler ve yemek saatleri buna dahildir. 2. sınıfta da 8. sınıfta da yaşları farklı ancak aynı zeka seviyesine sahip çocuklar olabileceği düşünüldüğünde, bu sınıflarda akademik çalışmalar aynı olabilmektedir.

Aynı şekilde bu sınıflarda bireysel eğitim esastır. Sınıf öğretmeni çocuğu tanıyarak, bu doğrultuda tespit edilen amaçlar doğrultusunda yapılacak etkinlikler daha verimli olması düşünülürken, 1. kademeden sonra öğretmenin değişmesi, gene aynı şekilde 2. kademeden sonra öğretmenin değişmesi, hem öğrenci, hem de öğretmen açısından pedagojik bir sorundur. Bu anlamda bu tür okulları 1,2,3 diye kademelere ayırma yerine 1’den 12’ye kadar kesintisiz bir şekilde eğitimin sürdürülmesi zorunlu olmalıdır.

Kademeli eğitimin yanı sıra bir sorunlu madde daha var ki o da; Resmi Olan Eğitim Uygulama Okulları, İş Eğitim Merkezleri, İş Okullarında “zorunlu öğrenim çağı” adı altında yaş sınırının getirilmesi.

Zorunlu öğrenim çağı dışına çıkan öğrenciler için valiliklerce gerekli önlemler alınarak, halk eğitim merkezleri bünyesinde kurslar açılacak.”

18 yaş üstü zihinsel engellilerin aldığı eğitim azalacak ve 23 yaş sınırı nedeniyle birçok öğrenci okul dışına, sosyal yaşamın dışına itilerek eve hapsedilecek. Eğitim dışı bırakılanların üzerine yeni sayılar eklenecek. Sadece bu yıl okul çağına gelmiş olduğu halde okullarda kaynaştırma kontenjanı dolu olduğu için okula gidemeyen otizmli ve farklı gelişim gösteren çocuk sayısı 30 binin üstüne çıktı. Okul çağına gelmiş 35 bin işitme engellinin sadece 7 bini okula gidebiliyor. Okul çağına gelmiş 40 bin civarında görme engelli varken okula gidebilen görme engelli sayısı 2.200 civarında. Mimari engeller başta olmak üzere okul çağına gelmiş ancak okula gidemeyen ortopedik engelli sayısının 70 bin civarında olduğu düşünülüyor. Eğitim her insan için en temel haktır. Peki bu hakkı neden kullanamıyor özel gereksinimli çocuklar. Ülke nufusunun %12’si engelli yani 9 milyon engellinin eğitim alma hakkını kullanma oranı %30 civarında. Bu oranlar yeni yasayla beraber artacak.

Okulların açılmasıyla birlikte bu uygulama devreye sokuldu. Eğitim Uygulama ve İş Eğitim Merkezlerinde okuyan 23 yaş ve üzeri öğrencilerin kaydı otomatikmen silindi. Ağır düzeyde zihinsel öğrenme yeteneği bulunan (öğretilebilir) ile orta düzeyde zihinsel öğrenme yeteneği bulunan (eğitilebilir) 16 yaş üzeri bireylere mesleki eğitim becerileri veren gündüzlü-karma bir eğitim kurumlarından olan bu merkezlerde yapılan yeni uygulama ile birçok öğrenci yaygın eğitimden koparıldı.

Birkaç gün önce medyaya yansıyan örnekler bu durumu kanıtlar nitelikte. Örneğin; “İzmir Konak’ta bulunan Ahmet Şefika Kilimci Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’nde öğrenim gören ve el sanatları bölümünde galoş ve kutu yapımında çalışan 53 engelli öğrenci, 4+4+4 yasası ile birlikte getirilen 23 yaş sınırı nedeniyle okuldan çıkarıldı. Yasada 23 yaşını geçen engelli öğrenciler Halk Eğitim Merkezlerine yönlendiriliyor. Ancak Halk Eğitim Merkezlerinde bu çocuklara servis ve yemek imkânı verilmiyor. Sadece haftanın belli gün ve saatlerinde meslek edindirme kurslarına devam edebiliyorlar.

ÖGÇ’li çocukların büyük bir kısmının bağımsız yaşam becerisi yoktur. Kendi başlarına bir yere gitmekte güçlük çekerler. Fiziksel ve zihinsel yetersizlikleri yüzünden sık sık sağlık sorunları yaşarlar. Her gün düzenli olarak ilaç kullanırlar. Okullarında bulunan sağlık görevlileri, rehber öğretmenler ve özel eğitim öğretmenleri tarafından tenefüste bile denetlenirler. Çünkü birçoğu epilepsi hastası olduğu için her an krize girebilir. Yönlendirildikleri Halk Eğitim Merkezi’nde, ne zihin engelliler öğretmeni, ne sağlık görevlileri ne de rehber öğretmen var. Bu alanda deneyimsiz ve hiçbir eğitim almayan öğretmenler bu çocuklarla karşı karşıya getirilecek. Ayrıca ÖGÇ için çevre ve sınıf düzenlemesi çok önemlidir. Gerekli uyarlamaların ve yeterli teknik donanımların yapılmadığı merkezlerde, sınıflarda eğitim verilemez. Halk eğitim merkezlerindeki binaların fiziksel yapısı da yetersiz. Bu sorunlara ulaşım ve yemek sorunlarını da eklersek ÖGÇ eğitim alanlarının dışına itilerek eve hapsolacak.

AKP iktidarının, eğitimde ticarileşmenin ve dinci-gerici müfredatın uygulamasının bir adımı olan 4+4+4 kesintili eğitimi tepkilerle geriletmek ve ortadan kaldırmak için daha çok bilinçlendirme çalışmaları ve daha çok seferberlik gerekmektedir. Velilerin ortaya çıkardığı inisiyatifin, öğrenci-öğretmen tepkisinin sürekli bir mücadeleyle büyütülmesi gerekiyor.